Kanunsuz emir padişahtan dahi gelse tanımayan vali: Varvari Ali Paşa

Osmanlı tarihinde ise vali denildi mi akıllara gelen ilk isimlerden birisi Varvari Ali Paşa idi. Kanunsuz, hatta ahlaksız, emir bizzat padişahtan gelince ne emri ne de padişahı tanımayarak halkın gönlünde taht kurmuştu

Varvari Ali Paşa'nın katli temsili

Günümüzde Vali denildi mi akıllara ilk gelen Recep Yazıcıoğlu'dur. 

Bu figür Türk halkının gönlünde öyle büyük bir teveccühe sahiptir ki "devlet adamı" imgesini bu imaj üzerine inşa eder.

Osmanlı tarihinde ise vali denildi mi akıllara gelen ilk isimlerden birisi Varvari Ali Paşa idi.

Kanunsuz, hatta ahlaksız, emir bizzat padişahtan gelince ne emri ne de padişahı tanımayarak halkın gönlünde taht kurmuştu. 

Buyurun, sergüzeşt-i Varvari Ali Paşa'ya birlikte yakından bakalım.


Doğancılıktan valiliğe

Ali Paşa, Varvar köyünde dünyaya gelmiş bir Boşnak idi. 

Doğum tarihi net bilinmez; ama 16'ncı yüzyılın sonunda III. Mehmet zamanında devşirilmiştir.

Hammer onu "Vardarlı Ali Paşa" olarak nakletse de başka bir kaynakta bu bilgiye rastlamıyoruz.

Varvari Ali Paşa, "Makalat" isimli eserinde bir devşirme çocuğu olarak İstanbul'a getirilmesini şu beyitle nakleder:

Beni de aldılar giryan u naçar
Bilmezdim n'olar akıbeti kar


Galata'dan saraya götürüldü ve yaklaşık dört sene saray işlerinde amele olarak çalıştırıldı.

Sultan Ahmet tahta çıktığında talihi döner ve sarayda eğitim almaya başlar.

Doğancılık görevine getirilmesi onu ava düşkün Sultan Ahmet ve Sultan Mustafa'ya yaklaştırır. 

Sırasıyla hazine odası memurluğu, sipahilik ve ardından Yeniçeri ağalığı görevleri Varvari'ye nasip olur.

İran seferinde gösterdiği yararlılık münasebetiyle Kıbrıs Beylerbeyliğine atanır.

Kıbrıs siyasetinde tutunamayınca Maraş'ta görevlendirir.

Bu sırada Revan seferi başlayınca Sultan Murat ile yakın ilişkiler kurma fırsatı bulur.

Bağdat seferinde Sultan Murat, Varvari'yi tekrar görevlendirir, Varvari Ali bu seferde vurularak gazi olur.

Sultan Murat, Varvari Ali Paşa'yı bu kez Rumeli'de görevlendirerek mükâfatlandırır. 

Sonra sırayla Manisa ve Van'da vazife alır.

Ömrünün sonlarına doğru memleketi Bosna'ya Vali olunca Varvari Ali Paşa için sıla hasreti bitmiş görünür.

Bir çoban çocuğu olarak çıktığı memleketine vali olarak döner:

Olup kır üç yıl ana vasıl
Sıla idtüm muradım hasıl oldu
Hakkın için erişse bir kuluna
Eder çoban iken sultan iline

 

Sultan İbrahim.jpg
Sultan İbrahim 

 

Her şey nihayete ermiş gibi dursa da talihsiz olaylar silsilesi henüz yeni başlayacaktı.

Varvari Ali Paşa'nın Sultan İbrahim'in tahta çıkışı ile Sivas'a vali olarak atanır.

1648 yılında Ali Paşa, Sivas'a geldiğinde kendisinden önce İpşir Mustafa Paşa bulunur.

İpşir Paşa'nın dillere destan Peri Hatun adında bir de hanımı bulunuyordu. İpşir Paşa görevden alınınca eşi Sivas'ta kalmıştı.

Varvari Ali Paşa görevde bulunduğu sırada İstanbul'da Cinci Hüseyin Efendi olmak üzere dönemin en liyakatsiz devlet adamları akli melekeleri bozuk olan Sultan İbrahim'in etrafında kümelenmişti. 

Birileri Sultan İbrahim'e İpşir Mustafa Paşa'nın hanımı "Peri Hatun"un güzelliğinden dem vurmuş ve bu güzellikte bir kadının ancak sultanın haremine yakışacağı konusunda padişahı ikna etmişti.
 

Peri Hatun temsili.jpg
Peri Hatun temsili

 

Zaten akli dengeleri yerinde olmayan Sultan İbrahim, hemen Sivas Valisi Varvari Ali Paşa'ya haber gönderterek kendisinden önce Vali bulunan İpşir Paşa'nın karısını haremi için İstanbul'a göndertilmesini emretmişti.

Varvari Ali Paşa, İstanbul'dan tam üç kez gelen talimatı görmezden gelmiş ve padişahın bu ahlaksız teklifini yerine getirmeyi reddetmişti.

Peşi sıra gelen ağır vergi taleplerini de yerine getiremeyeceğini halkın bu vergileri karşılayabilecek imkânları bulunmadığını iletmişti.

Öncelikle hadiseyi Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde bulunan ve Varvari Ali Paşa'nın ağzından aktarılan mektupla inceleyelim.

Evliya Çelebi olayları uzaktan izleyen bir kimse değildir, bizzat Varvari Ali Paşa maiyetinde bulunan ve tüm sürece hâkim bir kimsedir;

Benim oğlum! İbrâhîm Hân vezîri Hezârpâre Ahmed Paşa on bir vezîri katl etmişdir. Bizi dahi eyâlet-i Sivas'dan ma'zûl edüp İpşir Paşa'nın hâtûnu, Gürcîstân Hâkimi Mavrol Hân kızı Perî Hân'ı İbrâhîm Hân'a göndermediğim içün üç kerre başıma kapucubaşılar ve hasekîler gelüp hamd-i Hudâ başım vermeyüp Âsitâne-i sa'âdetde cümle vüzerâ ve vükelâ ve a'yân-ı kibârdan ve yedi ocak halkından mektûblar ve Vâlide Sultân'dan tezkireler gelüp ayak sürüyerek deryâ-misâl asker ile Üsküdar'a gelüp şer'ile da'vâm vardır deyüp Vezîr'i ve Cinci'yi ve Müfti'yi ve Mülakkab kadı'asker'i ve Bektâş Ağa'yı ve Çelebi Kethüdâ'yı ve Muslihiddîn Ağa'yı ve Kara Çavuş'u isteyesin, demişler. İşte benim oğlum! Ben azîm asker ile Sivas'dan ma'zûl olup der-i devlete Çavuşzâde Mehemmed Paşa ve halâlin İbrâhîm Hân'a vermediğim İpşir Paşa oğlum ve Şehsüvâr oğlu Gâzî Paşa oğlum ve Kütahiyye Paşası Küçük Çavuş oğlum, hâsıl-ı kelâm üç vezîr ve yedi mîr-i mîrân ve on bir mîr-i livâ ordu-yı İslâmıma cem' olup Âsitâne tarafına müteveccih olmak üzreyiz. Eğer sen de Ahmed Paşa'dan başın kurtarmak murâdın ise Tokat kal'ası altında senin ile mülâkât olup yek dil [ü] yek cihet der-i devlet tarafına gideğem. Umayızdır kim yâ taht ola, yâ baht.


Görüldüğü üzere Sultan İbrahim'in İstanbul'daki adaletsiz yönetimi ve Varvari Ali Paşa'dan talep ettiği ahlaksız görevler sonucu Sivas Valisi Varvari Ali Paşa isyan eder.

Bizzat İstanbul üzerine yürüyüp Padişah İbrahim'i tahttan indirmeyi üzerinde vebal olarak görür.

Evliya Çelebi'ye göre Sultan İbrahim'e bu kötülükleri yaptıran ve Osmanlı askerini padişahına karşı başkaldırtan veziriazam Ahmed Paşa'dır:

Ey Ümmet-i Muhammed! Ben dahi ol askerdenim. Vallahi paşanın zulme rızâsı yokdur. Ammâ nâçâr baş kurtarmak içün başına bu kadar âdem cem' edüp kışda kıyâmetde ne konacak ve ne duracak ve ne yatacak yer vardır. Beddu'â ana gerekdir kim bu kış ve kıyâmetde bu kadar askeri sizin üstünüze kondurmağa sebeb olan İslâmbol vezîri Ahmed Paşa'dır.
 

evliya çelebi.jpg
Evliya Çelebi temsili

 

İstanbul yönetimi derhal harekete geçti ve tüm olayların müsebbibi olan önceki Vali İpşir Mustafa Paşa'yı Varvari Ali Paşa'yı görevden alması için atadı.

İpşir Mustafa Paşa kendi namusunu koruyan ve Padişahın kanunsuz emirlerine karşı gelen Ali Paşa'nın üzerine önceleri "Hak söz söyleyen adamın üzerine nice varalım nâ-hâk yere nice katl edelim" diyerek yürümek istemedi; ama bu kez kendi kellesinin gideceğini anlayınca vazifeyi yerine getirmeye karar verdi. 

Varvari Ali Paşa, İpşir Mustafa Paşa'ya zorluk çıkartmadan görevini teslim etmiş ve maiyetindeki kalabalık orduyla İstanbul üzerine yürümeye karar vermişti. 

Birçok kimse Varvari Ali Paşa'yı İpşir Mustafa Paşa konusunda uyarmıştı. Kendi hanımının namusuna sahip çıkmamış birisine yetkileri kolayca devretmiş olması eleştiri konusuydu.

Varvari Ali Paşa davasını hak görmesinden dolayı çoğu devlet adamının yanında saf alacağını düşünüyordu.

Yola koyulurken artık paşanın hedefi veziriazam Ahmed Paşa değil, bizzat Sultan İbrahim'in kendisiydi. Bunu da "avret hatırıyçün avret sözüne uyan avretden kötüdür" sözleri ile dile getiriyor ve padişahın haremin oyuncağı haline geldiğini söylüyordu. 

Paşa İstanbul üzerine yürümeye karar verdiğinde Evliya Çelebi'nin ifadelerine göre kendisine destek vereceğini açıklayan Köprülü Mehmed Paşa başta olmak üzere birçok devlet adamı ona karşı pozisyon alacaktı:

Ben seninle bileyim ve yoluna kurbanım diyenlerden biri Köprülü Mehemmed Paşa dört eyalet sancağı askeriyle üzerime geliyor.

(Seyahatname)


İlk çarpışmada Varvari Ali Paşa hükümetin askerlerini bozguna uğratır.

İpşir Mustafa Paşa da ordusuyla Varvari Ali Paşa'ya katılmak istediğini belirtir.

Ali Paşa da İpşir Mustafa Paşa'nın sözlerine güvenerek bu teklifi kabul eder. İstanbul bir yandan Ali Paşa'ya birçok makam teklif ederek isyanı durdurmaya çalışırken, başka paşalara yüksek makamlar teklif ederek Varvari Ali Paşa'nın üstüne salmaya çalışır.

Varvari Ali Paşa, İpşir Mustafa Paşa'nın kendisine destek olmak için geldiğini düşünerek tedbir almaz; ama İpşir Mustafa Paşa Varvari Ali Paşa'ya baskın yaparak ordusunu dağıtır.
 

Celali İsyanları temsili.jpg
Celali İsyanları temsili

 

Bunun üzerine Ali Paşa büyük bir mazlumiyetle İpşir Mustafa Paşa'ya şu sitemli sözleri söyler:

Bak a hayınlık ile Erzurûm'da Celâlî Abaza Paşa'dan berü bağrı pişmiş niçe bin kerre oğlanlığa düşmüş, ben senin ehlini hâtırın içün zinâ etdirmeği kabûl etmeyüp senin ırz [u] gayretin içün Sivas'dan azli kabûl edüp ehlini Allah emâneti Tokat kal'asına koyup bu kadar sekbân [ve] sarıca ile muhâfaza etdirüp ehlini günden ve gölgeden sakındım ve nâmım, pâdişâha âsî oldu deyü şâyi' oldu.


İpşir Mustafa Paşa, kendi namusu için padişaha karşı gelen ve padişahın kanunsuz emirlerini dinlemeyerek isyan eden Sivas Valisi Varvari Ali Paşa'yı katletmesi sonrası halk arasında "Deyyus-ı Ekber" olarak anılmasına neden olacaktı. 

Evliya Çelebi bu elim hadise sonra Varvari Ali Paşa'yı şehit olarak tanımlayacaktı:

Şehid edüp kellesin teninden cüda edüp… Asitane-i saadete gönder.

(Seyahatname)


Solakzade ve Naima Tarihi gibi eserlerde de Varvari Ali Paşa'nın Padişaha isyan etmesini haklı bulurken Varvari Ali Paşa'nın celaliliğin önüne geçememesini eleştirir.

Ayrıca çoğu kaynakta İpşir Mustafa Paşa'nın hanımı hadisesi görmezden gelinerek olay yalnızca basit bir vergi vermeme hadisesine indirgenir.

Oysa olayın yakın tanıklarından Evliya Çelebi'ye göre Varvari Ali Paşa, padişahın bir vali hanımına göz koymasını içine sindirememesi isyanın fitilini ateşlemişti.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU