Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan koronavirüs açıklaması: Bir tedbirim yok, her sabah pekmez içerim

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündemdeki konuları değerlendiren Erdoğan koronavirüsten korunmak için özel bir tedbirinin olmadığını, her sabah bir kaşık dut pekmezi içtiğini söyledi

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ukrayna ziyaretinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, Ukrayna ile tesis ettikleri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 8'inci toplantısını gerçekleştirdiklerini ve 7 anlaşma imzaladıklarını söyledi. Ukrayna ile Türkiye'nin ticaret hacminin yaklaşık 5 milyar dolar olduğunu anımsatan Erdoğan, 2023 itibarıyla 10 milyar dolar gibi bir hedef belirlediklerini ifade etti.

Erdoğan, Kırım Tatarları konusundaki pozisyonlarının net olduğunu, Kırım'ın ilhakını tanımadıklarını ve haklarını korumak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin de bu konuda kararlı olduğunu gördüğünü vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

O da özellikle 'Kırım Tatarları konusunda hassasiyetiniz nedir' diye bunları benden ayrıca öğrenmek istedi. Ben de kararlılığımızı söyledim. Hatta şu anda Herson Bölgesi'nde 500 konut yapabiliriz diye bir teklifte bulundu, 'Beraber yapalım' dedi. Biz de kendilerine ‘isabetli olur’ dedik. Çevre ve Şehircilik Bakanımız bir heyetiyle beraber inşallah gelecek, burada Sayın Başkan'ın belirleyeceği isimlerle görüşmelerini yapacak ve hangi bölge isabetli olursa orada çalışmalara başlayacaklar.

Kiev'de Kırım Tatar kardeşlerimiz için cami, konut ve iş yerlerinden oluşan bir külliye inşa edeceğiz. Bunun için yine müşterek bir adım atacağız. 33 dönümlük bir arazi oradaki kardeşlerimiz tarafından alındı.

Kırım Tatarlarının kendi ayakları üzerinde durmasını çok çok önemsiyoruz. Bu çerçevede Mustafa Cemiloğlu ile görüştüm, diğer arkadaşlarla da görüştük. Kırımlı kardeşlerimize siyasi, ekonomik, diplomatik ve kültürel alanlarda da her türlü desteği vereceğiz. Özellikle Herson'da atılacak adımları önemsiyoruz. Tabii bu adımlarla beraber daha sonra yine Sayın Başkan'la oralarda ne gibi adımlar atabiliriz bunları da konuşacağız.

FETÖ okulları için rica

FETÖ ile mücadele konusunda Ukrayna'nın 2018'de iki kişiyi Türkiye'ye sınır dışı ettiğini fakat FETÖ'nün Ukrayna'da iki okulu bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Okulların Maarif Vakfı'na devri için kendilerine özellikle ricada bulundum. Hatta 'Sizin eğitim bakanlığınızla beraber de bu çalışmayı sürdürebilirler' dedik. Necip Hablemitoğlu'nun katil zanlısı Nuri Gökhan Bozkır'ın iadesi için de girişimlerimiz sürüyor. Bunu kendisinden özellikle istedim. Dedim ki bizim için çok ama çok ileri derecede önemli. Şu anda iltica ile ilgili de girişimleri olmuş. Dolayısıyla burada bir yanlışa düşüp de buna böyle bir kapıyı da açacak olursanız, bu aramızdaki ilişkileri de sıkıntıya sokabilir." değerlendirmesinde bulundu.

‘Mutabakat açıkça ihlal edildi’

İdlib'de gerçekleştirilen saldırıda 7 askerin ve bir sivil görevlinin şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan şunları söyledi:

Bu, İdlib mutabakatının açık bir ihlalidir. Rejim için tabii ki bunun sonuçları da olacaktır. Derhal karşılık verdik ve bundan sonra gereği neyse yapılacak dedik. Bu attığımız adımın ardından da orada 76 civarında rejim mensubunu etkisiz hale getirdik. Bunların büyük bir kısmı ölmüş durumda, belli bir kısmı yaralı. Fakat Rus tarafına da bunun bütün bilgilerini de koordinatlarıyla arkadaşlarımız verdiler. Başta Milli Savunma Bakanımız olmak üzere Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız yaralı askerlerimizi hastanelerde ziyaretlerini yaptılar.

‘İcraat istiyoruz, aksi takdirde diğer adımları atacağız’

"Askeri gözlem noktalarımız tabii ki orada hayati rol oynuyor ve yerlerinde kalacaklar. Gerekli tahkimatlar yapılıyor" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

İdlib'de yeni bir savaşa, sivil katliamına ve göç dalgasına müsaade edemeyeceğimizi de onlara bildirdik. Bugün de Dışişleri Bakanımız, Rus mevkidaşı Lavrov ile bir görüşme yaptı. Hem sahada hem de masada gerekli adımları atıyoruz.

İdlib konusunda uluslararası toplumun da sorumluluk üstlenmesi gerekiyor. Türkiye'yi takdir etmek yeterli değil, biz somut adımlar da görmek istiyoruz. Hakikaten 'Bu kadar insanı yediriyorsunuz, içiriyorsunuz, giydiriyorsunuz, sağlığıyla ilgileniyorsunuz. Türkiye çok büyük işler yapıyor' gibi bizi takdir kelamları artık yetmiyor. İcraat istiyoruz. Aksi takdirde diğer adımları atma girişimine de başlayacağız.

Erdoğan, Libya'daki gelişmeleri de yakından takip ettiklerini, yapılan askeri komite toplantısının sonuçlarını takip edeceklerini aktardı.

‘Kayıpları telsiz konuşmalarına yansıdı’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib saldırısının ardından söylediği “Gereğini yaparız” sözlerini şöyle açıkladı:

Olayı müteakiben biz yola çıktık ve ardından arkadaşlarımız hemen adımları attılar, havan topları ve fırtına obüsleriyle tamamen alana girdiler ve kısa sürede de netice almaya başladılar. Hatta SİHA'lar da devredeydi. 76 rejim unsuru etkisiz hale getirildi. Bunlar tabii tespit edilenler. Milli Savunma Bakanımız tespit edilemeyenlerin de olduğunu söyledi. Bunlar daha çok telsiz konuşmalarıyla tespit ediliyor. 'Şu kadar kişi kaybettik' filan diyorlar. Bir telsizden farklı bir rakam, bir telsizden daha farklı bir rakam gelebiliyor.

Onun için telsiz takibinde aldığımız bu tür rakamlarla şu anda bize ulaşanlar bunlar. Bu süreci tabii devam ettireceğiz. Çünkü Suriye, şu anda İdlib'deki o masum, mahzun insanları sınırlarımıza doğru sürerek orada alan kazanmaya çalışıyor. Biz de Suriye'ye burada alan kazanma fırsatı vermeyeceğiz, çünkü şu anda bu bizim yükümüzü artırıyor. Şu anda zaten bizim sınırlarımızda yoğun bir çalışma var ve biz sınırlarımızdan 30 ila 40 kilometre Suriye içinde ileri gidiyoruz ve oralara da briket barınaklar yapıyoruz. Şimdi ona başladık.

‘Suriyeliler briket barınaklarını yapıyor’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, briket barınak konusunda da yoğun bir çalışmanın devam ettiğini, çadır kentlerle bu işi çözmenin mümkün olmayacağının altını çizdi.

Kış mevsimindeyiz, çadır kentlerde o insanların yaşam koşullarının ne olacağını düşünün. Konforunu biraz daha ileri götürelim, 25-30 metrekarelik briket barınakları yapalım dedik ve inşaat şu anda hızla devam ediyor.

Hatta konuyu Sayın Merkel'e de açtım. Merkel de destek sözü verdi. Oradan gelecek desteği de burada süratle kullanarak ilk etapta hiç olmazsa 25 bin civarında briket barınak yapalım istiyoruz. Bununla orada onlar için güvenli bir bölge tesis edelim istedik. Şu anda yapılan çalışma bu ve yoğun bir şekilde devam ediyor. Burada tabii Suriyeli kardeşlerimizi de eleman olarak değerlendirip çalıştırıyoruz ve inşaatlar da orada devam ediyor.

‘İdlib operasyonunun ilk ayağı’

Erdoğan, "Barış Pınarı gibi kapsamlı bir operasyon düşünüyor musunuz” sorusuna, "İdlib operasyonunun bu şimdi ilk ayağı. Bunu biliyorsunuz cuma günü söyledim. Şimdi bu operasyon yapıldı ama bunlar demek ki şaka yaptığımızı zannediyorlar. Operasyonların bunlara ciddi bir ders olduğu kanaatindeyim ama durmayacağız, aynı kararlılıkla buna devam edeceğiz" yanıtını verdi.

“Rusya ile şu aşamada bir çatışma ya da ciddi bir çelişki içerisine girmemize gerek yok. Bizim şu anda Rusya ile çok ciddi stratejik girişimlerimiz var" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke arasındaki nükleer enerji ve Türk Akım Projesi'nin önemine de vurgu yaptı. Erdoğan, şunları kaydetti:

Bir diğer adım, şu anda doğal gazımızı çok ciddi bir oranda Rusya'dan alıyoruz. Bu da bizim için önem ifade ediyor, çünkü stratejik bir yatırım. Şu anda Rusya ile aramızda bir diğer önemli adım da S-400 konusu. Bizim S-400'den geri adım atmamız diye bir şey söz konusu değil.

Toplam ticaret hacmimize baktığımız zaman şu an diyebilirim ki belki en düşük rakamdayız ama yine 20 ila 25 milyar dolar arasında bir ticaret hacmi görünüyor. Bu yıl temennimiz o ki inşallah çok daha fazla olacaktır. Tabi Rusya ile turizm noktasındaki ilişkilerimiz de iyi bir noktada.

Malum, birinci sırada Rusya, Almanya ikinci sıraya düştü. Bunlar bizim için önem arz ediyor. Bu bakımdan bunları biz görmemezlikten gelemeyiz. Onun için de tabi her şeyi oturacağız konuşacağız. Öfke ile değil. Çünkü öfke ile kalkan zararla oturur. Ama tabi nerede öfke, nerede zarar bunların da tespitini yapmak, istişare ile kararını vermek önem arz ediyor. Şu anda durum bu.

Maalesef bunlar samimi davranmıyorlar

Erdoğan, Libya konusunda Fransa ve Almanya’nın tutumlarını eleştirdi:

Biz de endişelerimizi söyleyeceğiz. Onların yaklaşımlarından biz çok fazlasıyla endişeliyiz. Çünkü bunlar teröristlerle iş birliği yapıyor. Başta Macron, zaman zaman Sayın Merkel'e söylediğimiz halde aynen o da devam ediyor. Serrac'ın meşru olduğunu kabul ediyorlar. Serrac'ın meşru olduğunu kabul ettikleri halde Serrac'a değil, gayrimeşru olan Hafter'e destek veriyorlar. Mesela adam Moskova'dan kaçtı. Berlin'de otel odasına saklandı. Ama buna rağmen yine onlar Hafter'i savundular, ardından yine davet ettiler. Şimdi işte en son geleceğine dair söz vermiş. Son görüşmelerin durumunu ele alacağız ama maalesef bunlar samimi davranmıyorlar. Biz bu noktada çok doğru bir çizgide olduğumuza inanıyoruz ve şu anda da orada ibre inanıyorum ki lehe dönüyor. Çünkü her geçen an orada lehte gelişmeler var. Şu anda özellikle bu askeri görüşme noktasında Birleşmiş Milletler temsilcisinin devreye girmesi ile alakalı bazı adımlar var. Biz de onları takip ediyoruz ama 'bunlar güven veriyor mu' derseniz, şahsen bana hiç güven vermiyor.

“Trump’ın önerdiği barıştan bir şey çıkmaz"

Erdoğan, ABD Başkanı Trump’ın açıkladığı Yüzyılın Planı için ise, "Bizim açıklamalarımızdan sonra Arap Ligi de müspet bir açıklama yaptı. Cidde'de İslam İşbirliği Teşkilatı'nın bir toplantısı vardı. Oraya Dışişleri Bakanımız Mevlüt Beyi gönderdik. İslam İşbirliği Teşkilatı da bu planı reddettiğini duyurdu. Bu iyi bir gelişme" dedi.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile cuma günü bir görüşme yaptığını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

Ardından cumartesi günü İsmail Haniye ile bir görüşme yapıldı ve onları orada çok kararlı gördüm. Yani hepsinde adeta 'Kudüs'ü vermeyiz, bu baş bu bedenden kopmadıkça Kudüs elden gitmez' diyecek kadar kararlılık var. Tabi bunları görünce duygulanıyoruz. Ecdadımız, bunun güzel örneklerini vermiş zaten. İnşallah biz de üzerimize düşeni sonuna kadar yapacağız.

Zaten Trump ile Netanyahu'nun bir araya gelerek yapmış oldukları gösteri, bir netice tevdi etmiyor. Bundan bir şey çıkmaz. Oraya kipalıları toplamışlar, 3-4 tane de malum Arap büyükelçisi, o kadar. Bu bir uluslararası anlaşmanın sonucu değil. Onun için de biz görüştüğümüz bütün liderlere durumu anlatıyoruz.

“İBB Başkanı’na cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım”

"İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Genel Sekreter Yardımcısı Meltem Şişli'nin İSMEK'teki kadın çalışanlara yönelik sözleri infial yarattı. Büyükşehir Belediye Bakanı Ekrem İmamoğlu, bir inceleme başlattığını duyurdu. Siz ne diyorsunuz bu konuda" sorusu üzerine Erdoğan, "Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına cevap verecek kadar derece kaybına uğramadım. Hele hele bir bayana yapılan sataşmaya en güzel cevabı sizin vermeniz lazım" karşılığını verdi.

Deprem vergisi açıklaması: Biz haramı helali biliriz

Erdoğan, Elazığ'daki depremin ardından enkaz altındaki insanların bilinçli bir şekilde çıkartılmadığı, bazı köylere ayrım yapılarak yardım götürülmediği iddialarına ise şu ifadelerle yanıt verdi:

Tabii bu fakir çok deprem yaşadı. Bir defa, İçişleri Bakanı Süleyman Bey kardeşimiz o Alevi köylerle ilgili oraya gidip gezdiklerinde, bana dönüşünde telefon etti ve dedi ki 'Söylenildiği gibi değil. Buradaki Alevi kardeşlerimiz bizim çalışmalarımızı takdirle karşıladılar ve teşekkür ettiler.' Ama maalesef birileri de kendilerine göre tezvirat yaparak netice almaya çalışıyor.

Elazığ'da ve Malatya'da şu anda yoğun bir şekilde zemin etütleri yaptıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

Bana gerek Süleyman Bey, gerekse Murat Bey çok ağır bir fatura çıkardılar. Ağır hasarlı rakam 10 binin üzerinde. Şimdi diyebilir misin 'Hayır biz bunu yapmayacağız' Hem yapacaksın hem de daha iyisini yapacaksın. Çünkü burada bir taraftan zemin etütlerini yapman lazım.

Ondan sonra belki bazı yerlerde zemin çok çok yumuşaksa oralarda fore kazık sistemine gireceksin. Sonra şimdiki gibi kalkıp da yani zemin+4, zemin+5, zemin+6 orada yapamazsın. Aynen Sakarya'da yaptığımız gibi zemin+3. Çünkü istiyoruz ki böyle bir felaket bir daha geldiğinde aynı sıkıntıları yaşamayalım. Çünkü gelmeyecek iddiasında da bulunamazsınız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem vergileri ile ilgili ise şunları söyledi:

Nitekim biz bu konularda en ufak bir suistimale gidemeyiz. Geçmişten bu yana da bunlar hangi amaçla verilmişse aynen o amaca yönelik olarak kullanılmıştır. Asla bu konularda bir israfa, suistimale gitmek söz konusu değildir. Bunun inceliğini biz onlardan daha iyi biliriz. Çünkü biz helal haramı da iyi biliriz, nasıl bir kul hakkı olduğunu da iyi biliriz.

Ankara’da bir hastane tesis ettik

Koronavirüs ile ilgili alınan önlemleri de anlatan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

Şimdi arkadaşlarıma dedim ki 'Biz 20 yıl önce böyle bir uçağı Çin’e gönderebilir miydik veya böyle bir uçağımız var mıydı?' Şimdi ise hamdolsun bu uçağı tamamen hastane haline dönüştürdük, içine yataklar yerleştirdik. Oksijen, serum vesaire her şeyi, sağlık ekipleri uçağa yüklediler ve doktorlar, hemşireler Çin'e gittiler.

Şu anda da Ankara'da bunlara komple bir hastaneyi tahsis ettik. Bu hastanede her biri bir odada yalnız yatıyor. Bunların yanında da 7 Azeri, 3 Gürcü, 1 de Arnavut getirdik. Şimdi tabii dünyada ses getirdi, 'Türkiye böyle bir durumda bakın ne yaptı' diyorlar. Ama bizde de malum çevreler yine aynı durumdalar maalesef.

Dut pekmezi kan yapar

Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüsten korunmak için kendisinin bir tedbir alıp almadığı sorusuna da yanıt verdi:

Benim bir tavsiyem var. Tabii bunu sağlıkçılar da söylüyor. Yine de üşütmeyin. Aman ateşe falan dikkat edin. Tabii bunlar belirtileri. Hepsinden öte kendinize güvenin. Gıdalarınıza dikkat edin. Bizim özel bazı tedbirimiz var mı derseniz, öyle bir tedbir inanın yok. Vücudu güçlü tutacağız. Bizim bazı arkadaşlar sağ olsunlar ara sıra dut pekmezi gönderirler. Ben her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım. Çünkü kan yapar. Ağırlıklı olarak Erzurum'dan.   

Bir gazetecinin Çin'den getirdiği yolcular için Almanya'nın yolculardan para aldığını belirtmesi üzerine Erdoğan, "Avustralya da almış ama biz almadık" karşılığını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü Ukrayna resmi ziyaretinde tören kıtasını selamlarken kullandığı Ukraynaca ifadenin "Rus basınında infial yarattığı, başka birtakım siyasi mesajlar verdiği, bunun Ukrayna'nın 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya'sından kopmaya çalışan taraflara ait olduğu" yönündeki iddialara ilişkin, "Bir kere bu Ukrayna'nın resmi selamlaması. Ukrayna özgür bir ülke değil mi? Ukrayna'ya her gelen devlet başkanı bu ifadeyi kullanır. Bize gelenler nasıl 'Merhaba Asker' diyor, bu da böyle bir şey. Ayrıca bir infial de görmedik biz" açıklamasında bulundu.

 

AA

DAHA FAZLA HABER OKU