Erdoğan'ın "dil koparma" sözleri gündemde… Yargıtay'ın 2018'deki kararından: Tehdit suçunu oluşturur

Yargıtay'ın kararında "tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir" ifadesi yer aldı

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sezen Aksu'ya yönelik, "Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz; o dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir" sözleri gündemdeki yerini korurken Yargıtay'ın, bir davada "dilini keserim" sözünü "tehdit" olarak değerlendirdiği ve sanık hakkında verilen beraat kararını bu nedenle bozduğu ortaya çıktı.

Kısa Dalga'dan Ersan Atar'ın haberine göre,  Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin kararına dayanak olay, İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde yaşandı. Davaya konu olayda iki kişinin tartışması sırasında taraflardan biri diğerine “Dilini keserim” dedi. Olaydan sonra mağdur dava açtı. Yargılamanın ilk aşaması Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme sanığın bu sözü karşısında beraat karar verdi. Kararı Küçükçekmece Başsavcılığı temyiz etti.

"Tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir"

Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi önce “tehdit” suçunun şartlarını değerlendirdi ve şu tespitlerde bulundu:

Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle çok istisnai haller hariç mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder.

Kararda, "Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de öneminin olmadığına" vurgu yapıldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daire’nin kararında, sanığın da dava konusu olan sözleri kabul ettiğine dikkat çekilerek, yerel mahkemece beraat kararı verilmesindeki isabetsizliğin gerekçesini şu ifadelerle aktarıldı:

Sanığın aşamalardaki savunmasında, aralarında çıkan tartışmada mağdura 'senin dilini keserim' dediğini beyan etmesi, yerel Mahkeme tarafından da sanığın mağdura anılan tehdit sözlerini söylediğinin kabul edilmesi karşısında; sanığın mağdura söylediği kabul edilen 'senin dilini keserim' şeklindeki sözlerinin TCK’nın 106/1-1. cümle kapsamındaki tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında yasal olmayan gerekçeyle atılı suçtan beraat kararı verilmesi... bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay’ın kararında dava konusu olaydan sonra TCK’nın tehdit suçunu tanımlayan 106’ncı maddesinin 2016 yılında yapılan yasa değişikliği ile “uzlaştırma” kapsamına alındığı hatırlatılarak, yerel mahkemece önce uzlaştırma işleminin uygulanması, sanığın durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilmesi istendi. 4’üncü Ceza Dairesi’nin 29 Kasım 2018 tarihinde verdiği 2014/33813 esas sayılı karar, oybirliğiyle alındı.

 

Kısa Dalga

DAHA FAZLA HABER OKU