Nevzat Çiçek, Irak'ın Duhok ve Erbil hattındaki temasların detaylarını paylaştı. Çiçek, Mazlum Abdi’nin sürpriz Erbil ziyareti ve bölgedeki diplomatik temasların, Türkiye’de çözüm süreci ve İmralı görüşmelerinde yeni bir döneme işaret ettiğini söyledi. Çiçek, sürecin hem güvenlik hem de siyasi boyutlarıyla önemli gelişmelere sahne olduğunu ve önümüzdeki günlerde kritik adımların atılabileceğini vurguladı.
Nevzat Çiçek'in aktarımları şöyle:
Kürdistan Amerikan Üniversitesi'nin barış ve güvenlik konferansı için Irak'tayız. Konferansa Türkiye'den Sayın Ahmet Davutoğlu geldi. HÜDAPAR'dan Serkan Ramanlı geldi. AK Parti'den Zeki Korkutata ve Ferhat Nasıroğlu geldi. Türkiye'den, dünyadan çok sayıda akademisyen, politikacı bu konferansa geldi. DEM Parti'den Cengiz Çandar aynı şekilde konferanstaydı. Eski Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de konferanstaydı. Tabii konferans esasında normal akışına devam ederken Neçirvan Barzani'nin dün bir konuşması vardı saat 5-5.30 civarında ve Neçirvan Barzani o konuşmayı yaptığında konuşmanın sonlarına doğru Mazlum Abdi'nin de geleceğini, biraz geciktiğini falan ifade etti ve “yol uzun” dedi. Açıkçası biz bunu siyasi bir mesaj olarak algıladık; fakat daha sonra 10-15 dakika geçmeden teyit ettik ki Mazlum Abdi aslında konferansa geliyormuş.
"Abdi'nin gelişi soğuk duş etkisi yarattı"
Dün gece Mazlum Abdi Duhok'a geldi. Otele yerleşti. Ve orada yetkililer tarafından karşılandı. Bugün de konferansa katıldı ve konferansta şunu gördük: Mazlum Abdi'nin konferansa kravatla katıldığını gördük. Konuşma yaptı. Mazlum Abdi'nin yaptığı konuşmada aslında kısaca şunu söylüyor: “Komşularımıza iyi ilişkiler için elimizi uzatmak istiyoruz. Şam’a verdiğiniz şansın bir benzerini bize de verin.” dedi. Fakat ben biraz işin arka planını anlatayım. Aslında Mazlum Abdi'nin konferansa geleceğini buradaki heyet Neçirvan Barzani'nin konuşmasıyla birlikte öğrendi. Yani herhangi bir akışta, herhangi bir programda bu yoktu. Ve tabii bu öğrenildiği zaman gerçekten çok farklı şekilde bir soğuk duş etkisi yaptı. Çünkü hem güvenlik açısından hem diğer açılardan beklenmiyordu.
Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu'nun Erbil'de zaten temasları vardı ve geceleyin Erbil'e geçtik biz o temasları takip etmek üzere. AK Parti milletvekilleri konferansta konuşmalarını bitirdiler, onlar da ayrıldı. Serkan Ramanlı ve Cengiz Çandar konferansta kaldılar ve onlar da konferansı şu an takip ediyorlar. Tabii burada esas olarak konuşulan mesele Türkiye'deki çözüm süreci. Yani konferansın da büyük bir kısmında aslında bu sürecin, Türkiye'deki terörsüz Türkiye çözüm sürecinin nasıl anlamlandırıldığı, nasıl anlamlandığı, onun oluşacağı havanın bölgeye katkıları vesaire falan bayağı bir konuşuldu. Neredeyse bütün oturumlarda katılımcılara bu anlamda sorular soruldu.
Tabii burada esas olarak Suriye'de ne olacağı sorusu çok gündemliydi. Fakat toplantıda özellikle Neçirvan Barzani'ye ve AK Parti milletvekillerine, diğer katılımcılara da bu sürecin gerçekten ciddi olup olmadığı, bu sürecin diğer süreçlerden, 2015 sürecinden farklı olup olmadığı ifade edildi. Hem Irak Eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari hem Bölgesel Yönetim Başkanı Neçirvan Barzani çok açık biçimde bunun iki şeyin altını çizdiler: Bir, bizim aldığımız izlenimlerden bu bir devlet projesi ve işi kökünden halletmeye çalışıyor. İki, Neçirvan Barzani özellikle altını çizdi: “Türkiye bu konuda çok çok ciddi.” dedi. Ve “Bu konuda ne gerekiyorsa biz de onu yapıyoruz. Özellikle kolaylaştırma noktasında elimizden geleni yapıyoruz.” dedi. Ve anladığım kadarıyla Neçirvan Barzani kendi söylemiyle hem Ahmet el-Şara’yla hem Mazlum Abdi ile yakın zamanda görüştüğünü zaten kendisi ifade etti.
Ve dolayısıyla Neçirvan Barzani'nin konuşması sonrası tabii Mazlum Abdi'nin buraya gelip gelmeyeceği… Daha önce de çünkü Erbil'de böyle bir konferans olduğunda son anda iptal etmişti. Suriye'deki çatışmalar nedeniyle iptal edilmişti ve bugün o iptal edilmedi. Üst düzey bir protokol uygulandı kendisine. Hoşyar Zebari karşıladı. Daha sonra Bölge Başkanı Mesrur Barzani sıcak bir şekilde karşıladı. Üst katta konferans yapıldı. Üst katta protokolün ağırlandığı bir yer var, işte orada ağırlandı. Sonra salona geçti. Takım elbise giymişti ve salonda hitap etmeye başladı.
"Türk heyetinin haberi yoktu"
Burada esas olarak şu soru da gündeme geldi: Yani Türk heyetinin hiçbir şekilde bundan haberi yoktu. Ne buradaki yetkililerin ne Türkiye'den gelen heyetin —özellikle altını çizeyim— böyle bir şeyden haberi yoktu. Hepsi için sürpriz oldu. Mazlum Abdi'nin orada konuşmasıyla birlikte herkesin temel sorduğu şey şuydu: “Acaba burada bir görüşme mi olacak? Acaba burada farklı bir yaklaşım mı söz konusu olacak?” diye. Ama anladığımız kadarıyla özellikle bu konferans için gelen yabancı heyetlerle bir görüşme ihtimalinden söz ediliyor. Onlar içerisinde Londra'dan, Amerika'dan çok sayıda —bu işlerde görev almış— eski büyükelçiler var, arabuluculuk yapmış insanlar var. Ve onların da bir şekilde bir temas trafiğinin oluşabileceği söyleniyor.
Özellikle Mazlum Abdi'nin şu sözü: “Bizim Suriye ordusunda yer almamız komşu ülkeler için tehdit algısı oluşturmamalı; komşuların güvenliği, istikrarı için bir güvence.” söylemi, buradaki pazarlıkların da aslında hâlâ devam ettiğini gösteriyor. 10 Mart mutabakatıyla ilgili, bu mutabakatın devam etmesi gerektiğini, diyalogun devam etmesi gerektiğini söylüyor. Mazlum Abdi'nin bu konferansta verdiği en önemli mesaj, Türkiye'nin kendilerini güvenlik tehdidi olarak görmemesi. “Türkiye Demokratik Suriye Güçleri’ni tehdit olarak görmemeli.” diyor. Bu süreci de, barış sürecini de bir şans olarak ifade ediyor.
Konferansta Hoşyar Zebari tarafından karşılandı; İlham Ahmet'le birlikte geldi. Ve konferans sonrasında tabii biraz kalacak, öyle temaslar yürüteceği anlaşılıyor. Ama tekrar altını çizeyim: Konferansla ilgili Türk yetkililere hiçbir şekilde, buradakilere haber verilmemişti. Katılan heyete bu noktada bir şey söylenmemişti. Hepimiz için açıkçası sürpriz oldu. Bu işin bir kısmı.
"İran etkisi azalmaya başlayacak"
İkinci kısmı tabii Türkiye'de bu sürecin Irak ayağı olduğunu biliyoruz. Özellikle Sayın İbrahim Kalın'ın Bağdat, Erbil ve Ankara üçlü saç ayağını oluşturduğunu; hem silah bırakma ile ilgili hem burada özellikle mağaraların, belli yerlerin bırakılmasıyla ilgili bu süreci biliyoruz. Tabii Irak ayağında da şu çok gözden kaçtı: Türkiye'de yaklaşık olarak eski Hakkâri Valisi ifade etmişti bunu. Net rakam olmamakla birlikte 700'ün üzerinde köyün PKK'nın denetiminde olduğunu ve bu sürecin başlaması durumunda bu köylerin de artık bir şekilde güvenli olacağını ve kendilerine iade edileceğini ifade etmişti. Bunlar açısından bir kısmı bu.
İkinci kısmı, Süleymaniye Havalimanı yakın zamana kadar kapalıydı. Süleymaniye Havalimanı'nın cumhurbaşkanı direktifi ile açıldığını biliyoruz. Orada özellikle Süleymaniye yönetiminin bu konuda Türkiye'nin hassasiyetlerini bundan sonra dikkate alacağını ve almaya başladığı tezi oldukça işlendi. Üçüncü kısımda aslında bölgenin istihbaratı… Burada eğer bu süreç başlarsa İran ayağı meselesi, bu tabii uzun vade içerisinde konuşulan bir şey. Yani buradaki Kürtlerin yönünün Türkiye'ye dönmesi durumunda özellikle bölgede İran etkisinin azalmaya başlayacağı, Türkiye'nin bu anlamda boşlukları daha da iyi dolduracağından söz ediliyor.
Davutoğlu'nun temasları
Tabii burada komisyon, özellikle İmralı Komisyonu ve CHP'nin tavrı da en çok merak edilen şeylerin başındaydı. Bu çok konuşuldu. Burada tabii eski Başbakan ve Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu hem Mesud Barzani'yle hem diğer yetkililerle görüştü. İki, bu görüşme sonrasında havanın çok iyi olduğunu ifade etmek lazım. Oldukça sıcak karşıladılar. Zaten Sayın Davutoğlu'nun buradaki sokaktaki yansıması da çok iyi. Hakikaten Duhok'ta, Erbil'de, Süleymaniye'de, Musul'da, Telafer'de ben takip etmiştim. Evet, sokak algısı yani sokağın sahiplenmesi oldukça iyi. Bu anlamda tabii Sayın Davutoğlu'nun her ziyareti sonrası klasik soru soruluyor: Acaba bir temas mı oluyor, acaba bir şey mi oluyor? Bunun altını çizeyim: Sayın Davutoğlu'nun bu anlamda konferans daveti vardı, o konferans davetine geldi. Ve Irak Kürt yetkilileriyle, Mesud Barzani başta olmak üzere Mesud Barzani… İşte bugün Irak Türkmen Cephesi’ni ziyaret edecek, Aydın Maruf’la görüşecek, akşam Kubat Talabani’yle görüşecek ve dolayısıyla da dün gece itibariyle de konferans alanından biz Erbil'e doğru geldik.
Neçirvan Barzani: SDG'nin durumu bize benziyor
Toparlayacak olursak: Mazlum Abdi'nin buraya gelişi bir sürprizdi. Kimsenin haberi yoktu. İkincisi, konferansla birlikte verilen mesajlar aslında “Türkiye'nin komşuluk ilişkileri içerisinde iyi geçinmeye çalışıyoruz” tarzı ifadelerdi. Fakat son olarak şunu söyleyeyim: Dün aslında Neçirvan Barzani çok ilginç şeyler anlattı. O anlattığı şeylerden bir tanesi de şuydu: Bu SDG'nin entegre edilme meselesiyle ilgili kendilerinden bir örnek verdi. Ve dedi ki: “Biz 2003’te, yanılmıyorsam, görüşmeler yaptığımızda bize ‘dağ savaşçıları’ tanımı kullanılmıştı. Sonra biz bunu ‘peşmerge’ye çevirdik ve aslında SDG'nin durumu da bize çok benziyor.” dedi. Suriye'deki Kürtlerin bu fırsatı heba etmemesi gerektiğinin altını çizdi. Şunu da söyledi: “Yani Irak'taki modelin, Kürt modelinin bir benzerinin Suriye’ye uygulanması değil; Suriye'nin kendine özgü koşulları içerisinde bir modelin oluşturulması gerekiyor.” dedi.
Yani buradan anladığım kadarıyla esasında bu ABD Başkanı'nın hem Şara'yla olan görüşmesi hem Tom Barrack'ın Mazlum Abdi'yi bilgilendirmesi hem Sayın Hakan Fidan'la oradaki temasların neticesinde aslında bir yumuşama dönemine girilmiş durumda. Herkesin pozisyonları biraz daha belli olduğu için aslında ne yapıp ne yapamayacağını da çok net görüyor. Dolayısıyla da önümüzdeki günlerde biz özellikle Türkiye'de bu çözüm süreciyle birlikte İmralı süreci devam ederse, yani terörsüz Türkiye komisyonu İmralı'ya giderse, ben İmralı’ya Cuma günü yapılacak oylamadan sonra eğer böyle bir gitmesi yönünde bir karar çıkarsa —tabii bu da CHP'nin tavrıdır, tekrar altını çizeyim, son derece önemli— ondan sonra Selahattin Demirtaş'ın tutukluluk meselesinin çok hızlı biçimde sonuçlanacağını düşünüyorum. Yani serbest kalma ihtimalini çok çok güçlü görüyorum ve daha sonra aslında Suriye'deki bu müzakerelerin daha da hızlanma ihtimalini görüyorum. Buradaki hava olumlu. Herhangi bir şekilde süreçle ilgili Türkiye'de yürüyen süreçle ilgili gerçekten büyük bir heyecan var. Bölgenin istikrarı açısından herkesin kendisine göre bir beklentisi var. “Böyle boğduruldu, vesaire” tarzı yaklaşımlar oldu ama Neçirvan, zaman zaman yavaşlar, zaman zaman bitti noktasına geldiği ifade edilir ama sonuçta süreç devam ediyor dedi. Mazlum Abdi'nin gelişinin perde arkası bu. Dolayısıyla da şu an Erbil'de durum sakin, Duhok'ta durum sakin ve Cuma günü Meclis Komisyonu’nun oylaması bekleniyor.
Nevzat Çiçek Irak’tan anlatıyor https://t.co/DGCbpuPKzX
— Nevzat Çiçek (@nevzatcicek) November 19, 2025
Independent Türkçe