Suriye hükümeti, çöken ekonominin altından kalkmak için yeni yollar buldu: Gayriresmi sınır kapıları ve bölgesel uyuşturucu ticareti

İç savaş Suriye ekonomisini bitirdi. Ayakta kalmak için Rusya'nın yardımına muhtaç kalan Şam yönetimi, dolambaçlı yollara saptı. İçinde ayrı devletçilik kurulan ülkede artık onlarca sınır kapısı da var

Fotoğraf: Reuters

2011'in Mart'ından bu yana devam eden Suriye iç savaşı, ülkenin ekonomisini bitirdi.

Suriye halkı temel yaşam malzemelerine dahi erişimde güçlük çekerken hem Beşşar Esad ailesi hem de rejime bağlı çıkar grupları, ülke ekonomisinden arta kalan tozları "süpürmeye" devam ediyor.

Suriye içindeki "sınır kapıları"

Suriye'nin "siyasi" haritası, 2011 yılından beri sürekli değişti.

Silahlı muhaliflerin akınları ve İran-Rusya destekli Suriye hükümet güçlerinin karşı saldırılarıyla birçok yerleşim yeri birçok kez el değiştirdi.

Mevcut tabloda ülkenin kuzey kuşağı Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) ile PKK'nın ülkedeki kolu YPG tarafından paylaşılmış durumda.

YPG, ABD öncülüğündeki Uluslararası Askeri Koalisyon'un desteğiyle daha güneye, Deyrizor ve Rakka'ya kadar inerek jeopolitik bir avantaj kazandı.

Silahlı muhaliflerin elde kalan son kalesi ise kuzeybatıdaki İdlib. Bu bölünmüşlük ve ülkede herkesin ayrı telden çaldığı iç ülkeler yeni bir ekonomik rantın da oluşmasını sağladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Onlar ülke içindeki sınır kapıları.

Şam yönetimi, hem YPG'nin elinde tuttuğu alanlara hem de muhaliflerin kontrol ettiği bölgelere hiçbir resmiyeti olmayan ama günde yüz binlerce dolarlık bir ekonominin döndüğü sınır kapıları kurdu. 

Geçen yıl Suriye hükümet güçlerinin Rusya desteğiyle yaptığı geniş çaplı saldırıların ardından İdlib'in en büyük ilçesi Serakib'i ele geçirdikten sonra bir "sınır kapısı" da bu ilçede açıldı.

Buradan İdlib'e ya da daha kuzey bölgelere geçmek ya da ticaret yapmak isteyenler bu kapıyı tutanlara para ödemek zorunda.

Suriyeli kaynaklara göre bu paralar karşılığı herhangi bir makbuz alınmıyor ve elde edilen gelir direkt Şam yönetimine gidiyor. 

Daha önce benzer kapılar Hama kırsalında, Kalat el Mudik ve  Ebu Dali'de kurulmuştu. Zaman içinde Lübnan sınırında, Kuseyr'de açılan gayriresmi sınır kapısı da bunlardan biri.

Lübnan'ın Trablusşam bölgesine açılan bir sınır kapısı da var ve benzer ticaret burada da dönüyor.

Yerel kaynaklar, Suriye hükümetinin bu kapılardan 5 tane de YPG bölgesi girişlerine kurduğunu aktarıyor. En bilinen kapılar ise Halep, Deyrizor ve Menbiç'tekiler.

Esad, Mahluf, paravan şirketler, uyuşturucu trafiği ve Süveyda operasyonları… 

Suriye'nin sallantıdaki ekonomisinin iyiden iyiye çökmesini engelleyen sadece bu kapılar değil.

Son yıllarda ülkeyi uluslararası uyuşturucu trafiğinin bir merkezi haline getiren gizli operasyonlar da bu hamlelerden biri. 

Sadece birkaç yıl önce, ülkenin en güçlü işadamlarından biri olan ve Esad ailesiyle akrabalık ilişkileri de bulunan Rami Mahluf, Suriye güvenlik güçlerinin kıskacı altında. Şam sarayından sızan bilgilere göre, Baas yönetimi Mahluf'a ait şirketleri bu tür gizli operasyonlara dahil etmeye çalıştı. Ancak Mahluf'un bunu istememesi, Esad ailesi ile Mahluf ailesini karşı karşıya getirdi. 

Bu ticarette kullanılan paravan şirketlerle ilgili bir işaret Suudi Arabistan ve Mısır'da piyasaya sürülmek istenen 20 milyon met, 4 ton da esrarla kendini gösterdi. Bu uyuşturucular Harta el Hadra markalı pastörize süt kutularına saklanmıştı. Uyuşturucuların bir kısmı da Mahluf'a ait Milkman şirketine ait kutularda kamufle edilmişti. 

Bunun anlaşılmasının ardından Mahluf ortaya çıktı ve Lübnan basınına bir demeç vererek uyuşturucuları kendi şirketine ait paketlere saklayanları "korkaklıkla" suçladı.

Uzun süre Şam sarayının sakinlerinden biri olan Mahluf, "Korkaklıkla" suçladığı ismi de biliyordu. Çok uzun yıllar Suriye istihbaratını tek başına yöneten ve bölge ülkelerindeki güvenlik kadrolarıyla derin ilişkiler kuran Ali Memlük, Mısır tarafından el konulan bu uyuşturucuya ait bilgilerin kamuoyuna sızmamasını sağladı. 

 

Reuters syria ticaret.jpg
Ekonominin durma noktasına geldiği ülkede halk temel yaşam malzemelerine ulaşmada da zorluk yaşıyor / Fotoğraf: Reuters

 

Süveyde operasyonları neden yapıldı

Suriye'deki uyuşturucu ağı, geçen ocak ayında Şam'ın güneydoğusundaki Süveyde kentinde yapılan operasyonlarla daha da görünür hale geldi. 

Yaklaşık 1 yıl önce, Suriye güvenlik güçleri, Süveyde'de bir dizi uyuşturucu operasyonu düzenlemiş ve büyük miktarda uyuşturucuya el koymuştu. 

Suriyelilere göre bu operasyon Şam'ın uyuşturucuya açtığı savaşın bir muharebesi değil aksine Baas yönetiminin elinde tuttuğu uyuşturucu trafiği dışında bu işten gelir elde etmeyi hedefleyen grupları hedef alıyor.

Rejim kontrolündeki uyuşturucu trafiğinin dışına çıkarak yeni bir "tali yol" kurmaya çalışan Süveydelilerin ürettiği 1,5 ton uyuşturucu Suriye hükümetinin eline geçmiş olsa da bu uyuşturucunun imha edilmediği iddia ediliyor. 

Süveyde'deki uyuşturucu organizasyonuna bulaştığı tespit edilen Suriye vatandaşları, geçmişte herhangi bir suç kaydı olmayan sade vatandaşlardı.

Sadece bu durum bile ülke ekonomik darboğaza düştükten sonra işsiz kalan gençlerin gayrimeşru işlere yönelmeye başladığının göstergesi.

"İlaç fabrikalarında da uyuşturucu üretimi başladı"

Türkiye merkezli Suriye Dernekler Platformu Başkanı Dr. Mehdi Davut, Suriye rejimine bağlı çetelerin yıllardır uyuşturucu işinde ya köprü görevi yaptığını ya da uyuşturucuları bizzat ürettiklerini iddia ediyor.

Suriye hükümetinin elindeki tüm ekonomi kaynaklarının kurumasının bu yolların daha çok kullanılmasını sağladığını belirten Davut, "Uyuşturucu da ekonomik darboğaza düşen Suriye hükümeti için çok çekici bir pazar haline geldi" dedi.

Davut, Suriye hükümetinin sadece dağıtım işiyle ilgilenmediğini, son yıllarda devlete ait ilaç fabrikalarının önemli bir kısmının da uyuşturucu imal etmeye başladığını savundu. 

Lübnan sınırındaki anlamsız görünen savaş şimdi anlam kazandı

Suriye'de üretilen uyuşturucular, savaştan önce Lübnan, Ürdün, Suudi Arabistan ve kısmen de Türkiye'de görülebiliyordu.

Son yıllarda Suriye'de üretilen uyuşturucunun sevkiyat rotası değişti.

Şimdilerde Lübnan sınırı bölgelerine giden kamyonlar, Zabedani, Madaya ve Batı Kalemun, Kuseyr ve Tel Kalah'ı geçiyor ve ülkenin dışına çıkıyor.

 

Mehdi Davut.jpg
Davut, biyolojik silah kullanan bir gücün uyuşturucu ticareti yapmasının şaşırtıcı gelmemesi gerektiği görüşünde

 

Tam da bu durum, olayların ikinci yılında bu alanlarda yaşanan savaşı anlamlandırmaya yardımcı oluyor. 

2013 yılına gelindiğinde, silahlı muhaliflerin ülkenin büyük kısmını ele geçirerek başkent Şam'ın merkezini kuşatmaya başladığı süreçte Zabedani ve Madaya hükümet güçleri, Kuseyr ise Hizbullah tarafından ele geçirilmeye çalışılıyordu.

Şimdi ortaya çıkan tablo, o dönem çok da anlamlı görünmeyen bu saldırıların sadece askeri amaçlarla yapılmadığını ortaya koyuyor.

Bu bölgelerin Şam yönetimi tarafından ele geçirilmesinin ardından bölgesel uyuşturucu geçişi için kullanıldığına yönelik önemli işaretler var.

Kırdahalı savaş ağaları şimdinin uyuşturucu tüccarları

Elbette, hala Suriye hükümetinin kalesi konumunda bulunan Lazkiye ile ülkenin sahil kesimi de uyuşturucu trafiğinin bir parçası.

Geçen aylarda Dubai polisi, Lazkiye Limanı'ndan çıkan bir konteynerde tespit ettiği 5 ton uyuşturucuya el koydu.

Lazkiye'den 5 tonluk uyuşturucunun yola çıkabilmesinin, bölgedeki deniz ticaretini tekelleştiren Kırdahalı tüccarların izni dışında mümkün olamayacağı ülkede bilinen bir gerçek.

Kırdaha, Suriye'nin eski devlet başkanı Hafız Esad'ın doğum yeri. Dolayısıyla Beşşar Esad'ın memleketi. Esad ailesi, Lazkiye kaynaklı ticaretin yönetimini yıllar önce Kırdahalılara tahsis etti.

Uzun süre silah ticareti yapan Kıradahalılar şimdi uyuşturucuları kargolamaya da başladı. 

 

AIYERWA5RNADVNGINZYP7UF4HA.jpeg
Uyuşturucu trafiğine liman olan Lazkiye'de Ruslar da üslenmiş durumda / Fotoğraf: Reuters

 

Sezar yaptırımları

Sezar rumuzlu eski bir Suriye askerinin, Şam yönetiminin işlediği savaş suçlarını kanıtlayan belgeler ortaya koymasının ardından ABD'de kabul edilen ''Sezar Yasası'' ile Devlet Başkanı Beşşar Esad, eşi Esma Esad ve oğlu Hafız Esad'ın da aralarında bulunduğu 39 üst düzey isim yaptırım listesine alınmış ve Baas rejimiyle ticari ilişkisi bulunanların cezalandırılacağı açıklanmıştı.

Son yaptırım dalgasıyla birlikte rejimin yurtdışındaki para kaynaklarının büyük bölümü ortadan kaldırılmış oldu. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU