Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde, Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. DEM Parti'nin kadınların, gençlerin, emekçinin partisi olduğunu belirten Doğan, 31 Mart yerel seçimlerinde "gelecek umudunun" kazandığını söyledi. Doğan özetle şunları söyledi:
31 Mart akşamı ve 1 Nisan sabahı sonrası, yani Van’da yaşananlar sonrası aslında burada ilk kez buluşuyoruz. Eş Genel Başkanlarımız çeşitli değerlendirmeler yaptılar. Ayrıca çeşitli buluşmalar ve toplantılarda yaptığımız yazılı ve sözlü açıklamalarda da DEM Parti olarak bu seçim sonuçlarına nasıl yaklaştığımızı defaatle ifade ettik.
Ortaya çıkan sonuç DEM Parti’nin bu ülkenin umudu olduğunu, demokratik geleceğinin ve özgür ve onurlu bir arada yaşamın garantisi olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu.
Eşitsiz koşullara rağmen
Malumunuz müthiş bir umutsuzluğun ve yılgınlığın hakim olduğu bir ortamda gittik 31 Mart seçimlerine. İktidar neredeyse devletin bütün olanakları ve imkanlarıyla sahadaydı blok olarak. DEM Parti, esasında daha önceden de belirttiğimiz üzere bir siyasi partiyle rekabet halinde değildi; devletin bütün olanaklarını ve aygıtlarını kullanan bir blokla mücadele etti. Yarıştı diyemiyorum, çünkü yarış eşit koşullarda olur. DEM Parti son derece eşitsiz koşullarda, eşitliğin asla gözetilmediği koşullarda böyle bir sonuç ortaya çıkardı. Yalnızca bu kadar mı? Yalnızca devletin olanaklarıyla sahada olan bir iktidar mı vardı karşımızda? Hayır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bizzat kendisi seçim sürecinde dedi ki oy yoksa hizmet yok. Hem de öyle bir yerde söyledi ki bunu, henüz deprem yaralarının sarılmadığı yerde söyledi. Merkezi hükümet ile yerel yönetimlerin nasıl bir korelasyon içerisinde olması gerektiğini, ancak iktidara oy çıkarsa yerel yönetimlerin destekleneceğini adeta tehditkar bir üslupla söyledi. Ya oy verirsiniz ya da hizmet yok demeye getirdi ve bunu açık açık söyledi. Bu olanları hatırlamak gerekiyor. İşte biz Parti Meclisimizde ve MYK’da bunları konuştuk.
Halkın iradesi orada yaşamayan insanlar tarafından gasp edildi
Kayyım rejimi bir nevi kayyım seçmenle kalıcı hale getirilmek istendi. Bu fotoğraf da en çarpıcı haliyle Şırnak’ta Tümgeneral Ömer Keçecigil İlkokulunda tüm dünyanın gözü önünde ortaya çıktı. 5940 taşımalı seçmen oraya taşındı. Şırnak’ta yaşamayan ve Şırnak’ta yaşamayacak olan, sadece o gün oy kullanmak üzere götürülmüş ve kullanılmış kolluk güçleri aracılığıyla Şırnak halkının iradesi dünyanın gözleri önünde gasp edildi. Yalnızca Şırnak mı, değil. Sandıklarımız yakıldı, bazı yerlerde veri akışı durduruldu. Kars’ta mesela. Bitlis, Uludere ve daha pek çok yerde taşımalı seçmenle, yani kayyım seçmenle halkın iradesi orada yaşamayan insanlar tarafından gasp edildi. Gasp edilen bu yerleri de aslında DEM Parti kazandı.
Çok açık bir biçimde kayyım rejimi iflas etti
Çok açık bir şekilde söylemek gerekirse iktidar bloku açık bir yenilgiye uğradı. Bu yenilgiyi çeşitli alt başlıklarla birlikte okumak gerekiyor. Türkiye, kalıcı hale getirilmek istenen bu otoriter rejime dur dedi. İtiraz edenler, sandıkta itirazlarını en güçlü bir şekilde oy kullanarak gösterdiler. Dolayısıyla DEM Parti için yerel yönetimler seçimleri yalnızca bir belediye seçimi değildir, Türkiye için de yalnızca bir belediye seçimi değildir. Türkiye’de Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadığı yerler 8-10 yıldır kayyım rejimiyle yönetiliyordu. Bu kayıyım rejimi çeşitli bahanelerle, artık mızrak çuvala sığmasa da sanki orada yaşayan insanların isteği doğrultusunda oluyormuş gibi anlatılıyordu. Her defasında özellikle eş başkanlık sistemi nedeniyle krimanilize edilmeye çalışıyordu. Bu nedenle hala seçilmiş pek çok belediye eş başkanımız hala hapiste. Pek çoğu yargılanıyor. Peki, ne çıktı ortaya? İnsanların kayyım rejimini istemediği ortaya çıktı. Çok açık bir biçimde kayyım rejimi iflas etti
DEM Parti olmadan bu ülkede bir yol açmak mümkün değildir
Bu seçimde bir kez daha görüldü ki DEM Parti Türkiye partisidir, DEM Parti Kürtlerin partisidir; DEM Parti kadınların, gençlerin, ezilen halkların, umudun, emekçilerin, işçilerin, öğrencilerin partisidir. Bu nedenle gelecek umudu kazandı. Ve şunu bir kez daha söylüyoruz; 1 Nisan itibariyle artık Türkiye siyasetinde denklem kurmak isteyen herkes DEM Parti’yi hesaba katmak zorundadır ve DEM Parti’yi hesaba katmadan bir yol bulamayacağı gerçeğiyle yüzleşmiştir. Yani DEM Parti olmadan bu ülkede bir yol açmak mümkün değildir. Bu ne demek? Kadınlar, gençler, Kürtler, ezilen halklar, emekçiler, işçiler, öğrenciler olmadan bu ülkede bir yol açamazsınız. İşte aslında sandıktan da bu çıktı.
Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni adımlar hem iktidar hem de muhalefet tarafından atılmak zorundadır
Parti Meclisimiz seçim sonuçlarını etraflıca değerlendirdi ve bazı sonuçlara ulaştı. Yazılı olarak da açıklanıyor rutin bir biçimde. Ben bazı maddelerin özellikle altını çizmek istiyorum. Sandıktan çıkan temel meselelerden biri DEM Parti açısından Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü. Bunu seçim süreci boyunca söyledik, öncesinde de söyledik. Yıllardır bunu söyleyen, savunan bir parti geleneğinden geliyoruz, demokratik ve barışçı bir çözümün mücadele ve müzakere partisiyiz. Bu hem iktidar hem de muhalefet açısından böyle değerlendirilmeli. Kürt sorununun demokratik çözümü için yeni adımlar hem iktidar hem de muhalefet tarafından atılmak zorundadır.
Independent Türkçe