Bir şarkının içinde hem yüzyıllar öncesinden gelen bir barok ağıt hem de bugünün acıları yankılanabilir mi? Yorumu, görünümü ve yarattığı evrenle dinleyicisini bambaşka bir dünyaya taşıyan Tsar B, müziğiyle tam da bu sorunun cevabını veriyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Klasik keman eğitimiyle başlayan serüveni, indie ve elektronik dünyasında kendine özgü bir dil yaratmasına vesile oldu. Onun şarkılarında hem kalp kırıklıklarının hem de savaşların ve trajedilerin evrensel yankısı var. Sanatını sadece sesle değil, görsel ve teatral bir bütünlükle kuran Tsar B; videolarında devasa animatronik kuşlardan dans performanslarına, sahnede ise yaylılarla elektronik ritimleri harmanladığı canlı performanslara kadar çok katmanlı bir hikaye anlatıcısı.
Yeni teklisi Amor, Monteverdi'nin 500 yıllık Lamento della Ninfa eserinden besleniyor. Bu kez sözler ve vizyon tamamen Tsar B'ye ait; şarkı ise geçmişten bugüne uzanan bir çığlığa dönüşüyor.
Sanatçının temposu bu günlerde hayli yoğun. Yeni albümün görsel tarafını bitirmeye, İspanya'nın Lanzarote adasındaki volkanik mağaralarda kayıt almaya ve bir film için beste yapmaya devam ediyor. Tüm bunlar üst üste gelince "hayli yoğun bir dönem" diye nitelediği günlerden geçiyor.
500 yıllık barok esintiler
Tsar B'nin yeni parçası Amor'un çıkış noktası, Monteverdi'nin 17. yüzyıldan kalma ağıtı. Gerçek adı Justine Bourgeus olan sanatçı, çocukluğundan beri barok müziğe tutkuyla bağlı olduğunu anlatıyor. Henüz 4 yaşındayken kemanla tanıştığında duyduğu bu şarkıda saklı kalp kırıklığı onu derinden etkilemiş. Yüzyıllar öncesinden gelen bu acının bugün de geçerliliğini koruduğunu düşünen sanatçı, şarkının motifini çağımıza taşımış:
Belki de bu koro motifiyle çalışmalıyım diye düşündüm çünkü benzer bir acı bugün de hissediliyor.
Evrensel bir haykırış
Şarkının sözleri yalnızca bireysel bir ayrılığın değil, savaşların ve toplumsal trajedilerin de yankısı. "Benim için dünyadaki acıyı yazmamak mümkün değil" diyerek ekliyor:
Şarkı yazmak ve üretmek bilinçaltında gerçekleşen bir süreç, bu yüzden içimden akıp gidiyor. Sonra geriye dönüp baktığımda, bilinçaltımın da bilincim gibi özgürlük istediğini, soykırımların derhal sona ermesini istediğini görüyorum. Bu yüzden de şarkılarımda bunu dile getiriyorum.
Dev bir kuşun sırtında
Amor'un klibi de en az şarkı kadar çarpıcı. Sanatçı, bu ağıtı dev bir kuşun sırtında söyleme fikrini en baştan kurgulamış. "Bu tür gerçeküstü, büyük hayvanlarla çalışmayı seviyorum" diyor. Antwerp'teki Froefroe ekibinin hazırladığı ve sanatçının "hayatımda gördüğüm en büyüleyici şeylerden biri" diye nitelediği devasa kukla kuş, görsel dünyanın merkezine oturmuş. Yönetmen Lennert Madou'yla birlikte şekillendirdikleri video, Tsar B'ye göre bugüne kadar çalıştığı en güçlü ekip işlerinden biri olmuş:
Lennert şimdiye kadar çalıştığım en ilham verici yönetmen; tam bir estetikçi. Ve tabii ekip… O kadar yetenekli insan bir araya geldi ki, fikre inandılar ve yeteneklerini ortaya koydular.
Yaş aldıkça görsel dünyaya daha fazla vakit ayırdığını anlatan Tsar B, güçlü karelerle hikaye kurmayı seviyor. Ona göre videolarda doğrusal bir anlatı kurmaya gerek yok; tek başına etkili görseller de izleyiciye çok şey aktarabiliyor:
Son dönemde videolar ve heykelsi işlere daha fazla vakit ayırıyorum. Tabii ellerim çok becerikli değil, daha çok konsept oluşturuyorum. Ama doğrusal bir hikaye kurmadan, güçlü karelerle de bir şeyler anlatabilmek hoşuma gidiyor.
Sanatçının keman eğitimi, bugün hâlâ bestelerine yön veriyor. "Klasik geçmişim beni melodik bir sanatçı yaptı" diyor. Akorlarla değil melodilerle düşünmeye alışkın olduğunu, genellikle bir ritimle başlayıp üzerine melodiler eklediğini anlatıyor. Kemanı artık çok sık çalmasa da "o hayalet" müziğinin içinde varlığını sürdürüyor.
Dansçılar onun müziğini tercih ediyor
Tsar B'nin şarkıları, sık sık dans koreografilerinde ve hatta So You Think You Can Dance gibi popüler dans yarışmalarında kullanılıyor. Beklemediği bu ilgi, ona müziğini yeniden keşfetme şansı vermiş.
"Müziğimin dans dünyasında yer bulacağını hiç düşünmemiştim" diyor heyecanla. Yüzündeki çocuksu ifade, bu şaşkınlığın tamamen samimi olduğunu ele veriyor. Dansçıların eserlerini farklı gözlerle yorumlaması, ona yeni bir esin kaynağı olmuş:
Onlarla müziğimi yeni gözlerle görüp, bambaşka şekillerde deneyimliyorum. Bu da bana çok ilham veriyor. Dansçılar benim için çok değerli ve onlara müzik yapmaya devam edeceğim.
"Bazen kendime kızıyorum"
Opera ve filmler için yaptığı besteler de Tsar B’nin yaratıcılığını besleyen alanlar. Çok sayıda projeyi aynı anda üstlenmenin zaman zaman yorucu olduğunu kabul ediyor. "Bazen kendime kızıyorum" diyerek ekliyor:
Geceleri kafamda sürekli müzik dönüp duruyor. Ama çoğunlukla şükrediyorum çünkü filmler için üretmek bana sonsuz ilham veriyor. Başkaları için yazmayı, onların dünyasına girmeyi, karakterlerini hayal etmeyi çok seviyorum. Hep kendi adıma yazmak zorunda olmamak rahatlatıcı.
EP'ler, albümler ve film müzikleri derken Tsar B, sürekli türler arasında dolaşıyor. Bugün kendi müziğini nasıl tanımladığı sorulduğunda kısa bir duraklamadan sonra şu ifadeyi kullanıyor:
Bugün için adını şöyle koyabilirim: Rönesansvari, sinematik, melankolik, trance benzeri, orkestral triphop pop.
Platonik duygularla şekillenen yeni albüm: The Writer
2026'da yayımlanacak The Writer albümü, bir yazara ithaf edilmiş. Tsar B, onun kitabını okuduktan sonra platonik bir şekilde etkilendiğini ve sonrasında mektuplaşmaya başladıklarını söylüyor. Albümün detaylarını şimdilik gizli tutsa da bu ilişkinin şarkılara yön verdiğini açık ediyor.
Canlı performansları ise ayrı bir deneyim. Tsar B ve ekibi konserleri her defasında sıfırdan tasarlıyor, bilgisayar ya da sample kullanmıyor. Yaylılarla elektronik ritimleri bir araya getirdikleri canlı setler, hem yoğun hem de çok katmanlı bir atmosfer yaratıyor:
Grubumla birlikte çok yoğun bir enerji ortaya çıkıyor. Onlarla sahnede olmak bana çok ilham veriyor.
İstanbul'un yeri başka
Sanatçının İstanbul anıları onun için hâlâ özel ve capcanlı. İstanbul için "En sevdiğim sahnelerden biri" diyor. Daha önceki konserlerinden birinde seyircilerin sahneye çıkıp dans ettiğini anımsarken yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşiyor. Türk dinleyicileriyle bağının güçlü olduğunu söyleyen Tsar B, bir sonraki gelişinde hayranlarıyla zaman geçirmek istediğini ekliyor:
Bu röportajı okuyanlarla parti yapmak, şehirde vakit geçirmek isterim.
Yeni albüm turnesinde Türkiye’nin kesinlikle duraklardan biri olacağını da şimdiden müjdeliyor.
Müziğin şifası
Onun için müzik hem yüzleşme hem de iyileşme yolu. Özellikle yazmak, hayatı daha katlanılır hale getiren en sevdiği uğraş. "Stüdyoya girmek hayatı bir nebze daha katlanılır kılıyor" diyor Tsar B.
Geleceğe dair ise yönü belli:
Yaş aldıkça eski müziğe daha da dalmak istiyorum. Barok ve klasik dünyadan çıkmayacağım, aksine daha da derinleşeceğim.
"Yakında yeniden döneceğim"
Türkiye'de onu bekleyen sadık bir dinleyici kitlesi var. Röportajın sonuna yaklaşırken onlara şükranlarını sunarak her şey için içten bir teşekkür ediyor:
Dans ettiğiniz, dinlediğiniz, hissettiğiniz için...
Ve onunla kavuşmayı iple çeken hayranlarının hasretle beklediği müjdeyi vererek noktalıyor sözlerini:
Çok yakında yeniden döneceğim.
© The Independentturkish