Azra Gülendam Haytaoğlu'nun katil zanlısının avukatı: Kovid-19 hastası olduğu için ölüm gerçekleşmiş olabilir

Kayıp olarak aranırken ormanlık alanda cesedi bulunan 21 yaşındaki Azra Gülendam Haytaoğlu'nun ailesi ile sanık yakınları arasında duruşma salonunda arbede yaşandı

Antalya Kadın Meclisi temsilcileri duruşmayı takip etti / Fotoğraf: Twitter @kadindavalar

Antalya'da kayıp olarak aranırken ormanlık alanda cesedi bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu'nun öldürülmesiyle ilgili davanın ikinci celsesi başladı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Antalya 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık M.M.A, Diyarbakır 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dahil olurken, müştekiler Mezide, Mustafa ile Ezgi Haytaoğlu, taraf avukatları, farklı illerden gelen baro avukatları ve bazı dernek temsilcileri salonda hazır bulundu.

Arbede yaşandı

Söz verilen sanık M.M.A, yaşananlardan dolayı üzgün olduğunu ve pişmanlık duyduğunu söyledi. Sanığın savunmasını yaptığı sırada bir müştekinin laf atması üzerine mahkeme başkanı bu kişiyi salondan çıkardı.

Çıkışa doğru ilerleyen müşteki yakınları ile mahkeme salonunun girişinde bekleyen sanık yakınları arasında arbede yaşandı. Kavga, araya giren görevli polislerce engellendi.

Yaşananların ardından Azra'nın annesi Mezide ve babası Mustafa Haytaoğlu, sanığın avukatına tepki gösterdi.

"Kasten değil taksirle adam öldürme olduğunu öne sürüyoruz"

Sanık avukatı Mehmet Ali Başaslan, olayda cinsel saldırı olmadığının raporlarla kanıtlandığını ileri sürdü.

Azra Gülendam Haytaoğlu'nun Kovid-19'a yakalandığını hatırlatan Başaslan, "Ancak maktulün Kovid-19 hastası olduğu için ölüm gerçekleşmiş olabilir. Azra’nın ölmeden saatler önce müvekkilime attığı ses kaydı var. Azra, bu kayıtta ruhsal durumunu anlatmıştır. Azra’nın kendi yaşadıklarını kaleme aldığı bir de mektup var. Mektupta, kendi el yazısıyla 'Bu mektubu arkadaşlarıma ve ağabeylerime bıraktım yeri geldiğinde kullanılacak.' demektedir. Bunun da dikkate alınmasını istiyoruz. Müvekkilimin adil bir şekilde yargılanmasını istiyoruz. Biz halen kasten değil taksirle adam öldürme olduğunu öne sürüyoruz. Çünkü müvekkilim maktule yardım etmiştir" ifadelerini kullandı.

Mahkeme Başkanı duruşmaya ara verdi.

Olay ve iddianame

Antalya'da 28 Temmuz'dan beri kızlarından haber alamadıklarını bildiren Haytaoğlu ailesinin durumu İlçe Emniyet Müdürlüğüne bildirmesinin ardından arama çalışması başlatılmış, genç kızın cesedi Varsak ormanlık alanında gömülmüş halde bulunmuştu. Gözaltına alınan M.M.A, çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklanmıştı. Haytaoğlu'nun cenazesi, 4 Ağustos'ta Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde toprağa verilmişti.

Akdeniz Üniversitesi öğrencisi Haytaoğlu'nu öldürdüğü öne sürülen M.M.A. hakkında, "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, "Nitelikli cinsel istismar", "Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve tehdit" ile "Hırsızlık" suçlarından 29 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlanmıştı.

Haytaoğlu'nu öldürdüğü öne sürülen M.M.A ifadesinde cinayeti şöyle anlatmıştı:

Bana yan odadaki ablasının kendisi ile ilgilenmediğini, 5 gündür bir şey yemediğini, ilaçlarını alamadığını ve ölmek istediğini söyledi. Her yerinin ağrıdığını ağlamaklı bir sesle mesaj attı. Ben de kendisini aradım ve yardımcı olacağımı söyledim. Azra'yı Kültür Mahallesi'ndeki petrol istasyonundan aldım. Önce Yemek yedik. Sonra ilaçlarını aldım. Şehirde otomobille tur attık. 29 Temmuz gecesi saat 00.40'ta Azra yanında kalmak için bir arkadaşını aradı. Ancak arkadaşı sanırım uyuduğu için telefona cevap vermedi. Onu evine bırakmak istedim ama ablası ile kalmak istemediğini söyledi. Ben de evimizin 3+1 olduğunu ve bende kalabileceğini teklif ettim. Bana 'Rahatsızlık vermezsem, sende kalırım' dedi. 01.30 sıralarında evime gittik. Azra'ya oğlumun odasında kalmasını teklif ettim ama o covid olduğu için salonda yatmayı tercih etti. Ben de odama geçip alkol aldım. 08.30'da personelim geldi. Ona apartmanın girişinde iş yeri anahtarını verdim ve sonra tekrar odama geçtim. Saat 13.00 sıralarında odamdan çıktım. Azra'ya baktığımda üzerinin açık olduğunu gördüm. Örtmek için yanına oturdum. Üzerini örttüğüm esnada elim kalçasına değdi. Panikle uyanıp 'Sen ne yapıyorsun?' diyerek bağırdı ve yüzümün sol tarafını tırmaladı. Panikledim. O anda 'Sus ne bağırıyorsun?' diyerek iki elimle Azra'nın boğazını sıkmaya başladım. Ta ki Azra'nın hareketsiz kaldığı ana kadar boğazını sıktım. Azra'nın nefes almadığını, nabzının atmadığını fark edince öldüğünü anladım

 

AA, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU