Van Başkale’deki deprem, yapı stokunu yeniden hatırlattı: Ölümlerin asıl sebebi mühendislik kurallarına göre inşa edilmeyen yapılar

Türkiye’deki yapıların durumu yeniden sorgulanıyor. Uzmanlar, orta büyüklükteki depremlerde can kaybı ve yıkımın olmasını, deprem yönetmeliğine uygun olmayan yapılaşmaya bağlıyor. Mühendislik ilkelerine göre inşa edilmeyen yapılar ölüme davetiye çıkarıyor

Türkiye-İran sınırındaki deprem, can kaybının yanı sıra Van'ın Başkale ilçesine bağlı kırsal mahalleler Özpınar, Güvendik, Kaşkol ve Gelenler'de yıkıma yol açtı / Fotoğraf: AA

İran’ın Hoy kentinde pazar sabahı 08.53’te gerçekleşen 5,9 büyüklüğündeki deprem, Van’ın Başkale ilçesini vurmasının yankıları devam ediyor.

4’ü çocuk 9 kişinin yaşamını yitirdiği, 9’u ağır 37 kişinin de yaralandığı iki köyde, kerpiçten ve moloz taşlardan yapılan evlerin çoğu yıkıldı.

Bu durum özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi kırsalındaki yapıların depreme ne derece dayanıklı olduğu sorusunu gündeme getirdi.

”Çevre dostu” olarak bilinen ve bölgede sıklıkla kullanılan kerpiçten ve taşlardan inşa edilen evlerin yanı sıra kent merkezlerindeki yapıların deprem yönetmeliğine uygunluğu da bir kez daha tartışma konusu oldu.

İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul Gelişim Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ali Etemadi ve TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan, kerpiç evler başta olmak üzere depreme dayanıklılık, fay hattında yapılaşma ve alınabilecek önlemleri, Independent Türkçe’ye değerlendirdi.

Uzmanlara göre, doğru mühendislik ve mimarlık ilkeleri gözetilmeyen, depreme dayanıklı tasarım ilkelerinin hiçe sayıldığı pek çok yer bulunuyor ve bu yapıların olası bir depremde yıkılması an meselesi…

 

Van deprem İran sınırı AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

“Güçlü yer ivmeleri kerpiç binalarda yıkıcı etki bırakıyor”

Bölgedeki yapı stokunun kerpiç yığma binalardan oluştması nedeniyle ölümlerin yaşandığını belirten İstanbul Gelişim Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ali Etemadi, bu tip yapıların kütlelerinin fazla olmasına karşın deprem performanslarının çok düşük olduğunu ve güçlü yer ivmelerinin bu tip binalarda yıkıcı etki bıraktığını söyledi.

Etemdai, İran tarafındaki yapılaşmaya ilişkin olarak ise, “Burada yapı stoku ağırlıklı olarak 1,2 katlı, pişmiş tuğlayla yapılmış yığma binalar ve çelik konstrüksiyondan oluştuğu için yapısal olarak ciddi hasarlar bulunmasına rağmen can kaybı olmamıştır. Bu tip yığma binalarda duvar birleşim yerlerinde betonarme kolonlar kullanılır, böylece süreklilik sağlanarak binaların tamamen çökmesi riski ciddi ölçüde azaltılır" ifadelerini kullandı.

 

Ali Etemadi İstanbul Gelişim Üniversitesi.jpg
Ali Etemadi / Fotoğraf: İstanbul Gelişim Üniversitesi

 

“Bölgede birçok aktif fay var”

İran tarafındaki Hoy fayı ile Kuzey Tebriz fayının devamı olan bölgenin sismik açıdan daha detaylı şekilde araştırılmasının şart olduğunu söyleyen Ali Etemadi, bölgede birçok aktif fayın bulunduğu uyarısında da bulunuyor.

“Başkale’deki yapılar depreme uygun değil”

İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe ise kuralına uygun şekilde inşa edildiğinde kerpiç evlerin depremde yıkılma tehdidinin bulunmadığı görüşünde.

Bir yapı malzemesi olan kerpiçin, duvar çerçevesi ve bölme duvarlar gibi yerlerde taşıyıcı sisitem olarak da kullanıldığını belirten Gökçe, "Doğru malzemeler seçip, üretimini doğru yapmak gerekli. Böyle inşa edildiğinde sorun yok” ifadelerini kullandı.

“Deprem de bir yüktür“ diyen Gökçe, belli çerçevede projelendirilmeyen, kapasitesinin dışında yük bindirilen yapıların depremde yıkılacağını belirtti.

Başkale’de sadece kerpiç yapıların bulunmadığını vurgulayan Gökçe, moloz taşların üst üste sıralanıp, bağlayıcı olarak harç toprağın, çimento yerine de çamurun kullanıldığını ve bu sebeple yapıların büyük bölümünün yıkıldığını kaydetti.

 

Van Başkale deprem mezar AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

 “Sorun fay hatlarında değil, bizde”

Fay hattındaki yapılaşmayı da değerlendiren Cemal Gökçe, depreme dayanıklı yapı üretilirse korkmaya gerek kalmayacağını vurguladı:

Fay hatlarıyla yıllardır birlikte yaşıyoruz ama sorun fay hatlarında değil, bizde. Biz bu hatların deprem üreteceğini bildiğimiz halde önlem almıyoruz. Depreme dayanıklı yapı üretirsek, faylardan da depremden de korkmaya gerek yok. Sorun faylarda değil, o fayların üreteceği alandaki yapıların yetersizliğinde. Deprem yönetmeliklerini dikkate alıp, standartlara uyup, depreme dayanıklı bina yaparsanız, sorun ortadan kalkar.

Cemal Gökçe İHA.jpg
Cemal Gökçe / Fotoğraf: İHA

 

“Kaçak katlı yapılar yıkılmalı”

“En tehlikeli yer İstanbul” diyen Gökçe, Yeşilyurt apartmanı örneğini vererek, bazı yapıların depremi bile beklemeden yıkıldığını hatırlattı:

Depremden sonra insanların dışarıya çıkacakları yerler azaldı. Kaçak şekilde, mühendislik hizmeti almadan yapılan tonlarca yapı var. Geçen sene 6 Şubat’ta Kartal’da Yeşilyurt apartmanı çöktü çünkü 3 kat kaçak kat çıkmışlardı! İnsanın sırtına taşıyacağı yükten fazlasını koyarsanız ne olur? Taşıyamaz! İşte yapılar da taşıyamıyor. Deprem de bir kuvvettir, yüktür. Ama depremi bile beklemeden yıkılıyor bazı yapılar. Belli kat adedine göre ruhsatlı olarak yapılmış ama sonradan kaçak katlar ilave edilmiş yapılar yıkılmalı.

“Rant uğruna…”

Geçmişte deprem yönetmeliklerine uygun yapılan binaların yıkılmasına gerek olmadığını, güçlendirme yoluna gitmenin daha doğru olduğunu ancak işin ticarete dönüştürülerek, “rant” uğruna yıkımların yapıldığını savunan Gökçe, şu ifadeleri kullandı:

2000 sonrası yapıları bile yıktılar, kentsel dönüşümü bu noktaya oturttular. Yık-yap anlayışı. Bunlar öncelikle mühendislik işi! Müteahhitler işini yapsın. Ayrıca bizler çevreci bireyleriz, kaynakların doğru kullanımından yanayız.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

“Normal şartlarda bu depremlerde binalarda yapısal hasarlar bulunmamalı”

6,8 büyüklüğündeki Elazığ Sivrice, 5,8’lik Silivri ve İran’ın Hoy kentinde gerçekleşip Van Başkale’yi etkileyen 5,9’luk depremlerin orta büyüklükte depremler olduğunu hatırlatan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan, "Normal şartlarda bu depremlerde binalarda yapısal hasarların bulunmaması gerekli" dedi.

Aysun Aykan da Cemal Gökçe ve Ali Etemadi gibi Başkale’deki yapılaşma nedeniyle son depremin yıkıma neden olduğunu söyledi:

Özellikle son depremlerde kırsal mahallelerde yer alan binalardaki hasarlar göz önünde bulundurulduğunda, bu yapıların iyi olmadığını, yapı stoku bakımından depreme güvenli olmadığını söyleyebiliriz ve bu bakımdan yapısal hasar fazla olabiliyor. Kırsal bölgelerde yaygın olarak yığma yapılar karşımıza çıkmaktadır. Yığma yapılar, taşıyıcı sistemi tuğla ve doğal taşlar gibi farklı malzemelerden yapılmış, düşey duvarlardan oluşan yapılardır. Yığma yapıların tercih edilmesinin nedeni, yerel malzemelerden kolaylıkla yapılabilir ve ekonomik olmalarıdır. Bu tür yapılar genellikle, yeterli mühendislik bilgisi olmadan, standartlara bakılmaksızın gelişigüzel olarak inşa edildiğinde hasar oluşabiliyor. Bu yüzden her türlü yapıyı tasarlarken mühendislik hizmet alınması kritik önem taşıyor.

 

Aysun Aykan Independent Türkçe.jpg
Aysun Aykan / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

“Türkiye deprem ülkesidir”

Her şeydne önce Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu kabul etmek gerektiğini vurgulayan  Aysun Aykan, son depremlerin, en çok ölüm ve hasarın doğrudan fay zonları ve hatları üzerinde kurulan yerleşim birimleri ile mühendislik hizmeti alınmamış binalarda meydana geldiğini gösterdiğini söyledi.

“Bu bölgede büyük depremlere neden olacak faylar da bulunuyor”

Başkale’yi etkileyen depremin Arabistan Levhasının kuzeye doğru hareketiyle Anadolu Levhasını sıkıştırması sonucu oluştuğunu anlatan Aykan, “Diri Fay haritasına baktığımız zaman  Türkiye’nin güneydoğusunda Başkale Fay Zonu bulunuyor. Kuzeydoğuya doğru devam eden ve İran’ı kapsayan bu fay zonu, yaklaşık 55-60 km uzunluktadır ve deprem bu fayın kuzey ucunda oldu.  Bu bölgede büyük depremlere neden olacak faylar da  bulunuyor” ifadelerini kullandı.

Aykan, ülkemizdeki depremler incelendiğinde sorunun doğrudan fay zonları ve hatları üzerinde kurulan yerleşim birimleri, yerel zemin özellikleri ve mühendislik hizmeti alınmamış binalardan kaynaklandığını anlattı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU