MHP'li Feti Yıldız: Covid Yasası konusu tamamen çıkarılmış değil; eylül, ekim aylarında etki analizlerini iyi yaparız

TBMM Adalet Komisyonu'nda Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşmeleri sürüyor

Fotoğraf: X

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Covid 19 Yasası'na ilişkin düzenlemeyle ilgili "Buradaki tüm arkadaşlar bu konuya odaklanmış vaziyette. Değerli arkadaşlar, bu konu tamamen çıkarılmış değil. Bu kadarını size söyleyeyim. Fakat derin bir araştırmaya ve analiz yapmaya ihtiyaç vardı. İnşallah eylül, ekim aylarında etki analizlerini iyi yaparız" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yeni kanun teklifinde yer alan karşılığı hapis olan bir suç işleyen herkesin en az beş gün cezaevinde yatmasıyla ilgili maddeye yönelik Yıldız, "Şimdi cezasızlık algısı kalksın diye en az beş gün. Buna saygı duyarız ama bu gerekli miydi? Bunu da bir düşünmek lazım diyelim" diye eleştirdi.

Feti Yıldız, cezaevlerinde bugün itibariyle 415 bin 732 tutuklu ve hükümlü bulunduğunu, bunlardan hükümlü sayısının 358 bin 582 olup kalan 57 bin üzerinin tutuklunun oranının yüzde 15 olduğunu kaydetti. Adalet Komisyonu'nda, Anayasa Komisyonu'nda adaletle ilgili her konuyu konuşulduğunu söyleyen Yıldız, bazı hatırlatmalarda bulundu:

Ancak Anayasamızın 138. maddesi çok açık. Burada hepiniz hukukçusunuz. Hiçbir organ, makam, vergi veya kişi yargı yetkisini kullanarak hakimlere ve savcılara emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve tedbirde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı gibi, görüşme yapılamaz hatta herhangi bir beyanda bulunamaz. Bu hüküm anayasa hükmüdür. Anayasa'nın bu hükmü karşısında henüz bir soruşturma evresinde olan İstanbul merkezli bir belediye soruşturmasında burada Ceza Muhakemeleri Kanunu 157. maddeyi görmezden gelerek savunmaklara zarar görmeden orada usül ile ilgili işlemlerin tamamı gizli bu konuda konuşması, herkesin soruşturma hakkındaki gizliliğe uygun davranması, soruşturma süreçlerine saygı duyması gerekir.

"İyi bir infaz rejimi olmadan ceza ve ceza mahkemesi ne kadar iyi olursa olsun ceza adaleti tam olarak sağlanamaz"

Soruşturmalar adli merciler tarafından titizlikle yürütülmekte, gereği tarafsız ve bağımsız yargı mercileri tarafından elbette değerlendirilecek ve bir hüküm kurulacaktır. Buradan bazı arkadaşların henüz işin başında bu kadar telaşlanmasını anlayamıyorum. İyi bir infaz rejimi olmadan ceza ve ceza mahkemesi ne kadar iyi olursa olsun ceza adaleti tam olarak sağlanamaz. Dünyanın her yerinde devletin cezalandırma hakkıyla, sanığın hakları çatışma halindedir. Hukuk devletlerinde bu çatışmanın sınırlarını kanunlar, anayasa, ve insan hakları sözleşmeler ile çizilmektedir. Gazi Meclis'te öncelikle devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunluluk oldukları konusunda herhangi bir şüphe yoktur. Anayasamızın tarif ettiği eşitlik ilkesindeki amaç, hukuksal durumu aynı olan kişilerin kanun karşısında aynı işleme bağlı tutumlarını sağlamak olmalıdır.

MHP'li Yıldız, mevcut infaz kanuna ilişkin ise şöyle konuştu:

Öncelikle insan onurunu merkeze alan hakim, savcı, avukat gibi uygulayıcıların yanında hükümlülerin de anlayabileceği karmaşık olmayan sade, cezanın ıslah edici fonksiyonlarını gözeten infaz eşitliğini ve adaletini sağlayacak ve bu arada cezasızlık algısına sebep olmayacak sık değiştirilmeye ihtiyaç duyulmayacak bir infaz kanunu baştan ele alınmalıdır. Tabiri yerindeyse sıfırdan yapılmalıdır. Gerçekten infaz kanunu her bir iki yıl içerisinde eklemelerin çıkarmalarıyla hakikaten yamalı  bohçayı da geçmiştir. Görüşülmekte olan kanun teklifinin gerekçesinde de yazılı olduğu gibi infaz hukukunda temel amaç hüküm giymiş suç faillerini belirlenen ceza miktarına göre bir süre toplumdan uzaklaştırılması ve bu surette toplumun suç ve suçlara karşı korunması hedeflenir. Hükümlerinin yeniden suç işlemesinin engellenmesi topluma kazandırılması teşvik edilerek kanunlara duyarlı hale getirilmesi sağlanmalıdır. Hukuk kuralları yerinde dururken hayat değişiyor. Değişirken gelişiyor. Her gün başka bir yapıya dönüşebiliyor. Adalet dağıtımında görev alanlar soyut hukuk kurallarını somut olaylara uyarlarken kanunları doğru yorumlamak isabetli uygulamakla hükümlüdür. Edirne'de farklı bir uygulama Kars'ta başka bir uygulama görüyorsak özellikle de infazdaki gibi bu kanunları yorumlamadaki sıkıntıdan kaynaklanmaktadır. Müddetname dediğimiz şey hükümlünün cezaevinde ne zaman kalacağı, ne zaman şartlı tahliyeyle dışarı salınacağıyla ilgilidir.

"Genç hakim ve savcılar uygulamada bazı hatalara düştüler"

İnfaz savcıları maalesef -ben bunu bilgi olarak söylüyorum, gördüğüm bir şeyi söylüyorum, itiraz ettiğim bir şeyi söylüyorum- Farklı müddetnameler var. Aralarındaki fark öyle on beş yirmi günle ilgili değil. Bayağı yıllar ilgili farklı uygulanmış. Sebep şu. Bizim infaz rejimimiz 1/2'den başlıyor, söylediğiniz gibi 2/3, 3/5 mükerrer içinde dörtte dört tahmin edilen cezanın tamamı yatırılıyor. Bu içinden geçtiğimiz dönemde bir zaruretten dolayı çok sayıda hakim, savcı alınmak zorunda kaldı. Tecrübeli bazı hakim, savcıların da -kimlere hizmet ettiğini burada anlatmaya gerek yok- bunlar elden çıkınca maalesef genç arkadaşlar uygulamada bazı hatalara düştüler. Bunları da düzeltmek ve herkesin anlayacağı şekilde yasa yapmak bizlerin elinde. Toplumu suç ve suçluya karşı korurken suçluyu da yanlış uygulamalara karşı, hatalı uygulamalara karşı korumak zorundayız. Bunun için de tereddüt edilmeyecek. Ailelerin de herhangi bir hükümden sonra tereddüt etmeyecekleri şekilde yasalar yapmak zorundayız. Yani derli toplu, aklı başında, ihtiyaclara cevap veren bir yasa yapalım diyoruz.

"Şimdi cezasızlık algısı kalksın diye en az beş gün, buna saygı duyarız ama bu gerekli miydi?"

Yargı Paketi’ne ilişkin bazı eleştirilerde de bulunan Yıldız, şunları kaydetti:

Önümüzdeki infaz düzenlemesiyle ilgili de çok uzatmadan bazı şeyler söyleyeceğim. Hükümlülerin denetimli serbestlikten faydalanabilmesi için cezaların belli bir süresini mutlaka ceza infaz kurumunda geçirilmesi sağlanacak. Yani bazı cezalar ve bazı sürelerde cezaevine gir çık denilen pratikte kapıdan gelip evrakını verip hiç cezaevine girmeden eğer infaz memuru hızlı hareket ederse işini iyi yaparsa aynı gün içerisinde girdi çıktı olarak evine gönderilebiliyor. Şimdi cezasızlık algısı kalksın diye en az beş gün. Buna saygı duyarız. Ama bu gerekli miydi? Bunu da bir düşünmek lazım diyelim. Bunu da beyan etmek isterim.

Bununla birlikte  ikinci defa tekerrür ile ilgili uygulama. Bu gerçekten izah edemiyorum. Geçen dönem Meclis'te Adalet Bakanı bütçesi konuşmasını yaparken partim adına bir kişinin bir suçtan bir ay ceza aldığını, daha sonra bir ceza işleyip 600 lira para cezası aldığını, daha sonraki suçunda 20 yıl hapis cezası aldığında 20 yılı kapalı cezaevinde tamamını çekmesini hukukta, vicdanda uygun olup olmadığını sorduğumda Genel Kurul salonundaki tüm arkadaşlar bu işte bir yanlışlık varı en azından bakışlarıyla baş işaretiyle belli etti. Ama maalesef oluyor.

"Kendi ihtiyaçlarını göremez raporu alan tutuklunun siyasi görüşü, dini, inancı ne olursa olsun onu sadece hasta olarak görüp infazını durdurmak gerekir"

Şimdi bu uygulamayla eğer bir pişmanlık içindeyse, bu 3 bölü 4'e çekiliyor ki, yani terörün bile 3 bölü 4 uygulandığı yerde, 4 ile 4 uygulama gerçekten vicdanları kanatıyordu. Bu burada düzeltiliyor. Buna burada kimsenin karşı çıkacağını zannetmiyorum. Bir ihtiyaçtı bu gerçekten. Yalnız cezaevine koyduğumuz, ceza verdiğimiz insanların iç dünyaya uyum sağlaması, rehabilite olması, yeniden suç işlemesinin önlenmesi amacıyla yapılan uygulamalarda koşullu salıverilmeye dikkat etmek gerekir.  Eğer gerçekten iyi hal komisyonları işini iyi yaparsa, bilirkişilerden olursa bu mesele hakkaniyete uygun şeklide düzenlenir gider. Şimdi bir özel infaz usülleriyle bir düzenlememiz var. Benim baştan beri söylediğim hasta ve yaşlı tutuklarla ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç olduğunu, hatta bir adli tıp raporu ya da tam teşekküllü bir hastaneden kendi ihtiyaçlarını göremez raporu alan tutuklunun siyasi görüşü, dini, inancı, kanaati, partisi, rengi, dili ne olursa olsun onu sadece ve sadece hasta olarak görüp, tedaviye muhtaç insan olarak görüp infazını durdurmak gerekir. Burada bir iyileştirme var. Ufak tefek elbette eleştirilerimizi söyleriz. Mesela 70 yaşını bitirmiş kişilerin cezalarının iki yıldan dört yıla çekilmesi, 75 yaşının beş yıla çıkarılması, 80 yaş üzerinin aldığıyla çıkarılması... Ama gayet güzel. O doğum nedeniyle üç yıl yerine  beş yıl uygulaması. Çocuklarla ilgili düzenleme yapılması, çocukların korunması bunların hepsi gerçekten çok iyi düşünülmüş ve hesaplanmış.

Covid iznindeki eşitsizlik konusu. Buradaki tüm arkadaşlar bu konuya odaklanmış vaziyette. Değerli arkadaşlar bu konu tamamen çıkarılmış değil. Bu kadarını size söyleyeyim. Fakat derin bir araştırmaya ve analiz yapmaya ihtiyaç vardı. İnşallah eylül, ekim aylarında etki analizlerini iyi yaparız.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU