"Salgınla mücadelenin gizli kahramanları" diye tanıtılmışlardı: Filyasyon ekipleri dağılıyor mu?

Bir dönem kapı kapı dolaşıp salgınla mücadele ediyorlardı. Bakan Koca, her biri 3 kişiden oluşan 16 bin ekibin olduğunu söylemişti. Filyasyon ekiplerinde bıkkınlık başladı. Kimi sağlık çalışanları ekipten ayrılıyor

Pandeminin başladığı ilk günlerde filyasyon ekipleri sıklıkla gündeme getirilmişti / Fotoğraf: AA

"Bu kelimeye dikkat edin. Bu kelimeyi artık çok daha sık duyacaksınız." 

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu cümleyi koronavirüs vakasının görüldüğü tarihten kısa bir süre sonra kullandı. 

Bakan Koca'nın "çok daha sık duyacaksınız" diyerek dikkati çektiği kelime: Filyasyon. 

Gerçekten bir dönem bu kelime Türkiye'de çok kullanıldı. 

Hükümetin tepesindeki yöneticilerden her il ve ilçenin sağlık müdürlerine kadar onbinlerce kişi, bu kelimenin içinde yer aldığı cümleler kurdu. 

Kısa sürede filyasyon ekipleri oluşturuldu. Dikkat çeken kıyafetleri ve araçlarıyla adreslere gidip gelen ekipler, "salgınla mücadelenin gizli kahramanları" olarak haberlere konu oldu.

Filyasyon ekibi-1.jpeg
Sağlık Bakanlığı ilk başlarda bu filyasyon ekiplerine çok önem vermişti / Fotoğraf: AA 


Filyasyon nedir? 

Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nün internet sitesindeki Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele Rehberi'nde filyasyon şöyle açıklanıyor:

"Filyasyon, kaynağın ve etkenin belirlenmesine yönelik çalışma yapılması ve temaslılar dahil koruma ve kontrol önlemlerinin alınmasıdır."

Filyasyon, herhangi bir bulaşıcı hastalığın hangi nedenlerden kaynaklandığının tespit edilmesi işlemine verilen isim. 

Bir başka ifadeyle kaynak arama çalışması. Pratikte ise vakaların izini sürme ve temaslıları tespit etme işlevi görüyor. 

Bu amaçla oluşturulan filyasyon ekiplerinin içinde; bulaşıcı hastalıklar şubesi çalışanları, diş hekimleri, toplum sağlığı merkezi çalışanları, çevre sağlığı teknisyeni, varsa halk sağlığı uzmanı, veteriner hekimi, laboratuvar çalışanı ve konuyla ilişkili diğer teknik uzmanlar yer aldı.

Filyasyon-2.jpeg
Filyasyon ekipleri, koronavirüs hastalarını evlerine alıp hastanelere götürüyorlar / Fotoğraf: AA 


"Her biri 3 kişiden oluşan 16 bin ekip oluşturuldu"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ocak ayında yaptığı açıklamada, "Filyasyon ekip sayımız her biri 3 kişiden oluşan toplam 16 bin ekipten oluşuyor. Bu sayıyı da azaltmak istemiyoruz" demişti.

Bakan Koca, "Filyasyon denilen yaygın taramaya hemen başvurmasaydık Türkiye'nin koronavirüs tablosu daha ağır bir tablo olacaktı" yorumunu yapmıştı.

Ancak Sağlık Bakanı Koca'nın bahsettiği tablo bazen ağırlaştı, bazen hafifleşti. Şimdilerde ise vaka ve can kaybı sayılarının yüksekliği yine gündemde. 

Kimi sağlıkçılar ekipten ayrılıyor

Son dönemde filyasyon ekipleri, evlerde enfekte bireyler ile temaslılara verdikleri hizmetler yerine dağılma iddialarıyla gündemde.

Ekipteki bazı sağlıkçılar, artan can kaybı ve vaka sayısına rağmen bireylerin önlem almamasından şikayetçi.

Emeklerinin boşa gittiği düşüncesiyle filyasyon ekiplerinden ayrılan bazı isimler tepkilerini sosyal medya hesaplarından da gösteriyor.

Maske, mesafe ve temizlik kuralına uymayan, Delta varyantına yakalandığı halde dolaşan insanlara rağmen filyasyon ekiplerinin devam etmesinin bir anlamı var mı? 

20201003-turk-tabipleri-birliginin-yeni-baskani-sebnem-korur-fincanci-574273-8fbb3ca3dfad09fdd170.jpeg
Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı / Fotoğraf: DW 


"En başından beri gerçek bir filyasyon yapılmadı" 

Türk Tabipleri Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'ya göre salgında filyasyon çalışması yapmak kesinlikle gerekli. Ancak koronavirüsle mücadelenin en başından beri gerçek bir filyasyon yapıldığını söylemek güç. 

Filyasyon çalışmasının asıl amacının virüsü kaynağında tespit edip sorunla mücadele etmek olsa da Türkiye'de yapılanın ilaç dağıtımıyla sınırlı kaldığını belirten Prof. Dr. Financı, "Bu ekiplerin, semptom gösterip test yaptıran kişilerin temaslısını tespit etmek dışında bir değişikliği söz konusu oldu. Filyasyon sonuçlarında, temaslıların ya bir kişi ile sınırlı olduğu ya da hiç olmadığına dair veriler var. Oysa özellikle Delta varyantı hakim. Bunu yapılan testlerden görüyoruz. Delta varyantının bulaşıcılığı daha yüksek. Her bir kişi, virüsü 5 ila 8 kişiye bulaştırıyor. Ama hiç temaslı bildirimi yapılmıyor gibi bir sınırlılık var" şeklinde konuştu.

"Filyasyonu etkili hale getirmek için çaba göstermek gerekiyor"

"İnsanların önlemlere uymaması, filyasyonun bitmesi için bir gerekçe olmamalı" diyen Prof. Dr. Fincancı, "Filyasyonun tek amacı salgının kontrol altına alınması olmalıdır. Filyasyon ekibinde görev yapan bazı kişiler sosyal medyada ‘Halk zaten maske-mesafe-hijyen kurallarına uymuyor. Salgının yayılması için her türlü eylemde bulunuyor. Biz bu kadar şeyi niye çekelim' gibi eleştiride bulunup ayrıldıklarını da ifade ediyorlar. Bir haklılık payları da yok değil. Gerçekten bakıldığında toplum eskisi gibi özen ve dikkati de göstermiyor. Evet, sağlık çalışanlarının eleştirileri de yerinde ancak bu eleştiri ile filyasyonu bırakmak değil, tam tersine onu etkili hale getirmek için çaba göstermek gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Çok ciddi zirveler gördük" 

Fincancı'ya göre iktidarın başından beri görmezden gelme davranışı ve verileri paylaşmaması toplumda da gittikçe hem ciddi anlamda kuşkulara neden oldu hem de duyarsızlaşmayı beraberinde getirdi. 

Prof. Dr. Fincancı bu konudaki görüşünü de yapılan kongreleri örnek göstererek, "Çok ciddi zirveler gördük. 60 binlere çıktı vaka sayıları. Çok ciddi bir sorun ile karşı karşıya kalmıştık. Dolayısıyla toplumda da doğal olarak önlerinde gördükleri siyasetçiler bu önlemlere uymadığında önlemleri önemsememe davranışı gelişti" ifadelerini kullandı. 

"Etkili olmayan ilaçlar dağıtılıyor" 

Salgının kontrol altına alınması için gereken çok iş olduğunu vurgulayan Fincancı, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye'deki filyasyon ilaç dağıtımına dayanıyor. Üstelik pek etkili olmayan bir ilaç. Filyasyon yapan sağlık çalışanı arkadaşlarımızın işaret ettiği gibi maske-mesafe-hijyenin kurallarına uyulması gerekiyor. Eğer böyle olmazsa çok ciddi artışlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Ayrıca toplumsal bağışıklığı sağlamak için aşılama hızını artırmamız gerekiyor. Eğer bunu yapamazsak, hem yeni varyantlar hem de hızlı vaka artışıyla sağlık kurumlarının yetemez hale gelmesiyle karşı karşıya olabiliriz."

Vedat Bulut.jpeg
TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut / Fotoğraf: Twitter


"Yüzde 99,9 oranında yapılsaydı 20 bin rakamları olmazdı" 

Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Bulut'a göre de gerçek anlamda bir filyasyon çalışması yapılmadı. 

Sağlık Bakanı Koca'nın daha önceki açıklamalarını hatırlatan Bulut, "Sağlık Bakanlığı filyasyonun 99,9 oranında yapıldığını iddia etmişti. Eğer Bakan Koca'nın iddia ettiği gibi yüzde 99,9'luk bir oranla yapıyor olsaydık 20 bin vaka olmazdı" dedi. 

Filyasyonun tatil yörelerinde ve özellikle yaz aylarına bağlı artma ve azalma nedeniyle filyasyonun gerektiği şekilde yapılamadığına dikkati çeken Bulut, "Sağlıklı bir şekilde götüremediler. Dışardan destek aldılar. Örneğin diş hekimleri, öğretmenler, filyasyon ekibine sağlık ile ilgisi olmayan pek insan görevlendirildi" bilgilerini paylaştı. 

Sadece filyasyon ekipleri değil "Vefa Grupları" ve "Mahalle Denetleme Ekipleri"nin de kurulduğunu hatırlatan Bulut, "İlk başlarda evleri ziyaret edip ‘Bir ihtiyacınız var mı?' diye soruldu insanlara. Yani bu sağlıklı bir yapılanma değil. Akla uygun, bilime uygun uygulamalar değil" şeklinde konuştu. 

thumbs_b_c_9fa8590df2b8afe7f1225012e553bfbb.jpeg
Filyasyon ekipleri ihtiyaç duyulan her yere gidiyor ve hasta olanlara ilaç veriyor / Fotoğraf: AA 


"Sağlık Bakanlığı sağlık liselerinde kalan gençleri istihdam etmeli" 

"Filyasyon ekiplerinin sürdürülmesi gerekiyor mu?" sorusuna Prof. Dr. Vedat Bulut, şu cevabı verdi: 

"Filyasyon başladığında amaç kaynağı kurutmaktı. Dolayısıyla kaynağı izlemek gerekiyor. Ama bunun sağlıklı bir şekilde yürütülmesi lazım. Size bir örnek vereyim; Türkiye'de salgın yaygın olduğu dönemlerde sıtma memurları vardı. Onların hepsi emekli oldu ve yerlerine kimse alınmadı. Sağlık Bakanlığı'nın hızla istihdamda bulunması ve bu işi yapacak en az 80-100 bin sağlık meslek lisesi ya da sağlık meslek okulları mezununu işe alması lazım. Bakanlık istihdam ederse bu insanlar işi çok güzel yürütürler." 

"Bağışıklık temel çözümdür" 

Prof. Dr. Bulut, salgınla mücadeleye nasıl yaklaşmak gerektiği konusuna da değindi: "Bağışıklık temel çözümdür. Aşılamayı son derece hızla yapmamız gerekir. Şu anda yapılan aşılama oranı düşük. Çift doz aşısını yaptıran sayısını 75 milyona taşımak lazım. Bu rakama ulaştığında Türkiye rahatlar. En azından vaka oranları durur. Önemli olan can kayıplarının önlenmesi, hastanelere yatışların azalması ve yoğun bakımların dolmamasıdır." 

"Böyle giderse ocakta yine 50-60 binleri görürüz" 

Vaka sayısının bu şekilde devam etmesi halinde sonbaharda yeni bir pikin yaşanma ihtimaline değinen Prof. Dr. Bulut, sözlerini şöyle noktaladı: 

"Sonbahara doğru rakamlar 30 bini bulur. Eğer böyle giderse ve aşılamayı da artıramazlarsa, ocakta yine 50-60 binleri görürüz. Çünkü varyantlar da gelişiyor. Bunların gelişmesinin temel nedeni aşının gecikmesidir."

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU