İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü" iddianamesinde, 143 eyleme ilişkin kamu zararının suç tarihleri itibarıyla yaklaşık 160 milyar TL olduğu iddia edildi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu'nun, "Örgüt kurma, rüşvet, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma, suç gelirlerini aklama, kişisel verileri yayma" suçlarından 2430 yıla kadar hapsi istendi.
Ekrem İmamoğlu iddianamesiyle ilgili, AK Parti tarafı CHP’nin “Hiçbir somut delile dayandırılamadığı" iddialarına karşılık, sonradan zenginleşen bazı isimlere işaret ediyor.
AK Parti, MHP ve CHP’ye bu konudaki değerlendirmelerini sorduk.
Adının açıklanmasını istemeyen bir AK Partili; İbrahim Bülbüllü, Ertan Yıldız ve Murat Gülibrahimoğlu’nun servetlerindeki artışa dikkat çekiyor.
AK Parti Genel Başkan Vekili Yardımcısı Süreyya Sadi Bilgiç, “Hukukçu değilim. İddianameyi de okumadım. Bu nedenle değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum,” derken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Siyasi Hukuk İşler Başkanı Hayati Yazıcı, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş ve Eski Siirt AK Parti Milletvekili Yasin Aktay yazılı mesajla yöneltilen, İmamoğlu iddianamesiyle ilgili soruya yanıt vermediler.
Dalkılıç: İtirafçıların tümü İmamoğlu’nun adamlarıdır!
AK Parti İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, iddianamenin tamamlandığını ve itirafçıların tamamının Ekrem İmamoğlu’nun adamları olduğunun görüldüğünü vurguluyor:
“Dava, yargı ile İmamoğlu arasındaki meseledir. Bundan mağduriyet üretmek çalışmış bir şey.”
Dalkılıç, İstanbul halkına verilen sözlerin unutulduğunu, kişisel zenginleşme operasyonlarının yaşandığını belirtiyor:
“İmamoğlu İstanbul’a hizmet eden bir süreç yönetmedi. İmamoğlu, manipülatif Türkiye düşmanları ile birlikte başka bir iklime ve rüyaya kapıldı. Kendi arkadaşlarının itirafı ile yargılanıyor.
Dava siyasi değildir. Yargı dedikoduyla iş yapar mı? Ortada somut deliller ve suçlar var. Bunlar kamuoyunun önünde paylaşıldı. İmamoğlu Davası, yolsuzluk ve İstanbul halkına ihanet davasıdır.”
Çamlı: Hırsızlık, irtikap ve sahte diploma davasıdır
İmamoğlu davası bir kısım CHP’liler ile bir kısım belediyelere iş yapan insanların beyanları ve itirafları ile başladığını kaydeden Ahmet Hamdi Çamlı,“Bir belediye başkanı düşünün ki, kendi aile şirketine villa alıyor. 10 liralık malı 500 liraya. Rüşvet olarak. İtirafçılar sıradan insanlar da değil, İmamoğlu’nun en yakınındakiler. Görülüyor ki bir fırıldak dönmüş ve paylaşımda sorun yaşanınca iş yargıya yansımış" ifadesini kullanıyor.
Yargının sopa diye kullanılmasına yönelik ithamların asılsız olduğunu söyleyen Çamlı, hakaretten açılan davayla siyasi yasak getirilmesi yaklaşımına katılmadığını belirtiyor:
“İmamoğlu’nun yargılandığı davalar hırsızlık, irtikap ve sahte diploma davasıdır. Siyasi dava CHP’nin kuruluş yıllarındadır. Millete frak ve şapka giydirilmesi siyasidir. Bunlar azgın nefis sahibi olan insanlar.
Özgür denen adam, bir hafta bana yok Yeliz yok bilmem ne diye hakaret etti.”
Çamlı İmamoğlu’nun arkasında G-20 gibi yapıların olduğunu düşündüğünü kaydediyor:
“Uluslararası güç olmalarının etkisiyle bunlara biraz yol verip kullanırlar. Otel lobilerinde belirlenmiş çok genel başkanlar var. Mason localarının ittirmesiyle belli yerlere gelen başkan yardımcıları var. CHP’nin kapatılmasıyla ilgili söylemeliyim ki, CHP, Fetö ve PKK’ya yakın durmuş ve onların gölgesinde büyümüştür. CHP’nin yaptıklarını göz önünde tuttuğunuzda böyle bir partinin olması bile zülümdür! Belediyelerle ilgili yolsuzluk araştırmalarında en çok AK Partili belediyelerin olduğunu ve yine en çok denetimin AK Partili belediyelere uygulandığını, yine görevden alınan AK Partili belediye başkanlarının olduğunu kaydediyor. “Açıp bakılsın.”
Çamlı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanlığına oynadığının altını çiziyor:
“Siyaset boşluk kabul etmez."
Yeneroğlu: Suçlamalar bizim AK Partili belediyelerde de yaşanıyor!
Eski AK Parti Milletvekili hukukçu Mustafa Yeneroğlu, Ekrem İmamoğlu dosyasını bir yolsuzluk dosyası olarak okumanın yanlış olacağını belirtiyor.
Yeneroğlu, önce bir hakaret davası açıldığını anımsatarak, bu davaya bağlı olarak 2 yıllık ceza ve siyasi yasak getirildiğini anımsatıyor:
“AYM kararlarının uygulanmadığı, AİHM içtihatlarının yok sayıldığı, yargının bağımsız olmadığı, kuvvet ayrılığının fiilen ortadan kaldırıldığı bir ortamda, ‘Yargıya güveniyorum’ sözünün toplumda bir karşılığı olmuyor.”
“Yargıya güveniyorum” diyemeyeceğini kaydeden Yeneroğlu, 3 bin küsur sayfalık iddianameyi halen incelediğini anlatıyor:
“AK Partili arkadaşlarımın ifadesine göre, İmamoğlu ve CHP’li belediyelere yöneltilen suçlamaların tamamı bizim AK Parti’de de var. ‘Fırsatını bulsam ben de yaparım’ denen bir dönemde, toplumda yolsuzluğun da çok önemsendiğini sanmıyorum. Zor konular bu.”
Kaya: Yasak hakarete mi bağlı, arkadaşımızın görüşü…
AK Parti MKYK Üyesi İsmail Kaya, mahkeme sürecinin devam ettiğini belirterek, sabırlı davranılması gerektiğini söylüyor:
“3 bin küsur sayfayı tam olarak inceleyemediğim için bir yargıda bulunmam doğru değil. ‘İmamoğlu’na siyasi yasağı getiren dava hakaret davasıydı’ diyen arkadaşımız da kendi görüşünü iletmiştir."
Karabat: İddianame dedikodulardan ibaret!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, Türkiye’de tüm siyaseti etkileyecek İmamoğlu İddianamesi ile ilgili değerlendirmesinde, iddiaların dedikodulardan ibaret olduğunu ifade etti:
“19 Mart’ta bu operasyonu başlattıklarında ellerinde hiçbir belge olmadığını gördük. Siyasi amaçlarla bu davanın başladığı iddianamenin içeriğinden anlaşılıyor. Bu iddianame X- twitter fenomenlerinin yazdığı, sosyal medyadaki uyduruk dedikodulardan ibaret. Kamuoyu 6 aydır bu iddianamenin üstünde tepindi. İddianame öncesi sıkça konuşulan, para bavulları gibi işlerin, iddianamede dışarıda kaldığını, 560 milyarlık yolsuzluk rakamının ise 160 milyara indiğini gördük.”
Karabat davanın TRT’den yayımlanması dolayısıyla, herkesin iddianamenin hangi amaçla hazırlandığını görmesini istediklerini belirterek, konuya başta olumlu bakan MHP ve AK Parti’nin aleyhte oyları ile bu olasılığın da reddedildiğini anlatıyor.
"Her şeyden sorumlu olması mümkün değil"
Karabat, iddianamede İBB’deki 143 eylemin her birinin başına İmamoğlu adını yazdıklarını kaydederek, “Başkanın her şeyden sorumlu olması yerel yönetimler yasasına göre mümkün değil,” derken, iddianamenin teknik kurgunun da sorunlu olduğunu savundu.
İddianamede geçen, “CHP’de yönetimi ele geçirmek istiyor,” maddesi için “Doğal bir istek değil mi?” diye soran Karabat, İstanbul ilçe başkanlarının yarısının değişmiş olmasının ise suç olmadığını söyledi:
“Erdoğan da İBB başkanı iken Cumhurbaşkanı olmak istiyordu. İmamoğlu için, atılan başlıkların yüzde 99’u Erdoğan için de geçerli.”
Külünk: Dava, CHP’nin ifşalarıyla açıldı
AK Parti’nin kurucularından, İstanbul İl Teşkilat Başkanlığı görevlerinde bulunan 24. 25. ve 26. dönem AK Parti milletvekilli Metin Külünk, İmamoğlu davasının dışarıdan zorlamayla değil, CHP'nin kendi içindeki ifşalarıyla gerçekleştiğine işaret ediyor.
Külünk, CHP’nin içerisinde üç ayrı kutup oluştuğunu belirtiyor:
“CHP’de iki kanat var. Dört üye Sivas Kongresi Kararlarını savunurken, Damat Ferit çizgisinde kalıp, İngiliz mandacılığını kabul edenler var. Yine Türkiye'yi bir Ukraynalılaştırma sürecine sokmak isteyenler var.”
Külünk, davayla birlikte, CHP’nin nihai hedefinde Erdoğan olduğunun ortaya çıktığını, yine AK Parti’nin içinde Erdoğan sonrası için çalışanların da ortaya çıktığını kaydediyor:
“AK Parti'nin çevresindekiler de dahil, Erdoğan sonrası Türkiye'nin bir Zelenski modellemesiyle yönetilmesine, rıza gösterdiklerini, otel toplantılarından, çıkar ilişkilerinden görüyorsunuz.”
Erdoğan sonrasını planlayanlar arasında kimler yok ki…
Külünk, yargılanan şüphelilerin networkünün, her şeyi açıkça gösterdiğini ileri sürüyor:
“Elde edilen çıkar amaçlı suç yapısından elde edilen kaynakların tamamı, siyasete ve siyaset üzerinden Türk Devleti’ni teslim almaya harcanmak üzere planlanmış ve bu işin içinde, her kesimden çok insan var. Siyasal milli görüşün evlatları da var. Cumhurbaşkanımızın çok yakınında görünenler de var. Hepsi Erdoğan, sonrasında Erdoğan'sız bir Türkiye için çaba içinde…”
Külünk, İngiliz aklının Ukrayna'yı Zelenski üzerinden yönettiği gibi, Türkiye'yi de çıkar amaçlı suç örgütü iddiasıyla yargılayacağını belirtiyor:
“Zaten çoğu AK Parti iktidarı döneminde ihale alıp, zengin olmuş otel toplantıları AK Parti iktidar döneminde güç bulmuş, zengin olmuş. İngiltere'de evler almışlar.”
“İmamoğlu CHP’yi Atatürkçü çizgiden çıkartacaktı”
Külünk, çarpıcı bir iddiada bulunarak, Ekrem İmamoğlu'nun CHP'yi Atatürk çizgisinden çıkartma göreviyle geldiğini ve CHP’yi bir karşı devrimle değiştirme planı güttüğünü savunuyor:
“İmamoğlu İstanbul'daki bütün imkanları kullanarak, Kılıçdaroğlu'nun tasfiyesi ve CHP’ye karşı bir devrim sürecine imza atmıştır. Bu karşı devrimin bir sonraki adımı Erdoğan'sız Türkiye'yi teslim alarak, ülkeyi işlevsiz hale getirmekti.”
“İmamoğlu’nun arkasında G-20 var!”
Erdoğan’ın, Türkiye'yi savunma sanayinde merkez ülke yoluna soktuğunu belirten Külünk, bu durumun G-20 ülkelerini rahatsız ettiğini kaydediyor:
“Çünkü kendilerine rakip istemiyorlar. Çin kontrolleri altında, aynı şeyi Türkiye’ye yapmak istiyorlar. Ekrem İmamoğlu süreci 15 Temmuz'da Türk devletini çökertemeyenlerin, Türk milletini teslim alamayanların farklı metotlarla, Türk devletini teslim alma adımının parçasıdır.”
İmamoğlu Davası’yla ilgili 3 bin küsur sayfalık iddianame ve itiraflar olduğunu anımsatan Külünk, davayla ilgili delillerin ve dijital ortamdan yurt dışına yapılmış para transferleri olduğunu anlatıyor. İhale yöntemleriyle oynandığını kaydeden Külünk, davanın siyasi olmadığını ifade ediyor:
“Haksızlıklar ortada. Burada bir siyasi dava yok. Bir kere ortada çok açık devleti, ele geçirmek üzere oluşturulmuş çıkar amaçlı yapı mevcut.”
Külünk: İsrail, niye İmamoğlu’nu savunuyor?
CHP’nin, “İdari örgütlenme” tespitine itiraz eden Külünk, örgütlenmenin idari olamayacağına, Avrupa ülkelerinin itirazlarını gösteriyor:
“CHP’nin ‘idari örgütlenme’ tezi doğru ise burada Almanya'nın ne işi var? Bu idari örgütlenmede İngilizlerin ne işi var? Fetö'nün ne işi var bu örgütlenmeyle… İsrail’in ne işi var? İsrail niye ‘Ekrem İmamoğlu serbest bırakılsın,’ diyor.”
Külünk, söz konusu idari bir örgütlenme ise, yargıya güvenmek gerektiğini, ancak, başsavcının da tehdit edildiğini ifade ediyor. Külünk, soruşturmayı yürütenlerin asıl meselenin İstanbulluların imkanlarıyla devlete operasyon çekmek üzere bir hazırlığın olduğunu tespit ettiğini sözlerine ekliyor.
Zeybek: CHP’nin iktidar söylemini suç saydılar
CHP’li belediye başkanları ile ilgili farklı iddianameler olduğunu belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek, tutuklama aşamasında bazı isimlerin CHP’den istifayla AK Parti'ye katıldığını, haklarında yapılacak işlemden kurtulduklarını ve bu durumun bir garabet olduğunu kaydediyor.
Zeybek, yine şoförlerin, korumaların bir suç örgütü üyesi olarak görülmesinin de sorunlu olduğunu ifade ediyor:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni suç örgütü olarak görmek yanlış. Ama İBB Belediye Başkanı bu yaptığı çalışmalarla belediyedeki performansıyla birlikte ilk seçimlerde, kendisini cumhurbaşkanlığına, CHP’yi de, Özgür Özel ile birlikte iktidara taşımayı hedefledi. Bu suçsa, biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz.”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 39. Kurultay’da, CHP’yi Türkiye'nin birinci partisi ve ilk seçimleri kazanma iddiasını ortaya koyduğunu anımsatan Zeybek, “Bu iddiayı suç olarak gösterecek kadar şaşırmış durumdalar,” dedi.
İmamoğlu Ailesiyle ilgili ortaya atılan iddiaların tamamen yalan olduğunun ortaya çıktığını anlatan Zeybek, Kurultay’da Özel’in yalanlar ve gerçeklerle ilgili de bir video gösterdiğini anlatıyor:
“Tabii burada televizyonlarda, siz milyonların izlediği beyaz camda yalanları yayımlayacaksınız, ama gerçeklerle ilgili de sadece, ‘Yalan da olabilir’ diyerek de bunu pişkinlikle ortaya koyacaksınız.”
"Yüzlerce yalan olduğu ortaya çıkmıştır"
Yüzlerce yalan olduğunun ortaya çıktığını savunan Zeybek, İddianamede İBB’nin, İmamoğlu'nun yönettiği bütçeden daha fazla bir rakamı yolsuzluk parası olarak açıkladığını kaydetti:
“Kaldı ki, 90 bin insanın çalıştığı, 10 tane metro inşaatının başladığı ve bu 10 metrodan beşinin İmamoğlu tarafından törenlerle açıldığı ortadayken…”
39. Kurultay iradesinin, iddianamenin ardında iktidara yürüyen CHP’yi durdurma çabaları olduğunu belirten Zeybek, her şeyin ortada olduğunu ifade ediyor:
“CHP'nin iktidara gittiğini biliyorlar, yargılanan isimlerin masum olduğunu görüyorlar, siyasal kadrolaşmanın bütün unsurlarının da paramparça edildiğini idrak ediyorlar.”
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish