Erkan Baş’tan iktidara: “Yargıyı ele geçirdik” diye sevinmeyin, sizin iddianamenizi halk yazıyor

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, “Yargıyı ele geçirmişsiniz, mutlusunuz. Ama korkun, sizin ve küçük ortağı olduğunuz iktidarınızın iddianamesini halk yazıyor” dedi

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) haftalık basın toplantısında konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Büyük bir panik içindeler”

Halka karşı işlenen suçların birer birer ifşa edildiği bir dönemden geçildiğini belirten Baş, “Birçoğu, onurlu gazetecilerin, aydınların, yazarların, siyasetçilerin yıllardır dile getirdiği, yazdığı suçlar şimdi bir suç örgütü lideri tarafından anlatılıyor” dedi.

Erkan Baş, “Bir avuç zengin daha zengin olurken hayatları mahvolan milyonları susturmak için baskıyı, şiddeti, devlet olanaklarını yetmediğinde karanlık güçleri devreye sokan iktidar artık bunların hiç birinin işe yaramadığını görüyor ki büyük bir panik içindeler” diye konuştu.

“Bir tuğla çekildiğinde bu mafya saltanatı, bu halk düşmanı iktidar yıkılacak”

Suçlananların görevlerini bırakması, istifa etmesi veya görevden alınması ya da bir soruşturma başlatılmasının beklendiğini kaydeden Baş, “Ama olmuyor. Neden, çünkü çok ama çok büyük suçlar var ve bir yerden başladığında devamı gelecek! Bir tuğla çekildiğinde, duvarda bir delik açıldığında bu mafya saltanatı, bu halk düşmanı iktidar yıkılacak, o yüzden birbirlerine daha fazla sarılıyorlar” şeklinde konuştu.

“Ortada yüzlerce suç var açılmış tek bir soruşturma yok”

Günlerdir kamuoyunun gözü önünde  rezillik üstüne rezilliklerin ifşa olduğunu,  iktidarın kirli ilişkilerinde adı geçen gazetecilerin insan içine çıkamaz hale geldiğini ama aynı işi yapan sözde siyasetçiler görevlerine devam ettiklerini dile getiren TİP Genel Başkanı, “Milyonlarca liralık vurgunları yapanlar, dünyanın çeşitli ülkelerine kaçmış orada hayatlarını sürdürüyorlar siyasetçiler hala görevlerinin başında. Bazıları ise vatan-millet-din edebiyatı yaparak, küfürler hakaretler ve tehditlerle kendilerini savunmaya çalışıyor. Ortada yüzlerce suç var açılmış tek bir soruşturma yok. Ama halka, halkın temsilcilerine saldırarak üstlerindeki kirden kurtulmaya çalışıyor” dedi. 

“Ahmet Şık bu ülkede gazeteciliğin medarı iftiharlarından biridir”

İktidara yakın bir basın organında Ahmet Şık için “TİP’li hain” ifadesi kullanıldığını ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Şık’ı hedef aldığını söyleyen Baş, şöyle konuştu:

“Önce şunu söyleyeyim: Ahmet Şık bu ülkede gazeteciliğin medarı iftiharlarından biridir. Kontrgerilla, devlet içindeki çeteler, tarikat-ticaret-iktidar bağlantıları hakkında buldukları, yazdıkları, söyledikleri bu ülkenin araştırmacı gazetecilik tarihine geçmiştir. Bu kendini bilmezlerin, derin devletin sözcülerinin hakaretlerini de onur nişanesi olarak taşır”

 Ahmet Şık’ın yıllardır olduğu gibi halka karşı işlenen tüm suçların açığa çıkması için mücadele eden gerçeğe aşık bir gazeteci olarak, bu kadar pislik ortalığa dökülmüşken susamayacağını söyleyen Baş, “Belki de ilgili suç örgütü lideri konuşmaya başlamadan önce, bu iktidarın bugün artık herkesin gördüğü bildiği suçlarını açığa çıkartmak için yazılar yazdı. Herkes video izlemek ile yetinirken, Ahmet bu suçların üzerinin örtülmesine izin vermemek için harekete geçti. Yurttaşlık görevini, gazetecilik görevini, milletvekilliği görevini yerine getirdi. Bu suçların araştırılması için Meclis komisyon kurması engellenince, yargı tek bir adım atmayınca, bağımsız bir komisyon kurup bu rezillikleri kayıt altına almak için çalışmaya başladı. Ve hepsinden önemlisi, korkudan kıpırdayamaz hale getirdiğiniz halkı göreve çağırdı. Sokağa çıkan insanlara polis saldırdığında onların önünde durdu. O yüzden çok korkuyorlar” diye konuştu.

“Organize suç örgütünden para alanlar değil Ahmet Şık rahatsız ediyor”

Yargının iktidarın açıklarını örtbas etmek için canhıraş şekilde çabaladığını, 10 Ekim Katliamı’nın faillerini cezalandırmak yerine, hayatını kaybedenlere ve yakınlarına dava açıldığını,  Musa Orhan cezalandırılsın dedikçe Ezgi Mola'ya soruşturma açıldığını, “suça karışan AKP'liler soruşturulsun” dedikçe HDP'ye kapatma davası açıldığını belirten Erkan Baş, “Suç örgütleri yargılansın dedikçe Ahmet Şık'a soruşturma açıyorlar. Özetle haftalardır ortalığa saçılmış yüzlerce suç varken, tek bir laf edemeyen iktidarı, yargıyı, suç örgütünden para alan vekiller, "gazeteciler" değil Ahmet Şık'ın sözleri rahatsız ediyor” dedi.

“Onların ‘Vatan’ dedikleri Beyaz Saray’dır”

İktidar mensuplarının çok korktuklarını ve korktukça da “vatan”, “millet”, “devlet”, “din-iman” dediklerini kaydeden Erkan Baş, “Öyleyse biz de ilan edelim: Onların vatan dedikleri, kara para aklayanların otelidir.  Onların “vatan” dedikleri, bölge taşeronluğu teklif etmeye hazırlandığınız Biden’ın Beyaz Sarayı’dır. Onların “millet” dedikleri, silah temin ettikleri cihatçı katillerdir. Onların “devlet” dedikleri, Mehmet Ağar’dır, Korkut Eken’dir, çetelerdir, cemaatlerdir, patronlardır.Onların “din iman” dedikleri, halkın masum duygularını kullanan çocuk istismarcısı tarikat şeyhleridir. İşte bu yüzden korkuyorlar. Korkmakta haklılar” şeklinde konuştu.

Baş, “Helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız dediğimiz için korksunlar, haklılar. Çünkü hesap soracağız” dedi.

“Kaybedecek neyimiz kaldı”

Vatandaşlara seslenen ve “Bu Saray Rejimi, bu çete iktidarı sizden korkuyor, sizin gücünüzden, öfkenizden korkuyor” diyen Baş, “Kendimiz için, çocuklarımız, torunlarımız için, ülkemiz için, bugünümüz ve geleceğimiz için kaybedecek tek bir günümüz yok.

İşimiz, aşımız, fabrikalarımız, topraklarımız, denizlerimiz, akarsularımız, göllerimiz, dağlarımız tek tek elimizden alındı. Kaybedecek neyimiz kaldı? Hepsini tek tek geri almak için vaktimiz yok. Çete iktidarından kurtulmak için vakit yok. Açlıktan sefaletten kurtulmak için vakit yok. Haklarımız için vakit yok. Kanal İstanbul için, İkizdere için, Marmara Denizi, Salda Gölü için vakit yok. İstanbul Sözleşmesi için vakit yok” dedi.

“Sizin iddianamenizi halk yazıyor”

Erkan Baş sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yargıyı ele geçirmişsiniz, mutlusunuz. Ama korkun, sizin ve küçük ortağı olduğunuz iktidarınızın iddianamesini halk yazıyor halk. Biz çok huzurluyuz. Ne bir tek cemaatle ilintimiz olmuş ne de bir tek mafya üyesiyle yan yana durmuşuz. Hiç birimizin cebine tek bir kuruş kara para girmemiş,  tek bir ihalede adımız geçmemiş. İşte bu sayede faşizminize, baskılarınıza tehditlerinize boyun eğmiyoruz, buradayız. Buradayız ve  burada kalacağız. ‘Mezarlıkta olurdunuz’ diye tehdit edenlere sesleniyorum, Ahmet Şık öldüremediğiniz Metin Göktepe’dir, öldüremediğiniz Ugur Mumcu, öldüremediğiniz Hrant Dink’tir. Siz ezelden beri katledilen gazetecilerin, faili meçhul siyasi cinayetlerin arkasındaki ellersiniz. Biz şimdi toprağın altında olan size teslim olmayanların mücadele arkadaşlarıyız. Meclis’te ne işi var diye soranlara bir kez daha söylüyorum, halktan görev aldık, hırsızları, çetecileri, halkın parasına, toprağına çökenleri rahat bırakmamak için buradayız. İşimiz, sizden hesap sormak, gerçekleri yüzünüze de haykırmak”

“Hapse gireriz ama halkı ölüme terk edenlerden olmayız”

Kendilerinin cezaevi ile korkutulmak istendiğini söyleyen Erkan Baş, bundan kormadıklarını ve geri adım atmayacaklarını söyledi.

Baş, “Katillerle el sıkışıp, halkı yoksulluğun, salgının pençesinde ölüme terk edenlerden olmayacağız. Bu memleketin deresini ormanını rant uğruna parsel parsel satıp da altına milyonluk araba çekenlerden, özel uçaklardan inmeyenlerden, işçinin emekçinin cebindeki üç kuruşlara çöküp yedi sülalesinin bitiremeyeceği trilyonlara rağmen gözünü kanlı para bürümüşlerden olmayacağız. Kadınların kanını yerde bırakanlardan, çocuklarımızın oksijenini çalanlardan, koca Marmara'yı günü birlik çıkarları yüzünden bok çukuruna çevirenlerden olmayacağız.Bu halka çektirdiklerinizi izleyerek kahrımızdan ölmeyeceğiz” dedi.

“Biz halkın vekiliyiz, her bir sözümün ardında yurttaş hakları var. Biz bu halk için çalışıyoruz. Sizin bunun ne olduğunu anlamanıza bile imkan yok” diyen Erkan Baş, sözlerini şöyle tamamladı:

“Halkımızı ve kendimizi küçük düşürtmeyeceğiz. Halkımız için direniyoruz. Halkla birlikte direniyoruz, direneceğiz. Kendi inandığımız değerler için direniyoruz. Halkımızın eşitliği, özgürlüğü için direniyoruz. Kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Onlar bize iki seçenek sunuyor ya cezaevi ya ölüm diyorlar,  sözlerimi bitirirken başka bir seçenek daha olduğunu hatırlatmak isterim: Adalet. Halkımızla birlikte duracağız ve bu ülkeye adalet gelecek. Korkun adalet gelecek”

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU