Çin diplomasisi ve Ortadoğu'nun zamanlaması

Çin'den Körfez'e ve Körfez'den Çin'e, egemen ve katı tek taraflılıktan ziyade aydınlatıcı pragmatizm yoluyla gelecekte daha yakın ve daha sıkı iş birlikleri akışı olacak

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf ile Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi / Fotoğraf: Şarku'l Avsat

Uluslararası olayların gürültü patırtısı ve uluslararası çatışmaların itiş kakışı arasında bu büyük ve önemli olay yeterince ilgi görmedi. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyelerinden dört ülkenin dışişleri bakanlarının Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi'nin daveti üzerine Çin'i ziyaret etmesi, Çin diplomasisinin Ortadoğu'daki yaşananların gidişatına ve hassas ve kritik bir zamanda sorunlarına ilişkin gelişmelere ne kadar ilgi gösterdiğini yansıtan önemli bir olaydı.

Özellikle Çin yaklaşık iki yıldan beri yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından dolayı yabancı resmi heyetleri kabul etmeyi askıya aldığı için söz konusu ziyaret heyecan verici ve eşsizdi.

Bu ziyaretin temel bir anlamı var mı?

Tabii ki, söz konusu ziyaret Körfez siyasetinin uluslararası düzeydeki kararının bağımsızlığının ve egemenliğinin yanı sıra KİK devletlerinin kendi imajlarını istedikleri gibi çizme ve küresel oyunda özellikle de şimdiki ve gelecekteki kutuplar arasında bir pazarlık kartı olmadan dünyanın çeşitli başkentleri arasında mesafelerini ayarlayabilme becerisini yansıtıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Öncelikle görünen o ki Çin, KİK devletlerinin en büyük ticaret ortağı. Zira 2021'de aralarındaki ticaret hacmi, 200 milyar doları ticari alım satımlar da dahil olmak üzere 300 milyar doları aştı.

Körfez ülkelerinin, Bir Kuşak Bir Yol Girişimi'ne ve Asya Altyapı Yatırım Bankası (AIIB) gibi yeni finansman platformlarına büyük ilgi gösterdikleri ve Çinli yatırımcıları kendilerine çekmek ve ekonomik dönüşüm sürecini kolaylaştırmak için kalkınma planlarını Bir Kuşak Bir Yol Girişimi ile koordine etmeye çalıştıkları herkesçe bilinen bir gerçek.

Ziyaret, özellikle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nün (OPEC) bir üyesi olan Kazakistan'da son zamanlarda petrol fiyatlarının artmasına yol açan yüksek gerilimli karışıklıklar da dahil olmak üzere Asya kıtasındaki kargaşalar çerçevesinde Çin için hassas bir zamanda gerçekleşti.

Çin, özellikle uluslararası ekonomi çarkı dönmeye başladıktan ve küresel düzeyde ve özel olarak Çin'de ekonomik toparlanmanın emareleri gözükmeye başladıktan sonra başlıca petrol tedarik kaynağı olan KİK ülkelerine dikkatini vermiş gibi görünüyor.

Çin ekonomisinin büyümesi geçtiğimiz iki yılda açık bir sarsılmaya maruz kaldı. Bu da elektrik kaynaklarının yetersizliğini artırdı ve yeniden kömüre dönülmesine yol açtı. Ancak bu, Çin'in çevre kirliliğini azaltma konusundaki uluslararası taahhütleri ile çelişiyor.

Bu yüzden, Çin enerji sektörünü yakın bir zamanda ülkeye yapılan petrol ve doğalgaz akışını etkileyecek herhangi bir sarsıntı ile karşılaşma endişesi sardığı göz önünde bulundurulduğunda, Körfez petrolü her zaman için kurtarıcı olmaya devam edecek.

Çin, geçtiğimiz kasım ayında petrol fiyatlarını düşürmek için rezervlerinden yardım almıştı.


Körfez-Çin ilişkileri sadece enerji alanında iş birliği yapmakla kalmıyor. Zira iki taraf arasında -ki belki de en önemlisi sayılabilecek- serbest ticaret bölgesine ilişkin istişareler ve iki taraf arasındaki kalkınma stratejilerinin adaptasyonu da dahil olmak üzere başka sıkı iş birlikleri de var.

Hiç şüphesiz bu iş birlikleri iki taraf arasında büyük bir ekonomik entegrasyon olduğu için ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik geniş ufuklar oluşturacaktır.

Ayrıca bu yıl Suudi Arabistan'da ilk Çin-Arap Zirvesi'nin yapılması için ciddi hazırlıklar yapılıyor. Söz konusu zirve, bölgede meydana gelen jeopolitik gelişmeler ve kaderleri belirleyecek siyasi ve ekonomik düzeydeki hızlı değişimler doğrultusunda özel bir önem kazanıyor.


KİK'e üye olan dört ülkenin dışişleri bakanlarının yaptığı son ziyaretin kökleri ve temelleri olmayan gökten düşen bir ziyaret olduğu söylenemez.

Çünkü söz konusu ziyaret, Çin'in büyük çapta kalkınma yoluyla barışı güçlendirmeye dayalı anlayışının karşılıklı kabulü ışığında Çin ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkilerin yıllarca iyi ve ciddi bir şekilde yönetilmesinin bir sonucudur.

Her halükârda ziyaret, Çin ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeni yılda göz alıcı bir seviyeye çıkacağını gösteriyor.


Bazıları, Çin'in Körfez bölgesinde sermaye fazlasını, yatırımı ve vadilerdeki mal akışını aşan ileriye dönük bir ülke rolünü nasıl oynayabileceğini sorguluyor.

Çin sözde ve özde küresel jeopolitik bir oyuncuya dönüşmüş durumda. Aklı başında hiç kimse bunu inkâr etmez. Bu yüzden kişi ister katılsın ister farklı düşünsün, Çin'den bahsederken sağduyulu olması lazım.

Çin'in bu dönüşümüne birkaç örnek vermek gerekirse, Çin-İran ilişkileri, özellikle geçen yıl iki taraf arasında 25 yıllık bir iş birliği anlaşmasından söz edildiğinden beri bazıları için endişe verici görünüyor.

Söz konusu iş birliği Körfez'deki rekabet dengesinde kesinlikle belirleyici olacak. Şu ana kadar gündemde yer alan bilgilere göre İran Çin'e orijinal fiyatına yüzde 30'a varan indirim yaparak petrol vermeyi planlıyor. Bunun karşılığında hiç şüphesiz askeri uzmanlıklar ve modern silahlar verilirken İran'a öncelik tanınacak.

Bu bağlamda ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirmeye yönelik artan arzusu doğrultusunda Çin'in, İran'ın Körfez bölgesinin güvenliği ve istikrarına karşı oluşturduğu en büyük tehlikenin farkında olması gerekiyor.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından son çıkarılan rapor, çoğu doğrudan Körfez ülkelerine karşı kullanılmak üzere İran'dan terörist Husi milislerine Çin yapımı silah kaçakçılığı yapıldığını ortaya koydu.
 


Çin'e yapılan ziyaret, belirli bir kutup ülkesine bağımlılık risklerinden kaçınmak için müttefikleri çeşitlendirme stratejisiyle ilişkili ileriye dönük bir Körfez vizyonunu yansıtıyor.

Yaklaşık 20 yıl önce, Körfez ülkeleri 'güvenlik karşılığında petrol' stratejisinin kısa vadeli olduğunu ve bu yüzden bahsin başkaları üzerine değil kendileri üzerine yapılması gerektiğini fark ettiler.

Bunun yanı sıra bu ziyaret, Körfez bölgesini yeniden Soğuk Savaş'ın bir arenası ya da vekalet savaşlarının zemini yapmak isteyenlere, küçük ve abartısız açık bir mesajdır.

Çin'den Körfez'e ve Körfez'den Çin'e, egemen ve katı tek taraflılıktan ziyade aydınlatıcı pragmatizm yoluyla gelecekte daha yakın ve daha sıkı iş birlikleri akışı olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU