Suriye'yi ancak Arap dünyasına dönüşü kurtarır!

Esad'ın kendisine kapının her zaman açık tutulduğu Arap saflarına dönmekten başka seçeneği kalmadı

Fotoğraf: Reuters

Suriye'nin dünya çapında yalnızlaşmasının üzerinden on yıldan fazla bir süre geçtikten sonra Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad, Arap dünyasındaki diplomatik ilişkileri canlandırmak için harcadığı çabalar kapsamında Cezayir ve Tunus'u ziyaret etti ve el-Cezayir ed-Duveliyye (AL24 News) kanalına verdiği röportajda, "Suriye'nin ikili ilişkileri düzeltmeden Arap Birliği'ne katılmasının neredeyse imkânsız olduğunu" söyledi.

Bu esnada Avrupalı istihbarat kaynakları da Beşşar Esad'ın endişelerinden birinin BM Güvenlik Konseyi'nin 2015 yılının sonunda çıkan 2245 sayılı kararı olduğunu ve bu endişenin, uluslararası çevrelerde Suriye rejimini savunmada etkisiz hale gelen Rusya'nın uluslararası planda yalnızlaşmasından sonra daha da arttığını söylüyor.

Yine aynı kaynakların ifadesine göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Esad'ı 15 Mart'ta Moskova'ya davet etti ve ikilinin toplantısı esnasında Putin, Esad'a hitaben açıkça şunları söyledi:

Ülkene karşı yürütülen uluslararası bir savaş söz konusu ve ülkenin çıkarları doğrultusunda hareket etmelisin.


Öte yandan Esad, İranlı müttefiklerinin de uluslararası planda yalnız olduğunu, dolayısıyla onların Suriye rejimini koruyacak bir kalkan değil tam tersi olabileceğini biliyor.

Nitekim Esad, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) ve onun kolu Hizbullah'ın Suriye topraklarındaki yoğun varlığının tehlikenin bizzat kaynağı haline geldiğinin artık farkında.   

Suriye için bundan daha tehlikelisi, İran hükümeti ile DMO arasındaki ilişkidir. DMO; Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen'dekiler de dahil olmak üzere birçoğu, uluslararası toplum tarafından terör örgütü ilan edilen bölgedeki silahlı örgütler üzerinde güçlü bir etkiye sahip.

Esad'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile dolaylı olarak görüştüğü sızdırılmıştı. Ancak Fransızlar, uluslararası kararlara bağlı kalmayı gerekli gördü.

Ayrıca güvenli bir mekân, hayat ve iş arayışıyla Avrupa kıyılarına ulaşmak için denizyolunu kullanan yerinden edilmiş Suriyelilerin geri gönderilmesi için de tam iş birliği talebinde bulunuyorlar. Bu, Avrupa için büyük bir mali ve toplumsal yük.

Beşşar Esad, Çin'in sadece Esad rejimini değil, Çin'in çıkarlarının korunmasında temel unsur teşkil edenler dışında dünyadaki hiçbir rejimi korumaya yanaşmadığını, daha doğrusu pek umursamadığını da açıkça anladı.  

Asyalı devden beklenebilecek tek şey de kendisini Ortadoğu'daki sorunlardan uzak tutmasıdır zaten.
 


Esad'ın kafasında dolaşan daha pek çok düşünce var. Bunlardan biri de silahı ve mühimmatıyla Suriye'nin bir kısmında varlık gösteren Hizbullah'ın etkinliği.

Hizbullah'ın hukuksuz silahlı yapısı ve ülke sınırlarını koruyan paralel ordu işlevi, silah taşıma ve sınırları koruma konusunda münhasır hakka sahip olmadıkça dünyanın hiçbir ülkesinde kurulamayan merkezî devleti zayıflatıyor kuşkusuz.

Bir diplomatik kaynağım şu bilgiyi aktardı; Esad, 19 Mart'ta Birleşik Arap Emirlikleri'ni ziyaret ettiğinde şerefine resmi bir akşam yemeği düzenlendi.

Yemek esnasında üst düzey bir BAE'li yetkili Esad'la konuşurken babası Hafız Esad'ın zekâsını ve ileri görüşlülüğünü överekonun bir gün Suriye'de resmi bir İran heyetini karşılayacağı zaman heyetin Beyrut Havalimanı'ndan değil de Şam Havalimanı'ndan girmesini nasıl şart koştuğunu hatırlattı.

BAE'den verilen mesaj, Hafız Esad'ın, Suriye'nin dokunulmazlığını ve onurunu vurgulamak için İran ve onun bölgedeki emperyal kolları da dahil olmak üzere ülkeler karşısında çizdiği kırmızı çizgiler hakkında Beşşar'a açık bir gönderme niteliğinde.

Bu arada Hafız Esad'ın Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ı bir gün bile ağırlamadığı, dolayısıyla Nasrallah'ın Esad'ın Şam'daki Muhacirun Sarayı'na hiç girmediği biliniyor.

Gelgelelim onun vefatından sonra çok şey değişti; Suriye yıkıldı ve İran ile Hizbullah ülkede bayraklarını dalgalandırdı.

Bu yüzden Esad'ın kendisine kapının her zaman açık tutulduğu Arap saflarına dönmekten başka seçeneği kalmadı.

Suudi Arabistan-İran mutabakatı, rejimin Suudi Arabistan'la yakınlaşmasını hızlandırdı ki bu, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad'ın Riyad'ı ziyaret edip Suudi Dışişleri Bakanı Emir Faysal bin Ferhan ile görüşmesiyle somutlaştı.

18 Nisan Salı günü de Emir Faysal Şam'ı ziyaret etti ve Esad tarafından kabul edildi. İkili, Suriye çekişmesi için "Suriye'nin birliğini, güvenliğini, istikrarını, Arap kimliğiyle bölgesel selametini" koruyacak bir "siyasi çözüm" bulmak için gösterilen çabaları müzakere etti.

Suudi Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre ayrıca "Suriye'nin Arap ailesine dönüşü ve Arap dünyasındaki doğal rolünün yeniden başlaması" da görüşüldü.

Birkaç hafta sonra elçiliklerin açıldığı duyurulurken Mikdad, Suudi Arabistan'daydı. Mikdad'ın ziyaretini, geçen cuma günü Arap dışişleri bakanlarının Cidde'deki toplantısı izledi.

Toplantı sonunda Suriye'nin Arap dünyasına geri dönmesi ve Suriye krizinin siyasi olarak çözülmesinden duyulan memnuniyet dile getirildi.

Hiç şüphe yok ki bazı Araplar, endişeli ve güvensiz. Bu güveni yeniden sağlama sürecindeki başrol, Arap dünyasına dönüş fırsatı bulan Esad'a düşecek.

Bakan Faysal Mikdad'ın Riyad'da kabul ettiği şeyler de Hizbullah'ın operasyonlarını ve masraflarını büyük oranda finanse eden uyuşturucu ticaretinden faydalanarak Captagon üretimi yaptığı Lübnan sınırları da dahil olmak üzere, sınır kontrolü gerektiren uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gibi uygulanması zaman ve çaba gerektirmeyen konular.

Ayrıca terör saldırılarının durdurulması, yerinden edilmiş kişilerin dönüşünün kolaylaştırılması ve Suriye krizinin barışçıl bir reform süreciyle çözülmesi üzerinde de anlaşma sağlandı.

Hani derler ya; beklenenler belki yarın belki yarından da yakın!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU