ABD'yi kasıp kavuran 5 kült

Amerikan imparatorluğunda komplo teorileri yayılıyor. QAnon, Proud Boys, Scientology, NXIVM, Children of God örnekleriyle ülkeyi saran en acayip ve devasa kültleri masaya yatırdık

Uzmanlar ABD'nin halihazırdaki en merak uyandıran kültlerinden biri olan QAnon'un Amerikan siyasetinde uzun süre devam edecek bir etki yarattığını düşünüyor (AP)

Bu ayın başında yüzlerce QAnon destekçisinin John F. Kennedy ve oğlu JFK Jr.'ın yeniden ortaya çıkmasına tanıklık etmek için ABD'nin Dallas kentine  akın etmesi komplo teorisi ve kültlere yönelik tartışmaları yeniden alevlendirdi. Ancak bu kez komplo teorilerine alışık olanların bile ağzını açık bırakacak gelişmeler yaşandı. 

22 Kasım 1963'te öldürülen ABD'nin 35. Başkanı John F. Kennedy ve 16 Temmuz 1999'da uçak kazasında hayatını kaybeden JFK Jr.'ın dirilerek Donald Trump'a destek vereceğini düşünenler 2 Kasım'da Kennedy'nin öldürüldüğü Dealey Meydanı'nda toplanmaya başladı. Yeniden canlanması beklenenler arasında Michael Jackson ve Prenses Diana gibi ünlü isimler de yer alıyordu

 

 

Kennedy'nin öldürüldüğü şehirde yaşaması nedeniyle komplo teorilerine aşina olduğunu söyleyen Dallaslı şoför Matthew Fain'in, "Öncekiler yeterince kötüydü ama bu yeniler onlardan bile daha çılgın" sözleri yaşananların boyutunu özetliyor. Zira yeteri kadar beklediklerinde kehanetlerinin gerçekleşeceğini düşünenler meydanda neredeyse bir ayı devirdi. Ancak 5. günün şafağında doğuda bir ışık hâlâ belirmiş değil. 

 

dallas news.jpg
2 Kasım'da Dallas'ta toplanan yüzlerce QAnon destekçisi JFK Jr.'ın mezarından çıkarak Donald Trump'ı "krallar kralı" ilan etmesini bekliyor (Elias Valverde II/The Dallas Morning News)

 

Özellikle 6 Ocak'taki Kongre Baskını'ndan sonra medyanın büyük ilgi gösterdiği QAnon komplo teorisinin Dallas macerası ne ilk ne de görünüşe göre son. Tabii QAnon'un da komplo teorileri ve kültler tartışmasında biricik olduğunu düşünenler yanılıyor çünkü ABD'de bunlardan bolca var. Proud Boys, Scientology, NXIVM ve Children of God gibi kendinden sık sık söz ettiren kültler de en az QAnon kadar dudak uçuklatan olaylara imza attı. 

Peki ilk bakışta akıl almaz gibi görünen komplo teorileri ve kültler nasıl olup da yüzlerce, binlerce ve hatta milyonlarca kişiyi etkisi altına alabiliyor? Bunun için ABD'nin yakın tarihine damga vurmuş kültlerin nasıl oluştuğuna göz atmak gerekiyor. Ama önce kült ve komplo teorisinin ne olduğu ve neleri kapsadığına değinmekte fayda var.

Pornocu liderden, Maocu intihar vaizine: Katliamlar ve skandallar

Komplo teorisi, herhangi bir olay, durum ya da olgunun daha makul açıklamalar mevcutken bunlar yerine kötü niyetli güç odaklarının tasarladığı varsayılan gizli planlarla izah edilmesini ifade ediyor. Komplo teorileri kültlerin oluşmasında çok önemli rol oynuyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kült (cult) ise sapkın diye nitelenen, yeni inanç ve uygulamalara sahip dini veya sosyal grupları belirtmek amacıyla kullanılıyor. Bu tür oluşumları tanımlamak için kült yerine tarikat (sect) ifadesinin tercih edilmemesiyse tarikatın daha çok Hıristiyanlık, İslam, Yahudilik gibi kadim dinlerin farklı yorumlarını karşılamasından kaynaklanıyor. 

Genellikle tüm kültler karizmatik bir lider etrafında örgütleniyor ve düşünme biçiminden gündelik faaliyetlere kadar üyelerin hayatının her alanını belirliyor. Hiyerarşik açıdan katı kültler olabildiği gibi daha gevşek biçimde örgütlenenler de var. 

Öte yandan kültlerin türleri de amaçlarına göre farklılaşıyor. Örneğin, QAnon komplo teorisinden beslenen QAnon grupları gibi politik kültler, NXIVM gibi "seks tarikatı" olarak anılan ticari kültler ya da bugün din statüsüne erişmiş Scientology Kilisesi gibi dini kültler mevcut. Tüm bunların ortak noktasıysa istismara varan uygulamalar ve skandallar. 

Tarihteki en bilinen skandallardan birinde Jaime Gomez'in 1980'lerde kurduğu Buddhafield'ın imzası bulunuyor. Kültü kurmadan önce gey pornolarında boy gösteren Gomez'in müritlerine seksi yasaklamasına rağmen gizli gizli kültteki tüm erkeklerle cinsel ilişkiye girdiğinin ortaya çıkması büyük yankı uyandırmıştı. 

 

buddhafield.jpg

Holy Hell (Kutsal Cehennem) belgeselinde anlatılan Buddhafield kültü, kurucusu Jaime Gomez'in liderliğinde 1980'lerde popülerlik kazanmıştı (WRA Productions/FilmRise)

 

Marx, Stalin ve Mao'nun fikirlerinden etkilendiğini söyleyen Jim Jones'un 1954'te kurduğu Peoples Temple (Halklar Tapınağı) da hatırlanmayı hak ediyor. Hıristiyanlıkla sol değerleri birleştiren Jim Jones'un sınıf ve ırk eşitliği vurgusu kültün yoksullar ve siyahiler arasında 1955 ile 1978 arasında hızla yayılmasını sağlamıştı. Peoples Temple o kadar büyümüştü ki 1975'te San Francisco'da kültün desteklediği aday vali seçilmişti. 

Kültü asıl meşhur eden olaysa 18 Kasım 1978'te yaşandı. Gücü arttıkça megalomana dönüşen Jones, müritlerine uyguladığı cinsel ve fiziksel istismarlar soruşturma konusu olunca ABD'den uzaklaşmak için Guyana'da kurduğu Jonestown komününe gitti. Yüzlerce müridin tarımsal ve hayvansal üretim yaparak kendi kendine yettiği Jonestown, "sosyalist cennet" diye niteleniyordu. Ancak medya ilgisinin de körüklenmesiyle ABD Kongre üyesi Leo Ryan'ın Jonestown'a soruşturma için gitmesi her şeyi bir anda kabusa dönüştürdü.

 

ap.jpg
Jonestown'da tarım ve hayvancılık yapan müritler küçük kabinlerde kalıyordu (AP)

 

Müritlerini gün boyu çalıştıran, birçoğuna cinsel istismarda bulunan, komünden kimsenin ayrılmasına izin vermeyen Jones, Ryan'ın soruşturmasından kaçamayacağını fark ettiğinde ölüm artık kaçınılmazdı. Jones'un silahlı müritleri, incelemenin ardından o gün komünden ayrılmaya hazırlanan Ryan ve ona eşlik eden üç gazeteciyi öldürdü.

Sonrasında takipçilerine histeriyle "Kongre üyesi öldü. Bu saatten sonra bizi rahat bırakacaklarını mı sanıyorsunuz?" diye seslenen Jones onlara ölmeyi vaaz ederek toplu intihara neden oldu. Hüküm giyeceğini anlayan Jones'un vaazının ardından çocuk ve kadınlar dahil 918 müride siyanür enjekte edildi.  Ölüm nedeni tam olarak bilinmeyen Jones da bir kurşunla hayatını kaybetti. 

 

jonestown2.jpg

Peoples Temple kültünün Guayana'da kurduğu Jonestown'da 1978'de yüzlerce kişi toplu intiharla hayatını kaybetmişti (David Hume Kennerly)

 

Tarihe Waco Katliamı olarak geçen olay da Jonestown Katliamı gibi tüyler ürpertici örnekler arasında yer alıyor. Kendini peygamber ilan eden, Branch Davidians kültünün ikinci lideri David Koresh hakkındaki çokeşlilik, 18 yaşından küçüklere cinsel istismar ve yasadışı silah depolama iddiaları yetkilileri 28 Şubat 1993'te harekete geçirdi. Teksas'ın Waco kentindeki çiftliğe soruşturma için giden ABD Alkol, Tütün ve Ateşli Silahlar Bürosu (ATF) ve kült üyeleri arasında silahlı çatışma çıktı. Çatışmanın ardından 4 ATF yetkilisi ve 5 mürit hayatını kaybetti. 

Olaydan sonra baskıyı artıran FBI (Federal Bureau of Investigation-Federal Soruşturma Bürosu) çiftliği 51 gün boyunca kuşattı. 19 Nisan'da yetkililerin içeriye gaz bombası atmasının ardından çıkan yangında David Koresh de dahil 76 Branch Davidian üyesi öldü. 

 

ap1.jpg
Waco'da ölenlerin 20'den fazlası çocuktu (AP)

 

ABD toplumunun hafızasına büyük bir dehşetle kazınan bu katliamlar kültlerin neden özellikle "sapkın" diye nitelendiğini özetliyor. Nitekim bugün QAnon gibi yapıların endişeyle takip edilmesinde geçmişteki kanlı örneklerin de payı var. 

Peki QAnon komplo teorisi ne iddia ediyor, nasıl ortaya çıktı ve teoriye kaç kişi inanıyor? 

QAnon: "Dünyayı bebek yiyen ve şeytana tapan zenginler yönetiyor"

QAnon komplo teorisi dünyayı bebek yiyen, şeytana tapan bir grup zenginin yönettiğini iddia ediyor. Teoriye inananlar; Joe Biden, Barack Obama, Hillary Clinton gibi Demokrat siyasetçilerin George Soros gibi milyarderlerin, Oprah Winfrey, Tom Hanks, Ellen DeGeneres gibi eğlence dünyasının önemli isimlerinin bu grupta yer aldığını düşünüyor. Ayrıca bu isimlerin çocuk istismarının yanı sıra ömrü uzattığı iddia edilen adrenokrom kimyasalını elde etmek için kurbanlarını öldürüp yediğine inanılıyor

QAnon'a göre bu şeytani grubu alt edecek kişiyse Donald Trump. Ancak QAnon komplo teorisi bundan ibaret değil. Örneğin teoriyi benimseyen Michael Brian Protzman ve on binlerce takipçisi John F. Kennedy ve JFK. Jr.'ın da dirilerek "kutsal savaşta" Trump'ın yanında yer alacağını düşünüyor. Online platformlarda Negative48 adıyla tanınan Protzman ve takipçilerinin tüm QAnon gruplarını temsil etmediğini belirtmek önemli. Zira temelde aynı şeye inansalar da farklı QAnon grupları kendine özgü temalar geliştirebiliyor.

 

reuters2.jpg

Trump'ın 2020 seçim yenilgisine rağmen onu "kurtarıcı" olarak gören QAnon hareketi farklı biçimlerde etkili olmayı sürdürüyor (Reuters)

 

QAnon, 6 Ocak'taki Kongre Baskını'nda önemli rol oynaması nedeniyle ABD demokrasine son dönemdeki en büyük tehditlerden biri olarak görülüyor. FBI, QAnon'u iç terör başlığı altında değerlendiriyor

8.jpg

 Doğan Gürpınar

QAnon'un yarattığı etkiyi ABD tarihindeki diğer aşırı sağcı örneklerden ayıran unsursa sosyal medya. Independent Türkçe'ye konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü'nden Doç. Dr. Doğan Gürpınar Amerikan solunun farklı kesimlerine yönelik nefretin kontrol edilememesinde sosyal medyanın çok önemli olduğunu ifade ediyor:

1950'lerde de komünistlere ve özellikle liberallere nefret vardı. Ama ana akım siyaset bu nefreti kontrol edebiliyordu. Nefretin kontrol edilememesinin kesinlikle çok önemli bir nedeni sosyal medya.

Şeytani, pedofil seçkinleri yutacak "QAnon fırtınası" ne anlama geliyor?

Ekim 2017'de kendisine "Q Clearance Patriot" adını veren kullanıcı ekşi sözlük'e benzer sosyal medya platformu 4chan'de ilk paylaşımını yaptı. Q sonraki 4 yılda yaklaşık 5 bin gönderi yazarak aşırı sağcı komplo teorisinin temelini attı.

Q'nun kim olduğuysa komplo teorisine dair hâlâ en büyük muammalardan biri. Anonim kullanıcının ABD Enerji Bakanlığı'nda en gizli bilgilere ulaşma izni olarak bilinen "Q iznine" sahip bir bürokrat olduğu düşünülüyor. Ancak Trump'a yakın birçok kişinin de olağan şüpheliler arasında yer aldığını belirtelim. Nitekim Q'nun paylaşımlarının ilk günden itibaren Donald Trump'la ilişkili olması eski ABD başkanının onunla dirsek temasında olduğunun kanıtı olarak gösteriliyor. 

 

qanon1.jpg
İlk Q paylaşımı (grey dynamics)

 

Peki neydi o ilişki?

Trump, 7 Ekim 2017'de üst düzey askeri yetkililerle gerçekleştirdiği görüşmenin ardından fotoğraf çekimi sırasında, "Bunun ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Belki fırtına öncesi sessizliktir" ifadelerini kullanmıştı. O sırada cümleye anlam veremeyen bir gazetecinin, "Ne fırtınası sayın başkan?" diye sormasının ardından Trump'ın verdiği, "Göreceksiniz" cevabı manidardı. "Fırtına" gerçekten de QAnon'la birlikte ilerleyen dönemde farklı bir boyut kazanacaktı.

 

ap.jpeg

Trump'ın "fırtınadan" bahsettiği fotoğraf daha sonra çok popüler hale geldi (AP)

 

Zira Trump'ın konuşmasından 21 gün sonra paylaşılan ilk 4chan gönderisi "Fırtına öncesi sessizlik" başlığını taşıyordu. Bu gönderide şeytani şebekenin çökertilmesine yönelik sürecin başladığı iddia ediliyordu. Her ne kadar Q'nun kehaneti asla gerçekleşmese de bu paylaşımdan itibaren "QAnon fırtınası" çocuk yiyen pedofil seçkinlerin tutuklanacağı anı tanımlar hale geldi. 

787176-1000983699.jpg
David Gilbert

Bununla birlikte "QAnon fırtınası" gibi kıyamet inançları ABD'de farklı biçimlerde hep var olageldi. Independent Türkçe'ye konuşan VICE News'tan David Gilbert bunu şu şekilde açıklıyor:

Kıyametvari yıkıma inanç 1980'lerde dini sağın yükselişiyle Cumhuriyetçi çevrelerde çekim gücünü artırdı. QAnon iyiyle kötünün savaşından bahsetmeye başladığında Amerikalıların büyük bir kısmı bu düşünceye yatkın hale gelmişti.

"Trump, ABD dışında da kahraman olarak görülen bir figür"

Bugüne kadar yapılan anketlerin sonuçlarının birbirinden epey farklı olması net olarak kaç kişinin QAnon'a inandığını söylemeyi zorlaştırıyor. Ekim 2020'de gerçekleştirilen bir anket ABD nüfusunun yüzde 7'sinin QAnan'a inandığını Eylül 2020 ve Kasım 2021 arasında ay ay yapılan başka bir anketse yüzde 4'ünün inandığını gösteriyor. 

8-30 Mart 2021'de çevrimiçi olarak yürütülen PRRI-IFTC araştırmasıysa Amerikalıların yüzde 15 ila 20'sinin (veya kabaca 30 milyondan fazla bir kesimin) QAnon'un temel fikirlerine inandığına işaret ediyor. 

Ancak en düşük oran doğru kabul edilse bile ABD nüfusunun yüzde 4'ü ya da kabaca 13 milyon kişi QAnon'a inanıyor.

787181-1160376132.jpg
Will Sommer

Öte yandan David Gilbert, Avrupa'da da özellikle Birleşik Krallık, Almanya ve İtalya'da çok sayıda kişinin QAnon'a inandığını söylüyor.

Independent Türkçe'ye konuşan, QAnon komplo teorisiyle ilgili Trust the Plan (Plana Güven) adlı martta yayımlanacak kitabın yazarı Will Sommer'ın aktardığına göre QAnon farklı ülkelere yayılırken yeni boyutlar kazansa da bazı temalar değişmiyor. Sommer şu ifadeleri kullanıyor:

Genellikle Trump, ABD dışındaki QAnon gruplarında bile bir kahraman karakter olarak görülüyor.

 

ap5.jpg

Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen bir gösteride taşınan pankartta Q harflerinin yanında "Sayın başkan lütfen Almanya'yı da tekrar harika yapın" ifadesi yer alıyor (AP)

 

Independent Türkçe'ye konuşan HellwQrld podcast programının sunucusu Mike Rains de bu görüşü şu ifadelerle destekliyor:

ABD dışındakiler bile onun özel olduğunu ve Trump'la Amerika'nın başarısız olması durumunda dünyanın başarısızlığa uğrayacağını düşünüyor.

"QAnon açısından vazgeçmek bir seçenek değil"

"QAnon fırtınasını" beklerken Trump'ın seçim hezimetine şahit olan pek çok QAnon destekçisi bir süreliğine köşelerine çekilse de uzmanlar QAnon'un güçten düşmediğini söylüyor. QAnon beklenenin aksine farklı kanallar üzerinden yayılmayı sürdürüyor.

Will Sommer komplo teorisinin çok çeşitli gruplar arasında yer etmeye başladığını söylüyor:

Komplo teorisi ilk olarak yayıldığı Trump destekçilerinin ötesine geçerek sosyal medya aracılığıyla daha fazla genç ve beyaz olmayan kişiyi saflarına kazandı.

David Gilbert ise QAnon'un artık köklü bir yere sahip olduğunu düşünüyor:

QAnon komplo teorileri Cumhuriyetçi Parti'ye yerleşti ve en önde gelen üyelerinin çoğu arasında ana akım haline geldi. Bu, QAnon'a açıkça atıfta bulunulmasa bile onun Amerikan siyasetinde yıllarca yaşayacağı anlamına geliyor.

 

reuters.jpg

QAnon'un kullandığı "Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" ifadesi hareketle özdeşleşen bir slogan (Reuters)

 

Mike Rains de kehanetler yanlış çıksa da QAnon'un "fırtınanın" tarihini sürekli olarak erteleyeceğini belirtiyor:

Komplo teorisi gerçekleşmemiş olsa da QAnon dünyayı kurtarmak için belirlediği tarihi erteleyecek ve gerçekleşmesini beklemeyi sürdürecek. Vazgeçmek bir seçenek değil.

Peki QAnon'la Trump destekçiliği konusunda ortaklaşan Proud Boys neye inanıyor?

Yumruklarken 5 çeşit kahvaltılık gevrek saydıran "dövüş kulübü": Proud Boys

Tıpkı QAnon gibi Proud Boys (Gururlu Çocuklar) da Kongre Baskını'nın ardından medyanın dikkatle takip ettiği gruplar arasında. "Batılı, şoven" erkeklerin dahil olabileceği aşırı sağcı örgüt 2016'da Vice Media'nın ortaklarından Gavin McInnes tarafından kuruldu. Aşırı sağcı duruşuyla tanınan yorumcu McInnes, Proud Boys'u "şaka niyetine kurduğu bir içki kulübü" diye nitelese de grubun şiddet eylemlerine karışması şakanın dozunu kaçırmıştı. 

Nitekim McInnes, bir programında ABD'yi kurtarmanın 10 yolunu şu şekilde ifade etmişti:

Hapishaneleri kaldırın, her Amerikalıya bir silah verin, refah anlayışını sonlandırın, yasadışı göçmenlere sınırları kapatın, sansürü yasaklayın, ev hanımlığını kutsayın, hükümeti kapatın ve 'Batı'nın en iyi olduğunu' ilan edin.

Solcu aktivistlerle sık sık çatışmalara giren Proud Boys'un üyelerinin çoğunluğu mizojin (kadın düşmanı), Müslüman, eşcinsel ve göçmen karşıtı bir duruşa sahip. Ancak kendisini grubun New York biriminin başkanı olarak tanıtan David Kuriakose'nin bu nitelemeleri benimsemediğini belirtelim. Zira bu, grup içinde fikir ayrılıklarının yaşanabildiğini göstermesi açısından önemli. 

 

ap6.jpg

Proud Boys üyeleri Joseph Biggs (solda) ve Ethan Nordean (megafounu taşıyan) 6 Ocak'ta Kongre Binası'na yürüyenler arasındaydı (AP)

 

Öte yandan Enrique Tarrio'nun 2018'de liderliği üstlenmesinden bu yana Proud Boys daha fazla şiddet eylemine imza attı ve Trump yanlısı duruşunu daha açıktan sergilemeye başladı

Proud Boys'a dair en ilgi çekici noktaysa üyeleri kabul etme ritüelleri. David Fincher'ın Chuck Palahniuk'un kitabından sinemaya uyarladığı Dövüş Kulübü'ndeki (Fight Club) gibi gruba üye olmak için bir dizi kuralı yerine getirmek gerekiyor. Bu 5 kural arasında şunlar yer alıyor:

  1. Açık bir biçimde Proud Boy (Gururlu Çocuk) olduğunu ilan etmek
  2. 5 çeşit kahvaltılık gevrek sayana kadar diğer üyeler tarafından dövülmek
  3. Mastürbasyona son vermek
  4. Proud Boy dövmesi yaptırmak
  5. Solcu ve anti-faşist gruplarla kavga etmek

Proud Boys üyeleri ayrıca birbirlerini "özgürlük" anlamına gelen "Uhuru!" ifadesiyle selamlıyor. Grubun bu ritüelleri sosyal medyada çeşitli biçimlerde alay konusu olmuştu.

 

 

Araştırmacılar gruba 3 bin ila 8 bin kişinin üye olduğunu tahmin etse de Proud Boys yönetimi dünya genelinde 22 binden fazla üye olduğunu iddia ediyor. 

Proud Boys üyeleri de QAnon destekçileri gibi Demokratları ve liberalleri yozlaşmış olarak gören komplo teorilerinden besleniyor. 

Kanada'nın terörist grup ilan ettiği Proud Boys'un lideri Tarrio, Kasım 2020'de verdiği röportajda Twitter, Facebook, Google'ın sansürlerinin ardından grubun odağını teknoloji şirketlerine kaydırmayı istediğini söylemişti

Tabii kültlerin ve akıl almaz teorilerin aşırı sağla sınırlı olduğu sanılmasın. Zira kişisel gelişim temelli son derece uçuk fikirlerin peşinden binlerce kişiyi sürüklemiş kültler de mevcut. 

Arınma seanslarından, plasenta yeme tartışmasına: Scientology Kilisesi

ABD tarihinin en sıradışı kültlerinden biri olan Scientology, kurucusu L. Ron Hubbard'ın 1952'de yayımladığı Dianetics adlı kitapla ortaya çıktı. Hubbard'ın Dianetics'te ortaya koyduğu inanç esasen kişisel gelişimi temel alıyor. İnanç pek çok kişiyi "acı ve sıkıntı kaynağı thetan isimli kötü ruhlardan" arındırmayı amaçlıyor. 

Paul Thomas Anderson'ın The Master filmini izleyenler Philip Seymour Hoffman'ın "Usta" karakterinin Joaquin Phoenix'in oynadığı Freddie Quell'i "sıkıntılarından" arındırmak için uyguladığı teknikleri aklına getirebilir.   

 

ap3.jpeg
İlk Scientology kilisesi 1954'de Los Angeles'ta açıldı (AP)

 

Dianetics'i yazmadan önce birçok bilimkurgu hikayesi kaleme alan Hubbard'ın kilisesi Scientology, 175 milyon yıl önce hüküm sürmüş galaktik konfederasyonun lideri Xenu'nun anlaşmazlık yaşadığı varlıkları Dünya'ya gönderdiğine inanıyor. Bu varlıkların bugün hâlâ insanlığa sıkıntı verdiği düşünülüyor. 

1993'te vergilerden muaf tutulan bir din statüsüne ulaşan Scientology kişilerin başından geçen travmatik olayları "denetleme" (auditing) seanslarıyla "temizlemeyi" ve "berrak bir zihne" ulaştırmayı hedefliyor. Bu seanslarda vücudun elektrik akışını ölçtüğü iddia edilen E-meter adlı bir cihaz kullanılıyor

 

emeter.jpg

Scientology seanslarında müritlerin duygu durumunu ölçtüğü ve seansı yöneten kişiyi yönlendirdiği belirtilen E-meter cihazı (Don Kelsen/Los Angeles Times)

 

Scientology, 167 ülkede faaliyet gösteren 10 bin kiliseye sahip olduğunu ve milyonlarca üyesinin bulunduğunu belirtiyor. Ancak uzmanlar üyelik sayılarının abartılı olduğunu düşünüyor. Kilise; yıllar içinde birçok ülkede yaygınlaşması, ABD dışında Avustralya, Portekiz, İspanya gibi ülkelerde de vergilerden muaf tutulması, müritlerinden çok yüklü bağışlar alması ve ücretli eğitimler vermesi sebebiyle bugün milyarlarca dolarlık bir imparatorluğa hükmediyor.

Bilimkurgu hikayeleriyle karışık bu dini en medyatik kılansa Tom Cruise ve Jon Travolta gibi ünlüler. Popülerlik kazanmak için şöhretli isimleri kendine çekmeye çalışan ve "Ünlü Merkezleri"nde (Celebrity Centers) yıldızlarla özel olarak ilgilenen Scientology'den Leah Remini ve Brad Pitt gibi oyuncuların da geçtiği biliniyor.

Scientology'ye dair en akıl almaz tartışmalardan biriyse müritlerin plasenta yiyip yemediği muamması. Tom Cruise'un, kızı Suri'nin 2006'da doğmasından sonra plasentasını yiyeceğini açıklaması tartışmanın fitilini ateşlemişti. Daha sonra bunu yapmadığını söylese de Cruise'un, "Plesantayı yiyeceğim. İyi olacağını düşünüyorum. Çok besleyici" sözleri internet forumlarında Scientology müritlerinin plasenta yediğinin kanıtı olarak düşünülmeye devam ediyor.

 

impact.jpg

Tom Cruise, Scientology'nin şu anki lideri David Miscavige'e yakınlığıyla biliniyor, Cruise'un, Nicole Kidman'la evliliğinin sona ermesinin başlıca sebebi olarak da ünlü aktörün külte olan bağlılığı gösterilmişti (Impact Magazine)

 

Tuhaf inançların yanı sıra Scientology istismar iddialarıyla sık sık gündeme geliyor. Bir kez girdikten sonra çıkmanın çok zor olduğu Scientology müritlerini ailelerinden ayırmak, onları gönüllü hizmet perdesi ardında ücret vermeden saatlerce çalıştırmak, fiziksel ve psikolojik şiddet uygulamak gibi pek çok iddiayla manşetlerde yer almıştı. Hubbard'ın kendisi de dahil birçok Scientology müridi dolandırıcılık, iş kanunu ihlali, istismar gibi suçlardan hüküm giymişti. 

30 yıl boyunca Scientology'de yer alan ve 2013'te kiliseden ayrılan Remini'nin, 2018'de dile getirdiği, "Tom Cruise, Scientology'deki istismarların farkında. O bunun parçası" ifadeleriyse büyük yankı uyandırmıştı. Bununla birlikte halihazırdaki Scientology lideri David Miscavige'in Cruise'u liderliğe hazırladığı düşünülüyor

Kadınları seks kölesine dönüştüren "gizli örgüt": NXIVM 

Keith Raniere'in 1998'de bir kişisel gelişim pazarlama şirketi olarak kurduğu NXIVM, 30 Haziran 2021'de kültün iki numaralı ismi olmasıyla gündeme gelen Smallville dizisinin yıldızı Allison Mack'in üç yıl hapis cezasına çarptırılmasıyla yeniden gündeme gelmişti. 

Yüzlerce kadının cinsel istismara uğramasına, seks kölesi olmaya zorlanmasına neden olan NXIVM'ın en tanınan yüzlerinden Mack suçlarını kabul etmiş ve karar duruşmasında pişman olduğunu açıklamıştı

Mack'ten yaklaşık bir yıl önce Raniere ise Ekim 2020'de 120 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. New Age akımından beslenen ve insanın sahip olduğu tüm potansiyelleri gerçekleştirmek amacıyla kişisel gelişim seminerleri pazarlayan NXIVM aktif olduğu 23 yılda 16 binden fazla kişiyle temas kurmuştu

 

unsplash.jpg
New Age esasen meditasyon, kişisel arınma, psişik deneyimler, şifalı taşlar, reenkarnasyon gibi unsurlar etrafında şekillenen mistik ve "aşkın bilgiye" ulaşmayı temel alan hareketleri kapsıyor (Unsplash)

 

Günde 12 saat boyunca 16 gün süren "yoğun" seminerlerin fiyatıysa 7 bin 500 doları (yaklaşık 94 bin TL) buluyordu. 

NXIVM adıysa Roma İmparatorluğu'nda bir süre uygulanan "nexum" sözleşmesine hem ismen hem uygulamaları nedeniyle fazlasıyla benziyor. Bu sözleşmeye göre borç alan kişiler ödeme teminatı olarak bizzat bedenlerini ortaya koyuyor. Borç sahibi kişi bu sözleşmeyle köle haline geliyor.

NXIVM da ağına düşürmeyi başardığı kadınları, vücutlarını "DOS töreniyle" damgalayarak seks kölesi haline getiriyordu. Bu törende 4 kişi yeni müridin kol ve bacaklarını tutuyor, bir kişi damgalama işlemini gerçekleştiriyor, bir başkasıysa bu işlemi kameraya alıyordu. Kabul töreninde Raniere'in kendisi de bulunuyordu. Kadınların vücutlarına damgalanan işaretse Raniere'in isminin baş harfleriydi, yani KR. 

 

nyp.jpg
NXIVM müritlerinin bedenine işlenen KR damgası (The New York Post)

 

NXIVM üyelerinden Lauren Salzman, 2019'da verdiği ifadede bu törende, "Efendim, lütfen beni damgala, bu bir onur. Hayatımın geri kalanında taşımak isteyeceğim bir onur" dediğini itiraf etmişti. Raniere'i efendi olarak kabul edenler onun her türlü cinsel arzusunu tatmin etmekle yükümlüydü. 

Kült içinde birden fazla birim vardı. Jness adlı grup kadınları ağına düşürmeyi hedeflerken, Society of Protectors (SOP - Kurtarıcılar Topluluğu) erkekleri külte dahil etmeyi amaçlamaktaydı. Dominus Obsequious Sororium (DOS - İtaatkar Kadın Müritlerin Efendisi) adlı üçüncü grupsa Raniere'e yakın ve onun efendiliğini kutsayan gizli bir ekipti. 

Mark Vicente isimli bir başka NXIVM üyesiyse ifadesinde SOP'un amacının erkeklerde karakter inşa etmek ve onları yetişkinlere dönüştürmek olduğunu söylemişti. Tabii bu amaca ulaşmayı kolaylaştırmak için SOP üyelerinden ücret talep ediliyordu. Kadınlarsa çıplak fotoğraflarla "borçlarını" ödüyordu. 

 

HBO.jpg
Raniere kendisini "dünyanın en zeki insanı" diye niteliyordu (HBO)

 

Öte yandan kadınlardan çok az yemeleri ve asla şişmanlamamaları talep ediliyordu. 

NXIVM'ın cinsel sömürü uygulamaları, Türkiye'de Adnan Oktar'a açılan davada tanıkların verdiği ifadelerle gündeme gelen "turnike sistemi"ni fazlasıyla hatırlatıyor. Adnan Oktar cemaatine giren ve evlilik vaadiyle kandırılan kadınların bu sistemle çok sayıda erkekle ilişkiye zorlandığı ve seks kölesine dönüştürüldüğü iddia edilmişti. 

NXIVM 2018'de faaliyetlerini sonlandırdığını açıklamış ancak gerisinde istismara maruz kalan pek çok kişi bırakmıştı. NXIVM davalarında açığa çıkan bilgiler onun en ürkütücü kültlerden biri olduğunu ortaya çıkarmıştı. 

Pedofil kült Children of God: "Tanrı aşktır, aşk sekstir, seksin hiçbir engeli olmamalı"

Vaiz David Brandt Berg'in 1968'de kurduğu, hippilerden oluşan Teens for Christ isimli grup daha sonra binlerce üyeye ulaşacak Children of God'ın (Tanrı'nın Çocukları) temelini oluşturmuştu

Grup halinde yaşamaya inanan Children of God yüzlerce komünü kapsayacak şekilde büyüdü. Üyeler çalışmayı ve çocuklarını okula göndermeyi reddediyor ve gerçek dünyadaki iş sahibi kişileri "sistemci" diye niteliyordu. 

Berg, Hristiyanlıkla 1960'larda ortaya çıkan hippi kültürünü karıştırarak yeni bir anlayış yaratmıştı. Bu anlayışa göre kıyamet kaçınılmaz ve yaklaşmakta olduğu için üyeler uzun vadeli planlar yapmaktansa günübirlik yaşamaya teşvik ediliyordu.

 

ap4.jpeg
Children of God'ın 1971'de Los Angeles'ta gerçekleştirdiği toplantı (George Brich/AP)

 

Berg'in "flört balıkçılığı" (flirty fishing) olarak adlandırdığı uygulamayla genç ve güzel kadın üyeler erkeklerle seks yapmaya zorlanıyordu. Berg bu yöntemle kültünü genişletmeyi amaçlıyordu. Nitekim, 1979'da yaklaşık 20 bin kişinin aklını bu şekilde çeldiğini söyleyecekti. Berg'in kızlarından biri 2017'de Timeline'a verdiği röportajda bu uygulamayı "dini fuhuş" diye nitelemişti. 

Öte yandan Hollywood yıldızları Joaquin ve River Phoenix diğer üç kardeşiyle birlikte bu kültün içinde doğmuştu. Ebeveynleri, 1977'ye kadar külte sadık kalmıştı. Joaquin Phoenix, 2019'da verdiği röportajda ailesinin kültten ayrılmasına "flört balıkçılığı" uygulamasının neden olduğunu söylemişti. 

 

reuters3.jpg
River Phoenix, 1993'te aşırız doz uyuşturucudan hayatını kaybetmişti (Reuters)

 

Kültün üzerine kurulduğu fikirler arasında "Tanrı seksi sever çünkü seks aşktır", "Şeytan seksten nefret eder çünkü seks güzeldir", "Ensest iyidir çünkü genç bir adamın seksi öğreneceği kendi annesinden daha iyi bir yer yoktur", "11 yaşındakiler hamile kalabilir öyleyse neden seks yapmasınlar?", "Mastürbasyon İsa'yla seks yapmaktır" yer alıyor. Berg'in propaganda amacıyla düşüncelerini dile getirdiği yayınlarsa cinselliğin açık biçimde resmedildiği çizimler içeriyor. 

Ensestin serbest olduğu hatta teşvik edildiği kült bugün pek çok istismarla anılıyor. Berg'in kendisi ve pek çok üyenin kendi çocukları da dahil kız çocuklarına istismarda bulunduğu biliniyor. Berg'in çocuklarından biri olan Ricky Rodriguez seks partilerine tanık olduğunu ve küçük yaştan itibaren istismara maruz kaldığını söylemişti. 

İstismar kurbanı olan çocuklardan biri olan Verity Carter, 2018'de verdiği röportajda, "İki veya üç yaşındaki çocuklar arasında seks teşvik ediliyordu" demişti. 

Berg, 1994'te öldüğünde 50 ülkede binlerce Children of God üyesi bulunuyordu. 2004'te Family International (Uluslararası Aile) adını alan kült, Berg'in ölümünün ardından takipçi sayısının zamanla azalmasının önüne geçmek için üyelerden beklentilerini azalttı ve daha gevşek bir yapıya büründü. 

Net bir sayı verilemese de kültün halihazırda 2 bin civarında üyesi olduğu tahmin ediliyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU