Reuters: Hükümetin, yüzde 60'a doğru giden enflasyonu sınırlamak için yine bütçeye yönelmesi bekleniyor

TÜİK, şubat ayına dair enflasyon rakamlarını bugün açıklayacak

Fotoğraf: Reuters

Enflasyonun Şubat'ta 20 yıl aradan sonra yüzde 50'yi aşması ve takip eden aylarda yüzd e60'a doğru yükselişini sürdürmesi beklenirken, faizi bir araç olarak kullanmayan hükümetin enflasyonu sınırlamak için yine bütçe açığını artırıcı adımlara yönelmesi bekleniyor.

Hükümetin enflasyonda yüzde 50'nin altında zirve beklentisine rağmen Reuters anketi yıllık enflasyonun Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı işgalin etkilerinin hissedilmediği Şubat'ta bile yüzde 50'nin üzerine yükseleceğini gösteriyor.

Artık enflasyonda zirve beklentileri yüzde 50-55 bandından daha çok yüzde 55-60 bandına doğru yükselirken yıl sonu enflasyon tahminleri ise yüzde 35'ten yüzde 45'e doğru revize edilmeye başladı.

Bugün JPMorgan Türkiye için yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 35.2'den yüzde 35.7'ye yükseltirken Goldman Sachs tahmini yüzde 40'tan yüzde 45'e revize etti. Revizyonların yarın saat 1000'da açıklanacak veri sonrası da devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Hükümetin, faizi, enflasyonla mücadele için kullanmayacağını açıklamasıyla enflasyon sorununa yönelik atılacak adımlarda, diğer ülkelerden daha iyi durumdaki bütçe kanalı, bir kez daha öne çıkacak. Hükümet denetimlere de yönelse de bütçe yolu ile adım atılacağı beklentilerini destekleyen açıklamalar da yapıyor.

Siyasiler dolar/TL'nin 18 tarihi zirvesinden 14'ün altına düşüşü "kurdaki köpük alındı" olarak yorumluyor ve sırada enflasyon düşüşü olduğunu belirtiyor. Önümüzdeki seçimlere kadar enflasyonun tek haneye gerilemesi hedefleniyor.

Ekonomistler enflasyonda bir-iki ay daha devam edecek yükselişlerin ancak bütçe giderlerini artırıcı vergi indirimi gibi tedbirlerle sınırlanmasının mümkün olduğunu, aksi halde enflasyonda ilk anlamlı düşüşün Kasım 2022'de yaşanacağını hesaplıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Yeni adımlar olacak”

Reuters'a bilgi veren üst düzey bir yetkili, "Petrol-gazın ulaştırma başta ekonomiye etkileri ciddi. Bir de savaşın ne kadar süreceği etkilerinin ne olacağı da belirsiz. Bunları enflasyonda da göreceğiz doğal olarak. Tepe noktası olarak yüzde 50 beklentisi vardı ama buraların aşılacağı görülüyor. Ne kadar aşılır, gelişmeler belirleyecek. Bu rakamlar telaffuz edilirken ortada bir savaş ve bu maliyet artışları yoktu" dedi. İsmi paylaşılmayan yetkili şunları ekledi:

Hükümet şu anda enflasyon ile mücadeleyi çok ciddi şekilde ele alıyor. Bir parça esneklik vardı ama artık enflasyon çok ciddi şekilde mücadele alanındayız. Bazı yeni adımlar da olacak. Bu seneyi en az hasarla atlatıp gelecek seneye bu seneden baz etkisini kaybetmemek gerekiyor. Ama altını çizerek söylüyorum 'force major'(mücbir sebep) durumunu görmezlikten gelmemek lazım.

Erdoğan'ın son açıkladığı verilere göre, elektrik faturlarında yüzde 50, doğalgazda yüzde 75 sübvansiyon bulunuyor. 2021'de bu ve akaryakıt dahil benzer uygulamaların bütçeye 200 milyar TL'ye yakın maliyeti oldu. Hükümet bu yıl ayrıca ısınma yardımı olarak dar gelirli vatandaşlara sağlanan kömür yardımı artırdı ve doğalgaz bedeli olarak da kullanılabileceğini açıkladı.

Fiyat İstikrarı Komitesi'nin dün gerçekleşen toplantısında da enflasyonda son dönemdeki artışın sebepleri değerlendirildi ve Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gelişmelerin Türkiye gıda ve enerji arz güvenliği ile enflasyon üzerinde neden olabileceği riskler ele alındı.

Toplantı sonrası açıklamada, "Mali disiplinden taviz vermeden yönetilen-yönlendirilen fiyatlar vasıtasıyla vatandaşlarımızın alım gücünün desteklenmesine yönelik uygulamaların sürdürülmesine" karar verildi. Bu cümle bütçenin yolu ile atılacak adımların önümüzdeki dönemde de belirleyici olacağının göstergesi olarak youmlandı. 

Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, "Enflasyonla mücadelede temel hamleler maliye politikası tarafında yoğunlaşmakta ve bu süreçte vergi indirimleri, sübvansiyonlar ve diğer teşvikler ile kur korumalı lira mevduatı gibi tedbirler öne çıkmaktadır. Merkez Bankası'ndan bu evrede artan enflasyon oranlarına ilişkin bir politika sıkılaştırması tepkisi beklemiyoruz" dedi.

Son dönemde yüzde 100'ü aşan elektrik zamlarının küçük bir bölümü geri alınırken temel gıdada, enerji faturalarında ve gübrede vergi ya da tarife kısmi indirimlere de gidildi. Öte yandan basında vergi indirimlerinin konut, eğitim ve sağlık harcamalarına genişletebileceği de basında haberlerde yer aldı. 

Türkiye’nin bütçe gerçekleşmeleri benzer ülkelerden daha iyi bir yapıya sahip. Fitch analizine göre bütçe açığı gelişmekte olan ülkelerde GSYH'ya oranla yüzde 6'ya yakın iken Türkiye geçen yılı yüzde 3'ün altında açıkla tamamladı. 

Bütçe açığının gayrı safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranı 2013'ten 2016 yılına kadar yaklaşık yüzde 1 seviyesinde kalmıştı. Düşük kamu borcu bu dönemde Türkiye piyasalarını destekleyen önemli bir unsur oldu. 2017 yılında açık oranı yüzde 1.5 olurken, 2018'de yüzde 1.9'a, 2019'da yüzde 2.9'a, 2020'de yüzde 3.5'e genişlemişti.

Enerji maliyeti artıyor, cari açık tahminleri revize ediliyor

Reuters'a bilgi veren aynı yetkili, "Savaş nedeniyle birçok belirsizlik ve maliyet ortaya çıktı. Enerji maliyetleri tek başına zaten riskleri yukarı itiyor. Rusya ile uzun süreli değil de piyasa fiyatından alınan gazın bile tek başına maliyeti günlük olarak yansıyor. Geçen sene 400 -450 dolar civarında olan uzun süreli kontrat ile bir hattan alınan gazın spot rakamı 2,000 dolara yaklaştı. Bu hattan alınan gazın maliyeti bile sıkıntı" dedi ve ekledi:

Petrol gazın ulaştırma başta ekonomiye etkileri ciddi. Bir de savaşın ne kadar süreceği etkilerinin ne olacağı da belirsiz. Bunları enflasyonda da göreceğiz doğal olarak.

Hükümet benimsediği yeni ekonomik modelde cari fazla hedeflediğini belirtirken bu politikaya yönelik endişeler de cari açık revizyonlarıyla artmış durumda. JPMorgan, bugün Rusya Ukrayna krizinin ülkelere etkisini ele alan araştırma notunda kriz nedeniyle Türkiye'nin turizm gelirlerinin önemli bir bölümünü kaybedebileceğini, bunun yanısıra enerji ithalatına bağımlılığı nedeniyle küresel fiyat değişimlerinden etkileneceğine dikkat çekti.

JPMorgan notunda Türkiye'nin turizm, enerji ve tahıl/gıda kanallarından etkilenmesi beklendiği belirtilerek, "Bu nedenle 2022'ye ilişkin cari açık/GSYH tahminimizi yüzde 1.1'den yüzde 2.2'ye, 2023 tahminimizi yüzde 1.2'den yüzde 1.8'e yükseltiyoruz. Cari açığın oluşturduğu döviz ihtiyacını da büyük ihtimalle TCMB'nin karşılaması gerecek" görüşüne yer verildi.

 

Reuters

DAHA FAZLA HABER OKU