Trablus savaşının ardından Libya'da yeni gelişmeler var mı?

Seçimlerin düzenlenmesi ve milislerin elindeki silahlarının kontrol altına alınması konuları birlikte ele alınmadıkça durum kötüleşmeye ve kafa karıştırıcı olmaya devam edecek

Özellikle Libya'daki bazı gelişmelerin uzun vadeli yansımaları olabileceğinden, manzaranın bir bütün olarak değerlendirilmesi uzun bir molayı hak ediyor / Fotoğraf: AFP

Birkaç hafta önce Libya'nın başkenti Trablus'ta, başkenti kontrol eden bazı milisler arasında meydana gelen çatışmalar nedeniyle tedirginlik arttı.

Söz konusu çatışmalar, Libya'da yaşanan ve bazıları olumlu, bazıları ise olumsuz olan bir dizi çelişkili gelişmenin sadece bir kısmını oluşturuyor.

Özellikle Libya'daki bazı gelişmelerin uzun vadeli yansımaları olabileceğinden, manzaranın bir bütün olarak değerlendirilmesi uzun bir molayı hak ediyor.


Çelişkili gelişmeler

Başkent Trablus'ta, başkenti kontrol eden ve Abdulhamid Dibeybe hükümetini destekleyen iki grup milis ile batı bölgesini kontrol eden İslamcı güçler arasında silahlı çatışmalar çıktı.

Çatışmalar, Sudan Kalkanı Kuvvetleri'nin, başkentin güneyini kontrol eden 444 Tugayı komutanını gözaltına alması üzerine başladı.

Dibeybe, iki tarafı kontrol altına alamayınca bölgenin ileri gelenlerine ve yöneticilerine müracaat etmek zorunda kaldı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ayrıca Dibeybe, arabuluculuk yapmaları için dört bölgenin liderleriyle görüştü.

Libya'nın doğusunu kontrol eden sivil güçlere karşı verilen mücadele nedeniyle birleşen askeri güçler ile batıyı kontrol eden milisler arasındaki çatışmalar ilk kez yaşanmıyor olsa da yorumlar Dibeybe'nin yetersizliğine ve dayandığı ana cephe üzerinde kesin bir kontrolünün olmamasına odaklandı.

Diğer yandan olumlu gelişmeler de bulunuyor. Bunlardan ilki, Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi'nin göreve geldikten sonra Bingazi'ye yaptığı ilk ziyarette Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter ile görüşmesi oldu.

Bu durum bazı kesimler tarafından Menfi'nin Dibeybe hükümetinden ayrışmasının başlangıcı olarak değerlendirildi.

Özellikle de yukarıda bahsi geçen zayıflık belirtileri ve kontrolünün kaybolmasıyla birlikte bu durum teyit edilmiş oldu.

Toplantıda TM'nin, 6+6 Komitesi tarafından kendisine havale edilen seçim yasalarını onaylamak için gerekli tedbirleri alacağı doğrulandı.

Bu yeni ittifakların tamamlandığından emin olmak için henüz çok erken olsa da bu gelişmelerin Dibeybe'nin düşüşünün bir başka kanıtı olduğu açıkça ortada.

Ayrıca toplantıda Birleşmiş Milletler (BM) elçisinin siyasi süreci kontrol etme girişimlerinin reddedilmesine yönelik açık atıflarda bulunuldu.

Daha belirgin olabilecek ikinci olumlu gelişme ise Libya Merkez Bankası'nın Doğu ve Batı arasında birleştirildiğinin açıklanmasıydı.

Bu gelişme, yaklaşık on yıl önce başlayan ve devlet ile toplumun bütünlüğünü tehdit eden anormal bir durumun sona erdirilmesiyle eşdeğerdir.

Arap Birliği tarafından bu konuda yapılan bir açıklamada, söz konusu gelişmenin önemi açıkça takdir edildi.

Bununla beraber, uzun süredir aktif siyasi partiler arasında temel bir anlaşmazlık konusu olan ulusal servet gelirlerinin dağıtımında yaşanan şeffaflık ve adalet eksikliği sorununa da son vereceği umudu dile getirildi.


BM'nin rolü ve koşulları

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) son toplantısının içeriğine değinmeden önce, BMGK'nin geçen pazar günü Trablus'taki son çatışmalar vesilesiyle yayınladığı bildiriye değinmek istiyorum.

Bu bildiride, farklılıkların, uzlaşı ve şeffaf katılım ruhu içerisinde diyalog yoluyla ele alınması gerektiğine atıfta bulunuldu.

Aynı zamanda bu bildiride Trablus'taki son şiddetli çatışmaların Libya'daki güvenlik durumunun kırılganlığını, siyasi ve güvenlik alanlarındaki ilerleme ihtiyacını ortaya koyduğu beyan edildi.

Bildiride, seçimleri engelleyenlerin cezalandırılması tehdidinde bulunulurken, TM ile Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) arasındaki 6+6 Ortak Komite müzakerelerine dayanan ve BM tarafından kolaylaştırılan bir siyasi sürece olan bağlılık vurgulandı.

Ayrıca bildiride 6+6 Komitesi tarafından uygulanabilir bir seçim yol haritası ortaya koyulmasının gerekliliği ifade edildi.

Bildiride Libyalı paydaşlar, Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin mümkün olan en kısa sürede yapılmasını sağlayacak bir siyasi ittifakın hayata geçirilmesi için çabalarını iki katına çıkarmaya davet edildi.

Ardından BM Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy'nin gelişmelerle ilgili açıklamasını sunması için geçen hafta sonunda parlamentoda bir oturum düzenlendi.

Bathiliy, üç hedefe ulaşmaya çalıştığını, bunlardan ilkinin TM ve DYK'yi, ikisi tarafından oluşturulmuş 6+6 Komitesi tarafından hazırlanan seçim tasarılarındaki yasal boşluklar ve teknik eksikliklerin giderilmesi amacıyla sunulan önerileri dikkate almaya ikna etmek olduğunu anlattı.

İkinci hedefinin ise, siyasi bir anlaşmaya varmak amacıyla ana paydaşlar ya da temsilcileri arasında doğrudan bir toplantı düzenlenmesi olasılığını araştırmak olduğunu ifade etti.

Üçüncü hedefin de seçimlerde ilerleme kaydedilmesini ve sürdürülebilir istikrarın sağlanmasını mümkün kılacak bir güvenlik ortamının yaratılması için güvenlik ve askeri makamlar arasındaki diyaloğun yönetilmesi olduğunu açıkladı.

Bathiliy, Halife Hafter ve Akile Salih ile seçim kaygılarını öğrenmek üzere temaslarda bulunduğunu söyledi.

Bathiliy, Libyalı liderler ile taraflar arasında müzakereler düzenlenmesi olasılığını değerlendirmek üzere Menfi ile birlikte çalıştığını da sözlerine ekledi.

Bu açıklamadan açıkça anlaşılan, Bathiliy ve Muhammed el-Menfi arasında bir koordinasyon olduğu varsayımı ve ayrıca Bathiliy'in sadece TM'nin değil, Libyalı siyasi güçlerin çoğunun kinini uyandıran bir öneri olan seçim yasaları üzerinde anlaşmaya varma görevini üstlenecek genişletilmiş bir komite kurma yönündeki geçmiş tehditleri göz ardı etmesidir.

Genel olarak Bathiliy'in bu tehditlerin ardından geri adım atması ve Libyalı taraflara saygı gösteren yeni ve gerçekçi bir yaklaşım benimsemesiyse olumlu bir gelişmedir.
 


Türk nüfuzunun yerleşmesi  

Ayrıca Libya siyasi arenasının son dönemde tanık olduğu en önemli şeyin Türk nüfuzuna yönelik ilave adımların güçlenmesi olduğu tahmin ediliyor.

Abdülhamid Dibeybe, Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Kenan Yılmaz ile birlikte Türkiye tarafından inşa edilecek 1320 megavat kapasiteli yeni Güney Trablus gaz istasyonu projesinin temel atma törenine katıldı.

Bu istasyonun kurulmasından sonra Güney Trablus'un elektrik kesintisi yaşamayacağı dile getirildi.

En önemli gelişme de Dibeybe hükümetinin Humus limanını 99 yıllığına askeri üs inşa etmek üzere Türkiye'ye kiraladığına dair haberlerin doğruluğu konusundaki kargaşa ve bilgi farklılığıdır.

Her ne kadar doğrulanmamış olsa da Türk askeri donanmasının bu önemli limana yaptığı ziyaretin bir sonucu olan bu adıma karşılık grev ve huzursuzluk uyarılarının yapıldığı bir ortamda, Dibeybe hükümeti bu iddiaları yalanladı.

Kesin olan şu ki, içeride eski müttefikleriyle bile ilişkileri azalan Dibeybe, selefi Serrac'ın daha önce yapmak zorunda kaldığına benzer şekilde Türkiye'ye daha fazla bağımlı hale geldi.

Ayrıca Ankara, kendisine karşı bölgesel rahatsızlık yaratan durumları hafifletmek için herhangi bir adım atmadı.

Bununla beraber Suriyeli paralı askerlerin sayısı ve nerede oldukları halen bilinmiyor.

Batı Libya'da herhangi bir değişiklik yok ve tamamen Türkiye'nin kontrolü altında bulunmaya devam ediyor.


Genel tablo

Bir önceki bölümden de anlaşılacağı üzere, ister ülkenin batısında Türk nüfuzunun pekişmesi, isterse de hayatta kalmak için milislere ve paralı askerlere bel bağlayan siyasi düzenlemelerin varlığı ışığında bölgede güvenlik kaosunun tezahürlerinin ortaya çıktığı görülüyor.

Olumlu gelişmelere ise Merkez Bankası'nın birleştirilmesi ve Menfi'nin BM ile koordine bir şekilde attığı adımlar örnek gösterilebilir.

Her halükârda Libya ikilemi, seçimlerin yapılması ve milislerin silahlarının kontrol altına alınması gibi iki meselenin kısmi bir şekilde değil birlikte ele alınmasına yönelik ciddi adımlar atılmadığı sürece durumun kötüleşmeye ve sürekli bir karmaşaya aday olduğunu teyit ediyor.

Bu durum değişmediği sürece mevcut durumun devamı, ülkedeki Türk nüfuzunun daha da pekişmesi anlamına gelecek ve kronik krizden çıkış şansını zorlaştıracak.

 

 

Independent Arabia

DAHA FAZLA HABER OKU