Cumhurbaşkanı Recep Tayyi Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 87’nci ölüm yıldönümünü anma programında, “Ülkesini, sınır ötelerindeki kerameti kendinden menkul mahfillere şikayet edenler değil; tam bağımsız bir Türkiye için çalışanlar, üretenler ve ter dökenler, ancak onun mirasına hakiki manada sahip çıkabilir. Lafa gelince siyasi geçmişlerini Cumhuriyetle özdeşleştirenlerin, özellikle son birkaç aydır bu konuda oldukça kötü bir sınav verdikleri görülüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nda düzenlenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 87’nci ölüm yıldönümünü anma programında konuştu. Erdoğan şunları kaydetti:
Dilimizi istila eden yabancı kelime ve kavramlara karşılık üretilmesi noktasında, daha fazla çaba göstermemiz gerektiği anlaşılıyor. Ses bayrağımız, Türkçemizin korunması ve geliştirilmesinde daha atılgan bir gündemle hareket edilmesinde bu bakımdan büyük fayda görüyoruz. Devletimizin ilk Cumhurbaşkanı, İstiklal Harbimizin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, zorluklarla ve engel dolu bir mücadelenin ardından bağımsız, modern ve yeni Türkiye'nin temellerini atmıştır. Gazi, harp sahalarında kazanılan askeri başarılarda olduğu gibi yeni devletimizin birçok alandaki dönüşümüne liderlik etmiştir. 10 Kasım hem bu dönüşümü anlamak hem verilen mücadelenin boyutlarını kavramak açısından önemli bir vesile teşkil etmektedir. Bunu özellikle şunun için söylüyorum; son dönemde milli günlerimizle ilgili yıkıcı, yıpratıcı, toplumsal fay hatlarını kaşıyan tartışmaların gündeme taşınmak istendiğini görüyoruz. Güya Cumhuriyeti’mizi yüceltmek adına şanlı tarihimizi yok sayanlar ile 102 yıllık Cumhuriyet tecrübesini önemsizleştirmeye çalışanlar, zahirde fesat içinde görünmekle birlikte esasında aynı amaca hizmet ediyorlar.
“Bu cepheleşmenin en büyük mağduru, Gazi Mustafa Kemal olmakta ve hatırası eserleri olmaktadır”
Sosyal medyanın köpürdüğü, toplumsal gerilimden beslenen siyasetçilerin yürüttüğü bu cepheleşmenin en büyük mağduru bizatihi Gazi Mustafa Kemal olmakta, Atatürk'ün hatırası ve eserleri olmaktadır. Medya, sosyal medya ve siyasette Atatürk maskesi takarak bu millete ve milletin değerlerine düşmanlık edenlere nasıl karşıysak İstiklal Harbimizi zafere ulaştırarak milletimizin önünde yeni bir yol açan Gazi Mustafa Kemal'e yönelik hakaretamiz ifadelere aynı şekilde karşıyız. Şüphesiz, 86 milyonun her konuda uzlaşmasını, aynı düşünmesini, tarihi hadiselere ve şahsiyetlere aynı pencereden bakmasını bekleyemeyiz. Bu gerçekçi olmadığı gibi doğru da değildir.
Burada en mühim husus, fikri farklılıkların karşılıklı saygı çerçevesinde nezaketle dile getirilmesi, kimsenin kendi tarih okumasını diğerine dikte etmemesi, tehdit ve hakaretle bir dayatmada bulunmamasıdır. Eli sopalı düşünce özgürlüğü olmaz. Barika-i hakikat ancak zıt görüşlerin çarpışmasından doğar. Bu milletin en büyük gücü, birliği, beraberliği, kardeşliği, ortak geçmiş ve gelecek tasavvurudur. Milli, manevi ve kültürel değerlerimiz, aynı zamanda milletçe en değerli hazinemizdir. Bizi bir arada tutan çimentomuzdur. Bunların örselenmesine hiçbir şekilde tolerans gösteremeyiz. Bu konuda herkesin özellikle toplumun önünde olan kanaat önderlerinin gereken hassasiyeti sergileyeceklerine inanıyorum.
“Siyasi geçmişlerini Cumhuriyetle özdeşleştirenlerin, son birkaç aydır bu konuda kötü bir sınav verdikleri görülüyor”
Gazi Mustafa Kemal, bugün köpürtülmek istenen tartışmalara bundan bir asır evvel set çekmiştir. Gazi şöyle demiştir: ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.’ Atatürk, en büyük ve en kalıcı eserinin hepimizin ortak çatısı olan Türkiye Cumhuriyeti olduğunu bu ifadesiyle 100 sene önce ilan etmiştir. Dolayısıyla onun mirasına layıkıyla sahip çıkmak demek Türkiye Cumhuriyeti'ni daha da güçlendirmek, kalkındırmak, başarılarına yenilerini eklemek her alanda muvaffak ve muzaffer etmekte bulunuyor.
Ülkesini sınır ötelerindeki kerameti kendinden menkul mahfillere şikayet edenler değil; tam bağımsız bir Türkiye için çalışanlar, üretenler ve ter dökenler, ancak onun mirasına hakiki manada sahip çıkabilir. Lafa gelince siyasi geçmişlerini Cumhuriyetle özdeşleştirenlerin, özellikle son birkaç aydır bu konuda oldukça kötü bir sınav verdikleri görülüyor. Her ne kadar Türkiye'yi yurt dışına şikayet turlarından elleri boş dönseler de ülkemizin itibarına verdikleri zarar maalesef orta yerde duruyor. Biz, FETÖ'cüler gibi yeminli Türkiye düşmanlarıyla birlikte bu zihniyetin sebep olduğu yanlış algılarla da mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Çok uğraştılar, çok didindiler. Ama şimdiye kadar hedeflerine ulaşamadılar. Bundan sonra da şikayet ettikleriyle kalmaya devam edeceklerdir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Selanik'te Gazi Mustafa Kemal'in doğduğu evi, 11 ay süren titiz bir restorasyona tabi tuttuk”
Biz ise bugün burada olduğu gibi 87’nci vefat yıl döneminde Atatürk'ü saygıyla anarken diğer taraftan onun hatırasını yaşatmaya özen gösteriyoruz. Dün bu noktada yeni bir adım daha attık. Selanik'te Gazi Mustafa Kemal'in doğduğu evi, Kültür Bakanlığımız eliyle TİKA'nın koordinasyonunda, 11 ay süren titiz bir restorasyona tabi tuttuk. İç ve dış cephe çalışmalarından bahçe düzenlemelerine, aslına uygun şekilde bu evin bakımını kapsamlı şekilde yeniden yaptık. Böylece tarihi ev, 1953'teki özgün haline kavuşmuş oldu. Dün, bakanımızın ve milletvekillerimizin katıldığı bir törenle Atatürk’ün evi kapılarını, ziyaretçilerine açtı. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile TİKA'ımızı tebrik ediyorum.
Gazi Mustafa Kemal İstiklal Harbi'nden hemen sonra devletimizin izlemesi gereken yol haritasını bakınız nasıl açıklamıştı: ‘Süngüyle, silahla, kanla elde ettiğimiz zaferden sonra kültür, bilim, teknik, ekonomi gibi alanlarda zafer kazanmak için çalışacağız.’ Geçerliliğini 102 yıldır koruyan bu söz, ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizde hepimize rehberlik etmeyi sürdürmektedir. Hükümet olarak eğitimden tarıma, dış politikadan savunma sanayine, sağlıktan ekonomiye, Türkiye'yi yeni yüzyılın en güçlü aktörlerinden biri haline getirmek için gece gündüz demeden koşturuyoruz.
“En son tanklarımız, toplarımızla dünyaya bir rekabet fişeği attık”
Eğer bugün tanklarımız, toplarımız varsa, bugün eğer İHA'larımız, SIHA'larımız varsa, eğer bugün dünyanın değişik ülkelerine biz KAAN’larımızı ihraç ediyorsak, eğer bugün biz hamdolsun uçaklarımızı dünya ile yarışır hale getirmişsek, bu bir şeyi ortaya koyuyor: demek ki en son tanklarımız, toplarımızla dünyaya bir rekabet fişeği attık. Şimdi 783 bin kilometrekarenin her karışında yükselen devasa yatırımlarımızla, milletimize kazandırdığımız eserlerle Türkiye Yüzyılı’nı inşa ediyoruz. Son 23 yılda, Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını gerçekleştirdik. Cenab-ı Allah'ın yardımı ve aziz milletimizin de desteğiyle ‘Olmaz’ denilen, ‘Yapamazsınız’ dedikleri ne varsa hepsini tek tek hayata geçirdik. Bunu 23 senede defalarca ortaya koyduk.
Savunma sanayi alanında ülkemizin makus talihini değiştirdik. Yüzde 80 olan dışa bağımlılığımızı, yüzde 20'nin altına çektik. Bir zamanlar biz hatırlayın toplu iğne üretemiyorduk. Artık böyle bir durum kalmadı. Şimdi toplu iğne değil; top, tank yapıyoruz. Buralara geldik. Topunu, tüfeğini, mermisini ithal eden Türkiye, bugün yılda 7 milyar doların üzerinde savunma ihracatı yapıyor. Tüm dünya Türk savunma sanayinin başarılarından övgüyle bahsettik. İşte en son milli muharebe tankımız Altay'ı, geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri'ne teslim ettik.
“Bizden hazzetmeyen uluslararası basın organları bile Türkiye'nin kürese başarılarını kabullenmeye başladı”
Bizden hazzetmeyen uluslararası basın organları bile Türkiye'nin küresel satranç oyunundaki başarılı hamlelerini kabullenmeye başladı. Hali hazırda dünyanın 17’nci, Avrupa'nın 7’nci büyük ekonomisiyiz. Kişi başına düşen milli gelirimizi göreve geldiğimizde 3 bin 616 dolardan aldık. Şimdi, 2024 yılında 15 bin 325 dolar seviyesine taşıdık. Nereden nereye? 2002'de 238 milyar dolar olan milli gelirimizi, 2024 yılında 1,5 trilyon dolar sınırına getirdik. 2025 yılı 2’nci çeyreğinde kişi başı milli gelirimiz, 17 bin dolara yaklaştı. 36 milyar dolar olan ihracatımız, bugün 270 milyar dolar sınırında. 26 olan havalimanı sayımız, 58'e yükseldi. Artık ülkemizin hemen hemen her yerinde havalimanlarımız var. Bir zamanlar, ‘Acaba hangi havalimanına insek’ diyemiyorduk ama şimdi ‘Hangi havalimanına insek’ diyebiliyoruz. Eğitimde derslik sayımız, 343 bindi; bugün 615 bini geçti. 76 olan üniversite sayımız, aynı şekilde 208'e ulaştı. Sağlıkta yatak sayımız, 164 binden 271 bine çıktı.
Önemli bir refah göstergesi olan araç ve konut sayılarında da tarihi nitelikte başarıları yakaladık. 2002 yılında ülkemizdeki motorlu kara taşıt sayısı 8,5 milyon iken; bugün, 33 milyonu aştı. 2025 yılı Ocak-Ekim döneminde araç satışı, 1 milyon 44 binadetle rekor kırdı. 2000'li yılların başında 13 milyon civarında binamız var. Son 23 yılda biz bunu ikiye katladık ve 26 milyona ulaştırdık. 2008'de 533 bin 105 olan konut satışı, 2024'de 1 milyon 478 bin 25'i buldu. Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak daha nice hizmeti, daha nice eseri, projeyi, yatırımı milletimize kazandırmanın kıvancını yaşadık. İmtiyazlara değil, 86 milyonun tamamına adaletle hizmet ettik. Hiçbir ayrım yapmadan, milletimizin her bir ferdini bağrımıza bastık. Türkiye'yi büyüttük. Kardeşliğimizi büyüttük.
“Milletimize, son asrın en büyük başarılarını, en büyük zaferlerini tattırdık”
Milletimize, son asrın en büyük başarılarını, en büyük zaferlerini tattırdık. Tam da Gazi'nin hayalini kurduğu şekilde ‘En büyük eserim’ dediği Türkiye Cumhuriyeti'ni her alanda Dünya ile rekabet edebilir hale getirdik. Tüm bunlarla birlikte aydınlık yarınlarımızın teminatı olan şuurlu, inançlı, ahlaklı, erdemli, çalışkan, öz güven sahibi milyonlarca genç yetiştirdik. İnşallah daha uzun yıllar, Türkiye için çalışacağız. Ülkemize hizmet ve eser üreteceğiz. Ülkemizi her alanda hedefleriyle buluşturacağız.
Hamdolsun milletimiz kadirşinas bir millettir. Milletimiz bizi çok iyi anlıyor, bizim nasıl bir mücadele içinde olduğumuzu görüyor. Bizi anlamayanlar, bizim ne yaptığımızı görmeyenler ise inanıyorum ki er ya da geç biz yaşarken ya da bizden sonra bizi daha iyi anlayacaklar. Ülkemizi nereden nereye getirdik daha net görecekler. Bizden sonraki nesiller, bizim açtığımız bu yolda dosdoğru bir istikamette, sağlam bir zeminde Türkiye'yi zirvelere taşıyacaktır. Biz o güne kadar şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarına gölge düşürmeden onlardan devraldığımız kutsal emaneti yücelterek, Türkiye için, milletimiz için, tüm mazlumlar için çalışma kararlılıkla devam edeceğiz.
Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle vefatının 87. yıl döneminde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha saygıyla anıyorum. Kanları ve canlarıyla Anadolu'yu bizlere vatan kılan şehit ve gazilerimizin tamamını rahmetle yad ediyorum.
ANKA