Ayçin Kantoğlu: Dante Aligieri bir şiir dâhisidir, eseri kelimelerden inşa edilmiş bir katedrale benzer

Umut Ataseven, Independent Türkçe için çevirmen Ayçin Kantoğlu ile konuştu

Ayçin Kantoğlu / Kolaj: Independent Türkçe

- Sayın Hocam, ülkemizdeki mevcut çalışmalar göz önüne alındığında eskiçağ tarihi, dilleri ve ilgili dallardaki çalışmaların saygınlık görme açısından bir yerinin oluşmadığını göz önüne alırsak, öncelikle ilginizin ne zaman, nasıl bu alana doğru yönelmeye başladığını sormak isterim.

Ben İtalyan Lisesi mezunuyum, lise yıllarında İtalyanca ve İngilizce eğitimin yanı sıra Latince eğitimi de aldım, Vergilius'un eserleri o yıllarda okuduğumuz edebiyat eserlerindendi.

Birçok Antikçağ yazarından ve eserlerinden haberdardım. Üniversite eğitimim ise İşletme üzerinedir, iş hayatında bildiğim yabancı dilleri yoğun olarak kullandım. Eskiçağ dilleri üzerine çalışma yapma isteğimi ancak otuzlu yaşlarımda gerçekleştirme imkânı buldum.

Doğrusunu isterseniz bu daldaki çalışmaların saygınlık görmediği fikrine hiç kapılmadım, belki yoğun olarak yurt dışında çalıştığım için böyle düşünmüş olabilirim.

Latince biliyor olmak özellikle Avrupalı kurumlar ile çalışırken bana ziyadesi ile yol gösterdi, edebiyat ve dil bilgim bana bir çevre kazandırdı.

Edebiyatın insanlığın ortak mirası oluşu, kültür farklarına rağmen anlama ve anlaşılma noktasında kişileri en kolay bir araya getiren unsur bana göre.

Yüksek lisans yapmak için aklımda üç bölüm vardı ve hepsi Edebiyat Fakültesi içindeydi. İşletme lisanslı olmama rağmen dil yetim, sınav puanlarım ve istekli oluşum sebebiyle aklımdaki bölümlere mülakatlar sonucu kabul edildim ve Latin Dili Edebiyatını tercih ettim. Antikçağ aklımı genç yaşlarda çelmiş olmalı.
 

4.jpg
Çevirmen Ayçin Kantoğlu

 

- Eskiçağ dillerinin günümüzdeki kıymeti harbiyesi nazarınca dönemin sosyo-kültürel yahut siyasi olaylarına nasıl bir etkisi mevcut idi? Eskiçağ dilleri arasında bürokrasi dili olarak karşımıza çıkan diller hangisidir? 

Egemen güç medeniyetin inşasında mutlak kendi dilini de egemen kılarak fethettiği veya ulaştığı coğrafyada kullanır. Bunu tabi karşılıyorum. Hayatı din üzerinden algılamayan bir topluma dair de henüz bir ize rastlanmadı.

Din ve gücün buluşması ile her medeniyet onu oluşturan lisanı kullanmıştır muhakkak, bürokrasi de buna dahildir. Bildiğim dillerden örnekle gidersek Antik Yunanca ve Latince'nin kullanıldığı tarihsel olarak çok açıktır. 


- Peki, sizin için öncelikle eskiçağ tarihi ne anlam ifade ediyor? Aslında tam anlamıyla bir tanım yapmak zor olsa da bu alanların önemini merak etsem, cevabınız ne olurdu? Bir başka deyişle Eskiçağ ile bu çağın dilleri arasındaki önemine değinebilir misiniz? 

Eskiçağ ile bugün arasında dilin yolculuğu tarihin akışı gibi geliyor bana, bütüncül bakışımızın hareket noktası eskiçağdır. Yazıya ulaşabildiğimiz andan itibaren muğlaklık ortadan kalkmaya başlıyor.

Edindiğimiz veri kadar hareket kabiliyeti var. Şu an kullanımda olmayan eskiçağ dilleri esasen kabuk değiştirmiş veya adapte olmuş şekilleriyle ulus olma bilincinin içinde zaten yaşıyorlar.

Arada bir kopma olduğunu ve modern dillerin icat edildiğini düşünüyorum. Belki Goethe gibi ifade etsem daha yerinde olacak, örneğin kız kardeşi İtalyanca öğrenirken dinlediği dil için "Bu Latince'nin kırık hali" demişti.  
 

 

- Çalışmalarınızda, özellikle İtalyancadan Türkçeye kazandırmış olduğunuz Dante'nin 'İlahi Komedya'sındaki ayrıntı neydi ve sizi çeken şeyler nelerdi? Gerçek manada hak ettiği değere ulaştığını düşünüyor musunuz?

Bu bir Ortaçağ eseridir, İtalya'nın hala en çok tanınan entelektüeli olan ve "Summo Poeta" şairlerin şahı olarak tanınan Dante Alighieri'ye ait 14 bin 233 dizelik bir şiirdir.

Dünyanın en çok yabancı dile çevrilen eserlerinden biridir. Hiper klasik olarak tabir edilen bir metindir. Dante başyapıtı olan bu eserin poetikasını çok özgün yapıda kurgulamış ve her dizesi 11'er heceden oluşan üçlüklerden rimalardan oluşturmuştur.

5 bine yakın rima boyunca tekrar eden bir kafiye sistemi vardır. "İlahi Komedya" modern İtalyancada kullanılan kelimelerin yüzde doksanını ihtiva eder, 100 binin üzerinde kelime kullanmıştır bunun 12 bin kadarı tekrarsız kelimedir. Kelimelerden inşa edilmiş bir Katedrale benzer. 

Böyle bir eserin çevirisini yapmış olmaktan gurur duyduğumu söylemek isterim. Yayımlanma sürecinde yaşadıklarım çok sıkıntılı olsa da mücadele etmekten kaçınmadım ve yapılan haksızlığa susmadım. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum.

Kitabın özensiz bir basım olduğu konusunda okurların eleştirileri var, bunlara üzülerek katılıyorum. Yine de şiirsel çeviri metni için okurun tepkisi son derece olumlu oldu şimdiye kadar.

Ben de hep ulaşılabilir olmaya gayret ediyorum. Her okur yorumunu okuyorum. Netice itibari ile bugün çevirim ortadadır, arkasında durmaya devam edeceğim.

İtalyanca bilenlerin, esere önceki tercümelere de hakim olarak mukayeseli bakabilenlerin ve çevirimi referans olarak kullanan tanınmış İtalyanca çevirmenlerinin varlığı ve yorumları hem bana güç veriyor hem de yaptığım çeviri için bir meşruiyet oluşturuyor. 


- Büyük bir cesaret örneği göstererek bu eseri bilim dünyasına kazandırdığınız için teşekkür ederim. Tarihin her döneminde mevcut halkların sahip olduğu dilleri üzerine söylenecek çok sözümüz var ancak sizin müstakil olarak Dante'yi ele almanıza neden olan ilginizin kaynağını öğrenebilir miyim?

Dante Aligieri bir şiir dâhisidir, eseri 700 senedir edebiyatın ve sanatın diğer kollarını besliyor. Böyle bir dehaya ilgi duymamanın mümkün olmadığını düşünüyorum.

Ben bu eseri ile lise çağlarımda tanıştım ve bir daha irtibatımı hiç kaybetmedim. Çevirmen olarak eseri elime alana kadar ulaşabildiğim tüm kaynakları toplamıştım.

Beni orijinal dilinden okurken etkileyen o melodik yapıyı, su gibi akan şiiri aynı kıvraklık ve okura zevk veren kafiye ile Türkçe'de dile getirmeyi hedefledim. 


- Ülkemizde son yıllarda çeviri eserler hız kazanmakta olup bir ivmeye ulaşıldığı söylenirken, diğer yandan aslından dilimize kazandırılan eserler için "Keşke orijinal haliyle kalsaydı" yorumlarıyla da karşılaşmaktayız. Genel manada bu eserleri dilimize kazandıran çevirmenlerin, dönemin yapısı hakkında bilgi sahibi olduklarını düşünüyor musunuz? 

Çeviri eserlerin artan bir ivme ile devam etmesini dilerim. Orijinal dili bilmeyenler için o hazineye ulaşmanın başka bir yolu bulunmuyor.

Çevirmenlerin mutlaka eserin dili kadar dönemine de hâkim olmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu sürecin bir yeniden yaratım olduğu gerçeği göz ardı edilmemeli. İyi bir çeviri ve daha iyi bir çeviri arasındaki farkın bu bilinç olduğu kanaatindeyim. 


- Eskiçağ dilleri denince aklımıza şüphesiz Latince başta olmak üzere Yunanca, Sümerce yahut Urartuca gelmektedir. Ancak siz eskibatı dilleri üzerine çalışmalar yürütmektesiniz. Sizi eskibatı dillerine iten temel sebep nedir? 

Eğitim aldığım dönemde batı dillerinin daha kolay ulaşabilir ve popüler durumda olmaları olabilir. Böyle bile olsa dilde derinleşme arzum daha ziyade o dilin edebiyatına duyduğum ilgi ve tanıdığım yazarların beni etkilemesi ile olmuştur.

Eğer ömrüm vefa ederse Doğu dillerinden birini de öğrenmek istiyorum, Arapça veya Farsça olabilir. Orijinalinden okumak istediğim kaynak eserler var bu dillerde yazılmış olan. Umarım bu imkânı bulurum.

İlahiyat alanında yine Ortaçağ hatta Dante ile tasavvuf üzerine bir doktora hayalim var. Bunu gerçekleştirmek için yeni bir dil öğrenmem gerekecek. 
 

 

- Bilhassa sizi kendine çeken, bütün diğerlerinden ayrı olarak en çok zevk aldığınız çalışma konusu hangisi olmuştur? 

Ortaçağ benim için hep ilgi çekici oldu. Şiir ve tasavvuf da öyle. Bu üç ana konunun birleşimi zaten bir ömürde kat edilmesi zor bir yolu işaret ediyor. Nereye kadar bilemiyorum ama yürümeye devam etmek isterim.


- Sizi en çok etkileyen yahut hayatınızın bir dönüm noktası olarak kabul edebileceğiniz hocalarınız kimlerdir? Bu kişilerin ne gibi yararlarını gördünüz?

Hem eğitim hayatımda hem de özel yaşamımda beni etkileyen insanlarla tanıştım. Eğitim hayatımda İtalyan Lisesi'nde edebiyat öğretmenim olan Maria Vasapolo, Yüksek lisans hocalarım Çiğdem Dürüşken ve Bedia Demiriş'i sayabilirim.

Yine lise dönemimde beraber Latince çalıştığım Padre Luigi'yi unutmak istemem, San Antuan Kilisesi rahiplerindendi. Ailemde Osmanlı tarihinde ulema sınıfından sayılan çok sayıda isim var, bunların arasında şair olanlarda çok.

Gidebildiğim en eski tarihli atam 1700'lü yıllarda yaşamış olan Ayıntablı Ayni Hazretleri, tarih şerhi düştüğü manzumeleri ile ünlü. Rahmetli dedem de vefat ettiğinde geride bir bavul dolusu Osmanlıca Türkçe şiirini bırakmıştı. Bir kısmı sağlığında yayımlamıştı. Bu etkileşimler beni şekillendirdi diye düşünüyorum. 


- Geçtiğimiz günlerde gündemi sıkça meşgul eden bugün dahi hala netlik kazanamayan bir konu da çeviri eseriniz olan Dante'nin "İlahi Komedya"sı hakkında ortaya atılan intihal iddiasıyla ilgili neler söylemek istersiniz? Sıkı bir takipçiniz olarak bu eseriniz için yapılan bu haksız söylemler hakkında son sözünüzü merak etmekteyim.

Aynı yayın grubu içinde bir eserin iki ayrı çevirisinin aynı anda basılması zaten bana pek doğru gelmiyor. Benim durumum da oluşan mağduriyet ise bunun ötesindedir. 

Çevirimin ilk editörünün kabul etmediğim düzelti metni, karşıma müstear isim kullandığı söylenen bir çevirmen ve çeviri ekibi tarafından yapılmış bir yeni bir çeviri gibi çıkartıldı. Reddetmiş olduğum ilk editörüm de yeni basımın ihya edeni olarak eserde yer almıştı. 

Gayet medenice dile getirdiğim "Bu çevirmen kimdir?" sorusuna mukabil hakarete uğradım. Yapılan açıklamada yayımcı; editörün düzeltilerini kabul etmediğim için yollarımızı ayırdığımızı, çevirimin intihallerle dolu olduğunu; dahası çalıştığım iki editöre mobbing yaptığımı ileri sürerek kendilerinin mağdur olduğunu ifade etti.

Bunların hiçbiri doğru değildir. Ortada benim dışımda ne başka bir çevirmen ve çeviri ekibi ne de yapmış olduğum çeviri dışında başka bir çeviri vardır. 

İlk çalıştığım editörün düzeltmelerini kabul etmeme gerekçem, çevirime keyfi müdehalelerde bulunması ve dil eksiği nedeniyle bunun nedenini ortaya koyamamasındandır.

Böylesi bir metin üzerinde düzeltme yapabilmek için İtalyanca bilmek de olmazsa olmaz bir koşuldur yoksa çeviri sakatlanır ve hatalar kaçınılmaz olur.

Son olarak bahsedilen mobbing yaptığım iddiası da tamamen iftiradır. Hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur.

Kötü bir çevirmenin, beğenmediklerini söyledikleri çevirisini yine kendilerinin basmış olmasını açıklamaları zaten mümkün değildir. 

Böylesi bir ahlak metninin başına gelenler gerçekten düşündürücüdür. Umarım benim mücadelem bir daha benzeri bir haksızlığın yaşanmasının önüne geçecektir.  


- Sizi tanıyan yahut tanıyacak olanlar için yayınlarınızdan bahseder misiniz? Özellikle biz eskiçağ tarihi / dilleri üzerine çalışmalar yürüten gençlere ne gibi tavsiyeleriniz olur? 

Çok kısa bir süre önce Selenge Yayınları için Francesco Pelagotti'nin, beni çok heyecanlandıran eseri "La pratica della mercatura"nın çevirisine başladım.

Bu kıymetli Ortaçağ eseri ilk defa tam olarak bir modern dile çevriliyor. Dönemin ticaret el kitabı olarak ünlenen metninin çok sayıda disiplin için bir kaynak olacağına ve birçok farklı okurun ilgisini çekeceğine inanıyorum.

Bu çevirinin yanı sıra şiirden kopmak istemediğim için Rönesans'ın en büyük kadın şairi Gaspara Stampa'nın şiirlerinden oluşan bir seçki içinde çalışmaya devam ediyorum. Çok genç yaşta vefat eden ama geride çok sayıda şiir bırakmış şair de ilk kez Türk okuru ile tanışmış olacak. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU