Bir yılın sona ermesi ve kardeşinin başlamasıyla birlikte buna paralel olarak, dünya haberleri arasında açık bir paradoks taşıyan iki haber okuduk.

Birinci haber, 50 yıla yayılan sessiz bir ateş üzerinde pişen ciddi ve vakur bir medya profesyoneli ve 'kuruluş' olan Amerikan televizyon kişiliği Barbara Walters'ın 93 yaşında dünyamızdan ayrılışıydı.

Haberi, ABC'nin üst kuruluşu olan The Walt Disney Company'nin Yönetim Kurulu Başkanı Robert Iger duyurdu.

Barbara, medyadaki kariyeri boyunca, zengin röportajlardan ve referans kabul edilen talk şovlarından oluşan zengin bir 'kaynak' sundu.

Dünyanın her yerinden karar vericiler ile fikir üreticilerini konuk etti. Öyle ki röportajları, bilimsel, tarihi ve siyasi mirasın vazgeçilemez bir temel parçası haline geldi.

Basamakları birer birer tırmandı. Kariyerine 1960'larda NBC'de 'The Today Show'da yazar ve yapımcı olarak başladı.

O zamanlar, medyanın o altın çağında Walters'ın 11'i ABC News'te çalıştığı sırada olmak üzere 12 Emmy Ödülü kazanması anlaşılırdı ve bunu hak etmişti.

Pekâlâ, Barbara'nın nesli geçip giden, ünlü olan bir nesil, çevrilmiş bir sayfa ve geçip giden bir zaman. Şimdi hemen hemen aynı zamanlarda verilen şu ikinci habere dikkat edin.

Romanya'daki mahkeme, polisin içerik üreticisi ve sosyal medya ikonu Andrew Tate ve kardeşi Tristan'ın 30 gün gözaltında tutulması talebini onayladı.

Romanya polisi, Andrew Tate ve erkek kardeşini bir tecavüz ve insan kaçakçılığı vakasıyla ilgili soruşturma kapsamında Bükreş'te tutukladı.

Tate, ABD'de doğmuş ve Batılı solcu liberal akımların fikir ve sloganlarını reddeden duruşları ve yorumları nedeniyle sosyal medya platformlarında ünlenmiş bir İngiliz.

Kısa bir süre önce İsveçli genç kız Greta Thunberg ile iklim ve çevre sorunları hakkında 'komik' bir tartışmaya girmişti.

Batılı liberal medyanın ikon olan bu kızı nasıl 'kodladığını' hepimiz biliyoruz; "Çevreci Jan Dark!"

İngiliz genç adam ise bir kickboks şampiyonu ve 2016'da da bir realite TV yıldızı oldu.

Ancak feministlere ve solculara karşı sansasyonel duruşlarıyla tanındı ve bazıları onu kadınlara karşı saldırgan olmakla suçluyor.

Bu nedenle Twitter ve Facebook vb. hesapları kapatıldı. Ama konumuz bu değil, onu övmek ya da eleştirmek değil, konumuz şu:

Bu Tate ya da Greta kim?!.
 

Bence çevreci olsun ya da olmasın, feminist olsun ya da olmasın, iklimci olsun ya da olmasın ve diğer önemli başlıkların lehine veya aleyhine olsun, ikisi de savunduklarıyla ilgili yeterli bilgi birikimine ve uzmanlığa sahip olmayan toy ve acemilerdir.

Ancak medya sahnesinin başını çekiyorlar ve tartışmaların ön saflarında yer alıyorlar.

Bu ikilem sadece Batı'da yok, Arap dünyamızı izleyin, orada da kamusal sahneye ihraç edilen korkunç bir cahiller, deliler ve soytarılar seli görürsünüz.

Bunlar belirli bir tarafın medyatik mesajlarının veya başarılarının propagandası için kullanılıyorlar. Zamanla bu soytarılar, insanlar için ikonlar ve 'rol model' haline geliyorlar.

İçlerinin boş olmasına rağmen bu mahlukları öne çıkaranların gerekçesi ise çok sayıda takipçiye sahip olmaları.

Onlar -yani bu kişileri kullananlar da- ünlerinden yararlanarak 'hazıra konmak' istiyorlar ya da belki kendileri de onlara hayranlar ve onları etkileyici buluyorlar.

Merhum Barbara Walters gibi medya profesyonellerini istemiyoruz, bu bugün imkansız.

Ama işe yaramaz ve sıradan kişilerin halka hükmetmesini de istemiyoruz. Bir orta yol var.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Independent Türkçe için çeviren: Asasmedia

Şarku'l Avsat