Diyarbakırlılar 'sosyal deneyciler'den rahatsız: Bu kent laboratuvar değil

Diyarbakır'ın son yıllarda sosyal deneyler üzerinden gündeme gelmesi kentte tepkiye neden oldu

Diyarbakırlı çocuklar üzerinden yapılan sosyal deneyler paylaşım rekoru kırarak Türkiye'nin gündemine oturdu. Ancak Diyarbakırlılar, 'tıklama istismarcılarına' tepkili.

Uzmanlar, sivil toplum ve kanaat önderleri, kentin bu şekilde gündeme gelmesinden rahatsız. 

Diyarbakır'da geçen yıl, YouTuberlar Burak Tutal ve Mert Karakaş, 'Evsiz ve aç birine yardım eder misin' konulu sosyal deney yaptı.

 

 

Bu deney Diyarbakırlı vatandaşlar tarafından yoğun ilgi gördü. Bir yıl aradan geçmeden aynı kişiler yine çocuklar üzerinden başka bir deney yaptı.

Karakaş ve Tutal, Diyarbakır'da simit satarak ailelerine katkıda bulunan çocukların yanına giderek aç olduklarını söyleyip yardım istedi.

Çocuklar tanımadıkları YouTuberlara yemek verip karnını doyurdu. Daha sonra YouTuberlar çocukların yardımı üzerine tablet bilgisayar hediye ederek "sosyal deney" şeklinde sosyal medyadan paylaştı.

Bu paylaşım Twitter'dan kısa süre içerisinde TT olurken birçok olumlu ve olumsuz tepkilere de neden oldu. Ancak Diyarbakırlıların çoğu videodan rahatsız.

Independent Türkçe olarak Türkiye gündemine oturan deneyle gündeme gelen Diyarbakır'daki STK ve kanaat önderleriyle görüştük. 

Çocuklar üzerinden deneylerin yapılması doğru değil

Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, kent için bu tür görüntülerin normal olduğunu belirterek, işin şova dönüştürüldüğünü söyledi. 

 

Mehmet KAya.jpeg
DTSO Başkanı Mehmet Kaya / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Kaya, "Bu kentin geleneğinde yardımseverlik vardır. Ancak bunun bu şekilde sunulması şovdur. Ticari mantıkla hareket edilerek çocuklar kullanılmıştır. Ne yazık ki yardımseverliği görsel şova dönüştürdüler. Çocuklar üzerinden bu tür deneylerin yapılması doğru değil. Reklam kokan bir çalışma. Vatandaş bu nedenle tepki gösteriyor. Bölgenin böyle bir şeye ihtiyacı yok. Çocukların kullanılması yanlış" ifadelerini kullandı. 

"Sosyal deney bilimsel amaçlarla yapılır"

Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan ise yapılan eleştirilere katıldığını söyledi.

Çocuklar üzerinden deney yapılmasının yanlış olduğunu belirten Erkan, "Çünkü reşit olmayan çocuklardan söz ediyoruz. Bu görüntüleri izleyen çocuklara yarın başka herhangi bir istismarcı da ona yaklaşabilir ve başka şeylere yönelebilir, böyle bir sakıncası var" şeklinde konuştu. 

Prof. Dr. Erkan, "çocukların reklam kokan davranışlara alet edilmesi" eleştirisi ile ilgili de şunları söyledi:

Bu YouTuberlar ikisi de profesyonel ve sonuçta ticari bir faaliyette bulunuyorlar. Ticari bir faaliyet karşısındakinin iznini almadan yaptığının ne olduğunu söylemeden bu tür şeylere girişiyorsunuz. Sosyal deney ismi üzerinde, sosyal deneyler bile bilimsel amaçlarla yapılır. Bilimsel amaçlarla yapılırken de belirli etik kuruldan geçmesi lazım, etik incelemelerden geçmesi lazım. Dolayısıyla; 'Ben sosyal deney yapayım diye' sokağa çıkıp istediği şeyi yapamazsınız, zaten bu bir suçtur. Sosyal deney bilimsel çalışmalarda kullanılan bir yöntemdir ama onunda belirli kuralları vardır.

"Dünyanın her yerindeki çocuklar masumdur"

Diyarbakır'ın bu tür deneyleri için seçilmesinin de bilinçli olduğunu savunan Erkan, "Zihinlerde öyle bir Diyarbakır imajı var ki buradan şu çıkarılıyor; Diyarbakır'da böyle çocuklar da var, oysa dünyanın her yerinde o yaş grubundaki çocuklar aynıdır, masumdur" dedi

Ayrıca, sosyal deney olarak çekilen videolarında bir senaryodan ibaret olabileğini söyleyen Prof. Dr. Erkan "Onun için bunlar üzerinden bir toplum analizi yapmak çok doğru değil. Sonuç olarak iyi bir imaj ortaya çıkıyor vs. ama her şeyin verilenlerin dışında da başka şeylerine bakmak gerek. Bence bu konuda tepki gösterenler de belirli ölçülerde haklılar" diye konuştu.

 

Rüstem Erkan.jpeg
Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Gizli çekim suçtur; ortada bir çocuk işçiliği var"

Videonun izinsiz çekilmesinin suç teşkil ettiğini belirten Erkan, "O yaştaki çocuğun orda çalışması bile bir suçtur ve açıkça ortada bir çocuk işçiliği var onun dışında da çeşitli şekillerde çocuk istismarı var. Ailenin haberi ve izni yok; ayrıca gizli çekim suçtur biliyorsunuz, kaydı alıyor ve aldıktan sonra yayımlıyor; çocuğun bundan haberi yok, ailesinin haberi yok" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Rüstem Erkan, sözlerine şunları ekledi:

Yani şunu söylemek istiyorum aynı yaş grubunda birçok çocuk yarın aynı şekilde diyalog kurup kötü bir şey yapabilir. Çocuklar, acaba bu da mı bana aynı şeyi yapar, o da bana tablet verir mi yoksa başka bir şey mi verir şeklinde düşünebilir. Yani bu tür şeyleri yapan kişiler hakkında mutlaka yasal işlem yapılması gerekir yoksa bu yayılabilir.

Bilimsel çalışmalarda da anket yapılsa o soruların bilimsel kuruldan geçmesi gerektiğini hatırlatan Erkan, "Herkese her soruyu soramazsın. Bu sosyal deney, sosyal bilimlerde, sosyal psikolojide kullanılan bir yöntemdir ama bu da çeşitli aşamalardan geçerek yapılır" diye konuştu. 

"Çocuklar kandırılıp tuzağa düşürebilirler"

Eski AK Parti Diyarbakır İl Başkanı ve kanaat önderi avukat Muhammed Akar ise, kentte benzer deneylerin daha önce de yapıldığını söyledi.

Diyarbakır'ın misafirperver bir kent olduğunu kaydeden Akar, "3 bin yıllık geçmişi olan ve Hz. İbrahim'in yaşadığı bir topraktan söz ediyoruz. Bu toprakların dininde, örf ve adetinde zaten hoşgörü vardır. Bu bölge medeniyetin merkezi olan bir yer. Bu misafirperverliği ve mertliği tanıtmanın başka yollarını bulmak lazım" dedi

 

Muhammed Akar.jpeg
Eki AK Parti Diyarbakır İl Başkanı ve kanaat önderi avukat Muhammed Akar / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Çocukların bu işte yer alması çocukları riskin içine sokar"

Geçmişte ve halende kent dışında Diyarbakır'a gelen insanların çoğunun otele götürülmeyip, evde misafir edilldiğini anlatan Akar, şunları söyledi:

Bu nedenle kentte bulunan evlerin çok büyüktür. İnsanlar ev satın alırken, büyük ev almak istiyor, çünkü misafir kabul eden bir toplumuz. Böylesi deneylerle Diyarbakır tanıtılmaz. Bunu çocuklar üzerinden değil, ilgili kurumlar yapmalı. Çocuklar kullanılarak sosyal deney yapıyorlar. İyi niyetli bir şey görünüyor. Ama bu konu istismar edilebilinir. Çocuğa madem tablet vermek istiyorsan bunu reklam yapmadan da verebilirsin. Bu çocuklar başkaları tarafından kandırılıp uyuşturucu veya farklı işlerde kullanabilirler.

Çocukların bu tür tuzaklara düşmemesi için daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çeken Akar, "Çünkü Diyarbakır çocuğu saftır, ailesi hep iyiliği göstermiştir. Bu çocuklarımızın korunması gerekir. Yarın başka birileri çocukların iyi niyetini istismar edip başka bir şeyler yapabilir. Çocukların bu işte yer alması çocukları riskin içine sokar" şeklinde konuştu. 

"Bu kent deney laboratuvarı değil"

Sosyal deney için Diyarbakır'ın bilinçli olarak seçildiğini belirten Diyarbakır İş İnsanları Derneği Başkanı Burç Baysal, "Geçmişten günümüze Diyarbakır'ın hem siyasal hem toplumsal konularda önemli bir yeri vardır. Dikkat edin siyasi oluşumların çoğu hiç bir şey yapmadan mesajlarını gelip Diyarbakır'dan veriyorlar. Bu deneyin burada yapılmasındaki amaçta budur. Bu tür deneyler rant elde etmek isteyenlere yol açıyor" dedi.

 

Burç baysal.jpg
Diyarbakır İş İnsanları Derneği Başkanı Burç Baysal / Fotoğraf: Independent Türkçe​​​​​​​

 

Birkaç yıldır yapılan sosyal deneylerin ilk etapta sempati ile karşılandığını, fakat defalarca tekrarlanmasının incitici olduğunu söyleyen Baysal, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

Kentin kültürel ve sosyal yaklaşımı hep sahiplenmeye dönük. Bu kentin kendini kimseye ispatlama gibi bir derdi yok. Böylesi mesajlar geçmişte kaldı. Bu kentin asıl sorunları işsizliktir, Kürt meselesinin çözümsüzlüğüdür. Bu ülkeyi yönetenlerin bu tür sorunları çözmesi gerekirken bu tür deneylerle mesele farklı yerlere çekilmek isteniyor. Bu çok incitici bir durum. Herkes gibi beni de incitti. Bu kent deney laboratuvarı değil. Gelin Kürt sorunun çözümünü laboratuvara taşıyalım. Çocukların duygusal yönlerini kullanıp rant elde edenlere izin vermememiz gerekir.


Diyarbakır Barosu tepki gösterdi

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, de görüntülerin "çocukların mahremiyetini ve unutulma hakkını ihlal ettiğini" belirterek tepki gösterdi

 

 

Çocuk Hakları Merkezi tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Sosyal medyada yayılan görüntülerde ne yazık ki bir çocuk için birden çok problem bulunmaktadır. Öncelikle çocukların görüntülerinin kontrol etmemizin mümkün olmadığı bir mecrada paylaşıldığını ve yayıldığını görüyoruz. Bu çocukların görüntülerinin şu an kimlerin elinde olduğunu veya kayıt altına alınıp alınmadığını bilmiyoruz. Çocuk istismarının çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini ve psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen her türlü örseleyici davranış olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla çocukların görüntülerinin bu kadar kişiye yayılması istismar kapsamındadır. Söz konusu görüntülerin çocukların gelişimi üzerinde olumsuz etkisi olacaktır. 

"İyiliğe bir tablet değer biçilmektedir"

Bu durum aynı zamanda çocukların mahremiyetini ve unutulma hakkını da ihlal etmektedir. Mahremiyet ve unutulma hakkı bir çocuğun en doğal hakkıdır. Çocukların birkaç yıl sonra bu görüntülerle karşılaştığında böyle bir görüntüde var olmak istememeleri ihtimalinin dikkate alınması zorunludur. Yayıldıktan sonra rıza alınmadan paylaşılan görüntülerin telafisi mümkün olmayacaktır.

Görüntülerde dikkatimizi çeken bir diğer husus çocuk işçiliği konusudur. Salgın sürecinde okulların tatil edilmesi sebebiyle çocukların eğitimden uzak kaldığını biliyoruz. Bu süreci korunaklı geçirmesi gereken çocukların bir kısmı hiçbir koruyucu önlem olmadan çalışmaya devam etmek zorunda kalmıştır. Sosyal devlet ilkesini kabul eden bir devletin çocukların çalıştırılmasına izin vermemesi gerekir. Çocuk işçiliğini önleyecek tedbirlerin alınması ve eğitimlerine devam etmelerinin sağlanması devletin ilgili makamlarının yükümlülüğündedir.  

Son olarak videoyu çeken kişilerin görünür olma arzusuyla çocukların masumiyetini kullandığını görüyoruz. Her çocuk masumdur ve paylaşımcıdır. İlgili videoda prim yapma amacıyla çocukların masumiyeti kullanılmakta ve çocuğun iyiliğine bir tabletlik değer biçilmektedir. Sen bana iyilik yaptın, bu tableti hak ettin şeklinde bir mesaj verilmesi doğru bir yaklaşım değildir.

"Miraç Çiçek hala kayıp"

Bölgenin çocuklarına geleceğin potansiyel teröristleri olarak bakıldığını biliyoruz. Bu çocuklara karşı bir önyargı bulunması sebebiyle uğradıkları hak ihlalleri haber değeri dahi taşımamakta, gündem olmamaktadır. 5 yıl önce Ağrı Diyadin'de Orhan Arslan ve Muhammet Aydemir güvenlik güçleri tarafından öldürüldüler. Failleri bulunamadı, cezasızlık zırhıyla korundu. Bu çocuklar gündem olmadı. Helin Hasret Şen, 5 yıl önce Sur'da güvenlik güçleri tarafından öldürüldü, 5 yıl boyunca sürüncemede bırakılan dosyanın ilk celsesi şubat ayında görüldü ve dosyada tutuklu sanık bulunmuyor. Helin Hasret Şen de gündem olmadı. Miraç Çiçek, Dicle ilçesinde 17 gün önce kayboldu, arama çalışmaları duyum veya ihbar olması halinde yeniden başlanacağı belirtilerek durduruldu. Miraç bulunamadı ve gündem de olmadı.  Sempatik, masum ve paylaşımcı karelerde yer almalarına gerek kalmadan tüm çocukların gündem olabilmesi, haklarının konuşulabilmesi dileğiyle.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU