Ukrayna: Kökleri olan bir kriz

Bu kriz, Rusya yanlısı aday ile ABD ve Avrupa yanlısı adayın seçim sonuçlarına ilişkin anlaşmazlığının ötesine geçiyor. Bu, tarihte derin kökleri olan bir krizdir ve çözüm için tarihe ve coğrafyaya başvurmak gerekir

Fotoğraf: AA

Ukrayna, Avrupa Birliği'ne (AB) ve NATO'ya katılmak istiyor ve bunu egemenlik hakkı olarak görüyor.

Rusya, bunu kendi güvenliği için bir tehdit olarak görüyor, eski tarihini ve Ukrayna'nın Rusya'ya bağlı olduğunu unutmuyor.

Çarlık Rusyası, Ukrayna topraklarının çoğunu kontrol etti ve ona 'Küçük Rusya' adını verdi.

Ukraynalılar, geçen yüzyılın otuzlu yıllarında milyonlarca Ukraynalının hayatını kaybettiği büyük kıtlık dışında Ruslarla olan ilişkilerini hatırlamıyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlangıcından bu yana ABD'nin ve Batı'nın çabaları, Rusya'yı özellikle ekonomik olarak cezalandırmak ve zayıflatmak için planlar geliştirmeye yönelik oldu.

Savaşın çıkmasını önlemek ya da durdurmak için arabuluculuk yapmak yönünde herhangi bir çaba gösterilmedi.

Ukrayna krizinin ve siyasi olarak ele alınmasındaki başarısızlığın, başkanın siyasi deneyiminin bariz zayıflığı -ki kendisinin siyasi değil, sanatçı bir geçmişi var- bir kenara bırakılırsa, manşetleri aşan derin kökleri var.

Rusya, sınırında olduğu için Ukrayna'nın tarafsız olmasını ve NATO'ya katılımının engellenmesi gerektiğini düşünüyor.

Rusya'ya sınırı bulunan çok sayıda NATO ülkesi var ve bunlar onun için büyük tehlike arz ediyor.

Ancak Ukrayna'daki siyasi denklem bu şekilde rayına oturtulamaz.


Kökleri görmezden gelindiği sürece krizin anlaşılması ve çözüme kavuşturulması zor olacaktır.

Çünkü denklemin iki tarafında bulunan eşitsizliğin yanı sıra nedenler ve tüm tarafların tepkileri içi içe geçmiştir.

Kriz başından beri sadece bir Ukrayna krizi değildi. Pek çok taraf, savaş patlak verene kadar Ukrayna'da yaşananlarda önemli bir rol oynadı.

Ukrayna'nın aralarında yer aldığı bazı tarafların inatçılığı olmasaydı, savaştan kaçınılabilirdi.


Nükleer tehdit, gerek Zaporijya ve Çernobil santrali gibi nükleer reaktörlerin vurulması gerekse sınırlı da olsa nükleer silah kullanımı, Ukrayna'daki savaşa ilişkin en büyük korkulardan biridir.

Rusya Devlet Başkanı Putin, Rus nükleer cephaneliğinin hazır ve beklemede tutulması yönünde emir verdi.

Bu doğruysa, NATO'nun herhangi bir doğrudan müdahalesini önlemek için yapılan bir Rus girişimdir ve dünyayı ilan edilmemiş bir üçüncü dünya savaşının eşiğine getirmektedir.


Bu savaş, yalnızca Ukrayna'nın tarafsızlığı ve silahsızlandırılmasıyla mı sonuçlanacak?

Aksine meselenin bu şekilde çözülebileceğini sanmıyorum.

Bu savaş, savaştan önceki haline asla geri dönmeyecek olan Ukrayna'nın bölünmesinin ve parçalanmasının ötesine geçecektir.

Krizin kök unsurlarının bir kısmı, bölgenin haritasının yeniden çizilmesi ve nüfusun demografik yapısının bölgedeki ayrılıkçılarla müttefik olan Rus perspektifine göre yeniden dağıtılmasıyla ilgilidir ki savaşın sebeplerinden biri budur.


Ukrayna krizi, Batı tarafından savaşı önleyecek veya etkisiz hale getirecek şekilde ele alınmadı.

Tüm kararlar ve müzakereler, Rusya'nın gerilimi daha da tırmandırmasına yol açtı.

Sanki Batı ve NATO, çetin ekonomik koşullarla boğuşması için Rusya'yı Ukrayna'daki savaş bataklığına sürüklüyor ve onun mevzilenmedeki hızını unutuyor.

Böylece bu, önlenebilecek bir savaşa devam edilmesine yol açıyor.
 


Putin'i düşürme girişimleri, Rusya'nın abluka altına alınması, yaptırımların şiddetinin artırılması vb. hamlelerin hiçbiri Putin'in bu savaşı sonuna kadar götürmesinin önüne geçemeyecek.

Putin, bazılarının söylediği gibi yanlış hesaplarla bu savaşa girmedi, aksine onun başka hesapları var.

Dolayısıyla Batı'nın -özellikle Rusya ön koşulsuz görüşmeyi kabul ettikten sonra- gerilimi tırmandırmaktansa, savaşı durdurmak ve daha fazla kayıp yaşanmasını önlemek için pazarlık yapması daha iyi olurdu.


Ukrayna sınırlarındaki insani yardım faaliyetleri, ırkçı ayrımcılık bağlamında yoğun eleştiriler ile karşı karşıya kaldı.

Polonya, Arap ve Ukraynalı olmayan mültecilerin Ukrayna'daki savaştan kaçmak için sınırlarını geçmelerini engellemeye devam ediyor.

Ukrayna krizi, 2004'te ülkede patlak veren Turuncu Devrim'in liderleriyle ilgili anlaşmazlığa indirgenemez.

Bu kriz, Rusya yanlısı aday ile ABD ve Avrupa yanlısı adayın seçim sonuçlarına ilişkin anlaşmazlığının ötesine geçiyor.

Bu, tarihte derin kökleri olan bir krizdir ve çözüm için tarihe ve coğrafyaya başvurmak gerekir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU