"Hazine ve Maliye Bakanı sadece taziye mesajı yayınlarken, yardımcısı gelinlik kız gibi kendisini ortaya atıyor"

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, ekonominin bir yıkım yaşadığını söyleyerek, partisinin ekonomi kurmaylarının hazırladığı "Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası" isimli raporu kamuoyuyla paylaştı

Fotoğraf: Independent Türkçe

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin ekonomi kurmaylarıyla beraber "ekonomik krizden çıkışın yol haritasını" açıkladı.

Kur dalgalanması sonrasında herkese istişare davetinde bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, hazırladıkları raporun adını "Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası" olarak belirlediklerini söyledi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Davutoğlu, krizlerin konjonktürel yaşandığını ve başlayıp bittiğini ifade ederek, "Bugünkü kriz, kriz sarmalı dahi değildir. Yıkım süreci olarak tanımladığımız bir dağılma ve çözülmedir" dedi. 

"Kurumlar çözülmeye başlamış ve refleks kabiliyetini yitirmişse krizler kalıcı hale gelir" diyen Davutoğlu, "Merkez Bankası Başkanı'nın ne dediğini kimse merak etmiyor. Banka yöneticileriyle toplantı yaptı. Ne Merkez Bankası Başkanı bir Merkez Bankası Başkanı dirayetiyle yön gösterdi ne de bakanlar bir yol izleneceği kanaatine vardı. Başkanın o toplantıda 'Mecbur kaldık' dediği duyumunu aldık" ifadelerini kullandı.

"Neden kendisini mecbur hisseder?" sorusunu soran Davutoğlu, "Bakanın varlığı tartışılır. Twitter'da zorunlu olarak yaptığı RT'ler dışında sadece taziye mesajları var. Maliye Bakanı'nın görevi taziye mesajı yayınlamak değil. Bakan yardımcısı ise gelinlik kız gibi, ortaya kendini atarak Maliye Bakanlığı'nın ön provası şeklinde tweet serisi yayınlıyor. Kalkıp, giden Maliye Bakanı Berat Albayrak'la bir yerlerde yemek yedi ardından bu yolu açmaya çalıştı. Kamuoyunun kabul ettiği bir yaklaşımla Maliye Bakanı fiilen görevde değildir. Görev değişikliği planlandı ama görev teklif edilenler teenni ile yaklaştı. Yardımcının ise özel şirketleri olduğu için birtakım sıkıntılar yaşıyor" diye konuştu.

"Türkiye'de uluslararası standartların altında bir yaşam sürülüyor"

Hazırladıkları raporu hükümet yetkililerinin dinleneceğini, dinleseler dahi anlayacaklarını düşünmediklerini söyleyen Davutoğlu, "Ama tarihe kayıt olarak açıklayacağız. Olağanüstü bir yoksullaşma süreciyle karşı karşıyayız. Ekmek büfesinin önünde, yağmur altında metrelerce uzayıp giden kuyruklar var. Saat başı ücret 1,2 dolara düştü. Uluslararası standart 5,5 dolardır. Türkiye'de uluslararası standardın altına düşen bir hayat yaşanıyor" değerlendirmesinde bulundu.

"Emeği köleleştirerek büyüme stratejisi ihanettir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikasını "Kurtuluş Savaşı"na benzettiğini hatırlatan Davutoğlu, "Halkı yoksullaştırarak, emeği köleleştirerek büyüme stratejisinin adı ihanettir. Bunun doğal sonucu beyin göçüdür. Türk varlıklarının ucuza alınmasını sağlayan yeni bir konjonktür var. Türk varlıkları kelepir varlıklar olarak görülmeye başlanmışsa bunun adı mandacılıktır. Türkiye'yi dış talana açtılar" dedi.

Türk Lirası'nın tasarruf ve takas aracı olarak kullanılma özelliğini kaybettiğini belirten Davutoğlu, 2022 bütçesinin uygulamaya konmadan geçersiz hale geldiğini ifade etti.

"Bu politikalardan İslam'ı tenzih ederim, inandığım İslam'da yolsuzlukları meşrulaştırmak yoktur"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın faize karşı yaptığı açıklamalarda İslami referanslar kullanmasına ilişkin şunları söyledi Davutoğlu:

"Bu politikalardan, bu yolsuzluklardan, bu zihniyetten İslam'ı tenzih ederim. İnandığım İslam'da yolsuzlukları meşrulaştırmak, insanları yoksullaştırmak yoktur. Bugünkü iktidar formel olarak faiz yasağından bahsedip içerik olarak ülkeyi faizcilere teslim etti. Bu politikalar faiz baronlarına hizmet ediyor. Bunlar gençlerin manevi değerlere inancını da sarsıyor. Kendi beceriksizlerini manevi değerlerle sömürmelerine izin vermemek gerekiyor."

"Cumhurbaşkanı Erdoğan hafızasını ve vicdanını kaybetti"

"Bu köleleşmeye gösterilen her tepkiyi terör faaliyeti gibi gösterme çabası otoriterleştirme eğilimidir" diyen Davutoğlu, "Bugün yaptıkları, içe kapanık, TL'nin uluslararası değerini sıfırlayan, yüksek enflasyonlu kapalı bir ekonomi. Bu tablo mutlaka antidemokratik bir siyasal sistemle tahkim edilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan hafızasını, vicdanını kaybetti, aklını başkalarına emanet etti. Vicdanı aklı ve hafızası olan herkesle konuşur mesafe alırsınız. Ama onun vicdanı tıkandı. Otoriter lidierlerin ortak özelliğinde olduğu gibi kendini yüksek binalara hapsetti" şeklinde konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonomi politikasının hazırlıklarını 19 yıldır sürdürdüğüne ilişkin açıklamalarını da yorumlayan Davutoğlu, "Ne Genel Merkez'de ne de Bakanlar Kurulu'nda böyle br konu konuşuldu. Bunun hazırlıklarını nerede, kimlerle yaptıklarını bilmiyoruz" dedi.

İstanbul'da bir otelde yapılan basın toplantısında, Davutoğlu'nun yanı sıra Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcıları Serkan Özcan, Kerim Rota, Mustafa Mente, Feridun Bilgin, partinin Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç ile Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Turhan da konuştu.

Şimdi Gelecek Partisi çatısı altında siyaset yapan isimlerin bir kısmı, geçmişte ekonomiyle ilgili önemli görevlerde bulunmuştu.

"Canavarca politikalar"

Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı ve Borsa İstanbul Başkanlığı yapan Gelecek Partisi Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Turhan, Türkiye'nin 2 aydır bir 'ekonomi politikası deneyiyle' karşı karşıya kaldığını söyledi.

Turhan, kur atağının yaşandığı gün Kapalıçarşı'da dakikalarca alışverişin durduğunu, bankaların gün boyu döviz veremediğini, vadeli ticaretin bittiğini, üreticilerin maliyeti öngöremedikleri için siparişleri geri çevirmek zorunda kaldıklarını aktardı.

"Bu politikayı taammüden uyguladıklarını ikrar ettiler" diyen Turhan, "1960-1970'li yıllarda bir dizi askeri darbenin ardından Asya ve Latin Amerika'da benzer politikalar uygulandı. Çin'de, 1990'dan beri benzer politikalar izleniyor. Bunun amacı emekçiler ve tarım başta olmak üzere insanları yoksullaştırma pahasına dış dengeyi düzeltmektir. Canavarca politikalar, çalışanların baskı altında tutulduğu ortamlarda başarıya ulaşılabilir. Bilim kurgu filmlerindeki gibi mutant canavarla karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

"Cumhuriyet tarihinin en faizci hükümetiyle karşı karşıyayız"

Daha önce BDDK ve Merkez Bankası'nda çalışan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serkan Özcan ise 2002 krizinden sonra çıkış yolunun 4 sac ayağı üzerine kurulduğunu vurguladı. Özcan, bunların, "enflasyonla mücadele", "para politikası" ve "bankacılık sektörünün rehabilitesi" ve "kamu maliyesi" olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde bu ayakların tümünün çöktüğünü savundu.

"Kamu maliyesi vatandaşın devlete emanetidir. Bugün yapılan da emanete ihanettir" ifadelerini kullanan Özcan, şöyle devam etti:

"Karşımızda Türkiye Cumhuriyeti'nin en faizci iktidarı var. Daha önce toplanan her 10 liralık vergi faize harcanırken bugün 2 lirası harcanıyor. Sincan'daki halk ekmek kuyruğunun sebebi budur. Vergilerinden faize aktarılan miktar 2'ye katlanmışsa o ülkede kuyruk olur. 2022'de toplanacak verginin 2 katı da safsata politikaların kur farkı olarak ödeyeceğiz. Bu grafik, Berat Albayrak'ın Türkiye'ye hediyesidir. Sıfıra düşen iç borç döviz payı bugün yüzde 32'dir. İç borcun 3'te 1'i kendi vatandaşlarından yapılan döviz borcudur."

"Utanç tablosuyla karşı karşıyayız, 128 milyar dolarda sorumluluğu olanlar yargılanmalı"

128 milyar doların satılmasıyla ilgili ilk uyarıda bulunan isimlerden biri Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Kerim Rota'ydı.

Türkiye'nin en yüksek enflasyonun yaşandığı ülkeler arasında olduğunu kaydeden Rota, "Utanç tablosuyla karşı karşıyayız. Kurlardaki hareketle beraber kronik bir enflasyon sorunu yaşayacağız" dedi.

"Ortada bir Merkez Bankası Başkanı yok, sonuçlar sürpriz değil" yorumu yapan Rota, önerilerini şöyle sıraladı:

Merkez Bankası yönetimi görevden alınmalı, herkes tarafından liyakatli bulunacak biri, TBMM tarafından nitelikli oy çoğunluğu ile atanmalı. 2 sene üst üste enflasyon hedefini tutturamayan MB Başkanı, TBMM ihtisas komisyonu tarafından görevden alınabilmeli. 128 milyar doların satılmasında sorumluluğu olan herkes adil bir şekilde yargılanmalı. Kamu bankaları üst düzey yöneticileri görevden alınmalı, siyasi tercihler ve çıkar hesapları ile kredi dağıtılmasına son verileceği açıklanmalı. Türkiye toplumunun yüzde 29'unun ayda 2 bin liranın altında geliri var. 23 milyon insan onuruna uygun bir yaşam süremiyor. Asgari ücretten vergi yükü kaldırılmalı.

"TL, fiyat ölçüm aracı olarak kullanılamıyor"

Eski Borsa İstanbul Başkanı, Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanı Tuncay Dinç de "geçmişte krizler 8 senede bir yaşanıyordu. Şimdi 2016'dan bu yana bir krizin içindeyiz. Ekonomide ipin ucu kaçtı" yorumu yaptı. 

Başkanlık sistemiyle borsada kayıplar yaşandığını ifade eden Dinç, Türkiye'nin ihracatta Çin'in yerini alacağı haberleriyle birlikte borsanın hareketlendiğini ama sonradan endeksin yine düştüğünü kaydetti.

 Dinç, şunları dile getirdi:

"Ağbal'ın göreve getirilmesiyle iyimser bir hava yaşandı. Yeniden yabancı girişi oldu ama bunun bir yanılsama olduğu ortaya çıkınca endeks yeniden aşağı doğru hareketlendi. TL, fiyat ölçüm aracı olarak kullanılamıyor. TL ile alışverişin dahi mümkün olmadığı zamanı yaşıyoruz. Ancak dolar olarak karşılığını verirseniz yapabiliyorsunuz. Borsada da bu yaşanıyor. Borsada yabancı oranı 2004'te yüzde 60'a çıktı. Şimdi yüzde 40'lara kadar indik. 80 milyar dolar üzerinde yabancı varlığı varken bu 20 milyar dolara kadar indi."

"İktidar, Türkiye'yi Avrupa'nın Bangladeş'i yapmaya çalışıyor"

Geçmişte DEİK ve TİM Genel Sekreterlikleri görevine bulunan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Mente de ekonomi politikasındaki "ihracatta artışı" sağlayacağı yorumlarına ilişkin şunları söyledi:

"İhracatın kur seviyesinden bağımsız olarak sürmesini istiyoruz. Dünya mal ticaretinde Kovid nedeniyle bozulma yaşanıyor. Bu da yeni fırsatlar doğuruyor. Oysa fakirleşmeden de ihracatı arttırabilirdik. İktidar, Türkiye'yi Avrupa'nın Bangladeş'i yaparak ihracatı arttırmaya çalışıyor. Türkiye bu tarihi fırsatı kullanmak için lojistik sorununu çözmeli ve hammadde ara malı tedarikine doğrudan yatırım yapmalı. Türkiye'nin en büyük pazarı AB'dir. Pazar genişlemesiyle ilgili en büyük adım Gümrük Birliği'nin güncellenmesi olacaktır. Ucuz işgücü ile rekabet geliştirilmeye çalışılıyor. Bunu yaparak büyüyebileceğimiz düşünülüyor. Oysa ihracatta hedef teknoloji, inovasyonun ve markanın arttırılmasıydı." 

"Türkiye artık 'göstergesiz' bir ülke"

63. Hükümette Ulaştırma Bakanlığı yapan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feridun Bilgin, sözlerine "Türkiye yönetilmiyor" diyerek başladı.

"Bütün kurumların doğru karar alma kabiliyeti kaldırıldı" diyen Bilgin, "TBMM adeta devre dışı kaldı, Meclis'in açık ya da kapalı olup olmadığı merak edilmiyor. TBMM'de neler konuşulduğu halkın gündeminden çıktı. TBMM'ye ait birçok konu artık başkanlık kararnamesiyle düzenliyor. Bakanlara gensoru verilemiyor. Meclis'in yeter sayıyla toplanıp basit çoğunlukla kabul ettiği kanun eğer cumhurbaşkanı tarafından iade edilirse kanunlaşması için salt çoğunluğa ihtiyaç duyuyor. Sayıştay denetçileri, denetim için gittikleri kamu kurumlarından bilgi alamıyorlar. Yargıçların kürsü ve coğrafi dokunulmazlıkları dahil hiçbir güvenceleri kalmadığından, yargı siyasetin kontrolüne girmiş durumda. Bakanların politika belirleme hakları yok. Bakan yardımcısı dahil kimseyi atama yetkisi yok. Liyakat yerini sadakate bıraktı. TÜİK rakamlarına artık kimse güvenmiyor. Türkiye artık göstergesiz bir ülkedir, göstergesiz bir yönetim de güven oluşturmaz. Cumhurbaşkanlığı politika kuruları lağvedilerek yetkiler bakanlara devredilmeli. Müsteşarlık makamı mutlaka tekrar ihdas edilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU