Prof. Dr. Kumbaroğlu: Doğu Akdeniz'de çatışma olursa Türkiye, Yunanistan'ın işgal ettiği adaları yeniden egemenliği altına almak isteyebilir

Son dönemde Ankara-Atina hattında yükselen gerilimin amacının Türkiye'nin Libya'yla yaptığı anlaşmayı bozmak olduğunu vurgulayan Kumbaroğlu'na göre, savaş senaryoları gerçekleşirse Akdeniz'de yaşananlar Ege'yi de etkiler

Enerji savaşlarının Ortadoğu’dan Akdeniz’e kaydığını belirten Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, Lübnan’daki patlamayı yaşananlardan bağımsız görmüyor. Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmelerle ilgili Türkiye’nin haklılığını savunan Kumbaroğlu, daha fazla diplomatik adım atılması gerektiğini savunuyor / Fotoğraf: AA

Doğu Akdeniz'de son günlerde yaşananlar nedeniyle tansiyon yüksek.

Beyrut Limanı'nda yaşanan patlama Lübnan'da yeni bir sürece işaret ederken, Yunanistan ile Mısır arasında imzalanan birliktelik anlaşması Doğu Akdeniz'i yeniden hareketlendirdi.

Türkiye ve Yunanistan donanmalarının karşı karşıya gelmesiyle de sıcak temas ihtimali gündemde.

"Beyrut'takinin tesadüfi bir patlama olduğunu düşünmüyorum"

Yaşananları Lübnan'daki patlamadan bağımsız görmeyen Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, "Beyrut'u ilk ziyaret edenin Fransa Cumhurbaşkanı (Macron) olması manidar! Eskiden enerji kaynakları, Ortadoğu'daydı. Şimdi yeni saha Doğu Akdeniz oldu. İşlerin daha da kızışması muhtemel" yorumunu yaptı.

"Yunanistan'ın amacı, Türkiye'nin Libya'yla yaptığı anlaşmayı geçersiz kılmak"

Doğu Akdeniz'de artan tansiyonun asıl nedeninin Türkiye'nin kasım ayında Libya'yla yaptığı anlaşma olduğunu ifade eden Kumbaroğlu, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: 

Türkiye'nin Libya ile anlaşmasıyla burada bir gerginlik başladı ve iç savaş çıktı. Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Mavi Vatan'ının gasp edilmesi yönündeki uluslararası planlarına set çekti. Türkiye'nin Libya'daki meşru hükümet ile yaptığı anlaşma, Birleşmiş Milletler'in (BM) tanıdığı, uluslararası hukuka uygun, geçerli bir anlaşma. Bunu kabul etmeyen Yunan tarafı, Mısır'la anlaşma yapıyor. Türk tarafı da bu durumun BM deniz hukuku sözleşmesine aykırı olduğunu belirtiyor. Yunanistan'ın amacı, Türkiye'nin Libya'yla yaptığı anlaşmayı geçersiz kılmak.

Fayez el Sarrac - Erdoğan Libya Türkiye AA.jpg
Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında kasım ayında iki mutabakat muhtırası imzalanmıştı/ Fayez Al Sarraj  ve Recep Tayyip Erdoğan / Fotoğraf: AA

 

"Bu durum Yunanistan'ın Mısır'la anlaşma yapmasını cesaretlendirmiş olabilir"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ifadesiyle Türkiye'nin 21 Temmuz'da NAVTEX ilanının ardından "taviz" vermediği ancak iyi niyet göstergesi olarak "geçici bazı jestler" yapmasına ilişkin ise Kumbaroğlu, "Jest derken Merkel'in araya girmesiyle Oruç Reis'in o tarihte bölgeye gönderilmemesi ifade ediliyor ama açıkçası bu iyi niyet göstergesini neye karşı yaptığımızı anlamamıştım. Kapalı kapılar ardında neler konuşuldu bilmiyorum ama yaşananlar, ‘Türkler geri adım attı' düşüncesi oluşturmuş olabilir. Bu durum Yunanistan'ın Mısır'la anlaşma yapmasını cesaretlendirmiş olabilir" yorumunu yaptı.

"Akdeniz'de en uzun kıyısı olan ülkeyi, daracık bir alana sıkıştırma gayreti"

Hali hazırda Türkiye'ye dayatılmak istenen deniz alanını, "Akdeniz'de en uzun kıyısı olan ülkeyi, daracık bir alana sıkıştırma gayreti" olarak niteleyen Gürkan Kumbaroğlu, bunun kabul edilebilir hiçbir tarafı olmadığını ifade etti.

Kumbaroğlu, Türkiye'nin kendi durumunu gerek AB, gerek ise BM nezdinde, uluslararası hukuka dayalı olarak sürekli gündeme getirip, savunmasının şart olduğunu vurguladı. 

 

 Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu Boğaziçi Üni.jpg
Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu / Fotoğraf: Boğaziçi Üniversitesi

 

"Sıcak çatışma ihtimali her zamankinden yüksek"

Yaşananların bir hukuk savaşına dönüştüğünü belirten Kumbaroğlu, NAVTEKS'lerle birlikte savaş gemileri eşliğinde sıcak çatışma ihtimaline ilişkin ise, "Bu ihtimal her zamankinden yüksek ama umarım olmaz" yorumunu yaptı.

 "Türkiye, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilanını bir an evvel yapmalı"

Türkiye'nin Akdeniz'de sahip olduğu uzun kıyı şeridi göz önünde bulundurulduğunda, bölgede en fazla söz sahibi olması gereken ülke konumuna gelmesi gerektiğini belirten Gürkan Kumbaroğlu, öncelikle Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilanının şart olduğunu söyledi.

"İsrail'le anlaşma imzalanabilir"

Kumbaroğlu sözlerini, "Türkiye'nin Mısır, Lübnan ve İsrail ile karşılıklı kıyıları var ve Doğu Akdeniz'de anlaşma yapabilir. İsrail ile anlaşma imzalanabilir. İsrail ile anlaşma imzalanması, Filistin'le imzalanması demek. Bunun Doğu Akdeniz'deki bölge ülkeleriyle anlaşılarak yapılması daha sağlam bir temele dayandırıldığından, Lübnan ve İsrail'i de katıyorum" ifadeleriyle sürdürdü.

"Lübnan ve İsrail'le anlaşma yapılmadan da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de MEB ilan etmesi mümkün"

Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu'na anlaşma zemini sağlanamaması ihtimalini de sorduk. Kumbaroğlu bu soruya, "Lübnan ve İsrail'le anlaşma yapılmadan da Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de MEB ilan etmesi mümkün. Bu noktada ilan edilmesi gerektiğini düşünüyorum" yanıtını verdi.

"NATO'nun tavrı önemli"

Hukuki açıdan Türkiye'nin elinin güçlü olduğunu savunan Kumbaroğlu, NATO'nun tavrını da doğru bulduğunu söyledi:

Kuvvetli bir hukuki açılımla bunu geliştirmek gerektiğini vurguluyorum. NATO Genel Sekreteri (Stoltenberg) de taraf tutmadı, ‘Doğu Akdeniz'deki durum, müttefik dayanışması ruhuyla ve uluslararası hukuka uygun şekilde çözülmeli' dedi. Bunu önemsiyorum ve Türkiye'nin elinin çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum.

"Diplomatik adımları yeterli görmüyorum"

Mavi Vatan'ın "gasp edilmesi" girişimlerine karşı Türkiye'nin diplomasi ve hukuk zemininde ivedilikle adım atması gerektiğini yineleyen Gürkan Kumbaroğlu, mevut adımları yeterli görmediğini belirtti:

Türkiye'nin Mısır'la, İsrail'le, Lübnan'la proaktif bir diplomasi yürüttüğünü düşünmüyorum. Atılan diplomatik adımları yeterli görmüyorum.

 "Doğu Akdeniz'de sıcak çatışma olursa Yunanistan'ın işgal ettiği ve silahlandırdığı adalar konusunun da birlikte çözülmesi gerekir"

Oruç Reis'le birlikte Doğu Akdeniz'de sıcak çatışma olursa, Yunanistan'ın "işgal ettiği" ve silahlandırdığı adalar konusunun da birlikte çözülmesi gerektiğini ifade eden Kumbaroğlu, şunları söyledi:

Ege'de adalarımız işgal altında. Yunanistan'a devredilen 23 adadan 16'sı, silahlandırılmış. Bu durum egemenlik devir şartına aykırı. Bunun hukuki mücadelesini vermek gerek. Askeri statüsü nasıl ortadan kalkacak? Türkiye'ye mi geçecek? Akdeniz'le bağlantılı bir konu. Oruç Reis'le ilgili bir sıcak çatışma yaşanırsa, Türkiye, Yunanistan'ın işgal ettiği adaları da yeniden egemenliği altına almak isteyebilir.

Kumbaroğlu'ndan Mısır yorumu

Prof. Kumbaroğlu, Mısır'ın Yunanistan'la imzaladığı anlaşmaya ilişkin ise "Mısır, Yunanistan'la anlaşmak yerine Türkiye ile imzalayabilirdi. Karşılıklı kıyılar var, böylece daha fazla deniz alanına sahip olurdu" yorumunu yaptı.

 

Mısır-Yunanistan anlaşması Akdeniz AA.jpg
Mısır ile Yunanistan arasındaki anlaşma / Fotoğraf: AA

 

Ne olmuştu?

Son üç haftalık süreci özetlemek gerekirse; Türkiye, 21 Temmuz Salı gününden tarihinden itibaren Rodos ile Meis adaları arasında yeni bir sismik araştırma faaliyetinde bulunacağını duyuran bir NAVTEX (Denizcilere duyuru) ilan etti.

Ancak daha sonra Almanya Başkanı Angela Merkel'in araya girmesiyle Yunanistan'ın görüşme talebi kabul edilerek, Doğu Akdeniz'de sismik araştırma yapacak MTA Oruç Reis gemisinin hidrokarbon arama çalışmaları yürütmek üzere bölgeye gönderilmesinden vazgeçildi.

Türkiye'nin bu "iyi niyetli" yaklaşımına Yunanistan tam tersi yanıt vererek, 6 Ağustos Perşembe günü Mısır'la Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşması imzaladı. Türkiye ise bu anlaşmayı tanımadığını belirterek, bölgeye Oruç Reis'i gönderip sismik araştırmalara başladı.

Yaşananların ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik,  "Avrupa Birliği, Yunanistan'ın tüm Avrupa'yı 'Yunan tiyatrosu'na çevirmesine izin vermemelidir" ifadesini kullandı.

Çelik'in ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'nin yer almadığı hiçbir projenin yaşama şansı olmadığını, hiçbir oldubittiye izin verilmeyeceğini söyledi.

 

Oruç Reis gemisi AA.jpg
"Mavi Vatan" tanımına göre, Türkiye'nin sınırları 783 bin kilometre kare değil. Ülkenin üç tarafındaki denizlerle 462 bin kilometrekarelik sınırının da vatanın bir parçası olduğu ifade ediliyor / Oruç Reis gemisi / Fotoğraf: AA

 

Doğu Akdeniz'de enerji satrancı: Yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi 

Coğrafi olarak bölgeye sınırı bulunan ülkeler, Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya.

Diğer taraftan, bölgeye sınırı olmamasına karşın ABD, İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji paylaşımında gücünü korumaya çalışıyor. 

Zira ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre, Doğu Akdeniz'in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gazın yanı sıra 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU