"Seçimden sonra Türk ekonomisinde tsunami yaşanacak"

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'ye göre "Son 20 yılın en güçlü bütçe sonuçlarından biri…" alındı. Peki sonuç iyi ve her şey yolunda ise niye "fiyat sabitleme" kampanyaları yapılıyor, neden sürekli para basılıyor?

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, dün düzenlediği basın toplantısında bir yıllık ekonomi tablosuna dair açıklamalarda bulundu.

Bakan Nebati'ye göre "işler yolunda". Dünkü açıklamalarını Twitter hesabında bugün de sürdürdü. 

Ekonomideki gidişatın iddia edildiği gibi tozpembe olmadığını dile getirenleri hedef alan Nebati, "Kur Korumalı Mevduat ve katılım hesapları ile hazineye büyük bir dinamit koyduğumuzu iddia edenler vardı. Son 20 yılın en güçlü bütçe sonuçlarından birini açıkladıktan sonra bu kesimin sesleri çıkmaz oldu" ifadelerini kullandı.

 

 

Son 20 yılın en güçlü bütçesi

Yani Bakan Nebati'ye göre son 20 yılın en güçlü bütçe sonuçlarından biri elde edilmiş durumda. 

Peki gerçekten öyle mi? Türkiye'de enflasyon, faiz, işsizlik, ithalat, üretim gibi göstergeler bu iddiayı destekliyor mu? 

Türkiye'deki ekonomik tablo başka ülkelerle kıyaslandığında öyle iddia edildiği gibi ortada başarılı bir sonuç yok. 

Tradingeconomics'e göre Türkiye en yüksek enflasyonda hala en üst sırada. 

Avrupa Birliği ülkeleri arasında enflasyonda şampiyon

G20 ülkeleri arasında Türkiye yüzde 94,8 ile ilk sırada yer alan Arjantin'den hemen sonra geliyor.

Yüzde 64,27 ile listenin ikinci sırasında bulunan Türkiye ile Rusya arasında 52,37 puan fark var.

Aylardır Ukrayna ile savaşan Rusya'da enflasyon oranı yüzde 11,9. 

Avrupa kıtasındaki ülkelerle kıyaslama yapıldığında ise hiçbir devlet Türkiye'ye yaklaşamıyor. 

 

AB ülkeleri arasında enflasyonda Türkiye şampiyon
AB ülkeleri arasında enflasyonda Türkiye şampiyon / Fotoğraf: AA

 

Yüzde 64,27 ile şampiyon olan Türkiye'den sonra en yüksek enflasyonun yaşandığı ülke yüzde 30,24 ile Moldova.

Bu ülkeyi ise yüzde 26,6 ile Rusya ile savaşan Ukrayna takip ediyor. 

Faiz oranında da benzer bir durum söz konusu. Israrla indirilmesine rağmen Türkiye'de yine de yüksek bir faiz var.

G20 ülkeleri arasında Arjantin, Brezilya ve Meksika'dan sonra faizin en yüksek olduğu ülke Türkiye. 

Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ise Türkiye bu kez 5. sırada yer alıyor.

Avrupa ülkeleri arasında en yüksek faiz oranı Ukrayna'da.

Yüzde 25 faizin olduğu Ukrayna'yı yüzde 20 ile Moldova, yüzde 13 ile Macaristan, yüzde 12 ile Beyaz Rusya takip ediyor. 

İthalatta rekor kırıldı

Türkiye'de ise bilindiği gibi politika faizinin oranı yüzde 9. Ancak tüketici kredilerinin oranıysa çok yüksek. 

İhracat 2022'yi 254,2 milyar dolarla kapadı. Fakat asıl rekor ithalat da kırıldı. 

Geçen sene ithalat 364,4 milyar dolara ulaştı. Dış ticaret dengesi yılı 110,2 milyar dolar rekor açıkla bitirdi. 

Aralık ayında ihracattaki artış yüzde 3,1'de kalırken, ithalatta yüzde 14.6'lık bir sıçrama gözlendi. 

 

İthalatta rekor kırıldı
2022 yılında ithalatta rekor kırıldı / Fotoğraf: AA

 

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) en son ihracat miktar endeksi yüzde 3,8'lik bir daralmaya işaret ediyor.

Bu tabloya rağmen iktidar, Türkiye'de ekonomik kriz olmadığını, enflasyonun boyunun aşağı yöne doğru eğildiğini savunuyor. 

Ürün fiyatlarına sürekli zam geliyor

Ekonomistlere göre ise enflasyon baz etkisiyle düşüyor. Bu düşüş ocak ve şubat aylarında da sürecek. Ancak halkın alım gücü yükselmediği gibi daha da azalacak. Çünkü ürün fiyatlarına sürekli zam geliyor. Ve bu da devletin yaptığı fahiş fiyat artırımdan kaynaklanıyor.

Bunun önüne geçmek için ise sürekli olarak para basılıyor. Karşılıksız para basımının daha da devam edeceği vurgulanıyor. 

Sadece bu değil önce zincir marketler sonrasında giyim sektörü "fiyat sabitlemeye" başladı.

Bunların ardından benzer bir uygulama yeme-içme ve şeker üretim fabrikalarından geldi. 

Peki sürekli para basıp, "zam yapmayın" çağrısıyla başlatılan "fiyat sabitleme" kampanyaları enflasyonu düşürür mü?

Independent Türkçe'ye değerlendirmede bulunan ekonomistlere göre bu tür yöntemlerle enflasyonu düşürmek imkansız. Hatta seçimlerden sonra Türk ekonomisinde tsunami yaşanabilir. 

Bu görüşü dile getiren ekononimstlerden biri Hayri Kozanoğlu. BirGün'deki yazısında bu durumu kaleme alan Kozanoğlu'na göre ekonomide durgunluk alametleri belirdi. Cari açık, işsizlik sorunları derinleşti. EYT'den asgari ücrete seçim rüşvetleri hızlandı. Her şey dövizi tutarak enflasyonu kontrol etmeye bağlı.

 

 

"Bir anlamda 'benden sonra tufan' ekonomi modeli uyguluyor"

Seçimden sonra iş başına gelecek yeni yönetimin devasa sorunlarla karşılaşabileceğini vurgulayan Kozanoğlu, "AKP rejimi sonrasını hiç düşünmeksizin sandığa gidildiği güne kadar olabildiğince "pembe" bir ekonomi tablosu çizmeye çalışıyor. Bir anlamda "benden sonra tufan" ekonomi modeli uyguluyor. Ekonomide bir yandan "müjde üzerine müjdeler" açıklanıyor. Diğer taraftan bu büyük vaatlerin bir türlü hayata geçirilemediği görülüyor" ifadelerini kullandı. 

"İhracata dayalı Türkiye ekonomi modeli tökezlemiş görünüyor" diyen Kozanoğlu, şunlara yer verdi: 

Biraz çözülme gözlense de 1,370 milyar TL'lik kur korumalı mevduat yükü ekonomiyi tehdit ediyor. Merkez Bankası politika faizi yüzde 9'a inmişken, hazine yüzde 9,75 faizle 2,75 milyar dolar borçlanmakla öğünüyor. Bu dış borçların genç kuşakların da geleceğini ipotek altına alması anlamına geliyor. Kısaca, ekonomi seçimlere 20 yıllık AKP döneminde daha da ağırlaşmış yapısal sorunlarla giriyor. Seçimin sonucu ne olursa olsun yeni yönetimi yaygınlaşan bir yoksulluk, kronik bir işsizlik, emek aleyhine sermaye lehine bozulmuş bir bölüşüm kompozisyonu, birikmiş iç ve dış açıklar, ekonominin kurumsal yapılarında derin bir çöküntü bekliyor olacak. Bu bataktan çıkmak için piyasacı kemer sıkma reçetesinin mi, yoksa kamucu, emek egemen bir programın mı uygulanacağını ise toplumsal muhalefetin acilen tartışması gerekiyor." 

"Bir kısır dögüye dönüşmüş durumda"

Eski Ekonomi Bakanı Ufuk Söylemez'e göre ise hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarıyla enflasyon asla düşmez.

Buna fiyat-gelir çekişmesi denildiğini hatırlatan Söylemez, "Ücretleri artırdıktan sonra fiyatlara zam gelir ve bu bir kısır döngüdür" dedi.

 

Ufuk söylemez
Ufuk söylemez / Fotoğraf: Twitter

 

Ekonomi yönetiminin yaptığının bir "algı operasyonun"dan ibaret olduğunu savunan Söylemez, "İnsanlar son iki yılda önce patates ve soğan kuyruklarında bekledi. Ardından her hafta akaryakıta gelen zamlardan benzin istasyonlarında kuyruk oldular. Daha sonra halk ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruğuna girdiler ve şimdi de Et ve Süt Kurumu önünde sabahın altısında soğukta ucuz et, kıyma almak için bekliyorlar" diye konuştu. 

"Basit kasaba kurnazlığıdır"

Bu şartlarda fiyat sabitlemenin geçici bir ferahlama sağlayacağını umanların yanıldığını vurgulayan Ufuk Söylemez, şöyle devam etti: 

Bu en fazla stokçuluğa neden olabilir. Hem serbest piyasa ekonomisi uyguluyoruz deyip hem de emir komutayla her şeyi baskılamaya çalışmak, sorunları halının altına süpürmekten başka faydası olmaz. Seçimden hemen sonra yaşanacak bir döviz atağında veya iç-dış politik gelişimde maalesef borsa ve emlak dahil problemlerin daha da büyüyeceğine dair endişelerim var. Bunlar algı yöntemlerinden öteye gitmez. Basit kasaba kurnazlığıdır. Seçime iki ay kala fiyatları durdurmaya kalkmak, yıllardır enflasyonla boğuşan toplum kesimlerini rahatlatmayacağı gibi ikna da etmez." 

"Enflasyonun temel sebebi kredi musluğunun açılmasıdır"

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat ise faizi artırmadan enflasyonun düşürülmeye çalışıldığını anımsattı. 

Bunun teorik olarak kağıt üzerinde zor olduğunu dile getiren Murat, "Enflasyonun temel sebebi şudur; kredi muslukların açılmasıdır. Kredi muslukları ne kadar açıksa enflasyon o kadar yükseliyor ki son iki senede kredi muslukları çok açık olduğu için enflasyon bu kadar yükseldi" ifadelerini kullandı.

 

Atılım Murat
Atılım Murat / Fotoğraf: Twitter

 

2023'te kredi musluklarının çok açılmaması durumunda enflasyonun düşebileceğini belirten Murat, "Bu kalıcı olur mu? Tartışılabilir. Kredi muslukları kapalı olduğu sürece faizi artırmadan bile enflasyonun düştüğünü görebiliriz" yorumu yaptı. 

"Fiyat kontrolünü Ticaret Bakalığı yapacaktır"

"Şu an enflasyon düşük seyrettiği için marketlerin fiyat sabitlemeleri normal ama bundan birkaç ay sonra örneğin aylık enflasyon yükselmeye başladığı zaman marketler fiyat sabitleme politikasından vazgeçecektir" tespitinde bulunan Prof. Dr. Atılım Murat sözlerini şöyle tamamladı: 

"Ayrıca bunun kontrolünü Ticaret Bakanlığı yapacaktır. Fiyatların yükselip yükselmeyeceğini konusunda kim takip edecek marketleri, bunu bakanlık yapacaktır. Kısa vadede enflasyon düşüş eğiliminde olacağı yani önümüzdeki birkaç içinde enflasyon artış hızı düşeceği için fiyat sabitlemelerle ilgili programlar etkili olduğu zannedilebilir. Ama önümüzdeki aylarda tekrar enflasyon artmaya başlarsa zaten bu market zincirleri de fiyat sabitleme politikasından vazgeçeceklerdir." 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU