Iraklı göstericilerden 'vatansever subaylara' yardım çağrısı

Tahrir’deki göstericiler, yayınladıkları açıklamada, "Savunma Bakanlığı’nda görev yapan vatansever subayları, kaçırma ve şiddet eylemleri nedeniyle göstericilerin ve meydanların güvenliğine doğrudan müdahale etmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı

Irak’ın güneyindeki Basra kentinde yönetim karşıtı protestolar / Fotoğraf: AFP

Irak’ın başkenti Bağdat’ta bulunan Tahrir Meydanı’ndaki göstericiler, Savunma Bakanlığı’nda görev yapan ve ‘vatansever subaylar’ olarak isimlendirdikleri yetkililere, protestolarda yaşanan kaçırma ve şiddet eylemlerine müdahale etme ve göstericileri koruma çağrısında bulundu.

Göstericiler ayrıca ‘reddedilen isimlerin’ yeniden başbakanlık makamına oturmasını kabul etmediklerini bildirdi.

Savunma Bakanlığı’ndan söz konusu çağrı hakkında herhangi bir açıklama yapılmadı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Iraklı göstericiler, siyasi partilerin daha önce ileri sürdüğü ancak protesto grupları tarafından reddedilen isimlerin yeniden başbakanlık makamına aday gösterilmesine tepki gösterdi. Bu isimlerin en başında Basra Valisi Esad el-İdani, eski bakanlar Ali eş-Şukri ve Muhammed Şiya es-Sudani ile Ulusal İstihbarat Kurumu Müdürü Mustafa el-Kazımi geliyor.

Devleti paylaştırma

Tahrir’deki göstericiler, yayınladıkları açıklamada, "Savunma Bakanlığı’nda görev yapan vatansever subayları, kaçırma ve şiddet eylemleri nedeniyle göstericilerin ve meydanların güvenliğine doğrudan müdahale etmeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı.

Açıklamada, "Siyasi partiler, halkın siyasi süreci düzeltilmesi ve dar hesaplara hizmet eden etnik kota geleneğine son verilmesi talebini görmezden gelerek devleti paylaştırmaya ve zenginliklerini bölüşmeye devam ediyor" denildi.

Göstericiler, açıklamada yeni başbakan adayı seçimi sürecine de değinerek, daha önce meydanların reddettiği adayları yeniden ileri sürme girişimlerine karşı olduklarını bildirdi.

Göstericiler, başbakanlık koltuğuna oturacak kişinin, ‘erken seçimleri en geç yıl sonunda düzenleyeceğine dair taahhütte bulunma, güvenliği sağlama, silahları devlet elinde toplama ve göstericilerin katillerini adalete teslim etme şartlarını kabul etmesi gerektiğini’ vurguladı.

Yardım çığlığı

Eski Savunma Bakanlığı Müsteşarı Maan el-Cuburi, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "Bu çağrının amacı, Mısır’da Sisi’nin attığı adıma benzer bir adımın burada atılmasıdır. Ancak Irak’ın durumu nispeten farklı. Zira ordu içindeki mevcut yapılar bağımsız değil hatta iktidara diğer tüm kurumlardan daha çok bağlıdır" dedi.

Cuburi, "Vatansever subayların müdahale etmesi ve kanunları uygulaması halinde ortada İran’a bağlı silahlı gruplar var ve partilerin yanında yer alan bu gruplar böyle bir adım için tehlike oluşturabilir. Subaylar göstericilerden yana olsa dahi böyle bir adımın atılması zor" ifadelerini kullandı.

Cuburi, göstericilerin çağrısını ‘emniyet güçlerinin protesto gruplarının güvenliğini sağlamada yetersiz kalmasına karşı atılan yardım çığlığı’ diye niteledi.

Cuburi, "Gösterici ölümlerinden sorumlu tutulan ‘üçüncü taraf, casuslar veya keskin nişancılar’ olarak isimlendirilen faili meçhul cinayetlerde henüz hiç kimse tutuklanmadı. Devlet bunları biliyor ancak bunlara karşı adım atmaktan aciz. Derin devlet olarak isimlendirilen yapı, hükümete iradesini dayatıyor. Bu çağrı, emniyet ve ordunun göstericilerin isteklerini karşılamada başarısız olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

İsyan çağrısı

Iraklı stratejist Sermed el-Beyati, "Bu çağrı, bir bakıma isyan çağrısıdır. Asker ise askeri emirlere uymakla yükümlüdür. Bunun yerine Cumhurbaşkanı’na ve siyasi deneyimi bulunan yüksek rütbeli emekli askerlere çağrı yapılarak, bu askerlerden oluşturulacak küçültülmüş bir hükümetin ülkeyi Birleşmiş Milletler gözetiminde erken seçimlere götürmesi talebinde bulunabilirlerdi. Subayları müdahale etmeye çağırmak, güvenlik güçleri içerisinde daha büyük çatışmaların çıkmasına sebep olabilir" dedi.

Independent Arabia’ya konuşan Beyati, "Göstericiler haklılar. Siyasi partilerde gördükleri karşısında ümitsizlik içerisindeler. Zira bu partiler göstericileri görmezden gelerek kendi aralarında müzakere yapmaktadır. Ayrıca gerekli güvenlik tedbirlerinin olmayışı göstericilerin ümitsizliğini artırıyor. Buradaki sorun, birbirini suçlayan iki tarafın olmasıdır. Bir taraf, vatandaşı ve devlet kurumlarını korumak için askeri emirleri yerine getirmekle yükümlü, diğer taraf ortada bir zulüm ve insan hakları ihlali olduğunu düşünmekte. Bunun çözümü, öldürme araçlarından uzak kalarak, dünya ülkelerinin protestoculara karşı izlediği yöntemlerle yetinmektir" ifadelerini kullandı.

Beyati, partilerin göstericilerin iradesini göz önüne alma ihtimalinin olup olmadığı sorusuna, "Bu partiler göstericilerin taleplerini sınırlı ölçüde göz önünde bulunduruyor ve kendi çıkarlarını her şeyin üstünde görüyor. Bu durum da ülkeyi uçurumun kıyısına sürüklüyor" diye yanıt verdi.

Kaçınılmaz çatışmalar

El-Irakiye Üniversitesi Medya Profesörü Fadıl el-Bedrani, Independent Arabia’ya verdiği demeçte şunları söyledi;

"Siyasi partiler artık protesto meydanlarından korkmuyor ve her türlü riski göz ardı ederek plan yapıyor ve düşünüyor. Gösterici faktörü onlar için eskide kaldı. Birçok faktör göstericilerin seslerinin geri planda kalmasına neden oldu. Bunların başında da koronavirüsü salgını gelmekte. Siyasi elitler daha önce özellikle ölü sayılarının artmasının ardından uluslararası toplumun vereceği tepkiden endişe ederdi. Ancak protestoların üzerinden 5 ay geçmesine rağmen herhangi bir uluslararası tepki gelmedi. Tabi bu da siyasi partilere, göstericilerin taleplerine aldırış etmeksizin adım atması yönünde güç verdi. Koronavirüs krizinin sona ermesinin ardından çok büyük bir halk hareketinin başlayacağı görüşündeyim. Çatışmalar kaçınılmaz olacak."

ABD ve İran anlaşmazlığının yansıması

Siyaset Bilimi Profesörü Kahtan el-Hafaci, "Siyasi partiler göstericilerin taleplerini dikkate almıyor. Nitekim göstericilerin karşı çıkmasına rağmen Muhammed Tevfik Allavi’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesi bunun kanıtıdır. Allavi’nin bu konuda başarısız olması ise siyasi partiler arasındaki çıkar çatışmalarından kaynaklandı, göstericilerin taleplerinin gözetilmesinden değil" dedi.

Independent Arabia’ya konuşan Hafaci, "Siyasi partiler ile göstericiler arasında bir güven krizi var. Bu nedenle siyasetin aldığı her karar reddedilecektir. Partilerin yeni başbakan adayı üzerinde uzlaşı sağlayabileceklerine ihtimal vermiyorum. Çünkü ABD ve İran arasındaki anlaşmazlıklar siyasi partilere yansıyor ve bu durum olası bir uzlaşıyı engelliyor. Göstericilerin kararlı duruşu da aynı zamanda başbakan seçimi konusunu daha da zorlaştırıyor. Siyasiler, oyalama taktiğinin kendi çıkarlarına yaradığını düşünüyor fakat durumun bu şekilde çözümsüz kalmaya devam etmesi, uluslararası toplumun daha çok baskı uygulamasına ve Irak’a karşı daha zor seçeneklere başvurmasına sebep olabilir" ifadelerini kaydetti.

Göstericilerin aday çıkarması

Iraklı aktivist Mahmud Hamid, "Göstericilerin aday çıkarmaya niyeti yok. Çünkü gençler siyasi partilerin göstericilerin adaylarını başarısızlığa uğratma konusunda başarılı olacağına inanıyor" dedi.
Hamid, ‘vatansever subaylara’ kendi üstlerinden bağımsız hareket etme çağrısı hakkında şunları söyledi;

"Iraklı subaylara yönelik çağrı, hükümetten bağımsız hareket etme çağrısıydı. Zira hükümetin düşürülmesi de göstericilerin ana talebi. Bakanlar ise kota siyasi sisteminin bir parçası ve çıkarlarını korumak adına devrimi engellemeye çalışıyor. Ordunun Irak Devleti’nin bir erkanı olması sebebiyle orduya çağrı yapıldı. Ordu, ülkeyi ve vatandaşları, yasal ve ulusal sorumluluklarını terk edenlere karşı korumada birinci dereceden sorumludur."

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Halil Erdoğan

independentarabia.com/node/100551

DAHA FAZLA HABER OKU