"Yakın coğrafyasındaki siyasi istikrarsızlık" Türkiye'nin mayınları temizlemesini engelledi

Ottowa Sözleşmesi kapsamında mayınların temizlenmesi için Türkiye'ye tanınan süre doldu. Hem sınırlarda hem de yurtiçinde temizlenmeyi bekleyen yüzbinlerce kara mayını var. Türkiye, bunların tespiti ve imhası için yeniden süre istedi

Türkiye, Ottowa Sözleşmesi gereğince sınırlardaki ve yurtiçindeki mayınları temizleyecekti. Ancak aradan geçen 18 yılda döşenmiş mayınların ancak yüzde 10'u temizlendi / Fotoğraf: AA

Şenyurt, Mardin'in Kızıltepe ilçesine bağlı, Suriye sınırında bulunan küçük bir yerleşim birimi.

Sınır kapısı olmasına rağmen geçişlerin yapılmasına izin verilmiyor.

Bunun için insanlar, bu mahallenin sınırları içindeki mısır ve pamuk tarlalarından geçerek Suriye'ye gidip geliyorlardı.

Yasal geçiş olmadığı için insanlar kaçak geçmeyi tercih ediyorlardı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bunun içinde yol iz bilen devreye kaçakçılar gidiyordu.

Abdulbaki Mustafa da bu kaçakçılardan biriydi.

Türkiye mayınları temizleyecekti, duvar örmek zorunda kaldı

Daha küçük yaşlardan itibaren Suriye'den Türkiye'ye kaçak gelip gitmeye başlayan Mustafa, pek çok kişinin geçişini sağlıyordu.

Ancak Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından Türkiye özellikle PKK'lıların ülkeye geçme olasılığını göz önünde bulundurarak sınırdaki önlemleri artırdı.

Bunu üzerine Mustafa mayınlı arazide geçmeyi bile göze aldı. Çünkü geçişlerde ciddi bir gelir elde ediyordu Mustafa.

Bir süre daha mayınlı arazide insan geçişini organize eden Mustafa, 2013'te bir mayına basarak can verdi.

Suriye-Türkiye sınırındaki mayınlara basarak can veren Mustafa ne ilk ne de son oldu.

Zira 910 kilometre uzunluğundaki iki ülke sınırının bazı bölümleri mayınlarla döşenmiş durumda.

 

229426-559004729.jpeg
Dünyada savaş, çatışma ve krizlerin başgöstermesi nedeniyle mayın temizleme çalışmaları bir ölçüde rafa kaldırıldı / Fotoğraf: AA



Suriye iç savaşı işlerin gidişatını değiştirdi

Oysa Türkiye sınırlarındaki mayınları temizleme sözü vermişti. Hatta Suriye iç savaşı başlamadan önce de sınırdaki tüm mayınların en kısa sürede temizleneceği ifade ediliyordu. Bunun için çalışmalar dahi başlamıştı.

Fakat Suriye'deki olayların başlaması ve iki ülke ilişkilerinin bozulması işleri değiştirdi.

Türkiye, bırakın sınırdaki mayınları temizlemeyi, Suriye ile arasına duvarlar örmek zorunda bile kaldı.

Sadece Suriye-Türkiye sınırı değil başka ülkelerle arasındaki hututta hatta ülke içindeki bazı noktalardaki mayınlar temizlenmeyi bekliyor.

Türkiye, Eylül 2003'te imza attı

Zaten Türkiye'nin bu noktada imzaladığı bir sözleşme var. Türkiye'nin Eylül 2003'te imzaladığı Ottowa Sözleşmesi Mart 2004'te yürürlüğe girdi.

Ottowa Sözleşmesi kapsamında, ilk dört yıl içinde depolanmış mayınları imha edilecek ve ilk 10 yıl içinde de toprak altındaki mayınlar temizlenecekti.

Türkiye iç uygulama yasaları çıkartmadı ancak anayasa, ceza yasası ve Genelkurmay'ın direktiflerinin anlaşma hükümlerinde geçerlilik kazandırmaya yeterli olduğunu bildirdi.

Sadece Türkiye değil, birçok ülke, Ottowa Sözleşmesi'nin altına imza attı.

Bilindiği gibi Ottowa Sözleşmesi 1 Mart 1999 tarihinde yürürlüğe girdi.

Sözleşme, dünyada büyüyen mayın sorununa karşı; anti-personel mayınlarının kullanılması, stoklanması, üretilmesi ve transferinin yasaklanması ve imhasını içeriyor.

Taraf devletlerde ABD, İsrail, İran, Çin, Rusya yok

Ottowa Sözleşmesi'ne Türkiye de dahil 164 ülke taraf olurken, 32 ülke sözleşmeye imza atmadı.

Bu sözleşmeye taraf olan devletler arasında; Afganistan, Avustralya, Avusturya, Belçika, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, Irak, İrlanda, İtalya, Japonya, Norveç, Filistin, Polonya, Portekiz, Katar, Romanya, İspanya, İsveç, İsviçre, Ukrayna, Birleşik Krallık yer alıyor.

Sözleşmeyi imzalamayan 32 ülke arasında ise ABD, Çin, Rusya, İran, İsrail, Suriye, Pakistan gibi ülkeler ön plana çıkıyor.

Mayın Yasaklama Anlaşması 1999'da yürürlüğe girdiğinden beri, 33 taraf devlet tüm anti-personel mayınların kendi topraklarından temizlendiğini bildirdi.

Taraf devletler arasında temizliğini ilk tamamlayan 1999 yılında Bulgaristan olurken, Fransa 2008, İngiltere ise 2020 yılında mayınlarını temizlediğini bildirdi.

thumbs_b_c_216680ad112a927ce9c9e1cea41a6dcb.jpeg
Ortadoğu'daki birçok ülkenin sınırları döneşmiş mayınlar nedeniyle tehlike saçıyor / Fotoğraf: AA



Döşenmemiş mayınlar imha edildi

Açık kaynaklardaki verilere göre Türkiye, 1957 ve 1998 arası dönemde 936 bin 663 anti-personel kara mayını döşedi.

Türkiye'de 2021 Mart itibariyle toplamda 145,7 milyon metrekarelik kirletilmiş alanda 855 bin kayıtlı mayın bulunuyor.

2014 yılında bu sayı keşif çalışmaları neticesinde 951 bin olarak kaydedildi.

Türkiye imza attığı sözleşmenin gereğini bir ölçüde yapmaya başladı.

2004 yılında taahhüt etmiş olduğu temizleme işlemini yüzde 10 oranında gerçekleştirdi.

Sonradan keşif edilen artı 30 bin mayınla birlikte, Türkiye'nin 18 yılda topraklarında bulunan mayınların yalnızca 96 binini temizlediğini gösteriyor.

Türkiye, sözleşmeye taraf olduğu 2004 yılında döşeli mayınların dışında stoklarında da 3 milyon mayın bulunduruyordu.

Yerleştirilmemiş bu 3 milyon mayını da 2008 yılına kadar temizleme taahhüdünde bulunmuş ancak imha ancak 2011 yılında tamamlanmıştı.

 

151021-1999433719.jpeg
Toprağa gömülü en çok mayın Suriye, Irak ve İran sınırlarında bulunuyor / Fotoğraf: AA 



En çok mayın Suriye sınırında

2021 Mart itibariyle kayıtlı olan 855 bin mayının 606 bini Suriye sınırında yer alıyor.

Bunların 411 bin 990'ı anti-personel, 194 bin 615'i ise anti-tank mayınlarından oluşuyor.

Anti-tank mayınları sadece Suriye sınırında bulunurken, geri kalan mayınlar ise; 116 bin 115'i İran, 78 bin 917 Irak, 20 bin 275'i ise Ermenistan sınırında bulunuyor.

Geri kalan 33 bin 800 mayın ise ülkenin iç kısımlarında kalıyor.

İçişleri Bakanlığı'nın 1984-2009 yıllarını kapsayan raporuna göre, mayın vakalarında, 644'ü sivil olmak üzere toplamda bin 269 kişi yaşamını kaybetti, 5 bin 091 kişi yaralandı.

Türkiye'nin ek süre talep ettiği başvurusunda sunduğu rapora göre, 2004-2014 yılları arasında (temizlemenin taahhüt edildiği ilk 10 yılda) mayın bağlantılı olaylar nedeniyle 56 sivil (48 erkek, 8 kadın) hayatını kaybederken, 112 sivil (105 erkek, 7 kadın) ise yaralandı. Bu süreç içerisinde 260 askeri personel mayın sebebiyle hayatını kaybederken 622 askeri personel ise yaralandı.

Yine aynı rapora göre, 2013-2020 yılları arasında 89 kişi el yapımı patlayıcılarla hayatını kaybetti, 430 kişi de yaralandı.

 

b5767317-fea5-4fc7-a3b0-69a012379bce.jpg
Mardin'deki bir bölgede mayın bulunduğunu ortaya koyan bir kare / Fotoğraf: Muteber Öğreten



Temizleyememe gerekçesi: "Yakın coğrafyadaki siyasi istikrarsızlık"

Milli Savunma Bakanlığı'nın ‘2020-2025 Stratejik Mayın Faaliyet Planı' kapsamında hazırladığı raporda, temizliğin tamamlanamama gerekçesi ‘Türkiye'nin yakın coğrafyasındaki siyasi istikrarsızlık' olarak gösterildi.

Türkiye'nin sözleşme yükümlüğünü yerine getirmek için 2014 Mart ayında istediği 8 yıllık ek süre talebi kabul edilerek son tarih 1 Mart 2022'ye uzatılmıştı.

Ancak, temizliğin bu tarihe kadar da tamamlanamayacağı öngörülmesinden dolayı Türkiye, 1 Mart 2022 ile 31 Aralık 2025 arasını kapsayan 3 yıl 9 aylık yeni bir ek süre talebinde bulundu. Ayrıca, bu süre sonunda da tekrar ek bir uzatmaya ihtiyaç duyacağını bildirdi.

Türkiye'nin 31 Aralık 2025 tarihini takiben isteyeceği üçüncü ek sürenin periyodu henüz bilinmiyor. Ancak, bu talep dördüncü bir mayın faaliyet dönemini de beraberinde getirecek.

2004'te 10 yıl olarak taahhüt edilen temizleme çalışmaları, ek sürelerle gelinen bu noktada 21 senelik bir süreyi somut olarak geride bırakacak olan Türkiye, mayın temizliğinin 2025 Aralık ayına kadar sonlanmayacağını kabul etmiş oldu. Bu süreçte halen keşif çalışmaları yaparak veri güncelleme, yeniden haritalandırma yapacak olan Türkiye, UNDP ile yürüttüğü temizleme çalışmalarını da devam ettirecek.

Türkiye, talepte bulunduğu bu ilk üç yıllık dönem içinde, ‘Mayınlı alanların teknik olmayan keşfinin yürütüleceğini temizleme faaliyetlerine devam edileceğini ve uygulama için nihai talebin hazırlanacağını' belirtiyor.

2021 yılı içinde doğu sınırları boyunca (Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı illeri) Doğu Sınırı Mayın Temizleme Projesinin (DSMTP) 3. Aşamasına devam edilecek;

Doğuda 96 mayın sahası (4 milyon 242 bin 577 metrekare) ve tüm sınır hattı (Ardahan, Kars, Iğdır ve Ağrı) illeri temizlenecek, Van ili mayınlardan tümüyle arındırılacak.

Mardin'de 1 milyon 058 bin m2 büyüklüğünde 27 mayınlı alan 2021-2023 arasında temizlenecek.

2021'in sonuna kadar 32 olan askeri manüel mayın temizleme ekipleri sayısı 40'a çıkarılacak.

Milli Mayın Riski Eğitim Planı (MMREP) 2021-2023 boyunca sürdürülecek.

 

8a656558-f113-4008-881a-4b0d885f9ddf.jpg
Türkiye'de döşenmiş bulunan mayınlar daha çok doğu ve güneydoğu komşularla olan sınırlarda yer alıyor / Görsel: Independent Türkçe



2020-2025 mayın keşif temizleme bütçesi: 104,8 milyon euro

5 yıllık mayın strateji planı kapsamında hazırlanan tabloya göre, 14 milyon eurosu Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden olmak üzere toplamda 104 milyon 800 bin euroluk bütçe hazırlandı.

Türkiye'nin ortak temizleme çalışması yürüttüğü Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı'nın (UNDP) ilettiği bilgiye göre, proje kapsamında Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından sağlanan yaklaşık 20,7 milyon euro ile bir taraftan Kars, Ardahan, Ağrı ve Iğdır illerindeki mayınlar temizlenirken diğer taraftan da Güneydoğu ve Doğu illerinde yer alan 3500'den fazla mayın tarlasına yönelik "Teknik Olmayan Keşif" faaliyeti gerçekleştiriliyor.

Proje kapsamında, 4,2 milyon metrekare alanın temizlenerek MAFAM'a teslim edilmesi bekleniyor.

Türkiye, mayın temizleme faaliyetlerindeki arazi öncelik sıralamasını da şöyle önceliklendiriyor:

Güney ve doğu sınırları boyunca mevcut olan ve yeni teknolojik sınır denetim sistemlerinin inşasını engelleyen mayın sahası arazilerin temizliği, (gözetleme kulesi, devriye yolu vs.).

Yerleşik halk için tehlike oluşturan mayın sahalarına sahip iç araziler.

Türkiye'nin sınırları ve iç kısımlarında özel mülkiyette dava konusu olan araziler.

Devlet kuruluşları tarafından temizlenmesi talep edilen araziler.

Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Iğdır, Kars, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli ve Van mayının bulunduğu iller olarak yer alıyor.

Türkiye halihazırda depolarda muhafaza edilen 6 bin 408 adet mayını yıllara göre imha planı oluşturdu. 2020 yılında 2 bin 851 adet imha edilirken, 2021 yılında ise 557 adet mayının imhası gerçekleşti. 3 bin adet mayın ise depolarda eğitime ayrılmak üzere stoklandı.

 

muteber öğretenn.jpg
Muteber Öğreten / Fotoğraf: Muteber Öğreten



"Öncelik sınır değil, insan olmalı"

Mayınsız Bir Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, mayın temizleme çalışmasının insanı bir görev olduğu görüşünde.

Öğreten, Türkiye'nin mayın temizleme çalışması için hazırladığı öncelik sıralamasının kafalarda soru işareti yarattığı iddiasında bulundu.

"Mayınlar, savaş ve çatışmanın olduğu her yerde oluyor" diyen Öğreten, "Türkiye'nin istediği üç yıllık ek süre talep raporunda, temizlik önceliğinde sınırların ilk sıraya alınması Ottowa Sözleşmesi'nin ruhuna aykırı. Temizlik önceliğinde, yerleşik halk için tehlike oluşturan alanların birinci sırada olması gerekiyor, sınırların değil'' dedi.

Türkiye'nin uzatma taleplerinin alışkanlık haline geldiğini savunan Öğreten, "2025'te istenecek ek süre ile 4'üncü keşif ve temizleme dönemine gireceğiz. Gelinen noktada 18 yılda yapılan temizliğe bakılınca, yaptırım olmaması Türkiye'nin rahat hareket etmesine sebep oluyor. Mayınlı alanların temizliğinde yaşanan her gecikme, önlenebilir olan daha fazla mağduriyet ve kayıpla sonuçlanıyor. Bu da sözleşmenin "anti-personel mayınlar yüzünden ortaya çıkan mağduriyetlere ve kayıplara son verme" temel amacıyla örtüşmüyor" diye konuştu.

"Sadece bir yerde mayın temizleme işlemi yapıldı''

Tunceli İnsan Hakları Derneği Başkanı Gürbüz Solmaz ise ülke içinde gömülü olan mayınlara dikkati çekti.

Solmaz'a göre Tunceli'de halen 10 bin mayın bulunuyor.

2019 yılında 2 çocuğun mayına basarak hayatını kaybettiğini hatırlatan Solmaz, "Çatışmalı süreçlerden kaybolan ya da unutulan yani doğada serbest olarak bulunan savaş artığı mühimmatlarla birlikte bu sayının daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Tunceli'de şu ana kadar bildiğimiz sadece bir yerde mayın temizleme işlemi yapıldı" diyen Solmaz, "Merkeze bağlı Kanoğlu köyünde. Onun da nedeni oradaki karakolun başka yere taşınması. Mayınların bu zamana kadar temizlenmemiş olmasının nedeni çok masraflı bir iş olmasından kaynaklı ya da Türkiye'nin yeterli ekipman ve personelinin olmayışı diye düşünüyorum'' yorumunu yaptı.

 

Gürbüz Solmaz.jpg
Tunceli İnsan Hakları Derneği Başkanı Gürbüz Solmaz / Pirha



Hayvancılık ve mevsimlik tarım işleriyle uğraşan vatandaşların durumdan etkilendiğini söyleyen Solmaz, şunları kaydetti:

"Mayınların temizlenmeme sebebi güvenlik güçlerinin kendilerine göre risk oluşturacak bölgeleri güvenlik altına alınması diye düşünüyorum. Ama bu tür yaklaşımlar özelikle hayvancılık yapan ve mevsimsel olarak geçimini sağlamak için mantar toplayan vatandaşlarımızı etkiliyor. Bizler insan hakları savunucuları ve ayrıca Tunceli'de yaşayan vatandaşlar olarak Ottowa Sözleşmesi'ne uyularak bir an önce bu mayınların temizlenmesini talep ediyoruz."

"İran ve Suriye sınırına duvar örmek için temizlik yapıldı"

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da mayın mevzusuyla ilgilenen isimlerden biri.

Kerestercioğlu, Türkiye'nin BM'ye sunduğu raporlardan, mayın temizliğini sadece iki bölgede yapıldığını ifade etti.

"Avrupa Birliği (AB) projesi kapsamında İran ve Suriye sınırına duvar örmek için temizlik yapılıyor" iddiasında bulunan Kerestecioğlu, "Oysa sivillerin yaralanmasına ve can kaybına sebep olan patlamaların çoğunluğu henüz temizleme çalışması başlamayan iç bölgelerde yaşanıyor. Türkiye, Birleşmiş Milletler'e gönderdiği bilgilendirmede sınırlardan elde edeceği tecrübe ile iç kesimlerde temizleme yapacağını bildirdi. Fakat bu konu ne bir programa bağlandı ne kesin tarih verildi" değerlendirmesinde bulundu.

İç kesimlerdeki mayınların 1990'lı yıllardaki köy boşaltmalarının ardından yerleştirildiğini ileri süren Kerestecioğlu, "Mayın temizliğinin yapılmaması yurttaşların köylerine, evlerine dönememesine de sebep oluyor. Yaklaşık 30 yıllık bir sorun bu. Bunca zamanda mayın temizliğinin zımnen engellenmesi Kürt sorunun çözümsüzlüğünde kilit noktalardan biridir. Mayınların temizlenmesi barış için atılan büyük bir adım olacaktır" dedi.

 

Filizz Kerestecioğlu.jpg
HDP'li Filiz Kerestecioğlu / AA



Tarım için de büyük dezavantaj

Mayın alanların temizlenmesinin tarıma da büyük katkı sağlayacağını söyleyen Kerestecioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

Ziraat Mühendisleri 216 bin dekar büyüklüğündeki mayınlı arazinin yaklaşık 170 bin dekarının tarıma elverişli olduğunu belirtiyor. Bu araziler temizlenerek tarıma açıldığında buğday, arpa, mısır, gibi pek çok ürün yetiştirilebilir. Bugün Ukrayna'nın Rusya tarafından işgal edilmesinin Türkiye'ye en büyük etkilerinden birinin buğday fiyatlarındaki artış olacağı konuşuluyor. Çünkü Ukrayna ve Rusya, Türkiye'nin en çok buğday ithal ettiği ülkeler arasında yer alıyor. Arazilerini verimli kullandığında Türkiye tarımda dışa bağımlılıktan kurtulabilir. Ayrıca en çok mayınlı arazi bulunan illerin arasında Gaziantep, Mardin, Urfa, Şırnak gibi istihdamın düşük olduğu şehirler bulunuyor. Bu arazilerin tarıma kazandırılması, bu kentlerden mevsimlik tarım işçisi olarak başka şehirlere gitmek zorunda kalan yurttaşlara kendi topraklarında üretme imkanı yaratacaktır.'

Türkiye mayın temizliği için ek uzatma talep etti

Türkiye, komşu devletlerle olan sınırlarında ve ülke içinde döşenmiş mayınların temizliği için ek uzatma talebinde bundu.

aa5ba03c-0009-48ac-be0e-05b1845439e1.jpg
Türkiye, mayın temizliği için sürenin uzatılmasını istedi / Görsel: Independent Türkçe


Bunun için hazırlanan raporda, "5. madde bağlamında Türkiye 1 Mart 2022'de başlayıp 31 Aralık 2025'e kadar ilk başta 3 yıl, 9 ay sürecek bir uygulama ve gözden geçirme dönemi talep etmektedir. Bu ilk dönemin ardından Türkiye, işleme alınması gereken mayınlı saha toplamını değerlendirecektir" denildi.

Belki de yeni tanınacak süre içinde bile mayınlar tam temizlenemeyecek. Ama mayın kaynaklı ölümler bitmiyor. Sadece 2013 yılında sınır geçerken can veren kaçakçı Abdulbaki Mustafa değil yeni can kayıpları da yaşanıyor. 

Daha dün Suriye'den Türkiye'ye kaçak geçiş yapmaya çalışan yabancı uyruklu genç, mayına bastı. 1'inci Hudut Alayı 2'inci Hudut Taburu Şimşek Hudut Karakolu Sorumluluk alanından Suriye'den Türkiye'ye geçmeye çalışan yabancı uyruklu C.E., isimli 18 yaşıdaki genç bastığı mayının patlaması nedeniyle yaralandı. Ayağı kopan genç, ambulans ile Kilis Devlet Hastanesi'ne kaldırılan genç tedavi altına alındı.

Türkiye ve mayınlarını temizlemeyen devletlerin, bu ve benzeri hadiselerin yaşanmasına son vermesi merakla bekleniyor.

    *Bu haber Medya Araştırmaları Derneği'nin ICFJ -International Center for Journalists-Uluslararası Gazeteciler Merkezi işbirliğiyle yürüttüğü "Yeni Nesil Araştırmacı Gazetecilik Eğitimleri Projesi" kapsamında hazırlanmıştır

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU