Marmara'ya nefes aldırmıyor, Ege ve Karadeniz'i tehdit ediyor... Müsilaj, Türkiye'de gemicilik ve yat turizmini de olumsuz etkileyebilir

Marmara Denizi'nde ortaya çıkan kirlilik nedeniyle bazı gemilerin soğutma suyu sistemlerinde sıkıntı yaşanıyor. Gemi devrelerinde, filtrelerinde tıkanma görülürken, müsilajın (deniz salyası) yat turizmini de etkilemesi bekleniyor

Gemiler ve yatların teknik açıdan zarar görebileceği ancak yaşananların genel anlamda deniz ticaretini etkilemesinin söz konusu olmadığı belirtiliyor / Fotoğraf: AA

Türk Armatörler Birliği, önceki gün Marmara Denizi'ndeki deniz salyası (müsilaj) yayılımı kapsamında gemilerin dikkat etmesi gereken teknik tedbirlere ilişkin bildiri yayımladı.

Birliğe gelen bazı şikayetler ışığında gemiciler, müsilaj nedeniyle Marmara Denizi'nden geçen gemilerin deniz suyu devreleri ve filtrelerinde tıkanma yaşanabildiği konusunda uyarıldı.

Türk Armatörler Birliği'nin yazılı açıklamasında müsilajın deniz yüzeyinin 5-10 metre aşağısına kadar indiği belirtilirken, "Soğutma suyu sistemlerinde oluşabilecek problemlere karşı hazırlıklı olunması ve gerekli tedbirlerin alınması hususu bilgilerinize arz olunur. Bilhassa Marmara'da Kuzey çıkışı için emniyet saikı ile driftte bekleyen gemilerin driftte bulundukları sırada kinistinlerinin temizlenmesi boğaz geçişinde olası makine çöküşlerinin önüne geçecektir" denildi. 

Deniz salyası gemi Twitter ozturk_mustafa.jpg
Deniz salyasının gemilerin soğutma suyu sistemlerine verdiği zarara ilişkin bir kare / Fotoğraf: Twitter

 

"Gemilerin süratlerini düşürebilir, enerji verimliliğini etkileyebilir"

Türk Armatörler Birliği Genel Sekreteri Hüseyin Çınar, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, müsilajın deniz ticaretini engelleyeceğini düşünmediğini söyledi.

Teknik açıdan bazı gemilerde olumsuz etkilerin görülmeye başlandığını ifade eden Çınar, "Müsilajın gemilere teknik etkileri olabiliyor ama büyük resimde deniz ticaretinin etkilenmesini beklemiyoruz" dedi.

Çınar, şu bilgileri verdi: 

"Gemilerin soğutma suyu devreleri vardır. Denizden suyu çeker ve makinaları soğutmak için kullanır. Daha sonra da bunu tekrar atarlar. Buradaki filtreler tıkanabilir, dolayısıyla bu durum gemi makinalarının çökmesine sebep olabilir. Gemi karinasına müsilaj yapıştığı takdirde, bunlar gemilerin süratlerini düşürebilir, enerji verimliliğini etkileyebilir. Yat turizmi ayrı bir konu ama o da olumsuz etkilenebilir." 

Hüseyin Çınar Türk Armatörler Birliği Genel Sekreteri.jpg
Hüseyin Çınar / Fotoğraf: Türk Armatörler Birliği

 

"Asıl sorun sanayi tesislerinin neden olduğu kirlilik"

Gemilerin Marmara Denizi kirliliğindeki payına ilişkin soruları da cevaplayan Çınar, "Çok düşük. Gemiler, Marmara Denizi'ndeki kirliliğin çok küçük bir bölümünü yapıyor. Asıl sorun sanayi tesislerinin neden olduğu kirlilik" yorumunu yaptı.

"Gemilerin balast suyu boşaltması engellenmeli"

Marmara Denizi'nde kirliliğin azaltmasına katkı sağlamak için gemilerin balast suyu boşaltmasının engellenmesi gerektiğini de savunan Çınar, gemi yüzeyine yapışan müsilajın nasıl temizleneceğine dair henüz bir yöntem ya da ürünün bulunmadığını da kaydetti.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Müsilaj, Türkiye'de gemicilik ve yat turizmini de etkileyecek"

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar da Marmara Denizi'nde görülen müsilaj nedeniyle Türkiye'de gemicilik ve yat turizminin olumsuz etkileneceği uyarısında bulundu.

İşin teknik kısmına ilişkin bilgi veren Yaşar, "Gemiler soğutma suyu kullanırlar, denizden alırlar. Müsilaj çok kalın bir tabaka olduğundan bütün sistemi çökertir. Müsilaj, Türkiye'de gemiciliği de etkileyecek. Ayrıca yat turizmi de etkilenecek, zira kirlilik nedeniyle yatınızı bıraktığınızda hemen bitki üremeye başlar, bu da teknenizin daha fazla yakıt yakmasına neden olur. 2-3 hafta içinde teknenin altı tamamen yemyeşil olacağından hiçbir yatçı bırakmak burada istemez" dedi.

 

Yat turizm Bodrum AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

"1988'de yazılan tezde 'Marmara doygunluğa ulaşmıştır' denildi, 2007 yılında Marmara isyan etti"

Müsilajın bir anda ortaya çıkmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Yaşar, 1988 yılında yazılan bir tezde "Marmara doygunluğa ulaşmıştır, daha fazla organik yükü kaldıramaz" denildiğini, o zamanlarda da tehlikeye dikkat çekildiğini ancak senelerdir bilim insanlarının uyarılarına rağmen yerel yönetimlerin de merkezi yönetimlerin de önlem almadığını ifade etti.

"Yerel yönetimler de merkezi yönetimler de suçlu" diyen Yaşar, Marmara Denizi'ndeki ilk ciddi müsilaj patlamasının ise 2007'de gerçekleştiğini hatırlatarak, "Marmara isyan etti" yorumunu yaptı.

 

Prof. Dr. Doğan Yaşar Dokuz Eylül Üni..jpg
Prof. Dr. Doğan Yaşar / Fotoğraf: Dokuz Eylül Üniversitesi

 

"Küresel ısınma ile müsilajın hiçbir ilgisi yok"

Küresel ısınmanın müsilajla ilgisinin bulunmadığını savunan deniz bilimci Doğan Yaşar'a göre müsilajın asıl nedeni, bölgedeki sanayi tesisleri ve santrallerin neden olduğu kirlilik.

Çevrede 30 civarı santralin bulunduğunu belirten Yaşar, "Açıklarda akıntı sorunu yok, kıyılardaki sorunun nedeni ise sanayi tesisleri. Marmara'nın etrafındaki bu yerler, denizden soğuk su alıp sıcak su veriyor, çevredeki illerin deşarjlarının çok azı biyolojik arıtmaya uğruyor. Müsilajın ana nedeni sanayi tesislerinin sıcak su atımı. Etraftaki sanayi tesisleri, ortalama ısıyı yükseltiyor. Erozyon da fazla. Verimli toprak kaybı oluşuyor. Bunların hepsi yük" şeklinde konuştu.

"Biyolojik arıtma şart, artıma tesisleri sübvanse edilsin, hata yapılırsa ağır ceza kesilsin"

Müsilajın azaltılması için biyolojik arıtma gerekliliğine vurgu yapan Doğan Yaşar, bunun da tek başına yeterli olmadığını anlattı. 

"Biyolojik artıma şart ama Marmara'da 20 milyon insan var. En iyi ihtimalle yüzde 80-85 oranında temizleme yapılabildiğinden, yaklaşık 4 milyon kişinin evsel atıkları temizlenmemiş gibi devam edecek. Ergene Nehri'nin kirli suları arıtıldıktan sonra Marmara'ya veriliyor ama yüzde 80-85 oranında arıtılmış hali dahî zararlı" diyen Yaşar, arıtma tesislerinin sübvanse edilmesi ve işletme sırasında herhangi bir hata yapılması durumunda ağır cezaların kesilmesini önerdi.

 

Müsilaj Twitter.jpg
Müsilaj / Fotoğraf: Twitter

 

"İzmir iç körfezinde 8-10 senede bir patlama yaşanırken, sürekli olmaya başladı"

Yanlış tarım uygulamalarının zararlarına da değinen Prof. Dr. Yaşar, Ege'de yaşananlara atıfta bulundu.

Prof. Dr. Yaşar, şöyle devam etti:

"Yanlış tarım uygulamaları da geleceğimizi etkiliyor, müsilaja ve plankton patlamalarına da neden oluyor! Yaşananlar Ege'yi de yakından ilgilendiriyor. İzmir iç körfezinde 8-10 senede bir patlama yaşanırken, sürekli olmaya başladı! Yakın zamanda Çeşme Ildır'da, Güllük'te, Edremit'te plankton patlaması oldu. Nüfusun artması da etkili. Örneğin İzmir'in evsel atıkları, Çiğli ve Narlıdere'de arıtılarak denize veriliyor. Hala İzmir iç körfezinde yüzülmüyor, sanayi olmamasına rağmen! Tüm tarım alanlarına suyun, barajlardan kapalı ortamlardan getirilip damlama yoluyla verilmesi, su israfını önleyecek. Su, açık kanallardan geldiğinde, hem tarlayı zehirliyor hem hayvancılık için suyu kullanamıyor, Devletin tüm bunların önüne geçmesi lazım! Su tasarrufu yapacağız, erozyonu minimuma indireceğiz hem tarıma hem denize zararı azaltacağız."

"Müsilajın azaltılması birkaç seneyi bulacak"

Son olarak ne kadarlık bir süre zarfında Marmara Denizi'ndeki müsilajın en aza indirilebileceğini sorduğumuz Prof. Dr. Doğan Yaşar, net bir zaman belirtmekten kaçınsa da işin çok da kolay olmadığını, bir anda ya da bir-iki yıla çözülecek bir sorun olmadığını ifade etti.

"Hemen çalışmaya başlasak bile müsilajın azaltılması birkaç seneyi bulacak. Enerji santrallerini, fabrikaları kapatmak elbette ki mümkün değil ama doğaya verdikleri zararı en aza indirmek için acilen harekete geçmek şart" diyen Yaşar, ekledi:

Bir bardak suya mürekkep atınca o suyu bir daha temizleyemezsiniz, marifet onu hiç attırmamakta...

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU