Emin Çölaşan: Bunu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar

"Acaba adım adım şeriat devletine mi giriyoruz? Hayır, güçleri o kadarına yetmez"

Fotoğraf: AA

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, hükümetin 17 günlük tam kapanma dolayısıyla esnafa veya vatandaşa herhangi bir destek paketi açıklamamış olmasını eleştirdi. Çölaşan, bu yasak süresi boyunca uygulanacak “alkol yasağına” da tepki gösterdi.

Çölaşan, bugünkü “Bunu da ellerine yüzlerine bulaştırdılar” başlıklı köşe yazısında iktidarın tam kapanma süresi boyunca gerekli ön önlemleri almadığını ifade etti.

“İktidardakilerin refah içerisinde yaşadığını” söyleyen Sözcü yazarı, “Lüks, israf, şatafat, kibir içinde ve hiç utanıp sıkılmadan yaşıyorlar” dedi.

Yazısının devamında 17 günlük süre boyunca alkollü içki satılmayacak olmasını eleştiren Çölaşan, şu ifadeleri kullandı:

Ben sigara içen, ancak alkolle arası hiç olmayan sıradan bir vatandaşım… Bazı sosyal ortamlarda bir duble rakıyı bile içemem, yarısı bardağımda kalır. Bir şişe birayı içemem, onun da yarısı bardakta kalır. Fazlasını içim almaz. Ancak bunlar şimdi tam kapanma şovu ile birlikte bir de içki satışı yasakları getirdiler. “Fırsat bu fırsattır, içirmeyelim bunlara” dediler…

Ve Türkiye genelinde 17 gün boyunca içki satışlarına yasak geldi. Marketler, bakkallar, büfeler, tekel bayileri dahil bütün kesimleri kapsayan bir yasak! Ramazan ayını da bu işin bahanesi olarak kullandılar.   Bu yasağı önümüzdeki dönemlerde kendi seçmenlerine yönelik oy toplama vesilesi olarak kullanacaklar.

Bu yasağın nereden çıktı, nasıl ve hangi nedenle alındığının bilinmediğini vurgulayan Çölaşan, şöyle devam etti:

Üstelik İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanıp 81 ilin valiliklerine gönderilen kapsamlı genelgede bir sürü yasak getirilirken “İçki yasağından” söz edilmiyor. Kendilerinden olmayan herkesi aptal, ahmak, şapşal, geri zekalı görmekten artık vazgeçsinler. Temeli olmayan bu karar milyonlarca insanımızın yaşam biçimine, özel yaşamına ve tercihlerine apaçık, fütursuzca müdahale etmenin ta kendisidir. İdeolojik dayatmadır. Kendi seçmenlerine gönderilen siyasi bir mesajdır. Her zaman olduğu gibi ramazan ayının alet edilmesiyle birlikte içinde din sömürüsü barındırmaktadır. Suçtur. Üstelik Türkiye genelinde on binlerce esnaf bu saçma sapan, anlamsız ve tutarsız karar nedeniyle bir kez daha mağdur edilmiş olacaktır.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Bundan sonra 17 günlük yasaklar boyunca neler olacağını ben size çok özetle anlatmaya çalışayım" diyen Çölaşan, şöyle yazdı:

-Eğer evinde yoksa, vatandaş içki satan ‘tanıdık' dükkanlara gidip birasını, rakısını, şarabını gizlice alacak.

-Şişeler poşetlere ‘örtülü!', dışarıdan görülmeyecek biçimde yerleştirilecek.

Okurum Ertuğrul Bey diyor ki:

“Belli yaşa gelmiş insanlarız. Sanki uyuşturucu satın alıyormuşuz gibi böyle gizli işlere alet edilmek bize yakışır mı?”

Kendisinin de aynı kanıda olduğunu söyleyen Çölaşan, "Elimi çabuk tuttum, dün bizim mahalle bakkalına gidip üç şişe bira, bir şişe küçük rakı aldım. Neme lâzım, içmesem bile evde bulunsun! Günün birinde devlet kararıyla (!) tahrik edilip içki içmeye zorlanacağımı vallahi hiç düşünmezdim. Bu da oldu yani. Yasaklı günlerde bana bile inadına içki içirecekler de ona yanıyorum!" dedi.

Çölaşan, ayrıca şunları söyledi:

Sevgili okurlarım, bu içki yasağı neresinden baksanız bir rezalete dönüşmüş durumda. Alınan bu kararın hiçbir yasal dayanağı yok. Bırakın yasal dayanağı bir yana, korona salgını ile de uzaktan yakından ilgisi yok. O kadar ki, iktidarın bu yasağı resmen açıklaması bile mümkün olmuyor… Başka bir deyişle bu yapılanın adı tam kapanma falan değil, yaşam biçimimize tam müdahale.

Ama akla sorular geliyor: Acaba adım adım şeriat devletine mi giriyoruz? Hayır, güçleri o kadarına yetmez. Bunlar ramazanı bahane edip sadece dinsel şov yapıyorlar. Gerçek Müslümanları bile dinden imandan soğutuyorlar. Bundan iyisini yapamazlardı!

 

Sözcü, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU