Kılıçdaroğlu: Bürokraside deprem oluyor

"Bizim milletvekillerimiz önümüzdeki süreçte bu belgeleri parça parça kamuoyuyla paylaşacak. Belki bazılarını TBMM Genel Kurulu’na taşıyacağız, tutanaklara da geçmeli bunlar"

Fotoğraf: AA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bürokraside bir deprem yaşandığını kendilerine yolsuzluk belgeleri “yağdığını” söyledi.

Medyascope yayınında Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan CHP lideri, bürokratlara usulsüz işlemlere imza atmama çağrısının olumlu karşılandığını ifade etti ve “Bize yağmur gibi belge yağmaya başladı. Biz bu belgeleri tabii hemen kamuoyuyla paylaşmıyoruz” dedi.


 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Belgeler TBMM’ye de gelecek: “Tutanaklara geçmeli”

CHP lideri, konu hakkında şunları söyledi:

Araştırmamız gerekiyor, ek belgeler var mı yok mu diye. Ben aslında o çağrıda bürokratların direnmelerinin devlet için ne kadar önemli olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bizim milletvekillerimiz önümüzdeki süreçte bu belgeleri parça parça kamuoyuyla paylaşacak. Belki bazılarını TBMM Genel Kurulu’na taşıyacağız, tutanaklara da geçmeli bunlar.

TÜİK'te görevden alma: Asıl üzerinde durulması gereken...

Enflasyon rakamlarının açıklanmasına kısa bir süre varken Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Sait Erdal Dinçer’in görevden alınmasına değinen Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

TÜİK Başkanı, ‘Ben kul hakkı yemem’ dedi. ‘Sayın Erdoğan’ın talimatıyla ifade ediyorum, kul hakkı yenmesine izin vermem’ deseydi görevde kalabilirdi. Kendi özgür iradesiyle kul hakkı yemeyeceğini söyleyerek sıkıntıyı dile getirdi ve ondan sonra görevine son verildi. TÜİK Başkanı’nı “Kul hakkı yemem ben” diyen noktaya kim nasıl getirdi? Asıl üzerinde durulması gereken nokta o.

“TÜİK Başkanı’nın vicdanında fırtınalar yaratmıştır”

TÜİK’e gittiğinde içeri alınmamasını hatırlatan CHP lideri, "Adım gibi eminim, TÜİK'in kapısına kilit vurulması talimatını veren Saray. TÜİK Başkanı’nın onu yapması, eminim onun vicdanında fırtınalar yaratmıştır. Kendi internet sitesinde TÜİK’in kapılarının açık olduğunun ifade edilmesine rağmen böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık” dedi.

Gül’ün istifası: Üç aşağı beş yukarı biliyoruz

Adalet Abdulhamit Gül’ün “görevden affını” istemesi konusuyla ilgili de görüşlerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

Sayın Gül’ün Adalet Bakanlığı sürecine baktığımızda diğer bakanlar gibi tavrı yoktu. Daha sakin, sağduyulu, olaylara daha soğukkanlı bakan bir profil çiziyordu.  İstifasının arkasında hangi gerekçelerin yattığını üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliyoruz ama benim bunu dillendirmem çok doğru olmaz. Görünen tablo şu; otoriterlik eğilimleri giderek artan bir yönetim var o yönetimin, güçlendirilmesine yönelik adımlar atılabilir bu süreçte. Kimi getirirse getirsinler, en yukarıdakiler neler yaparlarsa yapsın, biz bu ülkeyi gerçekten değiştireceğiz demokratik yollarla. Halkın sağduyusuna güveniyorum.

“Keşke önceden istifa edebilseydi”

Sayın Gül keşke daha önce istifa edebilseydi. Yargıtay süreci var, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın önce Yargıtay üyeliğine, arkasından AYM üyeliğine seçilmesi hukuk tarihimizin kara bir sayfasıdır. Böyle bir sayfayı Adalet Bakanı’nın yaşamaması gerekirdi. "Ben Adalet Bakanıyım, böyle bir rezaleti ben görmek istemiyorum" diyebilmeliydi. O zaman çok daha fazla büyürdü. O zaman biz anlardık ki, Adalet Bakanı gerçekten de vicdan sahibi bir bakan, gerçekten de adaleti savunan bir bakan.

İstanbul’da kar fırtınası ve MOBESE tartışması

İstanbul’da yaşanan kar fırtınası ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE ile takip edilmesine ilişkin konuşan CHP lideri, şunları kaydetti:

Kusurları, kabahatleri vardı, uçaklar inemedi, binlerce yolcu bekliyordu, İngilizce slogan atmaya başlamışlardı, havaalanın bir bölümü çökmüştü, tam bir rezalet vardı. Bu rezaletin görünmemesi gerekiyordu hedef Ekrem İmamoğlu’ydu, bilinçli olarak hedefe oturtuldu. Bu toplumun vicdanı var. Ekrem Bey, daha önce randevu verilmiş bir büyükelçiyle yemek yiyecek, olabilir. Bu İBB’nin çalışmadığını göstermez, talimat vermediği anlamına gelmez. Ekrem Bey lokantada olmayıp da dozerin başında mı olacaktı, merkezi gidildi yine.

Düşünün iki bakan geliyor İstanbul Havalimanı’na inemiyorlar, Atatürk Havalimanı’na iniyorlar. İstanbul’da bu olaylar olurken vali, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı, THY Genel Müdürü neredeydi diye soruldu mu? Bir kar yağışını gerekçe gösterip kaybedilen İstanbul’u nasıl kazanırızın arayışın içine girdiler. Telefonlarımızın dinlendiğini defalarca söyledim, meğer bir de MOBESE aracılığıyla izleniyor o çıktı ortaya.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU