'Müstakbel' ABD Büyükelçisi konuştu: Türkiye'ye doğru kararı vermesi için baskı yapacağım

ABD'nin Türkiye Büyükelçisi olabilmek için Senato onayını bekleyen David Satterfield, S400 krizinden seçim tartışmalarına, PKK ile mücadeleden Suriye politikasına kadar birçok konuda görüşlerini anlattı

Halen ABD Dışişleri Bakanlığında Yakın Doğu İlişkilerinden sorumlu müsteşar olarak görev yapan Satterfield, Ankara Büyükelçisi olabilmesi için Senatoda yapılacak oylamayı bekliyor / Fotoğraf: AA

ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD’nin Ankara Büyükelçiliği görevine aday gösterdiği David Satterfield, Senato Dış İlişkiler Komisyonu’nda soruları yanıtladı ve onay süreci kapsamında ifade verdi.

Türkiye ile ilişkilerin büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyleyen 'müstakbel' büyükelçi, “Türkiye Rusya’dan S-400 satın alarak F-35 programına katılımını riske atıyor. CAATSA (Yaptırımlarla Karşı Koyma Yasası) kapsamında yaptırımlarla karşı karşıya. Türkiye seçimini yapmalı. Tarihin en başarılı askeri ittifakında önemli bir ortak olarak kalmak mı istiyor yoksa bu ittifakı baltalayan pervasız kararlar vererek ortaklığın güvenliğini tehlikeye mi atmak mı?” dedi.

Satterfield, “Büyükelçi olarak onaylanırsam Türkiye’ye doğru stratejik seçimi yapması için baskı yapacağım" diye konuştu.

Büyükelçilik görevinin onaylanması halinde en önemli önceliğinin Türkiye’de yaşayan Amerikan vatandaşlarının güvenliğini sağlamak olacağını vurgulayan Satterfield şöyle dedi:

“NASA fizik mühendisi Serkan Gölge dahil bütün vatandaşlarımız ve diplomatik misyon çalışanlarımız özgür kalıncaya ve aileleriyle birlikte evlerinde kalıncaya kadar çabalayacağım. Genel olarak, Amerika Türkiye’de demokrasi ve bireysel özgürlüklere saygı alanındaki durumdan endişeli. Görevimin onaylanması halinde, Türkiye’nin NATO müttefiki statüsünün gereklerini tam olarak yerine getirmesine, Türkiye’ye içerde ve dışarda insan hakları taahhütlerine saygı göstermesi konusunda meydan okumak için çalışacağım.”

Senato Dışişleri Komisyonu’ndaki oturumun soru cevap bölümünde de Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 füze savunma sistemi ve F-35 projesi öncelikli gündemdi.

David Satterfield bir senatörün, “Türkleri sadece bizimle değil NATO ile de uyumlu hareket etmenin onların çıkarına olduğunu anlamalarını nasıl sağlayacaksınız?” sorusuna  “Türk hükümetine en üst düzeylerde hem kamuoyu önünde hem de özel görüşmelerde, S-400 alımının gerçekleşmesi halinde F-35 programına katılmasının mümkün olmayacağının mesajını en net ifadelerle iletiyoruz. S-400 alırlarsa Patriot alamayacaklarını söyledik. Türkler S-400’leri alırlarsa bu kısa ya da uzun vadede akıllıca bir adım olmayacak. S-400 alımının ne gibi sonuçlarının ve Patriot gibi son derece cazip, ne gibi alternatiflerin olduğunu her düzeyde anlatmak için elimizdeki her imkanı kullanacağız” şeklinde cevap verdi.

"Yaptırımlar uluslararası piyasaları sallayacak" 

Demokrat Partili New Jersey Senatörü Bob Menendez ise “Umarım Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’nın blöf yapmadığını net bir şekilde anlar. Buradaki soru Türkiye’nin yaptırımla karşılaşıp karşılaşmayacağı değil, karşılaşacak olması. Ve eğer karşılaşırsa, ki görmek istediğim şey bu değil, Türkiye ekonomisi çok büyük bir darbe almış olacak. Yaptırımlar uluslararası piyasaları sallayacak, doğrudan yabancı yatırımcıları ürkütecek, Türkiye’nin havacılık, uzay ve savunma sanayisini felce uğratacak. Bu yüzden siz de onaylıyorsanız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu anlaşmanın risklerini ve olası sonuçlarını anladığından emin olma konusunda size güvenebilmeyi bekliyorum" dedi.

Senato’daki oturumda 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler de konuşuldu. Senatör Jeanne Shaheen, “Türkiye önemli ama demokrasi açısından geri gidişin söz konusu olduğu bir müttefik. En fazla sayıda tutuklu gazetecinin olduğu ülke. Yerel seçimler yapıldı, sonuçlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinden itiraz var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İstanbul seçim sonuçlarını manipüle etmesine izin verilmesi ve seçimin baştan yapılması durumunda Amerika’nın yanıtı ne olmalı?” diye sordu.

Satterfield, “Varsayımsal olarak yorum yapmayacağım ama bizim mevcut pozisyonumuzun şu anda ne olduğu ve bundan sonra ne olacağını söyleyeyim. Adil, özgür ve şeffaf seçim süreci her demokrasinin temel unsurudur. Türkiye bir demokrasi. Bu şeffaf sürece tüm tarafların tam olarak saygı göstermesini bekliyoruz ki sandığa gidenlerin iradesi sonuçlarda kabul görsün. Önümüzdeki günlerde süreci çok yakından izlemeye devam edeceğiz” yanıtını verdi.

Senato’daki oturumda, PKK terörü, Kürt sorununun yanı sıra Suriye krizi bağlamında Türkiye’nin YPG konusundaki rahatsızlığı da gündeme geldi.

David Satterfield, “Türkiye’nin PKK terörüyle ilgili meşru kaygıları var. Biz de Türkiye gibi PKK’yı terör örgütü olarak görüyoruz. Masum Türkleri hedef alan bu örgüte karşı Türkiye ile ortaklığımızı pek çok düzeyde ve operasyonel anlamda sürdürüyoruz. Türkiye’nin Kürt toplumunu tamamıyla Türk toplumuna entegre etmesi çabalarını memnuniyetle karşıladık. O anlamda olumlu adımlar atıldı. PKK ve terör konusunda aynı pozisyondayız. Türkiye’nin bu anlamda son derece meşru kaygıları var” şeklinde konuştu.

Satterfiel kimdir?

Satterfield, ABD Dışişleri Bakanlığının en kıdemli kariyer diplomatlarından biri olarak öne çıkıyor.

1980 yılından beri özellikle Ortadoğu'da birçok farklı görevde bulunan Satterfield, 1954 yılında doğdu.

Hali hazırda ABD Dışişleri Bakanlığında Yakın Doğu İlişkilerinden sorumlu müsteşar olarak görev yapan Satterfield, Türkiye, Rusya ve İran arasındaki Astana sürecine ABD'nin gözlemcisi olarak katıldı.

Satterfield, eski Başkan Barack Obama döneminde ise Sina Yarımadası'nda barışı korumakla yükümlü "Çok Uluslu Güç ve Gözlemciler"in genel direktörü olarak görev yaptı. Satterfield, yine Obama döneminde 2013-2014 yıllarında Mısır'da geçici maslahatgüzar olarak bulundu.

George W. Bush döneminin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Irak'tan sorumlu kıdemli danışmanı olarak görev yapan Satterfield, Lübnan, Suriye, Tunus, Suudi Arabistan Büyükelçiliklerinde de farklı birçok görevde yer aldı.

2017'de göreve başlayan Trump yönetimi, aynı yıl içinde Türkiye Büyükelçisi John Bass'ı Afganistan Büyükelçisi olarak atamış, Bass'tan sonra Türkiye'ye büyükelçi ataması yapılmamıştı.

 

 

 

DAHA FAZLA HABER OKU