CHP Sözcüsü Öztrak’tan Erdoğan’a: Uzun zamandan beri ilk kez bir söylediğine katılıyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz şu anda, ekonomimizi ayağa kaldırmaya, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Ege'de haklarımızı sonuna kadar korumaya odaklandık” ifadelerini değerlendiren Öztrak, Erdoğan’a uzun zamandan beri ilk kez katıldıklarını söyledi

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Biz şu anda, salgının olumsuz etkilerini en aza indirmeye odaklandık. Biz şu anda, ekonomimizi ayağa kaldırmaya, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Ege'de haklarımızı sonuna kadar korumaya odaklandık” ifadelerini değerlendirdi.

Öztrak, “Uzun zamandan beri ilk kez bir söylediğine katılıyoruz. Evet, Türkiye'nin gerçek gündemi hayat pahalılığıdır, 10 milyonu aşan işsizlerdir, boş buzdolabı, boş tenceredir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de hayati haklarının savunulmasıdır” dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı, parti genel merkezinde, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yapıldı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Öztrak, büyük Marmara depreminin üzerinden 21 yıl geçtiğini hatırlatarak, depremde yaşamını yitiren tüm vatandaşları rahmetle andı.

İstanbul ve çevresinde, yeni ve büyük bir depremin olacağını bilim adamlarının ifade ettiğini anlatan Öztrak, 1999'daki depremin yaralarını sarmak için deprem vergileri çıkarıldığını, 2004'ün başında bu vergilerden Özel İletişim Vergisinin kalıcı hale getirildiğini anımsattı.

İktidarın deprem için çıkarılan bu vergiden, 34 milyar 858 milyon dolar para topladığını ifade eden Öztrak, bu kaynaklarla İstanbul ve Marmara'da olası bir depreme karşı hiçbir şey yapılmadığını öne sürdü.

Daha açılmadan Kanal İstanbul'un etrafının parsel parsel yandaşlara peşkeş çekildiğini iddia eden Öztrak, "Şimdi de 'Kanal İstanbul' diyerek milyarlarca avroyu, doları depremle ilgisiz bir rant projesine gömmeye hazırlanıyorlar" dedi.

"Yaklaşan depreme karşı alınacak önlemleri masaya yatırın"

Son seçimlerde milletin İstanbul Büyükşehir Belediyesini CHP yönetimine emanet ettiğini belirten Öztrak, İstanbul'u 25 yıl, Türkiye'yi 18 yıldır yöneten kadroların gerekenleri yapmadığını savundu.

İktidarın yerel yönetimlerin elini, kolunu bağlamaya uğraştığını öne süren Öztrak, "Yerel yönetimlerle uğraşmayın. Bir araya gelin, istişare edin. Yaklaşan depreme karşı alınacak önlemleri masaya yatırın. Yapılması gerekenleri, yerel ve merkezi yönetim el ele, güç birliği içinde bir an evvel yapmaya başlayın" diye konuştu. 

İktidarın ülkeyi artık yönetemediğini ileri süren Öztrak, şunları kaydetti:

Bundan yaklaşık 8 ay önce, ABD'de Demokrat Parti'nin başkan adayı tarafından söylenmiş, kabul edilemez sözler, saray tarafından daha yeni yurt içi siyasete servis edildi. Troller, havuz medyası, saray yanaşmaları, saray beslemeleri, sarayın propaganda başkanlığı dört bir koldan, sekiz ay önce söylenen sözleri bugün büyük bir coşkuyla köpürtüyorlar. 8 ay önce bu laflar söylendiğinde, bu ülkenin Dışişleri Bakanı neredeydi? Bu densizliğe ne cevap verdi? O koskoca gökdelenleri tahsis ettiğiniz, başındakilere çifter çifter maaşlar bağladığınız İletişim Başkanlığı ne işe yarar? Anadolu Ajansı ancak geçtiğimiz mayıs ayında, Biden'ın sözlerini İngilizce haber yapmış. Ama o da Türkçe haber yapmamış. Her konuda atıp tutan sarayın kibirli adamı, neden 8 aydır susmuş? Bu milletin hakkını, hukukunu, haysiyetini ne biçim koruyorsunuz? Neden, tam 8 ay sonra konuyu iç siyasete malzeme yapıyorsunuz? Bu lafları söyleyen bu hadsizliği yapan kim?

"Bizim tek desteğimiz milletimizdir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden'ın bir arada olduğu fotoğrafı gösteren Öztrak, şöyle konuştu:

İşte burada şu kucaklaşmaya bakın. Bu ne biçim hasret giderme? Bu ne biçim bir kucaklaşma. Öpmeler, koklamalar, bağırlara basmalar. Erdoğan'ın da 'dostum' diye hitap ettiği kişi işte bu resimdeki kişi. Bu densiz lafları eden kişi, Joe Biden. ABD Başkan adayının bu ipe sapa gelmez ve sarayın duymazdan geldiği sözleri şimdi, 8 ay sonra servis ediliyor. Neden? Çünkü milletin kendilerini gördüğünü, notlarını verdiğini ve ilk sandıkta kendilerini evlerine göndereceğini gördükçe artık dışardaki örtülü kankalardan da medet ummaya başladılar. Evlerdeki tam takır buzdolaplarını, boş tencereleri ve işsizlik afetini millete unutturmak için her gün yeni bir senaryo, yeni bir unsur servis ediliyor. Biden'ın sözleri bize uymaz. Bizler başkaları gibi siyaseti emperyalistlerin projelerinde eş başkan olmak için yapmayız. Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olmayı kabul etmeyiz.

CHP'nin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin hiçbir emperyalist himmete muhtaç olmadığını söyleyen Öztrak, "Bizler 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir' diyen  büyük bir önderin kurduğu partinin neferleriyiz. Bizim tek desteğimiz milletimizdir. Çünkü biliriz ki 'Egemenlik bila kaydü şart millete aittir'. Biden'e tavsiyemiz, kankası Erdoğan'ın değirmenine su taşımaktan vazgeçmesidir" diye konuştu.

İktidarın milletten koptuğunu savunan Öztrak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğü için 15 Temmuz gazisinin gazilik raporunun yeniden değerlendirilmesi kararı verildiğini ileri sürdü.

Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

15 Temmuz'da uçan saraylarında gizlenip kendilerine inecek güvenli havaalanı arayan, sonra da kendi milletvekillerine, 'darbeye karşı durun, hemen Meclis'e gidin, ben de geliyorum' diyen Genel Başkanımızdan hesap sormaya kalkan sarayın kibirlisinin yönetiminde geldiğimiz noktaya bakın. Bunlarda zerre kadar samimiyet, zerre kadar minnet duygusu yok. Siz havada dolaşırken, bu insanlar darbe yapmaya kalkışan ortaklarınıza karşı, göğüslerini siper edip demokrasimizi korumaya çalışıyorlardı. Bu ülkeyi, 'senin şehidin, benim şehidim', 'senin gazin, benim gazim' diye bölen zihniyetin zirve yaptığı nokta budur.

"Türkiye'nin gerçek gündemi hayat pahalılığıdır"

Öztrak, geçen hafta sonu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rize'de ekonomiyi ayağa kaldırmaya odaklandıklarını, Türkiye'nin Orta Doğu ve Akdeniz'deki çıkarlarını savunmakla uğraştıklarını, Türkiye'nin gerçek gündeminin bunlar olduğunu ifade ettiğini söyledi. 

Öztrak, sözlerine şöyle devam etti: 

Uzun zamandan beri ilk kez bir söylediğine katılıyoruz. Evet, Türkiye'nin gerçek gündemi hayat pahalılığıdır, 10 milyonu aşan işsizlerdir, boş buzdolabı, boş tenceredir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de hayati haklarının savunulmasıdır. Peki, 18 yıldır bu ülkeyi yönetenlerin yaşanan ekonomik buhranda, bölgemizdeki tüm ülkelerle kavgalı hale gelmesinde hiç mi sorumlulukları yoktur? Saraya sorarsanız yok. Bugüne kadar yaptıkları hatalarla, izledikleri yanlış politikalarla, ekonomimizi savunmasız bırakanın kendileri olduğunu bir türlü kabul etmiyorlar. İyi olan ne varsa onlardan, kötü olan ne varsa dış güçlerden.

İktidarın ekonomi politikasını eleştiren Öztrak, dolar ve avro karşısında, milli paranın satın alma gücünün kuşa döndüğünü savundu.

Milletin sadece aşıyla değil kaybettiği işiyle de ağır bedeller ödediğini ifade eden Öztrak, ithal edilen iğneden ipliğe her şeyin fiyatının dolara bağlı olduğunu vurguladı.

Öztrak, "Göreve geldiklerinde 130 milyar dolar olan ülkemizin dış borcu, neredeyse üçe katlanmış, 431 milyar dolar olmuş. Bu ülkede finans kesimi hariç şirketlerin dış borcu şu an 165 milyar dolar. Yani, dolar kurundaki her 10 kuruş oynamanın şirketlere maliyeti 16,5 milyar lira" dedi.

Sene başında dolar kurunun 5 lira 95 kuruş olduğunu, o günden bugüne dolar kurundaki artışın 1 lira 45 kuruş olduğunu ifade eden Öztrak, "Yani bu ülkenin şirketleri kurdaki artış nedeniyle 240 milyar lira zarar etmiş. Eski parayla, 240 katrilyon lira. Bu parayla Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden 9 tane yapılırdı, 26 tane Avrasya Tüneli yapılabilirdi. Tek kişilik saray hükümetinin, bu millete, bu memlekete ödettiği bedellerden bu yalnızca birisi" değerlendirmesini yaptı. 

"İthalatı yasaklamak dururken, ihracatı yasaklıyorsunuz"

Çiftçinin ürün desteklerinin ilan edilmesini ocak ayından beri beklediğini belirten Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü: 

Dört ay önce 'Buğday üretiminde sıkıntı yok' dediniz. Ama hasat bitmeden buğday ithalatı için yarın ihaleye çıkıyorsunuz. İthalatı yasaklamak dururken, ihracatı yasaklıyorsunuz. Millete yeterince bedel ödettiniz. Birileri bedel mi ödeyecek, şu havuz müteahhitlerinizle masaya oturun. Bize fırsat kalmadan, bir, dolarla, avroyla verdiğiniz, döviz arttıkça milletin cebini boşaltan, yandaşı zenginleştiren garantilerinizi Türk lirasına çevirin. İki, bu projelerden, 'Çıkacak anlaşmazlıklara Londra mahkemeleri bakar' hükmünü bu sözleşmelerden hemen kaldırın. Üç, sizin ve yandaşlarınızın yurtdışındaki servetlerini Türkiye'ye getirip ABD Senatosu'nun baskısından kurtulun. Böylece milletimiz, ne kadar yerlisiniz, ne kadar millisiniz bir görsün.

"Bu düzensizlik nedeniyle bir nesli kaybetmek üzereyiz"

Yılın ikinci üç ayına ilişkin ekonomik verilerin netleşmeye başladığına işaret eden Öztrak, sanayi üretiminin bu yılın ikinci çeyreğinde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17 düştüğünü söyledi. Öztrak, bunun 2009 krizinin ilk üç ayında yaşanan üretim daralmasından bu yana en sert daralma olduğunu belirtti.

Hükümetin döviz rezervlerini erittiğini öne süren Öztrak, döviz rezervlerinin ilk 6 ayda 30 milyar dolardan fazla eridiğini, böyle bir rezerv kaybının daha önce hiç görülmediğini iddia etti.

Yılın 7 aylık bölümünde faiz hariç harcamalar yüzde 19 artarken, faiz harcamalarının yüzde 36 arttığını ve 80 milyar lira ulaştığını söyleyen Öztrak, geçen yılın tamamında 125 milyar lira olan bütçe açığının, bu yılın 7 ayında 139 milyar liraya çıktığını belirtti.

Korona salgınında da işlerin iyi gitmediğini, son 5 gündür yeni hastaların sayısının iyileşen hastaların sayısını aştığını dile getiren Öztrak, "Sağlık Bakanlığımızın verilerini duyuyoruz ama bu arada Tabipler Odasını da dinlemek lazım. İkisini birlikte değerledirdiğimizde mücadelede bir tavsama olduğu açık" dedi.

Okulların açılışının yeniden ertelendiğini hatırlatan Öztrak, kayıt yapılırken ailelerden dezenfektan parası alındığını duyduklarını söyledi.

Öztrak, "Eğitimdeki bu düzensizlik nedeniyle bir nesli kaybetmek üzereyiz. Veliler ne yapacağını bilmiyor, öğretmenler ne yapacağını bilmiyor. Eğitimle ilgili olarak Sağlık Kurulu'nun adı var, kendisi ortada yok. Ama bakıyoruz, Sağlık Bakanı ya 'Bu zaten beklediğimiz bir durumdu' diyor ya da şikayet etmekten ve twit atmaktan başka bir şey yapmıyor. Sayın Bakan'ın, şikayet makamı olmadığını öğrenmesi lazım. Tedbir alması gerekiyor, alamıyorsa da gereğini yapacak" değerlendirmesini yaptı.

"CHP emperyalizme karşı dimdik duran bir parti"

Öztrak, açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"Eski Milli Eğitim Bakanı Çelik'in attığı bir tweet gündemde. '1 Mart Tezkeresi'ne red oyu verdiğimizde, 'evet'te ısrar eden arkadaşlar umarım intibaha gelmiştir.' diyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?" sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:

Sayın Çelik'in attığı twitin muhattabı biz değiliz. Biz 1 Mart tezkeresine red oyu veren ve bu verdiğimiz red oyuyla da övünen bir partiyiz. Bu ülkenin başını belaya sokmaktan kurtardığımız için. Şimdi bu sorunun, eleştirinin muhatabı kim? Birlikte yürüdükleri diğer arkadaşları. Ama bu soru bir şeyin önemini gösteriyor. Bu soru parlamenter sistem ile güçlü bir Meclis'in, istişarenin olduğu bir sistem ile tek adam parti devleti rejimi arasındaki farkı açık seçik ortaya koyuyor. O dönemde parlamento Türkiye'nin böyle bir maceraya girmesini reddedebilmişti. Bugün böyle bir parlamento yok. Bugün tek adamı ikna ettiğiniz zaman emperyalistlerin her istedikleri oluyor. Sayın Çelik'in söylediği bugün bu 'evet'te ısrar edenlerin uyandıklarına ilişkin sözlere gelince, ben hiçbir zaman uyandıklarını veya uyanacaklarını tahmin etmiyorum. Uyanmış olsalardı bugün yaptıklarını yapmazlardı.

"MHP Genel Başkanı Bahçeli, ABD Başkan adayı Joe Biden'ın sözleri için 'İçimizdeki ortakların bağlantıları mutlaka deşifre edilmelidir.' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu da 'Biz CHP olarak bu ülkenin bağımsızlığı için mücadele eden bir gelenekten geliyoruz. Hiçbir emperyal gücün gölgesini dahi kabul etmiyoruz' açıklaması yaptı. Bu emperyalizmin işbirlikçisi tartışması ile ilgili CHP'nin değerlendirmesi nedir?" sorusuna karşılık Öztrak, Bahçeli'nin 'Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanının Yardımcısı' olduğunu savundu.

Öztrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Biden'ın beraber olduğu fotoğrafı göstererek, "Ortaklar burada, bağlantılarda burada. Bu ne muhabbet? Sayın Bahçeli baksın şu resme bakalım" dedi.

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini ve savrulduğunu belirten Öztrak, Bahçeli'nin de bu savruluşa ciddi katkılarda bulunduğunu öne sürdü. Öztrak, CHP ile emperyalizm ve işbirliği sözlerinin hiçbir zaman bir araya getirilemeyeceğini, CHP'nin emperyalizme karşı dimdik duran bir parti olduğunu vurguladı.

"Emperyalistlerle işbirlikçileri başka yerde arayacaksınız." diyen Öztrak, kimsenin bu ülkede emperyalizmle işbirliği yapmasına da izin vermeyeceklerini söyledi.

"İstismar edilen çocuğu savunmak daha da zor olacaktır"

"Çoklu Baro düzenlemesi çok tartışılmıştı. Bugün İstanbul'da Hukukun Üstünlüğü Platformu adı altında 2000 imzayı bulan bir grup avukat başvuru yapıyor, bu konudaki değerlendirmeniz nedir?" sorusuna Öztrak, "Çoklu Baro adı altında getirilen bu düzenleme, Türkiye'de mazlumların savunma hakkının zafiyete uğratılmasıdır. Yarın şiddete uğrayan kadını savunmak daha da zor olacaktır. İstismar edilen çocuğu savunmak daha da zor olacaktır" yanıtını verdi.

Savunma makamının bitirildiğini ileri süren Öztrak, "Anayasa Mahkemesi keşke çok hızlı hareket edebilseydi de yürütmeyi durdurma kararı vermek suretiyle baroların bölünmesini önleyebilseydi ama maalesef Anayasa Mahkemesi bu cesareti gösteremedi" diye konuştu.

"Sayın Kılıçdaroğlu bir gazeteye verdiği röportajda, 'Muharrem İnce'yi disipline vermeyi düşünüyor musunuz' sorusuna 'Bu aşamada hayır' yanıtını verdi. İlerleyen günlerde İnce hakkında disiplin süreci başlatılması söz konusu olabilir mi?" sorusunu Öztrak, "Genel Başkanımızın vermiş olduğu röportajda sözleri son derece açık. Benim bu sözleri yorumlamam, eğip bükmem, tevil etmem gibi bir şey söz konusu dahi değil. Söyledikleri söz son derece açıktır. Ne yapacağını, ne yapmayacağını bu röportajda açık seçik söylemiştir. Tavsiyem bu röportajın olduğu bölümün bir kez daha okunmasıdır" diye yanıtladı.

Öztrka, "Kamu spotları yönergesinde yer alan 'siyasi parti logolarına ve siyasi figürlere yer verilemez' ifadesi değiştirildi. Siyasi parti ve figürlerin reklamlarının yapılması konusunda yetki, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'e bırakıldı. Bu kararı nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna da, "Tam da kediye ciğer emanet etmek olarak yorumluyorum. Bu, artık devletin parasıyla iktidar partisinin propaganda yapmasının önünü açmaktır. Başka hiçbir şey değildir" karşılığını verdi.

"Genel Başkan'ın röportajında Sayın Abdullah Gül'e yönelik de bazı ifadeleri var. Bu ifadelerin ardından Partinin eski ve mevcut bazı milletvekillerinden açıklamalar geldi. Değerlendirmeniz ne olur?" sorusunu Öztrak, "Kimse öküzün altında buzağı arayıp da kendilerine siyasi rant devşirmeye kalkmasın. Genel Başkanımızın verdiği röportajda söyledikleri çok açık, net" diye yanıtladı. 

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU