Farklı düşünene musalla üzerinden mesaj veriliyor… Taslaman: Bunlar hem bilim hem de Kur'an cahilleri

Ebubekir Sifil'in bir süre önce gündeme getirdiği "musalla" tartışmasını, bu kez Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu başlattı. Sofuoğlu, "Musalladaki Duralı, evrimciydi" sözü tepki çekti. Peki yaşamını yitirenin arkasından "kötü" konuşulur mu?

Farklı düşünene musalla üzerinden mesaj veriliyor / Fotoğraf: Twitter

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü sahibi Prof. Dr. Teoman Duralı, 74 yaşında hayatını kaybetti.

Felsefe profesörü, biyolog, akademisyen ve düşünür Duralı, Fatih Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'ndaki aile kabristanına defnedildi.

Önceki gün yaşamını yitiren Duralı'nın arkasından pek çok olumu ifadeler kullanılarak rahmet dilendi. Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu ise sosyal medya aksi bir paylaşımda bulundu. 

Sofuoğlu'nun Twitter'da, "Yalancı şahitlik edecek değiliz, musalladaki Duralı, evrimciydi" demesi eleştirilere yol açarken "Yaşamını yitirenin arkasından kötü konuşulur mu?" sorusunu da akla getirdi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Sadece Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu değil, ilahiyatçı Ebubekir Sifil de daha önce musalla hatırlatmasında bulunmuştu. 

Sifil, yazar Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman'ın dini sembol ve değerlerle alay ettiğini söyleyerek Diyanet İşleri Başkanlığı'na "Kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın" çağrısında bulunmuştu. 

Sifil'e Sözcü gazetesindeki köşesinden yanıt veren Yılmaz Özdil ise şu ifadelerle yanıt vermişti:

"Türkiye'de onbinlerce aile, babasının, evladının, akrabasının cenazesini camiye götürmemin, kısıtlamalar nedeniyle cenazesini bile kılamamanın ızdırabını yaşıyor. Tam böyle bir çaresiz dönemde, 'cesedinizi camiye almayız haa, cenaze namazınızı kılmayız haa' diye tehdit savurması, dini vecibemizi cezalandırma yöntemi olarak kullanması… Şuursuz yobazın, insanlıktan ne kadar çıkmış olduğunun, bizi tehdit ederken aslında kimleri rencide ettiğinin farkında bile olmadığının kanıtıdır.

Bana gelince…

Camiye almazsan, cemevinden kaldırırlar, müsterihim.

Sen düşün." 

Sofuoğlu: Allah, insanı yaratmadı iftirasını onaylıyor

Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı, çalışmalarıyla bilenen ve genelde Müslüman camianın saygı duyduğu bir kişi olarak biliniyordu. 

Cenazesi Fatih Camisi'nden kalktı ama arkasında yine de tartışma yaşanacak bir tanıklık ifadesi ortaya konuldu. 

Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun, "Allah-u Teala, Adem AS'ı bizzat çamurdan şekillendirerek yarattığını söylüyor. Evrim ise Allah'ı yalanlayarak (haşa), insanın maymundan evrildiğini söylüyor. Bu şahıs da Allah'a, evrim saçmalığı tarafından yapılan insanı yaratmadığı iftirasını onaylıyor" ifadelerini kullandı. 

"Ezik Müslümanlar, Duralı'yı kendi aynı zannediyor" 

Sofuoğlu bir başka tweetinde ise aynen şunları dile getirdi: 

Ölmüş bir insanın arkasından kötü konuşacak değiliz ama yalancı şahitlik yapacak da değiliz. Musalladaki Duralı'yı evrimci bilirdik. Ezik Muhafazakar camia o kadar zavallı ki. Rabbimin, yaratma sıfatına rağmen Evrim iftirasına inanan Duralı'yı kendi aydını zannedebiliyor.

Sofuoğlu'nun bu çıkışını ilahiyatçılar değerlendirdi. 

 

İsrafil Balcı
İsrafil Balcı / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Ölüye lanet okumak diriye eza, cefa verir"

İlahiyatçı Prof. Dr. İsrafil Balcı, musalla vurgusu yapılmasına değindi. 

İslam Peygamberi Hazreti Muhammed'in 'İnsan için en önemli vaaz ve ders musalla taşından alınır' şeklinde bir sözü olduğunu bundan dolayı musalla taşına daha etkili mesaj vermek için vurgu yapıldığını dile getiren Balcı, "Musalla vurgusu büyük oranda insanların kendi bireysel düşünce, duygu ve fikirlerini etkili bir şekilde anlatabilmenin bir metaforu olarak kullanıyor ve bu bağlamda oraya vurgu yapıyor" diye konuştu. 

"Kesinlikle ölmüş birinin arkasından "kötü" konuşulmaz" diyen Balcı, şöyle devam etti: 

"Bu son derece ahlak dışı ve aynı zamanda İslam ahlak ve öğretisine asla uymayacak bir yaklaşım biçimidir. Kesinlikle doğru değildir. Ölünün arkasından konuşulmaz. Peygamberimiz değil Müslüman, Yahudi veya gayrimüslim ölülerin arkasından da kötü konuşmayı istememiştir. Mesela Ebu Uhayha Peygambere çok düşmanlık yapan birisiydi. Müslümanlardan biri ona "lanet olsun" deyince Peygamber efendimiz "ölüye lanet okumak diriye eza, cefa verir" diyerek bir müşrik için bile bunu söylemiştir. Örneğin bir Yahudi cenazesi geçiyor ayağa kalkan Peygambere bir sahabe "ya Resullah bu Yahudi" diyor. Peygamber de "insan değil mi?" şeklinde cevap veriyor." 

Hz. Peygamberin öğretisinde ölü hakkında kötü konuşmak, ölüye saygısızlık yapmanın son derece yanlış olduğunu vurgulayan Balcı, "Aksi ne Peygamberin öğretisiyle ne de İslam akidesiyle bağdaşır" dedi. 

"Bir Müslüman'a hiç yakışmaz" 

Dolayısıyla ölen biri için "biz onu böyle bilirdik" gibi adeta yargılayıcı bir tarzda konuşmanın son derece yanlış olduğunu, etik ve insani İslami olmadığına dikkati çeken Prof. Dr. İsrafil Balcı, şunları kaydetti: 

"Hele hele bir Müslüman'a hiç yakışmaz. Peygamberimizin konudaki hassasiyetine bütünüyle aykırılık teşkil eder. Teoman Hoca aslında felsefeci kimliğiyle tanındığı için dindar camia da bu çerçevede felsefeye genelde olumsuz bakıldığı için onu bu şekilde etiketliyorlar. Teoman Hoca çok ciddi evrimci kimliğiyle öne çıkmış bir akademisyen değildir. Kaldı ki felsefeciler içerisinde de daha çok geleneksel kodlarla bakan bir akademisyen olarak eleştirmiştir. Ama ne hazindir ki bir kısım felsefeciler onu bu şekilde eleştirirlerken bizim "dindar, muhafazakar, İslamcı" aydınlarımız onun felsefeci kimliğinden rahatsız oldukları için "evrimci" etiketi üzerinden ona karşı memnuniyetsizliklerini ifade ediyorlar. Velev ki evrimci olsa bile evrimciliğin içerisinin nasıl doldurduklarına bakmak gerekir. Teoman Hocanın evrimcilikle ne anladığına bakmak gerekir. Evrimci olsa ya da olmasa bu onu artı veya eksi olarak değerlendirecek bir kriter değildir. Bu kendisinin görüşüdür. İşte ‘İslam evrime karşıdır' gibi bir ön kabul ile bakıp da bunun üzerinden ölüye fatura çıkarmak son derece etik dışıdır ve insani değildir." 

 

Caner Taslaman
Caner Taslaman / Fotoğraf: Twitter

 

"Bunlar hem bilim hem de Kur'an cahili" 

Evrim teorisi üzerine Türkiye'de doktora, Harvard Üniversitesi'nde post doktora yapan ve "Bir Müslüman Evrimci olabilir mi? kitabının yazarı Felsefeci-İlahiyatçı Prof. Dr. Caner Taslaman, kimi kişilerin saçma fikirlerini İslam düşüncesiymiş gibi yansıtmaya çalıştıklarına dikkati çekti. 

"Allah'ın süreçle yaratabileceğini anlamayan bir kimse kendisini Allah'ın yarattığını nasıl anlıyor?" diye soran Taslaman, "Her birimiz bir sürecin ürünüyüz. Dünya 4,5 milyar yıldan bu yana bir süreçle bugüne geldi. Evren 13,8 milyar yıldan bu yana bir süreci yaşayarak geldi" dedi. 

Allah'ı sürecin ilahi olarak anlamak, O'nun her anında olduğunu da anlamayı beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Taslaman, "Allah'ın süreçle yarattığını anlamayanlar demek ki kafalarında ilk saniyede yarattığını tasavvur ediyorlar. Süreçle yaratmayı kötü görenlerin deizme kayma tehlikesi mevcuttur. Deizme karşıt olduğunu söyleyenler, Allah bir anda yarattı da bıraktı şeklinde bir model mi savunuyorlar? Evrim ile Allah'ın yaratacağı anlamayanların delili nedir?" diye konuştu. 

 

Kitap

 

"Bir Müslüman evrimci olabilir mi?" adıyla kitap yazdığını hatırlatan Taslaman, "Yıllardır bu konuyu çalışıyorum ve Kur'an'ı inceliyorum. Kur'an'da evrim teorisinin reddedilmesi için küçücük bir sebep bulunmuyor. Bunlar hem bilim cahili hem Kur'an cahili" ifadelerini kullandı. 

"Hocaya çok haksızlık yapılıyor" 

Dinler tarihi ve siyaset felsefecisi Dr. Lütfü Özşahin de ölmüş insanın arkasından konuşmanın doğru olmadığı görüşünde. 

Özşahin, ölen insanın fikirleri hakkında olumlu ya da olumsuz değerlendirmede bulunabileceğini ancak şahsiyetine ilişkin eleştirilerin yapılmaması gerektiğini vurguladı.

Teoman Hoca'nın felsefeci olup da hem Müslüman kalabilen hem yerli hem de evrensel olabilen bir insan olduğuna dile getiren Özşahin, "Bunu başarmak çok önemlidir. Türkiye'de genel bir felsefe okuyanlar, birdenbire sanki felsefenin amacı milletin tarihi ve toplumsal değerlerine küfür etmekmiş gibi yerli olmaktan çıkıyorlar" diye konuştu. 

 

Lütfü Özşahin
Lütfü Özşahin / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Teoman Duralı felsefe geleneği içerisinde yerli ama yabancıya dönüşmeyen kimliğiyle, milli yerel kişiliğiyle evrensel olabilmeyi başaran ender felsefecilerden birisiydi" diyen Özşahin, sözlerini şöyle noktaladı: 

Yani İslam medeniyetini hakkıyla değerlendirebilen, yabancılaşmadan, ötekileşmeden, medeniyet üzerinden ilim, kültür ve sanat inşa edilebileceğini söyleyen bir adamdı. Yaratılış ve evrimci anlayış yeni bir şey değil ki. Ebu Cahiz'den İbnü'l-Arabi'ye kadar yaratılışçı evrim anlayışının İslam düşüncesinde zaten yeri var. Batı'dan önce yeri var. Yani Charles Darwin'den önce İslam dünyasında tartışılmış. Allah'ın bir kişiyi evrim sürecinde yaratması Kur'an'a aykırı değil ki. Allah'ın bir süreç içerisinde yaratmanın Kur'an ile çelişir bir yanı yok. Bu bir yorum meseledir. İslami kesimde Teoman Duralı'yı anlayabilecek kapasitede adam sayısı çok az. Hocaya çok haksızlık yapılıyor.

Prof. Dr. Şaban Teoman Duralı kimdi? 

1947'de Zonguldak'ın Kozluk ilçesinde dünyaya geldi. 

İlköğrenimini Zonguldak'ta, orta öğrenimini ise TED Ankara Koleji'nde tamamladı.

İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden 1973'te mezun oldu.

1975'te mezun olduğu bölümde asistan olarak göreve başladı. 

1978'de NATO bursuyla Paris'te biyoteknoloji seminerlerine katıldı ve biyoloji felsefesi üzerine yazdığı çeşitli tezlerle 1988'de profesör oldu.

Kuala Lumpur Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi ve Viyana Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi sıfatıyla dersler verdi. 

1996'da İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu'nun mali desteğiyle Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan'a araştırma gezisinde bulundu. 

 

Şaban Teoman Duralı
Şaban Teoman Duralı / Fotoğraf: AA

 

Kazakistan'da hizmet veren Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde de bir süre görev yaptı.

1999 yılında İstanbul Üniversitesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Başkanı oldu.

Felsefe bölümünü kurduğu Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'nde 2009-2015 arasında dekanlık yaptı. 

Kutadgu Bilig dergisinin genel yönetmenliğini üstlendi.

Son olarak TRT 2 ekranlarında "Felsefe Söyleşileri" programı yaparak seyirciyle buluştu.

Türkçe, İngilizce ve çeviri makaleleri, Felsefe Arkivi, Yazı, Bilim Dergisi, Türk Kültürü, Forum, 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, İlim ve Sanat, Felsefe Konuşmaları, Milli Kültür, Bilim-Felsefe-Tarih, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Yıllığı, Yeni Toplum, Turkish Daily News, Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı Bülteni, Dergah, Diplomatik, Yeni Şafak, Zaman, İlahiyat Fakültesi Dergisi, NQP Türkiye, Gerçek Hayat, İstanbul'daki Anadolu, Eğitimbilim, Altınoluk, Umran, Kutadgubilig dergi, gazete ve yıllıklarında yayımladı.

Prof. Dr. Teoman Duralı, 2000 yılında Çağdaş Küresel Medeniyet adlı çalışmasıyla Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme Ödülü'ne de değer görüldü.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU