Günümüzdeki küresel silahlanma artışını realist jeopolitik çerçeve içinde ele almaktayım.
Küresel silahlanmadaki bu artış, ileri sürdüğüm tezler olan; 1) liberal uluslararası düzenin çöküşü, 2) büyük güç rekabetinin yoğunlaşması (özellikle ABD-Çin-Rusya üçgeni) ve 3) kontrollü kaos stratejileri ile doğrudan bağlantılıdır.
Silahlanmayı caydırıcılık, dominasyon (üstünlük kurma) ve penetrasyon (nüfuz etme) aracı olarak görmekteyim; yeni teknolojiler (dronlar, otonom sistemler, yönlendirilmiş enerji silahları, yapay zeka, uzay tabanlı sistemler) ile nükleer stoklardaki yükselişi (SIPRI verilerine göre %5 artış) “oyun değiştirici” unsurlar olarak vurgulamaktayım.
Ana Bağlantılar ve Olaylar
Küresel silahlanma artışını şu olaylar ve süreçlerle birleştirerek anlatmaktayım:
- Rusya-Ukrayna Savaşı (2022’den itibaren): Rusya’nın işgaliyle başlayan vekalet savaşı olarak görmekteyim; ABD’nin “temassız savaş” doktriniyle yürüttüğü vekalet stratejisinin sonucu olarak nitelemekteyim. Bu savaş, Avrupa’da yeniden silahlanmayı tetiklemiş (Almanya’nın hamleleri, NATO ülkelerinin savunma harcamalarını artırması) ve nükleer tehditleri gündeme getirmiştir. Putin’in nükleer söylemleriyle eşzamanlı olarak küresel caydırıcılık için silahlanmayı hızlandırmıştır.
- İran-İsrail Çatışmaları (2024-2025 hibrit savaşı): Doğrudan çatışmalar ve “12 Gün Savaşı” gibi olaylar, gri bölge taktikleriyle birleşince Orta Doğu’da silahlanma yarışını körüklemiştir. İsrail’in nükleer kapasitesi ve İran’ın yanıtları, bölgesel dominasyonu silah teknolojileriyle pekiştirmiştir.
- ABD-Çin Rekabeti: Çin’in nükleer ve konvansiyonel silahlanmasının (Pandora’nın kutusunu açan olarak Çin’i işaret ederim) küresel dengeyi bozduğunu savunmaktayım. ABD’nin 6. nesil silah projeleri ve Trump dönemi politikaları (MAGA ile içe kapanma ama küresel dominasyon) bu rekabeti tetiklemiştir. Arktik, siber-uzay ve Pasifik’teki gerilimler silahlanmayı artırmıştır.
- Avrupa’nın Stratejik Uyanışı: Rusya tehdidi ve transatlantik belirsizlikler nedeniyle kıta ülkelerinin (Polonya, İskandinavya dahil) nükleer tartışmaları ve savunma harcamalarını artırması; Ursula von der Leyen’in “Avrupa Savunması için Beyaz Sayfa” girişimiyle somutlaşmıştır.
- Genel Bağlam: Küresel Stratejik Belirsizlik ve Kontrollü Kaos: Soğuk Savaş sonrası “ara dönem”in sona ermesi, NPT gibi anlaşmaların zayıflaması (INF anlaşmasının yenilenmemesi) ve ekonomik krizlerle birleşince “basınç tahliye vanaları” olarak bölgesel krizler ve silahlanma yarışını doğurmuştur.
Gelecek Tahminleri (Silahlanma Bağlamında)
Bu gelişmelere rağmen realist bakışla üçüncü dünya savaşı çıkmayacağınısavunmaktayım (büyük güçler bunu “kabul edilemez ve önlenebilir” görür); bunun yerine yoğun gerginlik, kontrollü kaos ve yeni rekabet çağı öngörülerim içindedir:
- Önümüzdeki 10 yıl (2026-2030 arası) dünya savaşı olmadan geçecek ama “nefes aldırmayacak kadar gergin” olacak; çoklu bölgesel krizler, ekonomik savaşlar, gri bölge çatışmaları ve silahlanma yarışı hakim olacak.
- Nükleer ve yeni nesil teknolojilerde (AI, otonom sistemler, uzay silahları) artış devam edecek; Avrupa stratejik özerklik arayışıyla daha fazla silahlanacak, NATO küresel çıkarlara hizmet edecek.
- ABD “Kale Amerika” pozisyonunda ekonomik milliyetçiliği ileriye taşıyacak, bölgesel güçlere (Türkiye gibi) alan bırakmayacak mega projelerle dominasyon kuracak.
- Çin ve Rusya’nın meydan okumalarıyla “yeni Soğuk Savaş” benzeri bir dönem değil, “kontrollü kaos” yönetilecek; kaos fırsata çevrilecek (stratejik gücü yüksek olanlar kazanacak).
Görüşlerim klasik realistlere (Mearsheimer, Kissinger) dayanır ve Türk tipi operasyonel realizmini savunurum: Silahlanma kaçınılmaz ama akılcılıkla yönetilebilir.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish