HÜDA PAR’dan Meclis'teki tüm siyasi gruplara ‘Güvenlik Soruşturması’ çağrısı: Bu hukuksuzluğun yasalaşmasına onay vermeyin

HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam, “Meclis'teki siyasi gruplara çağrımız, mağduriyetleri arttıracak bu hukuksuzluğun yasalaşmasına onay vermemeleridir” dedi

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği güvenlik soruşturmasının yeniden TBMM gündemine getirilmesi hakkında partilere çağrıda bulundu / Fotoğraf: Hüda Par

HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı açıklamada; güvenlik soruşturmaları, işsizlik sorunu ve havada kalan sözler, dağıtım şirketlerine yapılan elektrik indirimi, Blockchain Teknolojisi, kripto paralar ve yasal boşluk gibi iç gündemin öne çıkan konularını değerlendirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Güvenlik soruşturmaları var olan mağduriyetleri daha da arttıracaktır”

Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen güvenlik soruşturmasının ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi’ adıyla yeniden TBMM gündemine getirilmekte olduğuna işaret eden Sağlam, “Teklif her ne kadar güvenlik soruşturmasını istihbarat, emniyet, askeriye, adliye gibi gizlilik dereceli birimler için öngörmekteyse de, gizlilik dereceli birimler teklifte netleştirilmediği için tüm kamu görevlerinin bu kapsama dâhil edilmesi konusunda keyfi uygulamalara yol açma tehlikesini barındırmaktadır. Suçun şahsiliğini ve masumiyet karinesini göz ardı eden, kişinin kan ve evlilik bağı ile bağlı olduğu akrabalarının suç sicilini esas alan bu uygulama, var olan mağduriyetleri daha da arttıracaktır” dedi.

TBMM’de tüm siyasi gruplara çağrıda bulunan Sağlam, “Özellikle hukuk alanında gerçekleştirilecek reform ve düzenlemeler; adaletin temini ve evrensel hukuk ilkelerinden biri olan suçun şahsiliği ve masumiyet karinesi ile temel hak ve hürriyetler merkeze alınarak yapılmalıdır. Meclisteki tüm siyasi gruplara çağrımız, mağduriyetleri arttıracak bu hukuksuzluğun yasalaşmasına onay vermemeleridir” ifadelerine yer verdi.

“Faiz ve döviz lobilerinin ekonomiye hâkimiyetleri her geçen gün daha da artıyor”

Yüksek faize rağmen dövizde beklenen düşüşün meydana gelmediğini sözlerine ekleyen Sağlam, “Ekonominin kırılganlığı daha da arttı. Zira faiz ve döviz lobilerinin ekonomiye hâkimiyetleri her geçen gün daha da artarken ekonomi yönetiminin bu lobilere karşı direnecek mecalinin kalmadığı görülmektedir. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat üzerine bina edilen yeni ekonomik reform paketi, istenen iyimserliği oluşturamadı. Zira bu programın pratiğe geçirileceğinin bir güvencesi yoktur. Ekonominin üst bürokrasisinde sık yaşanan değişimler de piyasaya istikrarsızlık ve güvensizlik olarak yansımaktadır. Sadece konuşan, ancak ekonomiyi rahatlatacak adımlar atmayan ekonomi yönetimi, atılması gereken adımları cesur ve tavizsiz bir şekilde atarsa başarı görülür. Ancak yapılması gerekenler zamanında yapılmamaktadır” dedi.

“İşsizlik rakamları ciddi boyutlardadır”

İşsizliğin ciddi boyutlarda olduğuna vurgu yapan Sağlam, “Üreticinin sorunlarına el atılır ve yatırım doğru bir şekilde desteklenirse dört başlıkta da hedeflenen amaca ulaşılır. Özellikle kamu kesimi buna öncülük etmelidir. ÜFE’deki artışın yüzde 30’larda seyrettiği bir ortamda istihdamın büyümesi mümkün olmadığı gibi üreticinin rekabet gücü de kalmaz. Buna bağlı olarak ihracatta da ciddi düşüşler yaşanacaktır. Bu sorunlara yoğunlaşılmalıdır. İşsizlik rakamları ciddi boyutlardadır. Ekonomi yönetiminin bu konuda reform sayılacak hiçbir adımı henüz olmamıştır. Bu anlayış ile işsizlik büyük bir sorun olarak durmaya devam edecektir. Bir an önce bu konuda reforma gidilmeli ve işsizlere istihdam alanları oluşturulmalıdır” dedi.

Dağıtım şirketlerine yapılan elektrik indirimi

Dağıtım şirketlerine yapılan elektrik indirimini değerlendiren Sağlam, “1 Nisan'dan itibaren uygulanacak aktif elektrik enerji toptan satış tarifesi ile dağıtım şirketleri ve görevli tedarik şirketlerine yapılan satışlarda yüzde 17,5 oranında indirim yapılmaktadır. Söz konusu indirimin dağıtım ve tedarik şirketleri için geçerli olduğu, vatandaşın ise bu indirimden yararlandırılmayacağı anlaşılmaktadır.  Dağıtım ve tedarik şirketlerine indirim yapılmasına olanak varken bunun vatandaştan esirgenmesi kabul edilemez. Yetkililer buna bir izah getirmelidir” dedi.

“Hükümetten beklenen; yapılan indirimin şirketler ile vatandaşa yansıyacak şekilde paylaşılarak vatandaşın şirketlere ezdirilmesinin önüne geçilmesidir”

“Son yıllardaki hayat pahalılığı ile yüksek enflasyonun en önemli nedenlerinden birinin üretimde yüksek girdi maliyetleri olduğu aşikârdır” diyen Sağlam, “Bu girdi maliyetlerinin başında da elektrik gelmektedir. Elektriğe 2020 yılında enflasyonun 2 katından fazla, 2021 yılı içinde ise toplam yüzde 32,3 oranında zam yapıldı. Ayrıca 2020 yılı sonuna kadar faturalardaki elektrik birim fiyatı bedeline yüzde 35 zam yapılırken doğrudan dağıtım şirketlerinin cebine giden elektrik dağıtım bedeline ise yüzde 53 zam yapılmıştır. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda hükümetten beklenen; yapılan indirimin şirketler ile vatandaşa yansıyacak şekilde paylaşılarak vatandaşın şirketlere ezdirilmesinin önüne geçilmesidir” ifadelerini kullandı.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU