Ev sinemasından vizyona bu hafta: Bir annenin sevgisi her şeyi yener; Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için bu hafta çevrim içi platformlarda ve sinema salonlarında gösterime girecek filmler ile "Festival ajandası"nı yazdı

Pandemi ile birlikte film gösterimlerini dijital ortama taşıyarak iki sene boyunca çevrim içi programlarla izleyicisine ulaşan İstanbul Film Festivali, yeni normalleşme ile birlikte festival heyecanını yeniden fiziki salonlarda başlattı.

Sinemaseverleri dolu dolu bir programla bir sinema maratonuna çıkaran festival bu sene "Rabiye Kurnaz George W. Bush'a Karşı" adlı film ile açıldı.

Törene filmin yönetmeni Andreas Dresen, başrol oyuncusu Meltem Kaptan ve olayın esas kahramanları Rabiye Kurnaz ile avukatı Bernhard Docke katılarak, tören sonunda onların eşliğinde bir ön gösterim yapıldı.

Dünya prömiyerini Şubat 2022'de Berlin Film Festivali'nde yapan ve "En İyi Senaryo" ile "Sanat Sinemaları Birliği" ödüllerini kazanan bu film ayrıca, Rabiye rolüyle başrolündeki Meltem Kaptan'a "En İyi Performans Ödülü"nü getirmişti.

Ancak başrol oyuncusu Meltem Kaptan her ne kadar Berlinale'de dikkatleri üzerine çektiyse de bu, bana göre pek çok açıdan zayıf bir film.


Bir annenin sevgisi her şeyi yener; Rabiye Kurnaz George W. Bush'a Karşı

Yönetmen: Andreas Dresen / Oyuncular: Meltem Kaptan, Alexander Scheer, Charly Hübner, Nazmi Kırık, Sevda Polat, Abdullah Emre Öztürk, Şafak Şengül, Jeanette Spassova, Abak Safaei-Rad, Alexander Hörbe, Mert Dinçer, Devrim Deniz Aslan, Cornell Adams, Henry Appiah, Yaşar Çetin, Anthony Cook, Mike Davies, Lorena de la Rosa, Sonia Debreczeni, Claudiu Mark Draghici, Vince Eisenson, Hüseyin Ekici, Jonathan Failla, Laura Fernandez, Harvey Friedman, Samir Fuchs, Teglat Kas Hana, Rolf Heutmann, Christoph Jacobi, Senica Lee, Jennifer Martin, Ronny Miersch, Sena Öztosun, Nino Porzio, Ali-Emre Şahin, Martin Stange, Stacy Thunes, Christian Tillmanns, Julia Titze, William G. Tomek, Simone Désirée Ullbrich, Sabine Urban, Tim Williams, Ramin Yazdani, Mehmet Yılmaz, Tom Zahner, Andreas Dresen, Angela Merkel, Krys Palacios, Zachary Sasim, Christian Skibinski / Süre: 119 dakika
 

 

İstanbul Film Festivali'nin yoğun ilgiyle karşılanan zengin programında ek gösterimlerle 11 Nisan'da Beyoğlu Sineması'nda, 20 Nisan'da ise Atlas 1948'de yeniden izleyiciyle buluşacak olan Rabiye (Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush) adlı bu film; neşeli ve azimli bir kadını, direncin ve kararlığın bir portresini kadrajına alıyor.
 

 

Bu filme kaynak olan olayda, 11 Eylül'ün ardından sorgusuz sualsiz Guantanamo'ya gönderilen oğlu Murat'ın serbest bırakılması için verdiği mücadele, Rabiye Kurnaz'ı Bremen'deki evinden dünya siyasetinin merkezine, Washington'daki Yüksek Mahkeme'nin huzuruna taşır.

Ekim 2001'de Bremen'de yaşayan orta yaşlarındaki bir Türk kadınının hayatı, on dokuz yaşındaki oğlu Murat'ın aniden aileden ayrılarak Pakistan'a uçtuğunu öğrenmesiyle alt üst olur.
 

 

Durum şudur ki Murat, Fadime ile yapacağı görücü usulü evlilik öncesinde inancını güçlendirmek için bir Kuran kursuna kaydolmak ister, ancak bu, 11 Eylül saldırılarından sadece haftalar sonra olduğu için hareketleri şüpheli kabul edilir ve tutuklanır, daha da ötesi, yargılanmadan gözaltına alınarak sonunda Guantanamo'ya gönderilir.

Ancak öncesinde, başlangıçta oğlunun aylnızca ortadan kaybolduğunu bilen Rabiye, yardım için çaresizce yerel polise gider, ancak birkaç ay sonra oğlunun terör şüphesiyle tutuklandığını ve Amerika'nın tutsağı olduğunu öğrenince çılgına döner.

Sevgi dolu bir anne olan Rabiye ve yerel Mercedes fabrikasıda çalışan kocası Mehmet oğulları Murat'ın akıbetinden haberdar olduklarında, Rabiye onun serbest bırakılması için bir şeyler yapmaya karar verir, ama bu sürecin yıllar alacağının henüz farkında değildir.
 

 

Yardım için başvurduğu yetkililerin acizliği karşısında adeta umutsuzluğa kapılan Rabiye'nin hayatında her şeye rağmen gerçekten dikkate değer bir şey olur ve Rabiye, davasında sonuna kadar yanında duracak olan insan hakları avukatı Bernhard Docke ile tanışır.

Böylelikle ketum ama ayakları yere basan avukatla, hınzır bi espri anlayışına sahip Rabiye, Murat'ı kurtarabilmek için uzun bir süre yan yana mücadele eder.
 

 

Kültürel klişeler

Her şeyden önce filmin Almanca ile Türkçe'nin kaynaşması sonucu dejenere olmuş konuşma dili yüzünden diyalogları takip etmekte biraz zorlandığımı söyleyebilirim.

Diğer taraftan Murat'ın annesi Rabiye Kurnaz'a odaklanarak onun cesaretine ve azmine iyi niyetle saygı duruşunda bulunan, kültürel klişelerle dolu bu film aslında "bir annenin sevgisi her şeyi yener" formülüne indirgenemeyecek kadar önemli ve çetrefilli bir sosyal adalet olgusuna sahip.
 

 

Film, kuşkusuz, Amerikalıların yanında taraf olmaya hevesli Alman eski hükümetinin Türk uyruklu olması nedeniyle Rabiye Kurnaz için desteğini sürekli olarak öteleme ve sonunda reddetme biçimi ile olaya yargılayıcı bir tavırla yaklaşan Türk bürokrasisi hakkında dikkate değer keskin şeyler içeriyor.

Ancak gelin görün ki diğer taraftan film, oldukça acımasız bir süreci anlatan bu ciddi hikâye ile oldukça ters düşen şamatacı bir mizaha da sahip, bu yüzden hikâyenin bir parçası olması gereken öfke ve trajik ıstırap anları sürekli sulanıyor.
 

 

Belki de kimileri için yakın Alman tarihindeki son derece ciddi ve tartışmalı bir olayı, her şeyi alt üst eden bir karakter komedisine dönüştürmesi cesur bir hareket kabul edilebilir, ama sinema dili açısından tezatlıklar dolu bu anlatış şekli bana pek doğru görünmüyor.

Dolayısıyla film başta Almanya'dakiler sonra da dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamına devam eden Türk izleyicilerin yanı sıra, insan haklarını odağına alan festivaller nezdinde sıcak karşılansa da festival başarısını uzun vadeye yayabileceğine pek imkân vermiyorum.
 

 

Eğer beğeni seviyemi puanlamam gerekirse bu filme 10 üzerinden 4 veriyorum.

Bana göre filmin tüm zayıf noktalarına rağmen Rabiye performansının, Köln'de yaşayan, Alman-Türk komedyen ve televizyoncu Meltem Kaptan'a, bu yıl 72'si düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali'nde En İyi Başrol Oyuncusu kategorisinde verilen Gümüş Ayı Ödülü'nü kazandığını da söylemeliyim.


Haftanın diğer filmleri

Birbirinden farklı filmlere ev sahipliği yapan sinema salonları farklı türlerden merakla beklenen yerli ve yabancı filmleri sinemaseverlerin beğenisine sunarken çevrim içi dijital platformlar da vizyona girememiş en yeni filmleri izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Vizyonda yer alan filmlerin yanı sıra, "Adanış Kutsal Kavga", "Ceviz Ağacı", "İlk Seans: NMSM", "Kırmızı" ve "Memoria" gibi filmler bu hafta vizyonda kendine yer buluyor.


93 Yazı
 

 

"Her yaz özeldir ama bazı yazlar efsanedir…"


Korsan radyolar döneminden stadyum önünde sabahlamalara, Akmar Pasajı yıllarından anne babaların metal müzikle imtihanına, Axl Rose'un müthiş sahne performansından Michael Jackson'ın sayısız iddiayı beraberinde getiren son dakika iptaline…

Yaşayanların asla unutmadığı, görmeyenlerin "Bunlar gerçekten yaşandı mı?" dediği, Michael Jackson'lı, Madonna'lı, Metallica'lı İstanbul yazına doğru sizi büyülü bir ortama götürecek olan 93 Yazı belgeseli GAİN'de!

GAİN'in müzikseverleri tam kalbinden vuracak olan 93 Yazı adlı belgeseli; Türkiye'de 1992 yılında Bryan Adams ile başlayan ve Michael Jackson, Madonna, Metallica, Bon Jovi, Guns'n Roses gibi dev isimlerle devam eden stadyum konserleri dönemini, işin en başındaki isim olan Ahmet San'ı merkezine alarak anlatıyor.

Teoman, Meltem Cumbul, Mabbas, Yasemin Mori, Melis Danişmend, Şafak Ongan, Güven Erkin Erkal, Kanat Atkaya, Özer Sarısakal, Doğu Yücel ve Deniz Toksoy gibi bu özel seneye tanıklık etmiş müzisyen, yorumcu, müzik yazarı ve gazetecilerin aktardığı hatıralar ile o dönem basına yansıyan görüntüler, izleyiciye efsanevi "93 yazı"nın heyecanını yeniden yaşatıyor.

90'lı yıllarda tüm dünyada liberalleşme rüzgarları esiyor, Türkiye'deki kültür-sanat sektörü 12 Eylül darbesinin ardından kendini yeniden toparlamaya çalışıyor, kültürel dönüşüme müzik teknolojilerindeki yenilikler hızla ekleniyordu.

Bu değişimin içinden doğan dev isimler, efsaneleşen konserlerle tüm dünyayı kasıp kavurmaya başlamıştı.

1992 yılında Bryan Adams Türkiye'nin gerçek anlamdaki ilk stadyum konserini verirken gazeteler Michael Jackson'ın Türkiye'ye geleceği haberini baş sayfadan duyuruyordu.

O yıllarda tecrübeli bir organizatör olan Ahmet San, birbiri ardına yaptığı dev stadyum konserleriyle 1993 yazını Türkiye müzik tarihinin en özel dönemlerinden biri haline getirmişti.

GAİN'in yeni belgeseli "93 Yazı" işte o unutulmaz dönemi ve Metallica, Guns N' Roses, Sting, Michael Jackson, Elton John, Bon Jovi, Scorpions ve Madonna konserlerinin perde arkasında yaşananları Ahmet San'ın kendi anlatımıyla izleyiciye aktarıyor.

Yönetmenliğini Sercan Subaşı'nın, yapımcılığını Ümit Oktay Aymelek'in üstlendiği "93 Yazı"nda ünlü müzisyenler, yorumcular, müzik yazarları, gazeteciler gibi müzik dünyasının yakından tanıdığı, o dönemin tanığı olan isimler konserlerin kendilerinde yarattığı heyecanı ve anılarını adeta bugün yeniden yaşıyormuş gibi anlatıyor.


Adanış Kutsal Kavga

Yönetmen: Emir Khalilzadeh / Oyuncular: İsmail Filiz, Esra Bilgiç, Baki İlhan, Serdar Deniz, Nevzat Yılmaz, Aslıhan Karalar, Turgay Tanülkü, Cenk Kangöz, Can Nergis, Ercüment Fidan, Dilek Serbest, Edip Saner, Hakan Eksen, Anıl Yıldız, Ali Emrah Doğan, Aras Özdoyran, Mara Çimen, Esra Akbaş, Suat Köroğlu / Süre: 121 dakika
 

 

Efsanevi haritanın etrafında şekillenen soluk kesici büyük bir macera…


Konusu ve aksiyon sahneleri ile Türk sinemasına farklı bir boyut kazandıran, bu hafta sinemalarda seyredebileceğiniz yapımlardan biri olan Adanış Kutsal Kavga adlı bu film; Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinin ardından Türkler'in eline geçen kadim bir sırrı korumak üzere teşkilatlanmış Adanmışlar'la bu sırrı tekrar ele geçirmek isteyen karanlık güçlerin mücadelesini konu alıyor.

Geçmişte, Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbul'un fethi sırasında Tabut-u Sekine'nin yerini gösteren çok önemli ve gizli bir haritanın yarısını ele geçirir.

Sultan Mehmet Han, ordusunun cengâver komutanlarından Seyyid Davud Paşa'ya bir ferman yazıp koruması ve saklaması için haritayı ona emanet eder.

Seyyid Davut Paşa ve kendinden sonra haritayı koruyup saklama görevini devralan kişiye "Adanmış" denir ki bu kişiler ilmi ve manevi eğitimleri önemseyen ve buna göre yetiştirilen kimselerden seçilir ve sonrasında her Adanmış hem iyi bir kul hem de muhteşem bir savaşçı olmak üzere yetiştirilir.

Bu görev aileden her kime verilirse, o kişi bütün hayatını bu göreve adar; yalnız ve münzevi bir yaşam sürer.

Deneyimlerle öğrenilmiştir ki, adanmışların evlenmesi ya da toplum içerisinde sıradan bir yaşam sürmeleri hem haritanın hem de çevrelerindeki insanların güvenliği açısından çok büyük riskler içerir.

Ancak aldıkları tüm tedbirlere rağmen her Adanmış, hayatında en az bir defa Julius Ailesi ile çarpışmak zorunda kalır.

Haritanın diğer yarısına sahip olan ve Tabut-u Sekine'yi aramaktan asla vazgeçmeyerek bu uğurda her türlü zulmü kendilerine hak gören Julius Ailesi de orantısız bir güce sahiptir.

Dolayısıyla bir yarısı soylu Julius Ailesi'nde, diğer yarısı ise ellerindeki kutsalı korumakla yükümlü Adanmışlar'da kalan mukaddes haritanın odağında olduğu olaylar zincirinde Julius Ailesi haritayı ele geçirmek için tüm bağlantılarını ve güçlerini kullanarak yeni Adanmış'ı aramaktadır.

Filmde, takvimler 2005'i gösterdiğinde, harita Seyyidler'e emanet edileli 545 yıl olmuş ve Julius Ailesi amacına bir türlü ulaşamamıştır.

Günümüzde ise aynı mücadele İlhan'ın abisi Gölgesiz ve İlhan tarafından yürütülecektir.

Geçmişte Cemre'yi seven İlhan, bir dönemin istihbaratçısı olarak şerefli bir savunma nedeniyle hapse düşer ve çıkar, ailesinin savaş sanatı Hankando'yu açtığı bir dövüş salonunda öğreterek hayatına devam ederken, uzun süredir kayıp bilinen ama aslında bir Adanmış olan ağabeyi Hüseyin, gerçekleşen bir otel baskınının ardından ağır yaralı olarak gelerek, son anda Fatih'ten kalan emaneti İlhan'a verir.

Böylelikle artık yeni Adanmış İlhan olur; Gölgesiz'i kurtarmak uğruna kendini bir çatışmanın ortasında bulan İlhan, haritayı alıp oradan uzaklaşırken yaralılardan biri İlhan'ı görür.

İlhan oradan ayrıldıktan sonra büyük bir patlama olur ve Gölgesiz patlamanın ortasında kalır.

Julius Ailesi yeni hedefleri İlhan'ın tüm sevdiklerini yok ederek haritayı ele geçirme planını başlatırlar.

İlhan'ın pek fazla seçeneği yoktur; ya haritayı alıp gidecek ve saklanacak ya da bekleyip gelenlerle savaşacaktır.

Nihayetinde İlhan bu yaşananları kendine reva görmez ve tarihte hiçbir Adanmış'ın yapmadığı bir seçim yapar…


Adam by Eve: Canlı Bir Animasyon

Yönetmen: Hibiki Yoshizaki, Nobutaka Yoda, Waboku, Yūichirō Saeki / Oyuncular: Hanon, Ano, Eve / Süre: 58 dakika
 

 

Siz de bir başkasının gördüğü rüyanın nasıl bir şey olduğunu merak edenlerden misiniz?..


Netflix'in Japonya Yapımı Müzikal Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren Adam by Eve: A Live in Animation adlı bu benzersiz yapımda yenilikçi sanatçı Eve; animeyi, canlı aksiyonu ve müziği rüya gibi deneyim ve tanıdık bir hikâyeyle bir araya getiriyor.

Bu film; canlı aksiyon, 3DCD ve 2D animasyonu bir araya getiren canlı görsellerle anlatılan bir gizemi konu alıyor.

Gözlerinin önünde aniden ortadan kaybolan arkadaşı Taki'yi arayan lise öğrencisi Aki, "Hitotsume sama" adlı gizemli bir varlık tarafından yaratılan tuhaf bir dünyaya adım atar.

Taki'nin sesini takip eden Aki, kendini ne hayal ne de gerçek olan kurgusal bir Shibuya'da bulur.
Burada onu oldukça farklı bir dünya beklemektedir.

Bu filmin yapımcılığını, "Senin Adın" ve "Weathering With You"da da yapımcı olarak yer alan Genki Kawamura üstleniyor.

Filmin yönetmeni ise aralarında fragmanların ve "We're Still Underground" ve "Fireworks" gibi şarkıların kliplerinin de bulunduğu birçok eserin yönetmen koltuğuna oturmuş olan Nobutaka Yoda yer alıyor.

İnternette şarkılar söyleyerek başladığı kariyeriyle gelecek vadeden şarkıcı ve söz yazarı Eve, YouTube'da 1,2 milyarlık bir görüntülenme sayısına ve 3,3 milyon aboneye ulaştı, sanatçının sosyal medyada ise üç milyonu aşkın takipçisi var.

Kaikai Kitan adlı eseriyle 2021'de Spotify'da şarkısı uluslararası düzeyde en çok çalınan sanatçı olan Eve, şu anda büyük ilgi gören yeni nesil bir sanatçı.

Eve'in yazdığı yeni şarkıları, yeni bir animasyonu, Eve'in önceki popüler parçalarına hayat veren canlı aksiyon dramayı ve hayranların uzun süredir beklediği orijinal konser görüntülerini bir araya getiren Adam by Eve: A Live in Animation, sanatçının tüm çalışmalarını tek bir müzikal hikâye olarak sunan yepyeni bir eğlence filmi.

Film, yepyeni iki animasyondan ve canlı aksiyon kısımlarından oluşuyor:

"Mob" adlı yeni şarkının animasyonu, Evangelion serisinde ve gişede 10,2 milyar yeni aşkın bir hasılat elde eden Evangelion: 3.0+1.0 Thrice Upon A Time'da ortaya koydukları çalışmalarla birçok hayranın kalbini fetheden animasyon stüdyosu khara'nın imzasını taşıyor, bu animasyonu stüdyo çalışanlarından Hibiki Yoshizaki yönetiyor.

"Don't Replay the Boredom" adlı yeni şarkının animasyonu, Eve'in "As You Like It" ve "Tokyo Ghetto" adlı önceki eserlerinin kliplerindeki benzersiz dünya görüşüyle izleyicileri büyüleyen animatör Waboku'nun imzasını taşıyor.

Khaki adlı görsel efekt sanatçıları grubu ve yönetmen Yuichiro Saeki, Eve'in en popüler parçası "Kaikai Kitan"da Eve'i âdeta destansı dünya görüşünü sergileyen başka bir dünyaya adım atmış gibi gösteren olağanüstü görseller ortaya çıkarmak için iş birliği yaptı.

Hikâyeye yön veren canlı aksiyon dramada, "You'll Melt More!" adlı idol grubunun eski üyelerinden, şu sıralar rol aldığı çeşitli yapımlarla televizyonun tanınan yüzü bir şarkıcı ve model olan Ano, Instagram ve TikTok'ta etkileyici şeffaf güzelliğiyle ilgi toplayan yeni nesil bir model olan Hanon ile birlikte izleyicileri büyüleyecek iki liseli kızı canlandırıyor.

Özetle; müzikle birleştirilmiş bilinç akışı görselleriyle bu film Eve hayranı olsun ya da olmasın her kesimden izleyicinin dikkatini çekeceğe benziyor.


Ceviz Ağacı

Yönetmen: Faysal Soysal / Oyuncular: Serdar Orçin, Sezin Akbaşoğulları, Kübra Kip, Mert Yavuzcan, Şebnem Dilligil, Rıza Akın / Süre: 118 dakika
 

 

Bir insan işlemediği bir cinayeti neden üstlenir?..


Türk sinemasının en cesur yönetmenlerinden olan Ömer Kavur'a selam niyetiyle, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TRT'nin katkılarıyla çekimleri "Akrebin Yolculuğu" filminin geçtiği Göynük'te gerçekleşen, uzun bir festival yolculuğundan sonra şimdi ise sinema izleyicisi ile buluşan Ceviz Ağacı adlı bu film; karısı tarafından terkedilen Hayati'nin, kasabada kimliği tespit edilememiş bir kadının ölü bulunmasıyla başından geçenleri konu ediniyor.

12 Eylül Darbesi'nden sonra işkence gören ve yaşadığı travmalar sonrası hayata devam edemeyen insanların hayatlarını konu alan birçok filmin aksine, bu travmaları yaşatan ve şiddeti uygulayanların neler yaşadığına bakan Ceviz Ağacı, darbe döneminde babası gardiyan olan Hayati karakteriyle, şiddete ve travmalara sebep olan insanların çocuklarının neler yaşadığına mercek tutuyor.

Annesinin bahçesindeki kurumuş ceviz ağacını diriltmeyi takıntı haline getirmiş olan Hayati, yazma yeteneği körelirken evliliği de çökmekte olan bir yazar, edebiyat öğretmenidir.

Babasının ölüm sebebini ve geçmişi kurcaladıkça yalnızlığı daha da derinleşir.

Karısı Yaprak'ın başkasıyla ilişkisi olduğunu bilse de sinik ve pasif kişiliğinden dolayı ciddi bir tepki gösteremeyen Hayati nihayetinde karısı tarafından hor görülüp terkedilir.

Her şey ters giderken yakın arkadaşının nişanlısı Serap ile tanışır ve vakti zamanında âşık olduğu kıza benzeyen Serap, yazma konusunda Hayati'ye ilham verir.

Bu sırada, ceviz ağacı da tomurcuklanmaya başlar.

Ancak Hayati, annesinin ölümü ve karısının başkasıyla kaçışından sonra kontrolü kaybeder, hatta evinde çıkan bir yangından sonra kasabayı terk eder.

Birkaç gün sonra ise, ataerkil özellikteki bu kasabada polis gölde yanmış, kimliği belirlenemeyen bir kadın cesedi bulur.

Hayati cesedin karısına ait olduğunu iddia edip başkasının işlediği cinayeti üstlenir.

Darbenin travmatik mirasının bir çocuk üzerindeki etkilerini ele alan film, bu olay örgüsü çerçevesinde insanın en saklı, en gölgede kalmış, derin taraflarını aydınlatmaya çalışırken tutunamayış, kadın cinayetleri, şiddetin binbir yüzü, edebiyat, tutkular ve pişmanlıklar gibi uğraklarıyla dünya yüzünde insan için özne olarak var olmanın imkanını sorgular niteliktedir.

Türkiye prömiyerini 39'uncu İstanbul Film Festivali Ulusal Yarışma bölümünde, dünya prömiyerini ise 42'nci Moskova Film Festivali'nde gerçekleştiren film bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında birçok önemli festivallerde toplam on iki ödüle layık görüldü.

6'ncı Bremen Film Festivali'nde "En İyi Edebiyat Filmi" ödülü alan film, 8'inci Torino Underground Film Festivali'nde "En İyi Kurgu" ve "En İyi Film", Eurosia Film Festivali'nde "En İyi Görüntü Yönetmenliği", Uluslararası 7'nci Balkan Film Festivali'nde "En İyi Oyuncu" ve "En İyi Film", 27'nci Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En İyi Film Müziği" ve "En İyi Erkek Oyuncu", The Artist Forum'un düzenlediği 6'ncı Festival of Moving Image Festivali'nde "En İyi Film" ve "En İyi Oyuncu", London City Film Festivali'nde "En İyi Yabancı Film" ve 9'uncu Antakya Film Festivali'nde de "En İyi Oyuncu" ödüllerinin sahibi oldu.

Filmin görüntü yönetmenliğini Vedat Özdemir, ses operatörlüğünü Mustafa Bölükbaşı üstlenirken filmin post prodüksiyonunda İranlı sanatçılar görev aldı.

Mostafa Khergepoosh kurgusunu, Mohsen Roshan'ın filmin ses tasarımını, Hootan Haghshenas renk tasarımını ve Payam Azadi de filmin müziklerini yaptı.


İlk Seans: NMSM

Yönetmen: Gökhan Murat Toktamışoğlu / Oyuncular: Eylül Ezgi Yılmaz / Süre: 60 dakika
 

 

Korkular zihnin celladıdır…


Bu hafta sinemalarda seyredebileceğiniz yapımlardan biri olan İlk Seans: NMSM adlı bu film; metro istasyonunda fobileriyle uğraşan bir kızın hikayesini anlatıyor.

Çocukluğundan beri üvey babası kaynaklı oluşan fobileriyle başa çıkmak için mücadele veren Aslı baskın fobileri için psikolojik tedavi görmektedir.

Aslı bir gece davetten eve dönüşte taksi bulamayınca mecburen metroya binmek zorunda kalır.

Yanında iki çanta taşımaktadır; çantalarında temizlik malzemeleri, mendiller, dezenfektanlar, yedek pil, el feneri, çakmak gibi korkularına yönelik eşyalar bulunduran Aslı metroya bineceği treni kaçırınca mecburen günün son trenine binmek zorunda kalır.

Trende kendine sakin bir yer seçen ve kulaklığını takarak müzik dinlemeye başlayan Aslı bir süre sonra uyuyakalması sonucunda son durakta görevlinin de dikkatinden kaçınca vagonda mahsur kalır.

Uyandığında kendini vagonda karanlıkta yalnız bir halde bulur, üstelik çantasının biri çalınmış ve telefonun şarjı da bitmiştir.

Arka arkaya gösterime girecek bir korku üçlemesinin ilk filmi olan İlk Seans: NMSM'nin kadrajına aldığı Aslı, hayatı boyunca üstesinden gelmeye çalıştığı fobileriyle mahsur kaldığı metro istasyonunda bir kez daha yüzleşmek durumunda kalır.

Üç filmden oluşan serideki filmlerin adları fobilerin baş harflerinden oluşuyor ve serinin bu ilk filmi de Niktofobi (karanlıktan korkma), Mizofobi (kirlilikten korkma), Skiofobi (gölgelerden korkma), Musofobi (fareden korkma) hallerini ele alıyor.


Kara Yengeç

Yönetmen: Adam Berg / Oyuncular: Noomi Rapace, Aliette Opheim, David Dencik, Jakob Oftebro, Dar Salim, Susan Taslimi, Ardalan Esmaili, Erik Enge, Cecilia Säverman, Stella Marcimain Klintberg, Martin Hendrikse, Ilir Latifi, Ahmed Shawky Shaheen, Mikail Akalin / Süre: 114 dakika
 

 

Her şey kaybedildiğinde umut ayakta kalabilir…


Netflix'in İsveç Yapımı Aksiyon ve Macera Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren Black Crab (Svart krabba) adlı bu filmde; kıyamet sonrası dünyada gönülsüz bir asker, savaşı sona erdirip kızını kurtarmak için, buz tutmuş bir denizi aşmalı ve çok gizli bir paketi yerine ulaştırmalıdır.

Savaşın parçaladığı, kıyamet sonrası hiç bitmeyen bir kışın yaşandığı bir dünyada, gizli bir görevdeki altı asker, nihayet savaşı bitirebilecek gizemli bir paketin teslimatı için hayatlarını tehlikeye atarak donmuş denizi aşmaları gereken gizli bir göreve gönderilir.

Askerler, onları bekleyen tehlikeleri ve güvenebilecekleri biri olup olmadığını bilmeden düşman bölgesine girer.

Öte yandan, asker olmadan önce hız patenciliği yapan Caroline Edh için bu görevin bambaşka bir amacı vardır.

Görevi tamamlamak için sınırlarını zorlayan askerlerin hayatta kalabilmek için hangi bedeli ödemeye hazır olduklarına karar vermeleri gerekir.


Katillerin Gecesi

Yönetmen: Joth Riggs / Oyuncular: Natasha Henstridge, Manny Perez, Costas Mandylor, Addison Kendall, Roberto ‘Sanz' Sanchez, Juan Carlos Diaz, Carol Florence, Dan Kern, Jerry Carrier, Robert Torres, Jann Ellis, Chengusoyane Kargbo, Martin Peña, Amanda Diaz, Trevor E. Dickerson, Ivy Smith, Narci Regina, Robin Rieger, John Andrew Giordano, Jason Iannacone, Vesselin Todorov-Vinnie, Michael Viola, Diane Dayton, Shelly Lynn Koch / Süre: 82 dakika
 

 

Bazen kaçabilrsin ama asla saklanamazsın…


beIN CONNECT'in Aksiyon Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren Night Of The Sicario (Blindsided) adlı bu filmde; bir aile, büyük bir karteli çökertebilmek adına açılan davada tanık olurlar.

Savcılık ajanları, kartele karşı yürütülen federal bir duruşmada kilit role sahip bir tanığın ailesini tanık koruma programına naklederken yol üzerinde ölümcül bir çatışmada pusuya düşürülürler.

Oldukça acımasız olan katiller onları kovalarken, tanığın küçük kızı da dahil olmak üzere rehineler yakındaki bir eve sığınmak zorunda kalırlar.

Geceleri hayatta kalmak için kartel ile tehlikeli bir kedi-fare oyunu oynamaları gerekir, üstelik her köşede farklı bir tehlike vardır ve dış yardım umutları da şiddetli kasırga yüzünden yok olmuştur.

Bu sırada Taylor, babasının açtığı evde yaşlılarla birlikte kalırken, şiddetli fırtınanın ortasında kapısı çalar ve yaralı bir adam, küçük bir kız ve bir savcılık ajanını görür.

Ajan, yaşadıklarını anlatarak yaralı adamı ve küçük kızı Taylor'ın bakımına bırakarak, telefonla ulaşması gereken kişileri bulmak için yola koyulur, fakat buraya kadar yalnız gelmemişlerdir, katiller tarafından takip edilmişlerdir ve çok geç olana kadar da bunu fark etmeyeceklerdir.

Taylor, elindeki ekipmanların yaralı adamı tedavi etmek için yetersiz olduğunu bilmesine rağmen elinden geleni yaparken tam bu sırada, ev bu katiller tarafından istilaya uğrar.

Pusuya düşürülen ailenin yardımına Taylor yetişecektir.


Kırmızı

Yönetmen: Domee Shi / Oyuncular: Rosalie Chiang, Sandra Oh, Ava Morse, Hyein Park, Maitreyi Ramakrishnan, Orion Lee, Wai Ching Ho, Tristan Allerick Chen, Lori Tan Chinn, Mia Tagano, Sherry Cola, Lillian Lim, James Hong, Jordan Fisher, Finneas O'Connell, Topher Ngo, Grayson Villanueva, Josh Levi, Sasha Roiz, Addison Chandler, Lily Sanfelippo, Anne-Marie / Süre: 100 dakika
 

 

Büyümek belki de bazıları için en vahşi şeydir…


Bu hafta sinemalarda seyredebileceğiniz yapımlardan biri olan Turning Red adlı bu Pixar imzalı animasyon; kendisinden ayrı düşemeyen annesinin korumacı tavırlarından bıkmış bir genç olan Mei Lee'yi kadrajına alıyor.

Kendine güvenen ama annesinin sorumluluk sahibi minik kızı olmak ile ergenliğin karmaşası arasında kalan on üç yaşındaki Mei Lee üzerindeki baskılar sonucu ilgi alanlarındaki, ilişkilerindeki ve vücudundaki değişiklikler yetmezmiş gibi bir de ne zaman heyecanlansa dev bir kırmızı pandaya dönüşür.


Kurtarma Köpeği Ruby

Yönetmen: Katt Shea / Oyuncular: Grant Gustin, Scott Wolf, Kaylah Zander, Camille Sullivan, Tom McBeath, Sharon Taylor, Eileen Pedde, Graem Beddoes, Jude Culham-Keays, Teodoro Tannahill, Giacomo Baessato, David Allan Pearson, Brad Mann, Todd Mann, Cst. Ashley Volk, Julian Robert Kato, Stephen Adekolu, Wil Thompson, Adam Gillese, Katt Shea, Tiffany Wall, Cst. Aaron Spargo, Cst. Kris Yeo, Cal Ewer, Cst. Eric Lequesne, Cst. Glenn Foley, Bear, Shiloh, Denis Corbett, Yolanda Corbett, Ahmed Shawky Shaheen / Süre: 90 dakika
 

 

K9 birimine giren ilk barınak köpeği…


Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Çocuk ve Aile Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren Rescued by Ruby adlı bu filmde; seçkin bir K-9 birimine katılmayı hayal eden bir eyalet polisi, kendi gibi mazlum olan zeki ama yaramaz barınak köpeği Ruby ile birlik olur. 

Eyalet polisi Dan uzun zamandır K-9 Arama ve Kurtarma ekibine katılmanın hayalini kursa da kimse ona şans vermemektedir. 

Fazla enerjisi olduğu için sahibi tarafından bakılamadığı için bir hayvan barınağına bırakılan Ruby ise bir yuvanın hayaliyle yanıp tutuşsa da umudu giderek tükenmektedir. 

Kader Dan ve Ruby'yi bir araya getirir ve aralarındaki sarsılmaz bağ, tüm zorlukları birlikte aşmalarını sağlar. 


Marilyn'in Gözleri

Yönetmen: Simone Godano / Oyuncular: Stefano Accorsi, Miriam Leone, Thomas Trabacchi, Mario Pirrello, Andrea Di Casa, Orietta Notari, Valentina Oteri, Ariella Reggio, Astrid Meloni, Giulia Patrignani, Vanessa Compagnucci, Marco Messeri, Lucio Patané, Luca Di Prospero, Alessandra Roca, Rebecca Sisti, Eleonora Pace, Daniele Paoloni, Agnese Brighittini, Fabio De Vivo, Tiziano Ferracci / Süre: 114 dakika
 

 

Esprili, özgün ve dramatik…


Netflix'in İtalya Yapımı Komediler kategorisinde bu hafta gösterime giren Marilyn's Eyes (Marilyn ha gli occhi neri) adlı bu filmde; psikiyatri hastanesindeki yaratıcı bir çifti yemek bir araya getirir ve hayali bir restoranı gerçeğe dönüştürürken tedavinin tarifini de bulmaları gerekir.

Psikiyatrik rahatsızlıkları konu alan sevimli hikayesi, harika kadrosu ve son derece hümanist yaklaşımıyla izleyicilerini hem güldürmeyi hem de ağlatmayı başaran bu film, etrafımızdaki insanları nasıl algıladığımız hakkında düşünmenizi sağlayacak esprili, özgün ve dramatik bir yapım olarak dikkat çekiyor.


Memoria

Yönetmen: Apichatpong Weerasethakul / Oyuncular: Tilda Swinton, Elkin Díaz, Jeanne Balibar, Juan Pablo Urrego, Daniel Giménez Cacho, Agnes Brekke, Jerónimo Barón, Constanza Gutierrez, Daniel Toro / Süre: 136 dakika
 

 

Dünyanın çekirdeğinden gelen bir gümbürtü gibi…


94'üncü Akademi Ödülleri'nin En İyi Uluslararası Film kategorisi için Kolombiya'nın aday filmi olan ve bu hafta sinemalarda gösterime giren Memoria; hastalanan kardeşini ziyaret etmek için Kolombiya'ya giden genç bir kadına odaklanıyor.

Orkide çiftliğinde çalışan bu genç kadın, kardeşi rahatsızlanınca Kolombiya'ya gitmek zorunda kalır. 

Başına geleceklerden bihaber yola çıkıp gitmek istediği yere ulaştığında, burada inşaat firmasında çalışan Fransız bir arkeologla ve genç bir müzisyenle yolları kesişir. 

Şehre alışmakta zorluk çeken kadın, her gece duyduğu güçlü patlama seslerinden oldukça musdariptir. 

Uyumasını engelleyen seslere artık tahammül edemeyen kadın, bu sırada tanıştığı bir balıkçıdan kafasının karışmasına neden olacak şeyler öğrenir. 

Kendisini asırlardır yaşayan bir uzaylı olarak tanıtan balıkçı, sesleri sadece kadının duyduğunu ve uykusuzluğunu yalnızca kendisinin çözebileceğini söyler.

Kolombiya'da bulunan İskoçyalı bu kadının ara ara değişik mekânlarda duyduğu garip, tok bir sesten yola çıkarak hikayesini şekillendiren filmde, bu sesin peşinde bir yolculuğa çıkan Jessica sesin sebebini önce elle tutulur, gözle görülür dünyada arar, ama çok geçmeden anlar ki, insanın taşın, kayanın, dağın, ormanın belleğiyle yekvücut olduğu, dahası onu kaydettiği ve ilettiği bir dünya düzlemi de vardır.

Weerasethakul'un uzun bir tefekkürü andıran filminde uzay, sinir sistemimiz, doğa, algılar dünyasının kurcalamadığımız derinlikleri yekpare bir bütün. 

Bu karmaşık örgüyü çözmenin ya da adlandırmanın yolu yok, sadece kendimizi ona bırakmalıyız.


The Adam Project

Yönetmen: Shawn Levy / Oyuncular: Ryan Reynolds, Walker Scobell, Mark Ruffalo, Jennifer Garner, Zoe Saldana, Catherine Keener, Alex Mallari Jr., Braxton Bjerken, Kasra Wong, Lucie Guest, Donald Sales, Esther Ming Li, Ben Wilkinson, Isaiah Haegert, Milo Shandel, Ellie Harvie / Süre: 106 dakika
 

 

Kendi geçmişinizle barışabilseydiniz ne olurdu?..


Netflix'in Bilim Kurgu Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren The Adam Project adlı bu filmde; zamanda yolculuk ederken kazara 2022 yılına zorunlu iniş yapan savaş pilotu Adam Reed, kendi on iki yaşındaki hâliyle iş birliği yaparak geleceği kurtarmaya çalışır.

Ebeveynlerimizi genellikle kendi hikâyemizdeki kusursuz karakterler ya da can düşmanlarımız olarak hatırlarız, oysa çoğu zaman bunların hiçbiri doğru değildir.  

"Geleceğe Dönüş" ve "E.T." gibi geçmişin gişe rekortmeni filmlerinden ilham alarak bu klasiklere saygı duruşunda bulunan bu filmde zamanda yolculuk eden Adam, kendi genç hâli ve o zamanlar hâlâ hayatta olan babasıyla iş birliği yaparak geçmişiyle hesaplaşır ve geleceği kurtarmaya çalışır.


Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2021 öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


beIN CONNECT

Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün, izleyicilerine diledikleri zaman arzu ettikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT, baharın başlangıcıyla birlikte bu ay birbirinden güzel filmleri evinize getiriyor.

Ayrıca Digiturk, ara tatil için üyelerine yepyeni sürprizler hazırladı; ara tatil boyunca en sevilen animasyonlar ve çizgi diziler beIN MOVIES FAMILY ve beIN CONNECT'te çocuklarla buluşuyor.

Çocukların eğlenceli vakit geçirebilmesi için 9-17 Nisan tarihleri arasında birbirinden keyifli içerikler yayımlayacak olan Digiturk, zengin eğlence içeriğini zaman ve mekândan bağımsız olarak internet üzerinden sunan beIN CONNECT uygulamasında "Çocuk" kategorisi altındaki 2 bini aşkın içerikle tatil keyfini zirveye taşıyor. 

beIN CONNECT üzerinden ayrıca, "Çılgın Hırsız" serisi (Despicable Me), "Shrek" serisi ve "Jurassic Park" serisi de çocuklarla buluşacak.

Platformun zengin kütüphanesinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Amanda ve Jack Kampta (Amanda & Jack Go Glamping / Couples Vacation, 2017)
  • Anadolu Kartalları (2011)
  • Baba (The Godfather, 1972)
  • Baba 2 (The Godfather: Part II, 1974)
  • Baba 3 (The Godfather: Part III / The Godfather Coda: The Death of Michael Corleone, 1990)
  • Beklemede (Standby, 2014)
  • Benim Adım Emily (My Name Is Emily, 2015)
  • Benim Annem Bir Cadı / Earwig'in Sihirli Şarkısı (Âya to majo / Earwig and the Witch, 2020)
  • Buluşma (Reunion, 2020)
  • Cesur Eşek (The Star, 2017)
  • Crood'lar 2: Yeni Bir Çağ (The Croods: A New Age, 2020)
  • Cüce Dedektif Şerlok: Gnomeo ve Juliet 2 (Sherlock Gnomes, 2018)
  • Çanakkale 1915 (2012)
  • Çift'lik Bank: Tosun Firarda (2018)
  • Devrim Arabaları (2008)
  • Direniş (Resistance, 2020)
  • Efsane Beşli (Rise of the Guardians, 2012)
  • Geçmişten Gelen (The Gift, 2015)
  • Gelibolu (2005)
  • Hababam Sınıfı Merhaba (2004)
  • Hababam Sınıfı Askerde (2005)
  • Hababam Sınıfı Üç Buçuk (2006)
  • Hep Yek 2 (2017)
  • Kabus Uyanıyor (A Nightmare Wakes, 2020)
  • Kaybedenler Kulübü (2011)
  • Kızım ve Ben (La ciociara / Two Women, 1960)
  • Köfte Yağmuru 2 (Cloudy with a Chance of Meatballs 2, 2013)
  • Kuzular Firarda (Shaun the Sheep Movie, 2015)
  • Labirent (2011)
  • Madagaskar Penguenleri (The Penguins of Madagascar, 2014)
  • Mösyö Verdu (Monsieur Verdoux, 1947)
  • Ninja Kaplumbağalar (Teenage Mutant Ninja Turtles, 2014)
  • Ninja Kaplumbağalar: Gölgelerin İçinden (Teenage Mutant Ninja Turtles: Out of the Shadows, 2016)
  • Pan'ın Labirenti (El laberinto del fauno / Pan's Labyrinth, 2006)
  • Persepolis (2007)
  • SüngerBob KarePantolon: Suyu Süngerle Sil (The SpongeBob Movie: Sponge Out of Water, 2015)
  • Süper Köpek ve Turbo Kedi (StarDog and TurboCat, 2019)
  • Şarlo Diktatör (The Great Dictator, 1940)
  • Şirinler 2 (The Smurfs 2, 2013)
  • Şirinler: Kayıp Köy (Smurfs: The Lost Village, 2017)
  • Troller 2: Dünya Turu (Trolls World Tour, 2020)
  • Turu ve Sirk Maceraları (La gallina Turuleca / Turu, the Wacky Hen, 2019)
  • Undine (2020)
  • Uzun Aşkın Kısası (Long Story Short, 2021)
  • Yabani (Tvar / Stray: Evil Boy, 2019)
  • Zaman Gezginleri: Korsan Koyu Hazinesi (Timecrafters: The Treasure of Pirate's Cove, 2020)
  • Zor Baba (Meet the Parents, 2000)
  • Zor Baba ve Dünür (Meet the Fockers, 2004)
  • Zor Baba 3 (Little Fockers, 2010)
  • Zoraki Kral (The King's Speech, 2010)

Filmbox

6 kıtada, 69 ülkede milyonlarca kişiye hizmet veren SPI International'ın, FilmBox+ streaming platformu, uzun ve soğuk kışın ardından kendini gösteren bahar esintisine, kendinizi iyi hissettirecek birbirinden güzel filmlerle eşlik ediyor.

Uluslararası medya kuruluşu SPI International'ın, yeni ve gelişmiş özelliklere sahip izleyici odaklı yeni nesil streaming platformu FilmBox+, tercihi yayın akışının keyfini çıkarmak ya da seç-izle seçeneğinin sunduğu esneklikten faydalanmak olan kullanıcılarına, farklı tercihlere hitap eden bir çözüm sunuyor.

Kullanıcısına internet bağlantısının olduğu her yerde, dilediği içeriği dilediği cihazdan kesintisiz izleme olanağı sunan ve "seç-izle" seçeneklerinin yanı sıra sürekli yayın yapan FilmBox kanalıyla da dikkat çeken FilmBox+, tematik film seçkileriyle izleyicilerin hayatını renklendiriyor.

Hollywood yapımlarından bağımsız sinemaya ve beğeni toplayan Türk filmlerine uzanan bir yelpazede, kendinizi iyi hissettirecek filmlerle güzel havalara merhaba diyen FilmBox+'ın gösterim programında bu hafta öne çıkan yapımlar şöyle:

  • Bay Doğru (Mr. Right, 2015)
  • Café Society (2016)
  • Deli Aşk (2017)
  • İyi Adamlar (The Nice Guys, 2016)
  • Jake Gibi Bir Çocuk (A Kid Like Jake, 2018)
  • Paris Bekleyebilir (Bonjour Anne / Paris Can Wait, 2016)
  • Sebastian Sevgili Dostum (Belle et Sébastien, l'aventure continue / Belle and Sebastian: The Adventure Continues, 2015)
  • Şef (Chéf, 2014)

MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI'nin, dünyanın her yerinden en yeni yönetmenlerden en çok ödül kazananlara uzanan zengin programı yepyeni içeriklerle izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • Bilmemek (2019)
  • Boyalı Kuş (The Painted Bird, 2019)
  • Dönüş Yok (Irréversible, 2002)
  • Gizli (Veşartî / Hidden, 2015)
  • Kimse Farketmiyor (Daremo shiranai / Nobody Knows, 2004)
  • Oğul (Le fils / The Son, 2002)
  • Sevgili Yoldaşlar (Dorogie tovarishchi / Dear Comrades!, 2020)

Netflix

190'dan fazla ülkede 222 milyonu aşkın ücretli kullanıcının farklı türlerde ve dillerde diziler, belgeseller ve sinema filmleri izlediği, dünyanın eğlence odaklı lider yayın hizmeti sunan Netflix'in bu hafta kütüphanesinde öne çıkan filmler şöyle:

  • 17 Yeniden (17 Again, 2009)
  • Başkanların Hizmetkarı (Lee Daniels' The Butler, 2013)
  • Can Dostum (Intouchables / Untouchable, 2011)
  • Çılgın Max: Öfkeli Yollar (Mad Max: Fury Road, 2015)
  • Davetsiz Çapkınlar (Wedding Crashers, 2005)
  • Dunkirk (2017)
  • Hail, Caesar! (2016)
  • Kanunun Ötesinde (A Walk Among the Tombstones, 2014)
  • Kod Adı: Londra (London Has Fallen, 2016)
  • Mülteci (Refugiado, 2014)
  • O: Bölüm 2 (IT: Chapter Two, 2019)
  • One Piece: Strong World (Wan Pisu Firumu: Sutorongu Warudo,2009)
  • Roll'em (2019)
  • Son Samuray (The Last Samurai, 2003)

Tivibu

Tivibu, pandemiden dolayı sinemada gösterime girememiş macera, aksiyon ve eğlence dolu en yeni filmleri ekranlara getirmeye devam ediyor.

Oscar ödülü almış ve Oscar'a aday olmuş seçkin filmler de ay boyunca SinemaTV kanallarında izleyicisini bekliyor.

Ayrıca ramazan ayı boyunca dini temalı film ve belgeselleri ‘Ramazan Özel' klasörüyle izleyicilerle buluşturan Tivibu "Taha ve Masal Kuşu", "Yusuf'un Dünyası" ve "Dedemin Öyküleri" gibi çocukların eğlenerek toplumsal değerleri öğreneceği animasyonları da ekranlara getiriyor.

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu'nun izleyicisine sunduğu komediden aksiyona, bilimkurgudan festival filmlerine uzanan geniş seçkisinde bu hafta öne çıkan filmler şöyle:

  • 12 (2007)
  • Alita: Savaş Meleği (Alita: Battle Angel, 2019)
  • Arakçılar (Manbiki kazoku, 2018)
  • Benden Bu Kadar (As Good as It Gets, 1997)
  • Çok Mükemmel Bay Dundee (The Very Excellent Mr. Dundee, 2020)
  • Derin Sular (Underwater, 2020)
  • Ekşi Elmalar (2016)
  • Gizli Sayılar (Hidden Figures, 2016)
  • İstanbul Kırmızısı (2017)
  • İşte Buradayız (Here We Are, 2020)
  • İyi Olan Kazansın (The War with Grandpa, 2020)
  • Kyra Nerede? (Where Is Kyra?, 2017)
  • Parfüm (Les parfums / Perfumes, 2019)
  • Rehber (Theeb, 2014)
  • Sonra (The Aftermath, 2019)
  • Spotlight (2015)
  • Sweeney Todd: Fleet Sokağının Şeytan Berberi (Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street, 2007)
  • Tatlı ve Kirli (Sweet and Lowdown, 1999)
  • Vahşetin Çağrısı (The Call of the Wild, 2020)

TRT 1 & TRT 2 & TRT Çocuk

TRT Çocuk Ramazan'a özel içerikleriyle minikleri ekran başına çağırıyor!

Çocuklar, Ramazan Tayfa ile kahramanların maceralarına ortaklık ederek diş kirası ve arife çiçeği gibi Ramazan'a ait kavramlarla tanışacak; çocuklara Ramazan'ın güzelliklerini anlatacak olan "Ramazan Tayfa", haftanın her günü 19.35'te izleyici ile buluşuyor.

Çocukların anılarından uyarlanan 2D animasyon türündeki "Ramazan Güncesi"nde oruç, Ramazan topu ve iftar sofrası hazırlığı gibi çocukların merak edebileceği kavramlar anlatılıyor, Ramazan Güncesi haftanın her günü 19.45'te TRT Çocuk'ta ekrana geliyor.

Bir Ramazan davulcusunun ve onun yerinde duramayan sevimli köpeğinin başlarına gelen komik ve eğlence dolu serüvenlerin anlatıldığı "Ramazan Davulcusu" ise her gün 19.40'ta TRT Çocuk'ta gösteriliyor.

Güney Afrikalı sanatçı Zain Bhikha'nın TRT Çocuk için hazırladığı "Everything Belongs to Allah" ve "Ramadan, We Are One" isimli şarkıları da bu ay izleyicilerle buluşacak.

TRT Çocuk'un sevilen yapımlarından "Pırıl" ve doğa sevgisiyle çocukları neşe ve mutluluk dolu dünyasına davet eden "Niloya" da Ramazan'a özel bölümüyle ekrana geliyor.

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları ise izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri orijinal dilleriyle sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmler şöyle:

  • 6.5 Metre (Metri Shesh Va Nim / Just 6.5, 2019)
  • 120 (2008)
  • Bakış Açısı (Vantage Point, 2008)
  • Bulmaca Kulesi: Dev Kuşun Gizemi (2019)
  • Derin Nehirler (Glubokie reki / Deep Rivers, 2018)
  • Gizemli Adaya Yolculuk (Journey 2: The Mysterious Island, 2012)
  • İhtiyar Kurtlar (2019)
  • Mehmet Salih (2016)
  • Mendilim Kekik Kokuyor (2020)
  • Parazit (Gisaengchung / Parasite, 2019)
  • Rıhtımlar Üstünde (On the Waterfront, 1954)
  • Rüya Makamı (2020)
  • Umut Mektupları (Letters of Hope, 2020)

Festival ajandası

Akbank Sanat ve Psikesinema & Psikeart

Günümüzde sözcüklerden ziyade görüntülerle düşünüyoruz, anılarımızı kelimelerle anlatmak yerine görüntülerle aktarmaya çalışıyoruz, kalem ve kağıtlar giderek yerlerini görsel kayıt aletlerine bırakıyor.

İşte bu noktada Akbank Sanat sinemayı psikiyatri, psikoloji, felsefe, sosyoloji, edebiyat, tarih ve estetik boyutlarıyla görsel kaydın en üst noktası olarak değerlendirerek hedeflenen noktaların tartışılmasında insana ilişkin ve insanın ilişkilendiği konuları Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri etkinliğinde bir araya getiriyor.

Akbank Sanat ve Psikesinema & Psikeart iş birliğiyle düzenlenen Sinema & Psikiyatri Seminerleri yeni sezonda "Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri" başlığı ile devam ediyor.
 

 

Koordinatörlüğünü Prof. Dr. M. Emin Önder'in yaptığı seminer dizisi Haziran 2022'ye kadar Akbank Sanat YouTube kanalında yayınlanacak.
Seminer serisinin beşincisi, 13 Nisan Çarşamba günü "Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri: Merhamet" başlığı altında "Tanrılar ve İnsanlar (Of Gods and Men)" filmi üzerinden gerçekleşecek.

13 Nisan 2022 Çarşamba

Sinemanın Hayat Bilgisi Dersleri: Merhamet

Seyredilmesi gereken film: "Des hommes et des dieux", Xavier Beauvois, 2010
Panel: Merhamet, biraz merhamet
Oturum başkanı: Prof. Dr. Bedirhan Üstün

Konuşmacılar:

  • Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç - Evrimsel bakış açısından merhamet
  • Yaşar Akdemir - Merhamet üzerine iflah olmaz düşünceler
  • Yüksel Aksu - Hatırlatalım; biz insanız
  • İshak Sayğılı - Merhametin psikodinamiği ve "Des hommes et des dieux"


İstanbul Film Festivali Başladı

İstanbul Film Festivali dünya sinemasının en yeni örnekleri, usta yönetmenlerin son filmleri, yeni keşifler ve kült yapıtların aralarında bulunduğu 135 uzun ve 22 kısa metrajlı filmden oluşan zengin programıyla 41'inci kez sinemaseverlerle buluşuyor.

İki yılın ardından sinema salonlarına dönen festivalde 12 gün boyunca, 14 bölümde 43 ülkeden 164 yönetmenin filmleri gösterilecek.
 

 

Gösterimlerin yanı sıra konuk yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştirilecek sohbetler, konser ve özel etkinlikler de festival kapsamında yer alacak.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteğiyle düzenlenen 41'inci İstanbul Film Festivali, 7 Nisan Perşembe akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılan açılış töreniyle başladı.

Törene Türkiye'den ve yurt dışından, başta festivalde gösterilecek filmlerin ekipleri olmak üzere birçok konuk katıldı.

Sunuculuğunu Cem Davran'ın üstlendiği 41'inci İstanbul Film Festivali açılış töreninde festivalin sinema onur ödüllerinin yanı sıra festivalin gerçekleştirilmesine katkıda bulunan kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketleri de takdim edildi.

Festivale büyük katkıda bulunan T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'ne teşekkür plaketi İKSV Genel Müdürü Görgün Taner tarafından takdim edildi.
 

 

Festivale yüksek katkıda bulunan tema sponsorları Anadolu Efes, Zorlu Holding ve Paribu'ya, festivalin Dünden Bugüne Türk Klasikleri Özel Gösterim Sponsoru Zurich Sigorta'ya da teşekkür plaketleri takdim edildi.

Törende ayrıca İKSV Kurucu Sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ve festivale destek veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür edildi.


Festivalde yarışma heyecanı başladı

Törende festivalin yarışmaları ile jüri üyeleri tanıtıldı; 41'inci İstanbul Film Festivali'nde Uluslararası ve Ulusal Yarışma, Genç Ustalar, Ulusal Belgesel ve Ulusal Kısa Film Yarışması olmak üzere beş başlık altında 57 film yarışıyor.


İstanbul Film Festivali Sinema Onur Ödülleri

41'inci İstanbul Film Festivali'nin ilk Sinema Onur Ödülü, oyunculuğunun yanı sıra kamera arkası ve eğitmenlik gibi farklı disiplinlerdeki çalışmalarıyla sanat dünyamıza büyük katkılarda bulunan çok yönlü bir isim olan Gülsen Tuncer'e sunuldu; Gülsen Tuncer'in ödülü yönetmen Engin Ayça tarafından takdim edildi.
 

 

Festivalin ikinci Sinema Onur Ödülü ise tiyatroda başlayan kariyerine sinema ve televizyonda başarıyla devam eden değerli oyuncu Meral Çetinkaya'ya sunuldu; Meral Çetinkaya'ya ödülünü oyuncu Güler Ökten takdim etti.
 

 

Sinema şöleni başladı

Festival gösterimleri Beyoğlu'nda Atlas 1948, Beyoğlu Sineması, Pera Müzesi Oditoryumu, Nişantaşı'nda CineWAM Premium+ City's (Salon 3 ve Salon 7) ve Kadıköy'de Kadıköy Sineması ile Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi olmak üzere 7 salonda yapılacak.

Festival uluslararası konukları, sohbetler, konserler ve özel etkinlikleriyle 12 gün boyunca İstanbul'da sinema şöleni yaşatacak.

Etkinlikler:

Söyleşi: Beyaz Perdede #BenKadınım
13 Nisan Çarşamba 17.30
Konuşmacılar: Demet Evgar (oyuncu), Cihan Aslı Filiz (yapımcı), Ceylan Özgün Özçelik (yönetmen)
Moderatör: Prof. Dr. Nezih Orhon
Yer: Yapı Kredi Kültür Sanat

Festival Sohbeti: Bent Hamer
15 Nisan Cuma 18.30
Moderatör: Esin Küçüktepepınar (sinema yazarı)
Yer: Yapı Kredi Kültür Sanat

Panel: Kurgu Masasından Festivale
17 Nisan Pazar 16.00
Konuşmacılar: Adil Yanık (Crossroads), Buğra Dedeoğlu (Zuhal), Çisem Baydar (Stiletto), Tuvana Simin Günay (Yeni Bir Dünya Doğuyor)
Moderatör: Çiçek Kahraman
Yer: Yapı Kredi Kültür Sanat

Festival Sohbeti: Onur Ünlü
18 Nisan Pazartesi 18.00
Moderatör: Kerem Ayan
Yer: Yapı Kredi Kültür Sanat

Köprüde Buluşmalar kapsamındaki panel ve söyleşilere katılmak için [email protected] adresine bir e-posta yollanması gerekmektedir. Tüm panel ve söyleşiler halka açık ve ücretsizdir.

Etkinlikler hakkındaki ayrıntılı bilgiye festivalin internet sitesi https://film.iksv.org üzerinden ulaşabilirsiniz.


Kadıköy'de şenlik var: İstanbul Film Festivali Sinematek'te

Kültür tarihimizin köşe taşlarından biri olan ve Türk Sinematek Derneği'nin kurucu ve yöneticisi Onat Kutlar "Sinema bir şenliktir" diyordu.

Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi, 41'inci Uluslararası İstanbul Film Festivalini'ne ev sahipliği yapıyor ve Kadıköy Belediyesi tüm sinemaseverleri yeni bir şenlikte buluşmaya Sinematek/Sinema Evi'ne davet ediyor.

19 Nisan'a kadar sinemaseverleri ağırlayacak olan Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi'nde başta Sergio Leone toplu gösterimi olmak üzere, Cinemania ve Dünya Festivalleri'nden gibi önemli programlar yer alacak.


Erdine: Döngü tamamlanıyor

Sinematek/Sinema Evi Film Program Koordinatörü Senem Erdine, "İstanbul Film Festivali ülkemizin en önemli kültür etkinliklerinden biri olmasının yanı sıra Onat Kutlar'ın kurduğu Sinematek'in de başlangıcı. Ayrıca İstanbul Film Festivali'nin kurucuları arasında yine Onat Kutlar var. 41'inci İstanbul Film Festivali filmleri bu yıl Kadıköy Belediyesi girişimleriyle yeniden açılan Sinematek'te, Onat Kutlar'ın ismini taşıyan sinema salonumuzda izlenebilecek. Bizim için festivalin Onat Kutlar Sinema Salonu'na geri dönmüş olması bir döngünün tamamlanması anlamına geliyor. Bu yüzden ayrıca gururlu ve heyecanlıyız" diyerek festival heyecanına ortak olduğunu dile getirdi.

Sinematek/Sinema Evi hakkında bilgi veren Erdine, "İlk Sinematek, ülkemizde 1965 yılında Türk Sinematek Derneği olarak kurulmuştu. Faaliyette bulunduğu dönemde film kültürünün gelişmesinde çok önemli katkıları olmuş bir kurumdu. 1980 askeri darbeyle diğer derneklerle birlikte kapatıldı. Kadıköy Belediyesi'nin girişimi ile yeniden çağa uygun bir şekilde, bu çağın ihtiyacını karşılamak üzere, modern bir Sinematek olarak hayata geçirildi. Üç senedir hazırlığı süren bir projeydi bu. Yeni bir bina inşa edildi bunun için. Gösterim koşulları çok iyi olan bir salon yapıldı. İçinde 162 kişilik bir sinema salonu, bir film kütüphanesi var. Bu bina geçtiğimiz yıl kasım ayında faaliyete geçti ve gösterimlere başladık" diye konuştu.


Film kültürüne büyük bir katkı

"Sinematek'te dünyadaki bütün sinemateklerin amacıyla misyonuyla ortak bir misyonu var" diyen Senem Erdine, "Film kültürünün gelişmesine katkıda bulunmak. O nedenle sinemayı sanat olarak görüyor, sanatsal değer taşıyan ve tarihsel değer taşıyan filmleri seyirciyle buluşturuyor" ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü:

Sinematek sadece eski film gösteren bir kurum olmak zorunda da değil. Günümüz sinemasının iyi örneklerini de seyirci ile buluşturmayı hedefliyoruz. Özellikle de sinemalarda seyircinin izleme olanağı bulunmayan belgeseller ve kısa film örneklerini de burada seyirciler buluşturmaya çalıştırıyoruz.


Her gün 5 gösterim

41'inci Uluslararası İstanbul Film Festivalini'ne 19 Nisan'a kadar ev sahipliği yapacaklarını açıklayan Erdine, "İstanbul Film Festivali'nin mekanlarından birisiyiz bu sene. Bundan çok heyecan duyuyoruz. İstanbul Film Festivali'nin gösterim yapacağı sürede kendi programımıza ara vereceğiz. 19 Nisan'a kadar İstanbul Film Festivali burada olacak, ondan sonra kendi programımız devam edecek. Film Festivali süresince günde beş gösterim olacak" diyerek tüm sinemaseverleri beklediklerini belirtti.


Dört emek yılında dört ödül

38'inci Uluslararası İstanbul Film Festivali, sinemaya gönül ve emek verenlere sunduğu Sinema Emek Ödülü'nü 2019'da Türk Sinematek Derneği'ndeki çalışmalarından bugüne film kültürünün gelişmesi ve kolektif sinema belleğinin oluşması için emek vermeye devam eden, Kadıköy Sinematek/Sinema Evi projesinin tasarımcısı ve yöneticisi Jak Şalom'a verdi.

2020'de Sinematek/Sinema Evi mimarî projesiyle, Tarihi Kentler Birliği'nin "Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışması"nda ve Marmara Belediyeler Birliği'nin düzenlediği Altın Karınca Ödülleri'nde Mimari ve Kentsel Tasarım kategorisinde iki ödüle layık görüldü.

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Emek Ödül'ü bu yıl Sinematek/Sinema Evi çalışanlarına verildi.

Senem Erdine ödül hakkında, "SİYAD sinema alanında Türkiye'nin en köklü kurumlarından bir tanesi. Kurucular arasında yine Onat Kutlar var. Bizi takdir etmeleri, buradaki Sinematek'deki çalışmalarımızı takdir etmeleri, bize umut ve devam etmek için cesaret verdi" ifadelerini kullandı.
 

 

Sinematek nedir?

Sinematekler sinema mirasını korumak ve film kültürünü yaymak amacıyla faaliyet gösteren kurumlardır.

Bu amaçlar doğrultusunda arşiv çalışması yapar, sanatsal ve tarihî değer taşıyan filmleri seyirciyle buluşturan gösterim programları sunar ve seyircinin sinema sanatıyla daha bilinçli, derin ve güçlü bir bağ kurmasını sağlayan söyleşi, seminer, panel, konferans, sergi ve benzeri etkinlikler düzenler.

Sinematekler bugün sinema mirasına sahip çıkan ülkelerin önde gelen kültür kurumları arasında yer almaktadır.


Türkiye'de Sinematek

Fransız Sinemateki'nin 60'lı yıllardaki seyircileri arasında Türkiye'den Onat Kutlar, Hüseyin Baş ve Şakir Eczacıbaşı da vardır.

Türkiye'de böyle bir kurumu hayata geçirmenin hayalini kuran bu ekibe Sabahattin Eyüboğlu, Cevat Çapan, Nijat Özön ve Muhsin Ertuğrul gibi isimlerin katılmasıyla 25 Ağustos 1965'te Türk Sinematek Derneği kurulur.

Önce Şişli'de, daha sonra Taksim'de gösterimler düzenleyen Sinematek, salt ticari kaygılarla işletilen sinema salonlarında gösterilenlerden farklı, tarihî ve sanatsal değer taşıyan filmler izlemek isteyen sinemaseverlerin buluşma noktası haline gelmekle kalmaz, çıkardığı Yeni Sinema dergisi ile sinema okuryazarlığının gelişmesinde önemli bir rol oynar.

Türk Sinematek Derneği, 12 Eylül Darbesi'nde diğer tüm derneklerle birlikte kapatılır.

İletişim

Köşk binasından girişi yapılan Sinematek/Sinema Evi Kütüphanesi, Arşiv, İzleme ve Okuma Alanı, pazartesi günleri hariç her gün 10.00-18.00 arasında açıktır.

Cam Bina'dan girişi yapılan Sinema Salonu, Sergi Salonu, Etkinlik Salonu ve Sinema Evi Toplantı Alanı ise pazartesi günleri hariç her gün 10.00 ile en son film seansının bitişine kadar açıktır.

Detaylı bilgi ve randevu için [email protected] adresinden iletişime geçilebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU