"Kriz yok" diyenleri hangi gelişme ikna eder? Ekonomistler: Yüzde 5'lik mutlu azınlık, yüzde 95'lik kesimi inandırmaya çalışıyor

Ekonomik göstergeler alarm verirken kimi iktidar yanlıları; sokak, AVM, lokanta ve kafelerdeki kalabalık ile trafikteki yoğunluğu ileri sürerek "kriz yok" diyor. Ekonomik krizin kabul edilmesi için daha neyin yaşanması gerekiyor?

Bir ülkenin ekonomik durumunu ortaya koyan tüm veriler olumsuz olmasına, halk hayat pahalılığını iliklerine kadar yaşarken birileri hala "Türkiye'de kriz yok" diyor / Fotoğraf: AFP

Çok değil 4 yıl önce akaryakıta her zam geldiğinde kimi vatandaşlar, "Benzin fiyatı ne kadar artarsa artsın hep 50 liralık alıyoruz" diyerek petrol ürünlerindeki fiyat değişimini savunuyordu.

Gelinen noktada artık "Hep 50 liralık alıyorum" görüşünde olanların sesi çıkmaz oldu. Çünkü 50 lirayla artık 2 litreden birazcık fazla miktarda benzin ya da mazot alınıyor.

Döviz kurları yükseldiğinde ise "Bizi ilgilendirmez" diyenler vardı. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak bile Türk halkının dövizle işi olmadığını iddia ediyordu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Albayrak, CNNTürk'te katıldığı programda Ahmet Hakan Coşkun'a "Dolarla mı maaş alıyorsunuz" diye sormuş ve kurdaki oynaklığın kimseyi ilgilendirmemesi gerektiğini ileri sürmüştü.

128 milyar dolar satılarak piyasaya müdahale edilip döviz kurlarının biraz aşağıya çekilmesinin ardından da Albayrak artık dillere pelesenk olan şu açıklamayı yapmıştı:

"Ağustos, eylül, ekim aylarında bol bol döviz alıp, 6 liradan 7 liradan, niye? Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, 6-7 liradan toplayalım dolarları, 10-15'ten satarız. Dolar düştü 5 liraya. Bunlar kara kara düşünüyor. Eyvah eyvah. E, ne yapacağız? Şöyle bir kriz çıksa da füze yağsa da şu olsa da bu olsa da dolar yükselse de bir kâr etsek. Çok beklersiniz, hele de seçimden sonra daha çok beklersiniz."

KKM de çare olmadı, dövizin ateşi yine yükseldi

İnsanların çok beklemesine gerek bile kalmadı. Döviz kurları bir ara aldı başını gitti. Dolar 18, euro 20 ve sterlin 22 lirayı bile buldu.

Bunun üzerine 21 Aralık 2021'de "kur korumalı TL vadeli mevduat" hesabı devreye sokuldu. Yapılan üstü örtülü faiz artırımıyla döviz kurları bir ölçüde aşağı çekildi ancak bu da sonuç vermedi.

Son günlerde dövizin ateşi yine yükselmiş durumda. Dolar 15,60'yi lirayı geçti. Türk Lirası diğer para birimleri karşısında değer kaybetmeye devam ediyor.

 

_118787816_hi067206488.jpeg
Türkiye'de enflasyon yüzde 70'i buldu / Fotoğraf: AFP



En yüksek enflasyon Türkiye'de

Peki sadece bunlar mı? Elbette değil. Birçok ekonomik gösterge alarm veriyor.

Türkiye yüksek enflasyon konusunda G20 ve Avrupa ülkeleri arasında birinci dünya genelinde ise 6. Sırada yer alıyor.

Çok mücadele edilip indirilmesine rağmen faizin en yüksek olduğu ülkelerden biri.

İhracatın ithalatı karşılama oranı ise sürekli düşüşte. Aralık 2021'de bu yana cari açık sürekli arttı. 5 aylık cari açık 39 milyar doları geçti.

Merkezi yönetimin bütçe açığı ise sürekli büyüyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı nisan ayına ilişkin Merkezi Yönetim bütçe gerçekleşmelerini açıkladı.

Nisanda bütçe açığı 50 milyar lirayı aştı

Bakanlığın verilerine göre merkezi yönetim bütçesi 50 milyar 167 milyon TL açık verdi. Bütçe martta 68 milyar 972 milyon TL açık vermişti. Nisan ayında bütçe gelirleri 164 milyar 114 milyon, giderler ise 214 milyar 281 milyon TL oldu.

Türkiye'nin kredi risk primi 14 yılın zirvesinde. 5 yıllık CDS 714 baz puana yükseldi.

Sefalet endeksinde ise Arjantin'i geride bırakarak birinci sıraya oturdu.

Döviz kurlarındaki artıştan dolayı enerji maliyeti de sürekli büyüyen kalemlerin arasında yer alıyor.

İşsizlik rakamları da istihdamda da işlerin yolunda gitmediğini açık ve net bir şekilde gözler önüne seriyor.

 

enflasyon-market-aa-1553146_2.jpeg
Türkiye'de son dönemde iğneden ipliğe tüm ürünlere zam geliyor / Fotoğraf: AA



"Fahiş fiyat var, kriz yok" savunması

Durum böyle olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer yöneticiler zaman zaman "yüksek enflasyondan" kaynaklı "hayat pahalılığını" kabul ediyor. Ancak Türkiye'de ekonomik bir krizin yaşandığına itiraz ediyorlar.

Yetkililer alım gücünün düştüğünü kabul etse de kimi yandaşlar bunu bile ret ediyor.

Alınan maaşların ve özellikle de asgari ücretin Avrupa'daki asgari ücretle kıyaslanmasına itiraz eden iktidar savunucuları, AB üyesi ülkelerdeki bazı ürünlerle bunların Türkiye'deki fiyatlarını mukayese edebiliyorlar.

Örneğin Batı'da akaryakıt fiyatlarının 2 euro yükseldiğini ifade ederek benzin ve mazotun Türkiye'de daha düşük olduğunu savunuyorlar. Yine aynı şekilde gıda fiyatlarının da benzerlik arz ettiğini ileri sürüyorlar.

 

BX_vUKZf.jpg
Türk Lirası sürekli değer kaybederken enflasyon yükseliyor ve halkın alım gücü düşüyor / Görsel: Twitter



"Kriz var gibi görünüyor mu hiç?"

Hatta Türkiye'de ekonomik kriz yaşandığını dile getirenlere, "Sokaklara, alışveriş merkezlerine, lokanta ve kafelere, trafikteki araçlara bakın; kriz var gibi görünüyor mu hiç?" diyerek tepki gösterebiliyorlar.

Peki bunların Türkiye'de ekonomik bir krizin yaşandığını kabul etmeleri için daha ne olması gerekiyor? Hayat pahalılığı olduğu için insanların sokaklara çıkmaması, ihtiyaçlarını karşılamamaları mı gerekiyor?

Ekonomist Prof. Dr. İbrahim Turhan'a göre ekonomide vahim tablo var.

Buna rağmen birilerinin sokaklardaki kalabalığı, alışveriş merkezlerindeki doluluğu ve trafikteki araç yoğunluğunu örnek göstererek "kriz yok" iddiasında bulunuyor.

Sosyal medya hesabında bu durumu eleştiren Turhan, şimdi yaşanan ekonomik krizin 2001'deki durumla kıyaslanmaması gerektiğini söyledi.

"Bu kriz eşitsizliği artıran bir kriz" ifadesini kullanan Turhan, "Dolayısıyla geliri ve varlığı olanlar tüketim yapmayı sürdürürken sessiz çoğunluğun durumu giderek kötüleşiyor. Örneğin; sektörden gelen bilgiye göre B grubu tüketicilerin kırmızı et tüketimi ayda iki defa gerilemiş durumda" dedi.

Prof. Dr. İbrahim Turhan, "2001 krizindeki görüntülere tanık olmuyoruz, demek işler o kadar kötü değil" görüşü de geçersiz. 2001 ile bugünü karşılaştırmak anakronik bir analiz olur. Ayrıca o anlık bir krizdi. Bugün ise 2018'den beri devam eden süregen bir kriz var. Ne yazık ki…" değerlendirmesinde bulundu.

 

ekonomik-kriz-nedir-960x640.jpeg
Halkın alım gücü sürekli düşüyor / Fotoğraf: AA

 

 

"Korkunç bir kriz var, Türk halkı hızla fakirleşiyor"

Ekonomist Selçuk Geçer ise yeni oluşan bir mutlu azınlık olduğunu ve hiçbir şeyin bu kitlenin umurunda olmadığını belirtti.

"Kriz yok" iddiasında bulunanların görüşlerini çürüten birçok gerekçe olduğunu ifade eden Geçer, "Türkiye'de korkunç bir sorun olduğu her haliyle ortada" dedi.

Alışveriş merkezlerinin kışın evinde kombi yakıp yüksek fatura ödemek isteyen insanlardan dolayı dolduğunu benzer bir durumun sıcakların artması durumunda yazında yaşanabileceğini hatırlatan Geçer, şunları söyledi:

Yani olacak iş değil. Korkunç bir kriz var Türkiye'de. Üstelik dünyadan çok daha kopuk bir kriz bu. Dünyadaki enflasyonla, Türkiye'deki enflasyon kıyaslanamaz. Çünkü bizde hayat pahalılığı var. Amerika'da enflasyon yüzde 8,5'ti. Faiz artırımlarıyla frenlediler. Yüksek enflasyon devam edecek onlar için. Ama sonuç itibariyle bu seviyelerde tutacaklar. Bizde ise yüzde 70. Bununla birlikte bizde daha tehlikeli bir durum var. Türkiye'dekinin fakirlik enflasyonunun olması aynı zamanda. Bizde şey var, hayat pahalılığı var. Enflasyonla hayat pahalılığı aynı şey değil. Evet, Amerika ve Avrupa'da enflasyon artıyor ama saatlik ücretler de artıyor.

Türkiye'de gelir enflasyonun çok altında kaldığı için fakirleşme enflasyonu oluşuyor. Yani Türk halkı hızla fakirleşiyoruz" diyen Selçuk Geçer, birinin ne olursa olsun, ekonomik veriler neyi gösterirse göstersin ikna olmadıklarına dikkati çekti.

 

ekonomik-krize-hazirlanmak.jpeg
Türkiye'deki ekonomik göstergeler krizin devam edeceğine işaret ediyor / Görsel: Twitter



"Yüzde 5'lik mutlu azınlık, yüzde 95'lik kesimi iknaya çalışıyor"

Selçuk Gezer, şunları dile getirdi:

"Dar bir mutlu kesim var. Bunlar enflasyonla aralarındaki bağı tamamen kopartmış durumdalar. Adamın geliri çok yüksek olduğu ve çok kolay yollarla gelir elde ettikleri için Türkiye'deki enflasyonla bir bağları kalmamış. Onlara göre Türkiye'de her şey harika. O mutlu azınlığın aksine 20 milyon insan icralık. 17 milyon kişi devlet yardımlarıyla geçiniyor. O mutlu azınlığın yaşadığı ülkede 2 bin 500 lira emekli maaşı alanlar var. Yine aynı ülkede 4 bin 253 lira asgari ücretle geçinenler bulunuyor. Yani yüzde 95'lik kesim fakir. Korkunç bir fakirliğin içerisinde ve o yüzde 95'lik kesimi işte o yüzde 5'lik kesim ikna etmeye çalışıyor."

KKM'ye nisanda 16 milyar lira ödendi

Vergi uzmanı Ozan Bingöl ise toplanan vergilerin nerelere gittiği yazdı.

Bingöl'ün verdiği bilgilere göre nisan sonu itibariyle "Kur korumalı TL vadeli mevduat" hesaplarına, bütçeden 16 milyar 255 milyon 736 bin lira ödendi.

İlk dört ayda, bütçeden ödenen faiz tutarı ise 103 milyar 973 milyon 521 bin lira olarak gerçekleşti.

Bütçeden yatırıma yapılan harcama 19 milyar 794 milyon 909 bin lirada kaldı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU