Batman'da tefecilik: Memleketini terk edenler, mektup bırakıp intihar edenler

Tefecilik yüzünden insanların göç ettiği bilgisini teyit eden Hasankeyf Yaşatma Girişimi'nden Recep Kavuş; eskiden kadın intiharlarıyla anılan kentte artık erkeklerin tefeciler yüzünden intihar ettiğini söylüyor

Sene 2012. Tarih 20 Şubat. O gün, Batman Emniyet Müdürlüğü'nde teknisyen olarak çalışan 46 yaşındaki Hasan Düz; Emniyet'in bodrum katındaki arşiv odasına indi, beylik tabancasını kafasına dayayarak ateşledi. Düz, olay yerinde yaşamını yitirdi. Ardında iki sayfalık bir mektup bıraktı. Mektubunda kefil olduğu arkadaşının tefecilerden aldığı borç nedeniyle bunalıma girdiğini ve yaşamına son verdiğini yazdı.

Sene 2018. Tarih 22 Haziran. Yer Batman'ın Sason ilçesi. 60 yaşındaki Hadi Yar adlı baba, 38 yaşındaki Feyzullah ve 34 yaşındaki İsmail adlı oğullarını silahla yaraladıktan sonra intihar etti. Baba Yar da ardından bir mektup bıraktı ve mektupta tefecileri işaret etti.

Bu iki isim sadece birer örnek. Onların dışında Batman'da borçları yüzünden intihar eden çok sayıda insan var. Çünkü kentte herkesin bildiği bir gerçek olan tefecilik,  önüne geçilemez bir vaka halini almış durumda. Aslında sorun sadece Batman'da değil, bölgenin pek çok il ve ilçesinde giderek büyüyor. Ancak Batman bu konuda en dertli kentlerden.

Telefonla ulaştığımız ve ikiz kardeşi Hasan Düz'ü tefecilik yüzünden kaybeden Nizamettin Düz, kardeşinin kefil olduğu bir araba borcu yüzünden intihar ettiğini anlatıyor. Nizamettin Düz, 30 yıllık devlet memuru. Kardeşinin ve kefil olduğu arkadaşının Emniyet çalışanı olduğunu söyleyerek, sözlerine başlıyor:

"Arkadaşı da ona kefil olmuştu ev alırken, o yüzden araba alınca kefil olmakta sakınca görmemiş. Ancak arkadaşı araba borçlarını ödeyemeyince tefeciler kardeşimi rahatsız etmeye başlıyorlar. O kadar bunalıyor ki, intihara kadar gidiyor. Hâlbuki namazında niyazında biriydi, harama el uzatmazdı. Biz büyük bir aileyiz burada, bize de anlatmadı gördüğü baskıları, o öldükten sonra tefecilerin çok sıkıştırdıklarını duyduk."

hasan duz.jpg
Hasan Düz

 

2012 rakamlarına göre 50 bin liralık bir borçtan bahsedildiğini söyleyen Düz; beş çocuk babası kardeşinin ölümüyle sonuçlanan tefeci baskısı sonucu açtıkları davanın da takipsizlikle sonuçlandığını söylüyor.

Batman'da tefeci mağduriyetinin çok olduğunu ancak kimsenin şikâyetçi olmadığı için devletin de çok şey yapamadığını söyleyen Düz; "Ben kardeşimden sonra birkaç borçlu insanla irtibat kurdum, gelin hep beraber şikâyet edelim, kimse size bir şey yapmaz dedim, ama kimse yanaşmadı" diyor.

nizamettin duz2.jpg
Nizamettin Düz

Batman'da kuyumcuların, oto galericilerinin büyüm bölümümün tefeci olduğunu, hatta dolarla tefecilik yapan işadamlarının olduğunu söyleyen Düz; mağduriyetlerin gizlendiğini ama tefecilerin elinden Batman'ı terk eden yüzlerce insan olduğunu da vurguluyor: "Borç katlanıyor, evi gidiyor, arabası gidiyor, serveti gidiyor, toprağı gidiyor, bari canım gitmesin diye kaçıp gidiyorlar."

İkinci tanığımız ise ismini gizli tutmak istiyor. O da kardeşi yüzünden tefecilerin mağduru. "Kardeşim memleketi terk edince benim yakama yapıştılar" diye başladığı sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Her gün arıyorlardı. Emniyet'e gittim, savcılığa gittim. Şikâyetlerim de bir sonuca varmadı. Her şey 2014'te başladı. Biz bütün kardeşler olarak kardeşime vekâlet vermiştik. 700 dönüme pamuk ekmişti ve 150-200 TL borçlanmıştı. Ödeyememiş, 2017'de bu borcu 10 trilyona çıkartmışlar faizlerle. Bütün arazilerimizi kaybettik. 6-7 trilyonu ödedik ama gerisi kaldı. Zaten kardeşim de kaçıp gitti, çocuklarını dahi burada bıraktı. Şimdi bir güney kentindeki benzincide çalışıyor. Düşünün kardeşimiz vefat etti, taziyesine bile gelemedi tefecilerin yüzünden."

Tefecilerin "milletin ocağını söndürdüğünü" söyleyen tanık, sadece para değil buğday gibi ürünler üzerinden de tefeciliğin döndüğünü söylüyor: "Mesela 20 ton buğday için tefeciden alınan 20 bin TL, 360 bin TL'ye çıkmıştı. Ben memur olduğum için kefil olarak imzalamamı istediler, imzalamadım."

Hasankeyf Yaşatma Girişimi'nden Recep Kavuş, Batman'ın birçok toplumsal meselesi olduğunu, tefecilik ve madde bağımlılığın bu sorunların başında geldiğini söylüyor. Tefeciliğin hiçbir ahlaki ve yasal prosedürü olmayan, haksız bir kazanç biçimi olduğunu ve giderek zorbalığa dönüştüğünü belirten Kavuş şöyle konuşuyor:

"Bir kere toplumsal barışı ciddi anlamda etkiliyor. İnsanlar arasında alacak-verecek meselesinden dolayı çatışmalar yaşanıyor. Aileler parçalanıyor. Çünkü tefeciliğin ne bir adaleti ne bir merhameti var. Hiçbir engel tanımıyorlar, insanların kapılara kadar dayanıyorlar. Bir tür mafya gibi davranıyorlar. Sektörleşmişler, kendi etraflarında besledikleri bir kesim de var."

recep kavus.jpg

Hasankeyf Yaşatma Girişimi'nden Recep Kavuş / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Tefecilik yüzünden insanların göç ettiği bilgisini teyit eden Kavuş; eskiden kadın intiharlarıyla anılan kentte artık erkeklerin tefeciler yüzünden intihar ettiğini söylüyor:

"Erkeklerin intiharlarına baktığımız zaman bunun arkasında borçlanmanın olduğunu görebiliyoruz. Mektup bırakarak intihar edenler oluyor, kaçanlar oluyor. Hatta kurtulmak için suç işleyip cezaevine düşenler bile var. Çünkü bu insanların yok pahasına evleri, gelecekleri ellerinden alınıyor."

Tefecilerin nasıl çalıştığına dair ise şu bilgileri veriyor:

"Tefecilere geçmişte tarımla uğraşan insanlar gidiyordu. Ama şimdi akaryakıt istasyonu sahiplerinden tutun müteahhitlere, oto alım satım işi yapanlara kadar herkes gidiyor. Aslında paraya ihtiyacı olan herkesin yolu tefecilerden geçiyor. Artık tefecilik öyle bir hal almış ki, Batman'da meşrulaşmış. Kendilerini gizlemiyorlar. Üstelik Batman muhafazakâr bir şehir, dini açıdan baktığınız zaman faiz ve tefecilik uygun bulunmamalı. Ama bir şekilde kılıfına uyduruyorlar, parayla saygınlık satın alıyorlar."

Tefecilik sisteminin işleme biçimine ilişkin verdiği bilgiler ise şöyle Kavuş'un:

"Bilinen kişiler bunlar. Ya da bunların aracıları var. Paraya sıkışan kişileri bir şekilde tespit ediyorlar. Hatta bankalarda yüksek oranda kredi kullanan kişileri bile tespit ediyorlar ve bunlara cazip teklifle gidiyorlar. Her yerde adamları var. Kimin ne kadar para çektiğini, kimin para transferlerinin olduğunu, piyasayı gözlemliyorlar. Aracılar bu insanları tefeciye getirdiği zaman parasını ödüyor. Yine kişiler arasında yaşanan ödeme anlaşmazlıklarını çözen insanlar var, bunlar da komisyonlarını alıyor. Yani tefecilik bir sistem de oluşturmuş durumda. Yani sadece tefeciler kazanmıyor, aracılar, uzlaşmazlıkları çözen insanlar hepsi kazanıyor."

Tefeci mağduriyetinin köylere kadar uzandığını ve bu yüzden topraklarını, köylerini kaybeden insanlar olduğunu söyleyen Kavuş; tarımla uğraşan köylülerin banka kredilerindeki prosedürler nedeniyle bir şekilde tefecilere de mahkûm kaldığını belirtiyor:

"Tefecide ise iş kolay yürüyor. Tefeci tapusunu ya da kefilini alıyor, ondan sonra bir saat içinde sıcak parasını eline veriyor. O yüzden köylüler daha çok rağbet ediyor."

Peki, bu süreç nasıl intihara kadar götürüyor? Recep Kavuş "Bu insanlar zorba kişiler. Zaten zorba olmasalar bu kadar sıcak parayı elden ele dolaştıramazlar. Adam çıkmaza girdiği zaman, evini, arabasını, servetini, imkânlarını kaybettiği zaman intiharı tek kurtuluş olarak görüyor" diye yorumluyor.

Tefecilik nasıl Batman gibi bir muhafazakâr şehirde bu kadar rağbet görüyor? Buna dair yorumu ise şöyle Kavuş'un: "Paranın toplum üzerindeki etkisi gittikçe artıyor, ihtiyaçlar çoğalıyor. İnsanlar eskiden köylerinde bütün ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu, şimdi öyle değil. Yaşam koşulları daha zorlaştı. Bütün bunlar üst üste gelince ne geleneklerin önemi kalıyor, ne kültürel yapının, ne aile terbiyesinin. Yani para toplumu yozlaştırmış durumda."

"Tefeci mağdurları derneği kurulsa sanırım şehrimizde en fazla üyesi olan Emekliler Derneği kadar üye sahibi olur" diyen Kavuş, şöyle devam ediyor:

"Yaşanan ekonomik sıkıntı demek ki en çok tefecilere yarıyor. Kime acil para lazımsa tefeciler Hızır gibi yetişiyormuş. Hızır gibi yetişiyorlar yetişmesine de sonrası çöküş, büyük felaket ve hüsran tabi. Sanırsın Batman'ın ağaları. Bunların bu kadar rahat davranmalarında toplum olarak en büyük suçlu bizleriz. Çünkü bunlar siyasi partilerde, sivil toplum örgütlerinde, camialarda inanılmaz derecede saygı görüyor. Hatta Oda, Sivil Toplum Örgütleri ve Siyasi Partilerde yönetici olabiliyorlar. Adamlar bankalardan bile daha garantili çalışıyorlar. Verdikleri para karşılığında üç kefil,  tapu veya araç devri alıyorlar, ondan sonra para veriyorlar. Her vade vakti geldiğinde ödenmeyen para, katlanarak faize biniyor. Faizin de faizi… Böylece bir yılda borç, iki misline katlanıyor. Zaten ödeyecek gücü olsa kimse kolay kolay tefecinin eline düşmez. Düşen de zaten bir daha iflah olmuyor."

Batman'da bahis, kumar, uyuşturucu gibi sorunların olduğuna dikkat çeken Kavuş; Batman köylerinde kumarhaneler oluşturulduğunu, buralarda bir tür pavyon ortamı yaratıldığını, kadınların çalıştırıldığını ve tombala oynatıldığını, bunun özellikle pandemi döneminde yaygınlaştığını da belirterek neler yapılması gerektiğine dair şu tespitleri yapıyor:

"30-40 yıllık çatışmalı süreç bizden çok şey götürdü. Birçok değerimizi yitirdik, birçok toplumsal ihmal yaşandı. Hepimiz bu yaşananların bir şekilde suç ortağıyız. Mesela biz o çatışmalı süreçte çevre mücadelesi verirken, bizi küçümsüyordu. "İnsanlar ölüyor, siz börtü böcekle uğraşıyorsunuz" diyorlardı. Hasankeyf'i kurtarırken bizi "üç beş taş parçasıyla uğraşmakla" suçluyorlardı. Oysa biz geleceği öngörüyorduk, bir gün doğanın yok olabileceğini, toplumsal anlamda ciddi sosyal-ekonomik sorunların yaşanabileceğini, kapanamaz yaraların oluşabileceğini tahmin ediyorduk. Tefecilik de, uyuşturucu bağımlılığı da bu yaraların bir sonucudur. Bunlar kendiliğinden gelişmedi. Kısa vadede bu sorunlar çözülemez çünkü kök salmış durumda."

Batman Sonsöz Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Ercan Atay da, tefecilik meselesini "çok çok vahim" diye tanımlıyor ve özellikle pandemi sürecinde kirasını ödeyemeyen, ticaret yapamayan, borçlarını ödeyemeyenlerin tefecilere düştüğüne dikkat çekiyor:

"Burada tek suçlu devlettir. Çünkü bankalar bölgeyi potansiyel suçlu olarak görüyor ve kredi vermiyor. Kredi alamayan esnaf, mecburen yüzde 10-12 ile tefeciden para alıyor. Ödeyemeyince de intiharlar alıyor, şehirden kaçmalar oluyor. Benim şu anda tanıdığım dört-beş kişi şehri terk etti. Düşünün Organize Sanayi Bölgesi'nde adamın fabrikası var. Banka kredi vermiyor, sigorta şirketleri sigorta yapmıyor. Banka kredi vermeyince adam hammadde alamıyor, alamayınca tek çıkış yolu kalıyor: Tefeci. Tefeci de yüzde 10-12 ile para veriyor. Adam zaten o kadar kazanmıyor ki. Ödeyemeyince ya mal varlığını satmaya başlıyor, sonra da süreç böyle uzayıp gidiyor."

ercan atay.jpg
Ercan Atay

 

İntihar vakalarının özellikle borcunu ödeyemeyen esnaflarda görüldüğünü söyleyen gazeteci Atay; "Beş altı iyi iş yapan arkadaşım bir sene içinde şehri terk ettiler. Maddi durumları çok iyiydi. Mesela bir tanesi kuyumcuydu, altında Mercedes'i vardı, evi barkı her şeyi vardı. Bir anda tefecilere bulaştı, ondan sonra düzen tutturamadı, kaçtı gitti. Şimdi bütün tefeciler onun peşinde."

Bankaların yüzde 5-6 ile kredi verdiğini, tefecilerdeki faizin bunun iki katı olduğunu vurgulayan Atay "Tek çözüm devletin teşvik vermesi ve bankaların esnek olması" diyor: "Bankaya tapu götürüyor insanlar, banka kredi vermiyor. Şu anda Batman'daki bankalar devlet memurları dışında kimseye kredi vermiyor."

Köylere yayılan tefeciliğin arpa, buğday, altın üzerinden tefeciliğe kaydığını belirten Atay "Eskiden araba üzerinden tefe yapıyorlardı. Şimdi buğday, arpa, Altın'a kadar uzandı. Altın'dan dahi faiz alıyorlar. Mesela yarım kilo altını veriyor, alırken 600 gram istiyor, bir de üstüne faiz işletiyor. Benim şehri terk eden arkadaşımın 750 milyar anapara borcu vardı, iki yıl içinde 8 trilyona çıktı."

Batman'da tefecilerin daha çok kuyumcu olduğunu ve Türkiye'de nüfus oranına göre en çok kuyumcunun olduğu kentin Batman olduğunu söyleyen Ercan Atay; bir de ‘kerdi kartına takla attırma' diye yeni bir uygulamadan bahsediyor:

"Bu da yeni bir sektör. Kredi kartını ödeyemeyenin borcunu ödüyorlar, karşılığında borcun yüzde 4'ünü tahsil ediyorlar. Örneğin sizin 20 bin TL kredi kartı borcunuz var, gidiyorsunuz bu taklacılara. Adam ödüyor borcunuzu, dakikasında 800 TL'nizi alıyor. Benim tanıdığım 25'e yakın esnaf bu işi yapıyor."

Kaçak bahis sektörünün de çocuklara kadar inen bir sorun olduğunu anlatan Atay; tefecilere yapılan Emniyet operasyonlarının yetersiz olduğunu, ama bunun en önemli nedeninin ise şikâyet eden mağdurların azlığı olduğunu vurguluyor.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU