Hekimler haklarının korunduğunu düşünmüyor: "Önyargı oluştu, antipati arttı"

Sağlık çalışanlarının haklarının iyileştirilmesinin şart olduğunu savunan Prof. Dr. Bengi Başer ve Prof. Dr. Güner Sönmez, özellikle siyasilerin neden olduğu açıklamalar yüzünden toplumda doktorlara karşı olumsuz görüş ve tavırların arttığını düşünüyor

Fotoğraf: Canva

14 Mart Tıp Bayramı'nda olduğu gibi Türkiye'deki pek çok sağlık çalışanı, "7 Nisan Dünya Sağlık Günü"nü de buruk geçirdi.

Sebebi de dünyanın en fazla fedakârlık isteyen mesleklerinden birini icra ederken saygınlıklarının zedelenmesi, şiddet, fazla mesai ve malpraktis davaları gibi konularla gündeme gelmeleri.

Kimi zaman kazandıkları ücret bile tartışma konusu. Çoğu yüksek ücret almak bir yana, geçinmekte dahi zorlanıyor.

Çünkü maaşlar, büyük şehirlerde barınma ve gıda gibi masrafları karşılayabilmekten uzak seviyelerde.

Hedef haline getirilseler de pandemi, deprem gibi en zorlu zamanlarda işin en ağır bölümü onlara düşüyor.

Yılmadan koşturan sağlık çalışanları, öncelikli taleplerinin insanca yaşamak olduğunu vurguluyor. 

Mesleklerinin hak ettiği saygıyı görmesini, eski itibarına kavuşturulmasını talep ediyorlar. Maddi konular ise bu hususlardan sonra geliyor.

Pek çok sağlık çalışanına göre geçen yıl uygulamaya geçirilen "Beyaz Reform" da beklentileri karşılamaktan uzak kalıyor.

Mevcut sorunlar ve gelecek kaygısı yüzünden özellikle binlerce hekim, yurtdışının yolunu tutuyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Hekimler göçü hız kesmiyor

Hekimler göçü olarak adlandırılan bu durum, 2023 senesinde de hız kesmedi.

Türk Tabipleri Birliği'nin verilerine göre ocakta 268, şubatta 251, martta ise 214 hekim yurtdışında çalışabilmek için gerekli olan "iyi hal belgesi" almak için başvuru yaptı.

Yılın henüz ilk 3 ayında sayının 750'ye yaklaşması dikkat çekti.

Hekimler göçünü hemşireler gidişi takip etti. Sektördeki diğer çalışanlardan da yurtdışı yollarına düşenler oldu. 

"AKP döneminde doktorlar günah keçisi oldu"

7 Nisan Dünya Sağlık Günü'ne ilişkin mesajını ve sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu durumu konuştuğumuz isimlerden biri kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer'di.

Sağlık çalışanlarının dışlandığı, pek çok konuda haklarının yendiği ve Sağlık Bakanlığı'nın uzlaşmacı davranmadığını savunan Başer, özellikle hekimlerin eğitim hayatından bu yana karşılaştıkları zorluklara işaret etti.

Doktorluğun fiziksel ve zihinsel olarak sürekli beyni meşgul eden, çok büyük fedakârlık ve adanmışlık isteyen bir meslek olduğuna değinen Başer, bu işe salt para için değil insan hayatına dokunma gayesiyle girildiğini kaydetti. 

"Bunca hayata dokunurken de belli bir yaşam kalitesinin sağlanmasını beklemek en doğal haktır" diyen Başer, dünya genelinde hekim açığının arttığını ve koşulların Türkiye'ye nazaran daha iyi olduğunu söyledi.

Ülkedeki barınma sorununa dikkati çeken Bengi Başer, "Bir hekim maaşıyla ev alamıyorsa, kira veremiyorsa bu ülkede nasıl kalabilir? Ömrünüzü bir mesleğe adıyorsunuz ama kira bile ödeyemez hale geliyorsunuz" yorumunu yaptı.

Bilimsel anlamda gelişmişliğin şart olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Başer'in iktidarın sağlık politikalarına yönelik eleştirileri de oldu.

"AKP döneminde doktorlar günah keçisi oldu. Tek taraflı bir suçlama dikkate alınıyor. Halbuki şikayet çift taraflı olmalı, aksi hukuka aykırı" diyen Başer; çoğu zaman aksaklıklar, hukuki kuralların işletilmeyişi gibi nedenlerden dolayı bazı insanların tüm acısını doktorlardan çıkarmaya çalıştığını savundu. 

Doktorların ise saygınlık görmek istediğine vurgu yapan Başer, "Hekimler, taşlanmak için bir kesimin önüne atılamaz" diye konuştu.

 

Bengi Başer-AA.jpg
Prof. Dr. Bengi Başer / Fotoğraf: AA

 

"Sağlık Bakanlığı çalışanlarını korumadı, haklarını yedirdi"

Cezai müeyyidelerin doktora en ufak bir hamlede ceza verdirdiğini, böyle giderse meslekten menedilme riski nedeniyle doktorların hastalara el süremez hale geleceğini ifade eden Başer, doktorlara yaptırımın ne ahlaki ne vicdani değerlerle örtüştüğünü belirtti. 

Prof. Dr. Başer, Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve hekim sendikalarını dikkate almamanın doktorun sesini duymamak demek olduğunu, küskün hekimlerin yurtdışına gittiğini ve bu durum devam ederse ileride cerrah bulmanın zorlaşacağını, ülkenin sülük, hacamat tedavisi yapan ya da bitkisel ürün pazarlayan, tıp dışındaki isimlerin ellerine düşmekten başka çare kalmayacağını da ileri sürdü. 

"Sağlık sektörünün bu denli özelleşmesi tehlikeli"

Bakanlığa yönelik eleştirilerini sürdüren Başer, sağlık sektörünün bu denli özelleşmesini tehlikeli bulduğunu kaydetti. 

Randevu bulamayan halkın özel sektöre başvurusunun zorunlu hale geldiğini iddia eden Başer, "Paran yoksa öl noktasına gelindi. Sağlık Bakanlığı, popülist politikalarla halkın gözünde sempati kazanmaya çalışan kuruma dönüşmemeliydi. Sağlık personeline sahip çıkabilmeliydi" ifadelerini kullandı.

 

Sağlıkta şiddet hastane hekim doktor AA.jpg
Fotoğraf: AA

 

"Hekimlere karşı önyargı oluştu"

Radyoloji uzmanı Prof. Dr. Güner Sönmez de son yıllarda hekimlere karşı önyargı oluştuğu görüşünde.

Mesleğin itibarının erozyona uğratılması ve saygınlığının azaltılmasının temel sorun olduğunu ifade eden Sönmez, tam gün yasasının çıkarılma aşamasından başlatılarak tüm hekimlerin milyonlarca gelire sahip olduğu ya da bıçak parası aldıkları gibi iddialar nedeniyle "paragöz" yakıştırması yapıldığını söyledi.

Bu nedenle hekimler aleyhinde "gereksiz işlem yapıyorlar" şeklinde algı oluştuğu ve bunun da önyargı ve antipatiyi körüklediğini dile getiren Prof. Dr. Sönmez, özellikle pandemi ve deprem dönemlerinde ne kadar hayatî bir iş yapıldığının da görüldüğünü söyledi.

"Ne 45 bin ne 60 bin kazanılıyor, çoğu hekim yarısını alıyor"

Kovid-19 virüsüne maruz kalan ilk meslek gurubu olunduğundan çok kayıp verildiğine de dikkat çeken Güner Sönmez'e göre özlük hakları, maaşlar gibi konular gereksiz yere köpürtülüyor ve hekimler hak ettikleri ücretleri zaten alamıyor.

"Hiçbir zaman ideal koşullar sağlanmadı" eleştirisini yönelten Sönmez, siyasilerin dillerine doladığı 45-60 bin gibi rakamların da gerçeği yansıtmadığını, çoğu doktorun bu rakamların ancak yarısına çalıştığını kaydetti.

"Doktor nefreti gelenekselleşmeye başladı"

Hak ettikleri ücretleri almadıkları halde doktor maaşlarının dillere dolandırılmasını haksızca bulan Sönmez, siyasetçilerin de dahil olduğu tartışmalarla toplumda doktor nefretinin gelenekselleşmeye başladığını dile getirdi.

Malpraktisle ilgili yasa teklifinin maddelerinin kabul edilemeyecek düzeyde, hekimlerin uyguladığı tedavi ya da operasyon kaynaklı yan etkiden ötürü meslekten menedilmesinin söz konusu olduğunu belirten Sönmez, "Bir parolun, asprinin bile en az 20 yan etkisi varken yasa tasarılarıyla cerrahlar neredeyse iş yapamaz hale getirilmeye çalışılıyor" sözleriyle tepkisini dile getirdi.

"Arşiv taraması" vurgusu yapan Sönmez, siyasi görüşü beğenilmeyen bir hekimin meslekten menedilmesine kadar gidebilecek bir duruma olanak tanıyan teklifin torba yasadan çekilse de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulmuş olmasının yakışık almadığını vurguladı.

 

Prof. Dr. Güner Sönmez Twitter DrGunerSonmez.jpg
Prof. Dr. Güner Sönmez Twitter DrGunerSonmez

 

"İktidarı, muhalefeti sağlık çalışanlarına yönelik söylemlerinde çok daha dikkatli olmalı" 

Yönetimsel sorunların da toplumda hekimlere yönelik antipatiyi körüklediği görüşünü dile getiren Sönmez, "Randevu sisteminin aksaması, malzeme eksikliği nedeniyle ameliyatın ertelenmesi gibi Sağlık Bakanlığı ve hastane inisiyatifindeki sorunlar nedeniyle de doktorlar günah keçisi ilan edildi. İktidarı, muhalefeti sağlık çalışanlarına yönelik söylemlerinde çok daha dikkatli olmalı" şeklinde konuştu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU