Saâdet sahibi insanlar

Eskiden Beyrut'ta saâdet olasılığı vardı ancak şimdi yolları kapalı, elektriği kesik, parası değersiz ve içindeki tek ışık alameti Cibran Basil

 

Lübnan’ın gelenek ve göreneklerine aşina olanlarınız, burada pek çok birinci derece unvan kullanıldığını bilirler. Bunlar arasında Türk mirasından unvanın doğruluğuna ve yasallığına bakmadan aldığımız bey, efendi, sahibu’l meali ve erkek ve kadın için kullanılan sahibu’s-saâdet (sayın) gibi unvanlar bulunuyor. Şu anda Lübnan gibi bir ülkede saâdet ile Lübnan kimliği nasıl bir araya gelebilir ki?

Mısır'da hala bir hitap ve sevgi sözcüğü olan paşa unvanı, bilinmeyen bir neden veya nedenlerle Lübnan’ın saygı ifadeleri arasında yer almıyor. Mısır'a iner inmez (yani Kahire’ye), Amr Musa, Ahmed Ebu Gayt ve Mustafa el-Fıkhi gibi diplomasinin kadim erkânına bahşedilen bu unvan bana da bahşediliyor: “Sen ne zamana kadar bizimle kalacaksın Semir Paşa?” Yayıncıların duayeni Mühendis İbrahim el-Muallim de paşa olarak bana sesleniyor. Bir kere yanlışlıkla bana bey dediğinde içimi bir huzursuzluk kaplamış, acaba daha düşük bir unvanla seslenmesinin sebebi ne diye içim içimi kemirmişti. Saâdeti aramanın hala mümkün olduğu tek Arap ülkesi deniziyle, karasıyla ve Dimyat’ıyla Mısır olduğu sizin tarafınızdan da biliniyor: “Ey vapur söyle bana nereye gidiyorsun?”

Eskiden Beyrut'ta saâdet olasılığı vardı ancak şimdi yolları kapalı, elektriği kesik, parası değersiz ve içindeki tek ışık alameti Cibran Basil.

Ne siz ne ben ne de bu dünya üzerindeki herhangi bir varlık, isminin yanına eklenmiş bir unvanı, özellikle de başkan unvanı olmayan bir Lübnanlı bulabilir. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ve iki Başbakan Yardımcısının yanı sıra bankalarda, şirketlerde, sanayilerde, marangoz fabrikalarında, aile birliklerinde, fırınlarda ve et ithalatında yönetim kurulu başkanları bulunuyor. Yazın üç ve kışın bir polisin olduğu köyde zabıta komiseri oluyor. Efendi tek başına toplam nüfusu oluşturuyor.

Paris'teki Balzac Oteli'nde keskin lehçesiyle yüksek sesli bir şekilde bir kadının şöyle seslendiği hiç aklımdan çıkmıyor: “Neredesin General?” Kadının lehçesinin baskınlığından ötürü, seslenilen generalin Charles de Gaulle, Mareşal Abdullah es-Sallal veya General Electric Buzdolapları Şirketi olmaması gerekir diye düşündüm. Ancak daha sonra anladım ki, kadın eğer orduda kalır ve evliliğini sürdürürse 20 yıl sonra general olacak bir arkadaşımıza seslenmiş.

Dwight D. Eisenhower müttefikleri için II. Dünya Savaşı'nı kazandı ve dört yerine bir yıldızlı general olan ABD Başkanı unvanını aldı. Charles de Gaulle de bir yıldızla kaldı.

Lübnan'ın varlığı ile ilişkili olarak son zamanlarda öne çıkan büyük bir sorun var. Dışişleri Bakanlığı, Zeyna Akar’ı asaleten Savunma Bakanı olarak görevlendirdi ve Akar, Hristiyan Ortodoks bir aileye mensup olduğu için, aynı zamanda Başbakan Yardımcısı ve “başkanın devleti” (devlet başkanı, kral, padişah veya cumhurbaşkanından sonra en yüksek yetkiye sahip kişi) unvanını taşıyor. Öyleyse Akar iki kez sahibetu’l meali ve bir kez de sahibetu’l devlet unvanlarına sahip. Ancak yetkileri yok çünkü “işgüder bir hükümette” görevli. Lübnan'daki hükümetlerin ne iş güttüklerini kimse bilmiyor. Ancak bu işlere elektrik, su, para, ekonomi, sağlık, internet, okullar, üniversiteler ve fırınların dahil olmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçek.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

DAHA FAZLA HABER OKU