Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bugün tüm camilerde okutulacak Cuma Hutbesi'nde karşılıklı rıza olmadan Allah'ın koyduğu miras ölçüsünü değiştirmenin ilahi adalete aykırı olduğu belirtilerek, "Kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır. Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir" denildi.
Hutbede, "Ailede, toplumda ve dünyada yaşanan bütün kötülüklerin temelinde kul hakkı ihlalleri vardır. Maalesef, kimi zaman alışkanlıkla, kimi zaman ihmal ve gafletle, kimi zaman da kasten kul hakları ihlal edilmektedir. Canın, dinin, malın, aklın ve neslin muhafazası, İslam’ın en temel esaslarındandır. Bu haklar Allah katında kutsal ve dokunulmazdır" ifadeleri yer aldı.
"Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır" ifadelerine yer verilen hutbede, kız çocuklarının mirastan mahrum bırakılması da kız çocuklarının "hakka razı olmaması" da kul hakkı olarak tanımlandı.
"Yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir"
Hutbede, "Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir" denildi. Hutbede, şu ifadelere yer verildi:
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir gün, ashâbına 'Müflis kimdir biliyor musunuz?' diye sordu. Sahabe-i kirâm, ‘Malını mülkünü kaybetmiş, iflas etmiş kimsedir.’ diye cevap verdiler. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurdu: 'Bir kişi kıyamet günü kıldığı namaz, tuttuğu oruç ve verdiği zekâtla gelir. Ancak dünyada iken birine sövmüş, diğerine iftira atmış, ötekinin malını yemiş, berikinin kanını dökmüş, bir başkasını dövmüştür. İhlal ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesap tamamlanmadan iyilikleri biterse, mağdur ettiği insanların günahlarından alınarak onun üzerine yüklenir, sonra da cehenneme atılır. İşte gerçek müflis budur. Ailede, toplumda ve dünyada yaşanan bütün kötülüklerin temelinde kul hakkı ihlalleri vardır. Maalesef, kimi zaman alışkanlıkla, kimi zaman ihmal ve gafletle, kimi zaman da kasten kul hakları ihlal edilmektedir. Canın, dinin, malın, aklın ve neslin muhafazası, İslam’ın en temel esaslarındandır. Bu haklar Allah katında kutsal ve dokunulmazdır. Onların ihlali ise ağır bir vebal, büyük bir zulüm ve kul hakkına girmektir.
"Gazze olmak üzere dünyadaki zulümlere karşı sessiz kalmayın"
Kul hakkı ihlallerinin en büyüğü, bir insanın canına kast etmektir. Ne yazık ki bugün, siyonist zalimler, dünyanın gözü önünde bu insanlık suçunu işlemeye devam etmektedir. Yüce Rabbimizin bu husustaki uyarısı gayet açıktır: 'Kim bir mümini kasten öldürürse; cezası, içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.' Bize düşen ise; başta Gazze olmak üzere dünyadaki zulümlere karşı sessiz kalmamak, mazlumlara maddi ve manevi desteğimizi daha da artırmaktır.
Kadınların miras hakkı...
Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır. Arazi sınırlarını ihlal ederek başkasının mülkünü gasp etmek, asılsız gerekçelerle insanların mallarına el koymak, yalan beyanlarla insanları mağdur etmek ateşten gömlek giymektir. Hutbeme başlarken okuduğum hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem (s.a.s), 'Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.' buyurmaktadır.
''Adam kayırmak, çalışanlar arasında adil davranmamak kul hakkıdır''
Adam kayırmak, çalışanlar arasında adil davranmamak kul hakkıdır. İşverenin; çalışanına ücretini tam ve zamanında vermemesi, gücünün üstünde iş yüklemesi, sigortasını yaptırmadan onu çalıştırması kul hakkıdır, günahtır. Çalışanın ise, işverenin malına zarar vermesi, çalışma saatlerine riayet etmemesi, hasta olmadığı halde rapor alarak işe gitmemesi de kul hakkıdır, günahtır.
Zemin etüdü yaptırmadan bina inşa etmek, inşaat malzemesinden çalmak, kalitesiz malzeme kullanmak insanları aldatmaktır, kul hakkıdır. Ayrıca, ülkemize gelen yabancılara, yurt dışından vatanlarını ziyarete gelen kardeşlerimize alışverişte farklı tarife uygulamak, bilgisizliklerinden istifade ederek onları aldatmak kul hakkıdır, günahtır.
Hangi sektörde olursa olsun, üreticinin malını değerinden düşük alıp yüksek fiyatlara satmak, bir ürünün raf ömrünü uzatmak için içerisine sağlığa zararlı maddeler katmak, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri piyasaya sürmek kul hakkıdır, günahtır. Stokçuluk ve karaborsacılık yaparak fiyatları yükseltmek, ölçü ve tartıda hile yapmak, ayıplı bir malın kusurunu gizleyerek satmak kul hakkıdır, haramdır.
Stokçuluk ve karaborsacılık yaparak fiyatları yükseltmek...
Hangi sektörde olursa olsun, üreticinin malını değerinden düşük alıp yüksek fiyatlara satmak, bir ürünün raf ömrünü uzatmak için içerisine sağlığa zararlı maddeler katmak, son kullanma tarihi geçmiş ürünleri piyasaya sürmek kul hakkıdır, günahtır. Stokçuluk ve karaborsacılık yaparak fiyatları yükseltmek, ölçü ve tartıda hile yapmak, ayıplı bir malın kusurunu gizleyerek satmak kul hakkıdır, haramdır.
Ayrıca kişinin; herkesin ortak kullanımına ait olan sokakları ve kaldırımları şahsi çıkarları için işgal etmesi ve insanların yürümelerine engel olması kul hakkıdır. Sosyal medyada, dijital mecralarda yalan ve yanlış haberlerle insanlara iftira atmak, onurlarını rencide etmek de kul hakkıdır, günahtır. Müslümana yaraşan ise, helalle yetinmek, harama asla tevessül etmemektir. Hiç kimsenin şerefine ve haysiyetine dil uzatmamak, bir başkasının malına göz dikmemektir.
Kul hakkı bilinci, ailede başlar. Güçlü bir eğitim ve manevi bir bilinçle kök salar. Unutmayalım ki kul hakkı, mahşerin en ağır hesaplarından biridir. Hak sahibinden helallik almadan, onun maddi ve manevi zararlarını telafi etmeden ahiretin çetin azabından kurtuluş olmayacaktır.
Tepkiler gecikmedi
DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş hutbeye tepki göstererek şunları söyledi:
Diyanet tarafından verilen Cuma Hutbesi’nde kadınların miras hakkı ile ilgili bir bölüm var. Tam da aile hukukunun arabuluculuk yolu ile çözümü, tapu devri meselesinin zaten sessiz sedasız arabuluculuk yolu ile halledilmesinin hukuki kılıfa sokulduğu, kadının nafaka hakkının her daim tartışma konusu yapıldığı bir ortamda Cuma Hutbesi’nde de kadının hukuksal kazanımlarının hedef alınması son derece manidar!
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı arasında bir konsensüs mü var da, kadın kazanımlarının riske girmesi muhtemel yasa değişiklikleri gündeme geldikçe, Hutbe’ye bu kısımlar ekleniyor? Kadının Anayasa ve Medeni Kanun nezdinde var olan hakları neden hedef alınıyor ve bu meselelerde Diyanet’e söz hakkı veriliyor? Anayasal bir hukuk devletinde bunlar neden olağan görülüyor ve hukuk türlü biçimlerde yerle bir ediliyor? Kadın kazanımlarının arkasındayız, hiç bir şekilde haklarımızdan taviz vermeyeceğiz…
Kadın hakları savunucusu Avukat Hülya Gülbahar da tepkisini "Diyanet'in kıyafet hutbesinin hemen ardından kadınların eşit miras hakkına saldıran 15 Ağustos 2025 tarihli hutbe geldi. İktidar Arabuluculuk Kanunu'nu genişleterek tapuda miras hakkını yok etmeye çalışıyordu. Şimdi diyanet tüm mirasın yarısı ile yetinsinler diyor" sözleriyle gösterdi.
EŞİK'ten tepki: Vazgeçmeyeceğiz!
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Diyanet İşleri Başkanlığı'nın miras ile ilgili cuma hutbesine tepki gösterdi. EŞİK'ten yapılan açıklamada, "Medeni Yasa’nın kadın ve erkek mirasçılar açısından getirdiği mirasta eşitlik ilkesi yok sayılıyor. Erkeklerin yarısı oranında miras payına razı olun deniyor. Hutbede kadınları eşit miras hakkından vazgeçirmek için kullanılan dil de çok sert ve çok ürkütücü" denildi. EŞİK, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bugün camilerde okunan mirasla ilgili cuma hutbesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan kadınlara karşı bir hutbe daha, bu kez miras hakkımızı yarıya indirmek istiyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı 1 Ağustos 2025 tarihinde kadınların kıyafeti konusunda büyük tepkilere ve kadınlara yönelik yeni saldırılara neden olan bir Cuma Hutbesi yayınlamıştı. Bugünkü hutbesinde de kadınların miras hakkına saldırıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos 2025 tarihli hutbesinde 'kul hakkı' kavramının önemi, 'Ailede, toplumda ve dünyada yaşanan bütün kötülüklerin temelinde kul hakkı ihlalleri vardır' diyerek; aileyi de katarak vurgulanıyor. Kul hakkı için ilk örnek olarak yaşam hakkı ve Gazze verildikten sonra hemen kadınların miras hakkına saldırıya geçiliyor.
"Medeni Yasa’nın kadın ve erkek mirasçılar açısından getirdiği mirasta eşitlik ilkesi yok sayılıyor"
Hutbede miras ile ilgili şöyle deniyor: 'Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır." Görüldüğü gibi, hutbede açıkça kadınların eşit miras hakkına itiraz ediliyor. Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerindeki eşitlik ilkeleri, Medeni Yasa’nın kadın ve erkek mirasçılar açısından getirdiği mirasta eşitlik ilkesi yok sayılıyor. Erkeklerin yarısı oranında miras payına razı olun deniyor. Hutbede kadınları eşit miras hakkından vazgeçirmek için kullanılan dil de çok sert ve çok ürkütücü: 'Yüce Rabbimizin' emrine, 'Allah’ın takdirine' karşı gelmek, 'ilahi adalete' karşı çıkmak, erkeklerin kul hakkını girmek.
"Miras dahil, hiçbir anayasal ve yasal hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz"
Siyasi iktidar arabuluculuk sisteminde yapılan hileli, sinsi genişletmelerle tapu işlemlerinde arabuluculuk getirerek kadınların tapulu mallarda eşit miras hakkını yok etmeye çalışırken; Diyanet bunu tüm mirasa yaymak ve kadınların miras hakkını tamamen yarıya indirmek istiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı anayasal bir kurumdur. Yürürlükteki Anayasaya, yürürlükteki Medeni Yasaya uymak zorundadır. Yayınladığı hutbelerle, fetvalarla kendi kendine Anayasayı, Medeni Yasayı ortadan kaldırmaya, delmeye, değiştirmeye, kadınların eşitlik ve eşit miras hakkını yok etmeye kalkışamaz. Derhal, Anayasa ve yasalara aykırı açıklamalarına bir son vermeli; anayasal ve yasal sınırlarına çekilmelidir. Diyanet’in kadınların ve kız çocuklarının en temel haklarını ortadan kaldırmaya çalışan; bu haklarını kullanmak istedikleri taktirde yaşam haklarının ellerinden alınması dahil her türlü şiddete maruz kalmalarına neden olacak bu kışkırtıcı tutumundan vazgeçmesini sağlamak için sorumluları görevlerini yerine getirmeye çağırıyoruz. Miras dahil, hiçbir anayasal ve yasal hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz.
İslam Hukuku ne diyor?
İslam miras hukukunun temel karakteristiği, mirasın taksiminde prensip olarak erkek ve kız çocukları arasında ikiye-bir oranının benimsenmiş olmasıdır. Yani İslam miras hukukuna göre, bir kız çocuğu babasından miras alırken erkek kardeşine göre yarı pay alır. Yani, erkek çocuğa düşen mirasın yarısı kız çocuğuna verilir.
Medeni Kanun ne diyor?
Türkiye'de yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu'na göre, kız ve erkek çocuklar arasında miras açısından hiçbir fark yoktur. Tüm çocuklar eşit miras hakkına sahiptir. Anne veya baba vefat ettiğinde geride kalan çocuklar (kız veya erkek fark etmeksizin) mirası eşit olarak paylaşır.
ANKA, Independent Türkçe