Kissinger... Maskeli komünist ve savaş suçlusu!

Kissinger'a yönelik ağır eleştirinin nedeni, 'reel politik'in açık ve özür dilemeyen bir ifadesi olmasıydı

Fotoğraf: Reuters

Kissinger'ın imajı, zamanla politik şeytan imajına dönüştü.

Aldatıcı, komplocu, çift taraflı ajan...

Bunlar onun imajını lekeleyen sıfatlardan bazıları.

'Simpsonlar' gibi çizgi filmler bile Kissinger'ı alçakça bir plana son rötuşları yapmak üzere sahneye giren kötü bir adam olarak gösteriyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

İlk başta böyle değildi. Kendisi bir yıldızdı ve çekiciydi.

Time dergisinin kapağını 15 defadan fazla kez süslemişti. Ancak daha sonra her şey tersine döndü ve cadı avı başladı.

Kissinger'ın anılarının yazarı ünlü tarihçi Niall Ferguson, Kissinger'ın hem sağ hem de sol kesimden suçlamalarla karşı karşıya olduğunu söylüyor.

Aşırı sağ önce Çin, sonra da Sovyetler Birliği ile yaptığı anlaşmalardan ötürü Kissinger'ı komünizmle suçladı ve 'Bor' kod adı olan bir KGB ajanı olduğuna dair söylentiler yaydı.

Bir yazar, Kissinger'ın Vietnam'daki müdahalesini uzatarak ABD'yi tüketmek amacıyla Beyaz Saray'a sızdığını söylüyor.

Başka bir suçlamada ise 'Kissinger'ın, ABD halkını Kremlin'e tutsak etmeye çalışan bir Rus ajanı' olduğu öne sürülüyor.

Ayrıca şu an Bill Gates'in yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının arkasında olmakla suçlandığı gibi Kissinger'ın dünyada artan nüfusu azaltmak istediği için AIDS'in (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) yayılmasının arkasında olduğu iddia ediliyor.

Bunlar kanıtlanmamış çılgın suçlamalar olsa da Kissinger böylece hedef alınan ve hakkında komplolar kurulabilen bir adama dönüştü.


Daha nüfuz sahibi olan sol kesimin komploları, aşırı sağın boş sözlerinden daha rasyonel ve mantıklıydı.

Kissinger, Şili'de büyük ABD şirketlerinin çıkarlarına hizmet edecek politikaları desteklemekle suçlandı.

Yönetmen Oliver Stone, The Untold History of America (ABD'nin Gizli Tarihi) adlı filminde onu 'psikopat' olarak tanımladı.

Başka bir gazeteci onun hakkında "Kissinger… Ağır Alman aksanıyla ve ileriye bakan gözleri ile güç piramidindeki zayıf bir yerde duran ve buraya tırmanmaya çalışan bir şeytan" dedi.

Ünlü İngiliz yazar Christopher Hitchens kitabında Kissinger'ı Vietnam, Şili, Arjantin, Bangladeş ve uzun bir liste oluşturan ülkelerde insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Hitchens, Kissinger'ı yargı önüne çıkarmak için can atıyordu. Mahkemelere Kissinger'ın fotoğrafı ile gidip tutuklanmasını talep ediyordu (Hitchens, Gandhi, Rahibe Teresa ve bu gibi tarihi şahsiyetlere saldırma konusunda uzman bir yazardır).


Kissinger'a tüm suç, suikast ve tutuklama musibetlerini yükleyen uzun bir suçlama ve iddiacı listesi…

Özetle bu, zamanla genişleyen, bir kişinin ismine yapışan, kişiliğini öldüren ve imajını yerle yeksân eden komplocu bir düşüncedir.

Tarihçi şöyle bir soru ortaya atıyor:

ABD birçok ülkeye müdahale etti. Neden Kissinger'dan başka ABD'li şahsiyetler hakkında anlatılan hikayeleri duymuyoruz?


Tarihteki önemli şahsiyetlerin başına bu gelir. Haklarında yanlış bilgilere dayanan efsaneler ve hikayeler uydurulur ve onlardan halka pazarlanabilecek bir hikaye yaratılır.

Halkın komplo hikayelerine ilgi duyduğunu unutmuyoruz. Bu işin bir kısmı pazarlamadır.

Zira kötü ajan ve savaş suçlusu Kissinger'ın ismi, yüksek gelir getiren kârlı bir işe dönüştü.
 


Siyasi yazar Josef Joffe'nin, 'Kissinger' kitabının yazarı Walter Isaacson'a verdiği yanıtta Kissinger'a yönelik devam eden saldırının nedeni hakkında başka bir görüşü olduğunu görüyoruz.

Joseph, Isaacson'un 'Kissinger'ı önce asın, sonra yargılayın!' şeklinde bir muamelesi olduğunu söylüyor.

Kitabında Isaacson sözlerini doğrudan Kissinger'a yönelterek "Henry, bana bak. Artık bir ABD'lisin. Bizler Metternich ve Bismarck yerine Thomas Jefferson ve Woodrow Wilson'ı istediğimiz için Avrupa'dan kaçtık" ifadelerini kullanıyor.

Bu azarlamada gizli bir hainlikle suçlama tonu olsa da -Kissinger'in Alman kökenlerine işaret ediyor- yazar 'reel politik' değil 'ideal politik' istediklerini kastediyor.

Joffe ise kendisine şöyle cevap veriyor:

Neden Bismarck da Jefferson değil?


İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yalnızlığı sona erdikten ve dünyaya karıştıktan sonra ABD'nin artık 'reel politik'e güvenmek ve çeşitli uluslararası güçlerle ilişki kurmaktan başka seçeneği kalmamıştı.

Sovyetler Birliği adlı bir düşman tarafından gelen büyük bir tehdit söz konusuydu ve kimse okyanusları Britanya İmparatorluğu gibi korumuyordu.

ABD bunu yapmalıydı, ki Başkan Roosevelt Hitler'i ortadan kaldırmak için Stalin ile ittifak kurduğunda bunu yapmış oldu.

Kissinger'a yönelik ağır eleştirinin nedeni, 'reel politik'in açık ve özür dilemeyen bir ifadesi olmasıydı.

Ülkenin içerisi kanun ve ideal değerler, dışarısı ise devletler arasındaki güç dengeleri ile yönetilir.

Bu noktadan Kissinger'ın Ukrayna kriziyle ilgili Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ve yoldaşlarını kızdıran düşüncesinin çıkış noktasını görüyoruz. Kissinger idealizmin değil gerçekliğin çözüm olduğunu düşünüyor.


Sayın yazar Semir Ataullah yazısında Kissinger'ın eserlerinin sadece birer özet olduğuna dikkat çekti.

Nixon Kissinger'ı seçtiğinde Başkan Eisenhower'ın Kissinger'a karşı duyduğu hoşnutsuzluğu paylaşan seçkin yazardan güçlü bir açıklama…

Eisenhower Nixon'a Kissinger'ı görevlendirdiğini duyduğunda şöyle demişti:

Ancak Kissinger bir profesör?!. Profesörden çalışmalar yapmasını iste ancak onu herhangi bir şey için asla bir pozisyona getirme.


Devam edeceğiz...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Sema Sevil

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU