Kobani davasında beraat eden Altan Tan: Kararların İstinaf’tan veya Yargıtay’dan döneceğini düşünüyorum

"IŞİD’in Kobani’ye saldırmasının halkımız tarafından demokratik yollarla protesto edilmesi gerektiği benim ve tüm arkadaşlarımın ortak görüşüydü"

Fotoğraf: AA

2014'te HDP MYK üyesi olması nedeniyle Kobani davasından yargılanan yazar ve siyasetçi Altan Tan, Tele 1'e yaptığı açıklamada Selahattin Demirtaş’a ve arkadaşlarına yönelik aleyhte ifade verdiği iddiasının “itibar suikasti” olduğunu belirtti. "Ben bugün savcıya kınama noktasında tavır koydum; nereden uydurdun, hodri meydan’ dedim" diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tan kararla ilgili "Siyasette çok karamsar olmak doğru değil. 12 beraat var, bazı önemli arkadaşlar ceza aldı ama tahliye edildi. Abdullah Öcalan için idam kararı verilmişti sonra vazgeçildi. Bunun daha İstinaf Mahkemesi, Yargıtay süreci var. Dava hukuki değil siyasi bir davadır. Ben bu kararların İstinaf’tan veya Yargıtay’dan döneceğini düşünüyorum, öyle ümit ediyorum" diye konuştu.

Tan mahkemede ne söyledi?

Basında kısaca ‘Kobani Davası’ olarak bilinen yargılanmakta olduğumuz bu davanın hukuki değil, tamamen siyasi bir dava olduğu kanaatindeyim. İddia makamının şahsım ile ilgili öne sürdükleri kesinlikle asılsız ve temelsiz suçlamalardır. Bunun en büyük delili tüm Türkiye ve dünya siyasi kamuoyu benim; Kürt halkının yıllardır cebren ve hile ile gasp edilmiş insani, islami ve vicdani haklarını savunurken silaha, teröre şiddete karşı olduğumu; demokratik, legal mücadeleden başka bir yolu tanımadığımı ve hiçbir örgüte üye olmadığımı bilmesine rağmen savcının aslı astarı olmayan bir şekilde beni PKK üyesi olmakla suçlamasıdır.

6 Ekim 2014 günü HDP parti meclisi Ankara’da toplamdır. O tarihte ben hem parti meclisi, hem de MYK üyesi idim. Sabah saatlerinden saat 18:00’e kadar devam eden parti meclisi toplantısına katıldım. IŞİD’in Kobani’ye saldırmasının halkımız tarafından demokratik yollarla protesto edilmesi gerektiği benim ve tüm arkadaşlarımın ortak görüşüydü. Bu ortak görüşte şiddet ve terör asla yoktu. Tüm Türkiye’nin bildiği gibi Kobani’nin IŞİD’in eline geçmemesi için en büyük destek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından verilmiş, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin tüm teçhizatlı ağır silahlarla Kobani’ye Türkiye toprakları üzerinden Hükümetin bilgisi ve izni dahilinde alenen geçmesine izin verilmiş. Kobani’de yaralanan Kürtler Antep Urfa ve Diyarbakır’daki hastanelerde tedavi edilmiştir. 6 Ekim saat 18:00’dan sonra uçakla Diyarbakır’a gittiğimden, MYK toplantısına katılamadım.

İddia makamının parti genel başkanı, Selahattin Demirtaş ile parti meclisi ve MYK üyesi arkadaşları suçladığı konularla ilgili arkadaşlarımızı zan altında bırakacak ve suçlayacak aleyhte hiçbir şahitliğim, ifadem, bilgim ve duyumum yoktur. Gözaltındaki ve duruşmalardaki tüm ifade ve beyanlarım bu yöndedir. Aksi manada farklı tek bir cümlem yoktur. Çağrıların tamamı demokratik tepkiler içindir. Bu kadar açık ve seçik olan bir durumda iddia makamının yazılı basın ve sosyal medyada bazı PKK yandaşlarının yaptıkları gibi şahsımla ilgili itibar suikastında katkı sağlayacak, beni asılsızca töhmet altında bırakacak belirsiz, tutarsız, ve muğlak cümleler kurması ilginçtir. Bu üslubu şiddetle kınıyor ve hodri meydan diyorum. Bu beyanlarımın zıddına iddia makamı tek bir ifademi bulup getirsin. YOK!

Tekrar ifade ederim ki; iddia makamının Selahattin Demirtaş ile parti meclisi ve MYK üyesi arkadaşları suçladığı konularla ilgili arkadaşlarımızı zan altında bırakacak suçlayacak aleyhlerinde hiçbir şahitliğim ifadem bilgim ve duyumum yoktur. Hiçbir örgütün üyesi değilim ve hiçbir örgütün emir ve talimatları doğrultusunda da hareket etmedim. Beni Kürt sorununun çözümü ile ilgili fikirlerim ve mücadelemden dolayı yargılayabilirsiniz, asılsız karalamalarla değil. Hiçbir suç işlemedim. Beraatimi talep ediyorum. 

 

Tele1, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU