Türkiye bir haftadır orman yangınlarıyla mücadele ediyor… Doç. Dr. Kurdoğlu: Yanan alan miktarı ve tüm kayıplar şeffaflıkla açıklansın

Bir haftada 40-50 bin hektarlık orman alanının yanmış olabileceğini belirten Oğuz Kurdoğlu'na göre yangın söndürme filosu eksikliği, ormanların içine şehir kurulması, kadrolardaki değişim ve yetersiz yangın işçisi sayısı ana sebeplerden

“Yangınların yüzde 90’ı insan kaynaklı ama hiç bunu konuşmuyoruz” diyen Doç. Dr. Kurdoğlu, iklim değişikliği nedeniyle mevsimlerin daha sıcak ve uzun geçmesinin de yangın riskini artırdığına değiniyor  / Fotoğraf: AA

Türkiye bir haftadır orman yangınlarıyla mücadele ediyor.

Yangının şiddetini sürdürdüğü yerler arasında Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı Hisarönü ile Bodrum ilçesine bağlı Mazı, Çökertme, Kissebükü ve Kavaklıdere başı çekiyor.

Kavurucu sıcaklık dalgaları, havanın nisbi neminin düşük seyretmesi ve rüzgar hızı gibi nedenler, alevlerin kontrol altına alınmasını güçlendiriyor.

Meteoroloji önümüzdeki günlerde hava sıcaklıklarının daha da artacağı uyarısı yapıyor.

 

OGM sıcaklık risk haritası orman yangını.jpg
Orman Genel Müdürlüğü (OGM), 'sıcak gelişme' başlıklı uyarısıyla haziran ayında başlayan orman yangınları sezonu için tehlike haritası paylaşarak, özellikle Ege ve Akdeniz'in ciddi risk altında olduğu vurgulamıştı / Kaynak: OGM

 

"Yanan ormanlık alanın büyüklüğü 40-50 bin hektara ulaşmış olabilir"

Orman Genel Müdürlüğü (OGM) verilerine göre Türkiye'de 2009-2020 yılları arasında 30 bine yakın yangında toplam 98 bin 950 hektarlık alanın yandığı göz önünde bulundurulduğunda, yedi günlük bilançonun ağırlığı daha net şekilde ortaya çıkıyor.

Independent Türkçe'nin görüş aldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, son bir haftadır önü alınamayan yangınlarda 40-50 bin hektarlık alanın yanmış olabileceği görüşünde.

Manavgat orman yangını AA.jpg
2020 yılında 3 bin 399 yangında 20 bin 971 hektarlık orman yandı. Yangınlar, oradaki yeşil alanların, bitkilerin, hayvanların, suyun, tarımın riske atılarak ekosistemin zarar görmesi anlamına geliyor / Manavgat / Fotoğraf: AA

 

"Yanan alan miktarı ve tüm kayıplar şeffaflıkla açıklansın"

Türkiye'yi etkisi altına alan yangınlar sonrasında orman politikalarının nasıl işlemesi gerektiğini sorduğumuz Kurdoğlu'na göre öncelikle şeffaflık şart.

Yangının çıkış nedenleri ve ihmallerle, yanan toplam alanın büyüklüğü ve özelliklerinin de kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini ifade eden Kurdoğlu, "İster iklim değişikliği ister başka şeyden kaynaklansın. Ben Hatice'ye değil, neticeye bakıyorum. Tedbir almak sizin göreviniz. Eksiklikler varsa organizasyonu buna uygun şekilde güçlendirme zorunluluğu var. Yedi günde yanan alanın 40-50 bin hektarı bulduğunu düşünüyorum. Bu rakam, bir yıllık ağaçlandırma alanımızdan fazla. Hatta bu rakam, geçen yılın 12 ayında yanan toplam alanın iki katından da fazla. Yanan alan miktarı ve tüm kayıplar şeffaflıkla açıklansın ki çok daha gerçekçi ve etkili önlemler da alınabilsin" şeklinde konuştu.

 

Oğuz Kurdoğlu.jpg
Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu: Yangınlar, oradaki yeşil alanların, bitkilerin, hayvanların, suyun, tarımın riske atılarak ekosistemin zarar görmesi anlamına geliyor / ​​​​ Fotoğraf: Twitter / @OguzKurdoglu

 

"Asıl sorun, Türkiye'nin bir yangın söndürme filosuna sahip olmayışı"

Orman yangınlarıyla mücadelede 'helikopter mi uçak mı' tartışmasını yersiz bulduğunu ifade eden Kurdoğlu, her ikisinin de arazinin ve yangının durumuna göre çeşitli avantaj ve dezavantajlar barındırdığını belirterek, asıl eksikliğin Türkiye'nin bir yangın söndürme filosunun bulunmayışı olduğunu dile getirdi:

İkisinin de avantajları ve dezavantajları var. Örneğin ilk müdahale çok büyük önem taşır, bunu helikopterle yapabilirsiniz. Helikopterler aynı zamanda lojistik ikmal konusunda da etkili olacaktır. Öte yandan daha fazla su alsa da uçağın su ikmali yapıp yeniden su atmasında geçen zamanda helikopter 4-5 sefer yapıp daha fazla su atabilir. Dik, engebeli yerlere girebilirsiniz, uçağın su atma kapasitesi yüksektir ama helikopter daha pratik bir araçtır. Helikopterlerin nokta atışı yaparken büyük rüzgar oluşturur ve yangını yayabilmesi gibi yeterli olmadığı durumlar da vardır. İşin özeti iki farklı araç da filoda bulunmalıdır. Ama burada asıl sorun, Türkiye'nin bir yangın söndürme filosuna sahip olmayışı. Yanlış tartışmalarda boğulup asıl sorunu kaçırıyoruz.

"Ormanların içine şehir kurulmamalı"

Yangının ana sebeplerinden birinin orman olarak kalması gereken alanlardaki insan varlığı olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Kurdoğlu, "Şehirler büyüdükçe ormanların içine giriyor. Ormanların içine şehir kurulmamalı! Ormanlık alanlardaki yerleşimler, otoparklar, enerji tesisleri (elektrik iletim hatları, maden vs) ve turizm işletmeleri gibi yerler yangına davetiye çıkarıyor. İnsanlar sıcaktan bunalıp ormanlık alana gidiyor, olaylar daha da artıyor. Sadece ağaç yanmıyor, buradaki tüm bitkiler, canlılar yok oluyor, ekosistem gidiyor" dedi.

"Yangınların yüzde 90'ı insan kaynaklı ama hiç bunu konuşmuyoruz"

Geçen sene Artvin'de iki yangının elektrik iletim hatları nedeniyle çıktığını da hatırlatan Kurdoğlu, "Yangınların yüzde 90'ı insan kaynaklı ama hiç bunu konuşmuyoruz. Toplumun eğitilmesi de şart. Pikniğe gidip yerlere pet şişeler, camlar, çöpler atılıyor; anız, ateş yakılıyor. Yasak olan yerde mangal yapılıyor" şeklinde konuştu.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Tecrübeli mühendis kadrosu elde tutulmadı"

Türkiye'nin ormancılık konusunda deneyimli bir ekibe sahip olup olmadığını da sorduğumuz Oğuz Kurdoğlu, bu alanda gelişmiş bir kadroya sahipken, çeşitli rotasyonlarla farklı yerde görevlendirmeler yapılarak son 10 yılda bu düzenin bozulduğunu öne sürdü.

Kurdoğlu, yangınla mücadelenin deneyim, cesaret ve soğukkanlılık gerektiren bir iş olduğunu ve halihazırda sayıları fazla olmayan, yetişmiş mühendis kadrosunun elde tutulmadığı eleştirisini yöneltti.

"Orman mühendisleri kadro bekliyor"

Yangınla mücadelede görevli işçi sayısının "yetersizliğine" de değinen Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu; yeni atanmış, yangın görmemiş kişilerin sahada zayıf kalması nedeniyle görevlendirme ve terfilerde deneyim ve liyakat vurgusu yaptı:

"Yangına giden ile gitmeyen arasında fark olmalı. Giden fedakarlığının karşılığını görmeli. Özlük haklarında da düzenlemeler yapılmalı. İşsiz inlerce orman mühendisleri var, boş kadrolar var ve bunun bir an önce doldurulması gerekli ve bu mühendisler belli bir eğitim sürecinden sonra yangın gibi kritik görevlere gönderilmeli. Yine yangın işçi sayısı da mutlaka artırılmalı çünkü çok yetersizdir. Bir ekip en az 1 şoför 4 işçiden oluşmalıyken çoğu zaman 2 kişiden oluşuyor.

"Karadeniz'de aralık-ocak aylarında orman yangını riski yükseliyor"

Son olarak iklim değişikliği nedeniyle daha sıcak ve uzun yaz mevsimi beklenmesinin orman yangınlarına olası etkilerini ve farklı yerlerin de tehlikede olup olmadığını sorduğumuz Kurdoğlu, riskin sadece bu dönemde değil, tüm yıl söz konusu olduğunu belirterek, "Örneğin Karadeniz'de aralık-ocak daha risklidir. Kış sıcak ve kurak geçtiğinde, kış aylarında fön denilen durum ortaya çıkıp lodos geldiğinde, alan kupkuru olduğundan yanıcı, kuru maddelerle kolayca yangı çıkabilir" yorumunu yaptı.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU