Uyuşturucu bağımlılığı, insan ve toplum sağlığını tehdit eden sorunların başında geliyor.
Kimi iddialara göre Türkiye’de bir milyonun üzerinde insan uyuşturucu kullanıyor.
Uyuşturucu bağımlılığı yalnızca kullanan kişiyi değil ailesinin hatta çevresinin de hayatını alt üst eden bir sorun.
Aile içi şiddet başta olmak üzere, birçok suç olayının ardında çoğu zaman kayıtlara geçmese dahi uyuşturucu veya alkol bağımlılığı yatıyor.
İki çocuğu da ortaokulda uyuşturucuya başladı
Uyuşturucu sorununun en büyük acısını ise hiç şüphe yok ki anneler çekiyor.
Hatay’da yaşayan 44 yaşındaki iki çocuk annesi Ayfer D., bu sorunu yaşayanlardan sadece birisi.
24 yaşındaki büyük oğlu Mert ile 21 yaşındaki Berk, 10 yıldan beri uyuşturucu bağımlısı.
İkisi de ortaokul döneminde başladıkları uyuşturucunun zaman içerisinde bağımlısına dönüşmüşler.
Ayfer D., bu kadar küçük yaşta uyuşturucuya başlamalarını oturdukları mahalledeki ortamın kötü olmasına bağlıyor.
“Evimin içinde bile kapım kilitli yaşıyorum”
Normal zamanlarda kendisine karşı sevgi dolu olan çocuklarının uyuşturucu krizine girdiklerinde veya kullandıklarında adeta bambaşka birer insana dönüştüklerini söyleye Ayfer D., yaşadıklarını şöyle antlattı:
Allah düşmanımın bile başına vermesin. Ben evimin içinde bile kapım kilitli olarak yaşıyorum, her an her şey olabilir. Sonuçta krize girebilir, ona o an para veremeyebilirim ve çıldırıp kafama vurabilir.
“Uyuşturucu için para vermediğimde evi birbirine katıyorlar”
Mert de Berk de çalışmıyor. Eşi de çalışmadığı için evin bütün geçimi bir işyerinde yemek yapan Ayfer D.’nin üzerine kalmış.
Ayfer D., Mert ve Berk’in uyuşturucu alabilmek için kendisinden para istediğini, mecbur kalıp her gün bir miktar da olsa para verdiğini söyledi.
Ayfer D., para vermediği zaman çocuklarının olay çıkararak evi birbirine kattıklarını, evde buldukları ne varsa sattıklarını iddia etti.
Öyle ki evdeki eşyaların tabak çanaklara kadar defalarca çocukları tarafından uyuşturucu almak için satıldığını öne sürdü
Hatta bir keresinde eve almadığı çocuklarının, demir kapıyı kırarak girdiklerini ve içerideki televizyonu çıkarıp sattıklarını söyledi.
Yine Ayfer D.'nin iddiasına göre polise şikayet ettiğinde de “Kendi evleri hırsızlık kapsamına sokamayız” cevabını aldı.
Eşyaları her seferinde hayırseverlerin yardımı ile tekrar alınsa da onlar da çok uzun süreli olmadı, yine çocuklarınca satıldı.
Bağımlı çocukların bazen kendileri dışında ailelerine de zarar verebildiğini söyleyen Ayfer D. yine yaşadıkları Hatay’da bir kadının bağımlı çocuğu tarafından darp edilerek öldürüldüğü iddia etti.
“10 yıldır huzurlu bir akşamım olmadı”
“10 yıldır huzurlu bir akşamımım olmadı” diyen Ayfer D., çocukları tarafından darp edilme riski yaşadığı için birkaç kere uzaklaştırma kararı aldırdığını belirtti.
Polisler kendisini sığınmaevine yerleştirmeyi teklif etmiş ancak ana yüreği her şeye karşın çocuklarını yalnız bırakmaya el vermemiş.
“Çocuklarımın eridiğini görmenin acısıyla yaşıyorum”
“Parayı versem de kurtuluşum yok. Her gün çocuklarımın eridiğini görmenin acısıyla yaşıyorum. Pandemi sürecinde daha da fazla kullanmaya başladılar. Nereden nasıl buluyorlar bilmiyorum. Sokağa çıkma yasağında bile dışarı çıktı 3 bin lira cezayı yedi yine gitti uyuşturucuyu buldu” diye anlatıyor yaşadıklarını.
Tedaviden kaçtılar
Ayfer D., tedavi olması için Berk’i geçen yıl Adana Amatem’e yatırdığını bir ay sonra çıkıp geri geldiğini, Mert’i de başka bir ildeki Amatem’e göndermesine rağmen onun da kaçıp geri geldiğini söyleyerek bağımlı aileleri olarak taleplerini şöyle sıraladı:
Bağımlı aileler olarak sesimiz duyulsun. Uyuşturucu bağımlılığının tedavisi kişilerin kendi isteğine, iradesine bırakılmasın. Zorunlu olsun. Tedavi olmadan, iyileşmeden çıkmak yasaklansın. Her yere bir tedavi merkezi kurulsun.
"Hastalık, yasak demediler yine madde aradılar"
Ak Hayatlar Uyuşturucu ve Bağımlılıkla Mücadele Derneği Başkanı Derya Ülger, pandemi sürecinde Amatem’lerin kapalı olmasından dolayı bağımlı gençlerin ve ailelerinin çok zor durumda kaldığını belirterek, şöyle konuştu:
Normal bir çocuğu bile evde tutmanın zor olduğu günlerde bu çocukları tutmanın aileleri açısından ne kadar zor olduğunu düşünün. Sokağa çıkma yasağı, hastalık demeden madde aradılar. Bir yerde lağımda bulunan genç, krize girip madde bulmak için bu yolu denediğini söyledi. Ankara’da bir annemiz madde bağımlısı çocuğu tarafından darp edilerek, kafatası çatladı.
Amatem’ler yeniden açılıyor
Ülger, geçen 26 Haziran’da Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve Amatem başhekimleri arasında yapılan toplantı ile Amatem’lerin yeniden açılması kararının alındığını belirterek, “Açılış için resmi yazıyı bekliyoruz. Sadece bizde tedavi için bekleyen 300 kişi. Bize başvuran insanları bağımlılıkla mücadelede başarılı bir mode oluşturan Sayın Müberra Kulu yönetimindeki Tokat Dr. Cevdet Akyan Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ‘ne yönlendiriyoruz" diye konuştu.
"Amatem'lerin sayısı değil başarı oranları yükseltilmeli"
Ülger ‘in bağımlılıkla mücadele için önerileri ise şunlar…
- Amatemler ve Çematem’lerin güvenlik zafiyeti olmasından dolayı tedaviler güvenli bir şekilde bitirilemiyor. Amatem’lerin sayısının artması yerine başarı oranlarını yükseltmek için çalışma yapmak gerekiyor.
- Tedavi sonrası devlet tarafından rehabilitasyon merkezlerinin açılması ve bunların yatılı olması gerekiyor.
- Yerel yönetimlerin görevi sadece yol ve temizlik yapmak değildir. Belediyeler de yatılı rehabilitasyon merkezleri oluşturmalıdır. Bu konuda Gaziantep Belediyesi başarılı bir çalışma yürütüyor.
- Madde bağımlıların tedavi sonrası dezavantajlı gruplar arasında sayılıp kamu kurumlarında istihdamının sağlanması gerekiyor.
- Uyuşturucuya karşı mücadele eden sokak ekiplerinin sayısının arttırılması gerekiyor.
“Kimi dernekler tedavi adı altında aileleri sömüyor”
Ülger bazı derneklerin kimi zaman dini değerleri de kullanarak bağımlılığı tedavi ediyoruz adı altında yanlış uygulamalara imza attıklarını iddia ederek, bu konuda şu uyarıda bulundu:
Sağlık Bakanlığı’nın rehabilitasyon yönetmeliği dışında dernek çatısı altında bazı saçma sapan tedavi ve rehabilitasyon yapan yerlere işlem yapılmalı. Her önüne gelen uyuşturucuyla mücadele adı altında dernek kurmamalı. Aileler, 'Uyuşturucuyu bıraktırıyoruz' diyen kimi dernekler tarafından maddi manevi sömürülüyorlar ve uygulanan tedavi de bir işe yaramıyor.
© The Independentturkish