Trump’ın İran’a yönelik yaptırımları Hindistan’ın politikasını değiştirdi

ABD’nin geçtiğimiz mayıs ayında İran’dan petrol satın alan ülkelere yaptırım muafiyetini kaldıracağını açıklamasının ardından petrol ithal eden birçok ülke gibi Hindistan da kaynaklarını çeşitlendirmek zorunda kaldı

Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'daki basın toplantısı, 2017 / Fotoğraf: AFP

Hindistan, mayıs ayına kadar Çin’den sonra İran’dan ham petrol satın alan ikinci büyük ülkeydi. 

Ancak ABD’de Trump yönetiminin Tahran’a karşı başlattığı büyük baskı, hem ABD-Hindistan ilişkilerini hem de Hindistan ve İran arasındaki enerji ilişkisini değiştiriyor. 

ABD’nin mayıs ayında İran’dan petrol ithal etmesine izin verdiği bazı ülkelere muafiyet kararını sonlandırmasının ardından Yeni Delhi, hem İran’la ilişkilerini hem de Ortadoğu’daki üç kutupla (Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, İran ve İsrail) politikasını yeniden gözden geçirmek zorunda. 

İran’ın ücretsiz kargo ve süresi uzatılmış kredi gibi kârlı teşvikleri Hintli müşterileri cezbederken Washington’un İran petrol gelirlerini durdurmaya yönelik ısrarı, Yeni Delhi yönetiminin Trump’ın isteklerine boyun eğmeye sevk ediyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İran’la yaşanan krizin Hindistan üzerinde tehlikeli sonuçları olabilir. Nitekim Hindistan’ın ithal ham petrole olan ihtiyacı, birkaç yıldan beri yüzde 84 seviyesine ulaşmış durumda. 

Tüketim bir yandan artarken, Hindistan’da yerel petrol üretimi, 2015-2016 mali yılında günde yaklaşık 270 milyon varil iken son mali yılda günde 250 milyon varile düştü. Bu durum, ülkedeki enerji güvenliğinin geleceği konusunda Yeni Delhi’yi endişelendiriyor. 

Orta Doğu’nun istikrarlı olması, Hindistan için önem arz etmekte. Zira Hindistan, ticaret ve güvenlik alanında bölge ülkeleriyle geniş ilişkilere sahip.

Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yla yaptığı basın toplantısında Körfez’deki durumlara işaret etti. Jaishankar, “Bu durumun bir parçası olarak enerji güvenliği, Hindistan diasporası, bölgesel güvenlik ve ticaretle ilgili endişelerimiz mevcut” açıklamasında bulundu.

Yaptırımlar, Hindistan-İran ilişkilerini de kesin bir şekilde etkiliyor. Zira, Yeni Delhi, önemli stratejik ve ekonomik çıkarlara sahip. Hindistan, İran’ın güneydoğusunda yer alan Çabahar Limanı projesini geliştirmek içi büyük bir paya sahip. Ayrıca İran’da petrol ve doğalgaz sektöründe Hint yatırımları da mevcut.

Hindistan, önceden yabancı bir devletin uyguladığı tek taraflı yaptırımlara değil de sadece Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan yaptırımlara bağlı kalacağını açıklamasına rağmen Yeni Delhi, ABD’nin İran politikasına karşı rahatsızlığını daha az dile getirmeye başladı. 

Hint petrol şirketleri, İran’la iş yapma konusunda tereddüt yaşıyor. Avrupa merkezli şirketler de dahil yabancı firmalar, Çabahar Limanı projesine katılmak istemiyor. Bu da projenin geliştirilmesini yavaşlatıyor.

Washington’un “Yaptırımlar, Hindistan ve İran arasında fosil yakıt konusunda işbirliği yapmayan şirketleri kapsamayacak” şeklinde teminatta bulunmasına rağmen ABD’nin ikinci yaptırım tehdidi, Çabahar Limanı ve bu limanla ilgili diğer projelere yönelik Hint yatırımlarına gölge düşürüyor. 

Trump yönetiminin İran’a getirdiği katı ekonomik yaptırımlardan dolayı şirketler, İran limanlarıyla iş yapma noktasında dikkatli davranıyor. Bu da Çabahar Limanı’ndan yapılan ticareti yavaşlatıyor. Yatırım ve ticaret alanında İran’la kapsamlı ilişkiler kurmak, şu an herhangi bir Hint şirketi için uygun değil.

Washington, bu durumun sorunlu bir noktaya dönüşmemesini istemesine rağmen Trump yönetiminin İran’a karşı radikal tutumu, Hint diplomasisi için işleri zorlaştırdı. 

Japonya’nın Osaka şehrinde düzenlenen G-20 Zirvesi’nde Hindistan Başbakanı Modi’yle yaptığı görüşmede Başkan Trump, “Acelemiz yok. Zamanı istedikleri gibi kullanabilirler. Kesinlikle herhangi bir baskı yok” ifadesini kullanmıştı. 

“Acelemiz yok” ifadesi, hiçbir zaman bunun olmayacağı anlamına gelmiyor.

Bölgedeki üç kutup arasında dengeyi gerçekleştirebilecek bir Orta Doğu politikası izlemeye çalışan Yeni Delhi, geleneksel Orta Doğu politikasını gerçekleştirmenin mümkün olmayacağını hissediyor. Hindistan, üçlü denklemi sürdüremeyecek.

Bu gelişmelere binaen Hindistan, bu üçlü denklemden bir tarafın gözden çıkarılması gerektiğine açık işaretler verdi. Çünkü Hindistan’ın diğer iki tarafla çıkarları, daha sağlam ve daha kârlı. 

Burada önemli olan, Modi’nin 1 milyar 339 milyon Hint vatandaşının 4 yıldır beklediği iç ekonomik başarıları gerçekleştirmesi. Zira petrol krizinden sonra Modi, ülkedeki yoksulluk sorunu çözülmeden önce su kriziyle de karşı karşıya kalabilir.

İran’dan alınan petrol bir yılda yüzde 5 arttı

ABD’nin İran baskısına rağmen Hindistan’ın geçen mart ayı itibariyle İran’dan aldığı petrol miktarı günlük 479 bin 500 varil. Bu, geçen yılki satın almadan yüzde 5 daha fazla. 

ABD, bir yandan petrol üreten müttefiklerini üretimi artırmaları yönünde teşvik ederken, diğer yandan Hindistan’ın ABD’den yaptığı ithalat, Ortadoğu’daki geleneksel ithalatçılardan yaptığı ithalat miktarını geçmiş durumda. 

Ancak İran’dan ham petrol almanın zorlaşmasıyla birlikte Hindistan’ın da sorunları arttı. 

Yeni Delhi hükümeti bunun üzerine, Hindistan’ın karşı karşıya kalabileceği herhangi bir zararı kapatma sözü veren Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) teminat aldı. 

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) toplantısından önce, gelecek eylülde ABD’nin enerji başkenti Houston’a seyahat etmeyi düşünüyor. Houston, Hint asıllı en büyük Amerikan topluluğa ev sahipliği yapan bir kent. 

Hindistan ve Amerikalı Hintlilerle sağlam ilişkilere sahip eski Teksas Valisi ve şu anki ABD Enerji Bakanı Rick Perry, 2018’de Hindistan’a bir ziyaret gerçekleştirmişti. 

Ay’a çıkamayan ülkenin su sıkıntısı 

Modi’nin karşı karşıya olduğu sorunlar yalnızca petrol ticareti ile ilgili değil. 

Bir yandan da ülkesindeki su kıtlığıyla da uğraşan Modi, 2014 yılındaki vaatlerinin hiçbirini gerçekleştirmediği gerekçesiyle eleştiri oklarının hedefi haline gelmişti. 

İşsizliğin de arttığı ülkede Modi hükümeti, savaşlarda yaralanan askerlerin maaşlarına vergi getirmeyi düşünmeye başladı. 

Ülkenin bir süredir devam eden Ay’a çıkma hayalleri de ertelenmiş durumda. 

Uzay aracı Chandrayaan-2’nin kalkışına bir saatten daha az bir süre kala proje askıya alındı. 

Girişim başarılı olsaydı Hindistan, Ay’ın yüzeyine inmek için uzay aracı gönderen dördüncü ülke olacaktı. Uzay aracını fırlatma girişimi için yeni bir tarih verilmedi.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat'tan Independent Türkçe için çeviren: Harun Yılmaz

DAHA FAZLA HABER OKU