Adalet Bakanı'nın sözleriyle başlayan tartışma: Nafakada süre sınırı olmalı mı?

Independent Türkçe farklı fikirlerdeki hukukçulara sordu

İllüstrasyon: Pixabay

"Nafakada süre sınırı olabilir mi" tartışması Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün sözleriyle yeniden gündeme taşındı. 

Basının sorularını yanıtlayan Bakan Gül, “Süresiz nafaka adil değil, hakkaniyet ve adalet ölçüsü içerisinde düzenlenmesi gerekir”  dedi.
 

Adalet Bakanı Gül. AA. jpg
Abdulhamit Gül / Fotoğraf: AA


Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Adalet Bakanı ile aynı fikirde değil. Bakan Selçuk, mayıs ayında MHP'nin “nafakada 5 yıllık sınır” önerisine şu sözlerle karşı çıkmıştı: 

““Nafakaya 5 yıllık sınır getirilmesi kadını mağdur eder. Sistemin kimseyi mağdur etmemesi gerekiyor. Kimseyi mağdur etmeyen bir sistem arayışındayız. Bu hassasiyetle yürüttüğümüz çalışma tamamlandıktan sonra teklif olarak TBMM'ye sunulacak."

 

Zehra Zümrüt SELÇUK2.jpg
Zehra Zümrüt Selçuk / Fotoğraf: AA

 

Nafakada sınır tartışması uzun zamandır sürüyor. "Ömür boyu nafaka ödenmez" itirazıyla, sosyal medyada örgütlenmiş erkekler var. Kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Kadın örgütleri ise nafakaya sınır getirilmesine karşı. Hukukçuların da konuyla ilgili farklı görüşleri var. 

Türkiye'de nafaka gerçekten de süresiz mi?

Avukatlar, bilinenin aksine Türkiye'de nafakanın süresiz olmadığını belirtiyor. Medeni Kanun'da "yoksulluk nafakası" olarak geçen bu kavramın, "hakimin takdirine" "bırakıldığını ve kadının iş bulması, yeniden evlenmesi ve yoksulluk durumunun ortadan kalkması gibi durumlarda güncellenebileceğini söylüyor. 

"Kadınların nafaka hakkına dokunmasınlar" 

Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı'nın da avukatlığını yapan Selin Nakıpoğlu ve Ceren Akkaya, nafakanın bir hak olduğunu savunuyor ve bu hakkın kadınların elinden alınmasına karşı çıkıyor.  

Boşanan pek çok kadının nafaka olarak "sembolik" rakamlar aldığını belirten Selin Nakıpoğlu, kadınların aslında çalışmak istediğini ancak şartların el vermediğini söylüyor: 

“Kadınlar 'Ben o adamın parasına muhtaç olmayayım' diyor, çalışmak istiyor ancak koşulları uymuyor. Örneğin, çocuklarını bırakacak yer bulamıyorlar. Devlet taşın altına elini koyup, sorumluluk üstlenmeli, koşullar iyileştirilmeli. Mevcut yasanın değişmesine gerek yok, kadınların nafaka hakkına dokunmasınlar. Basına yansıyan yüksek nafakalı boşanmaları baz almayın. Orada çiftler, anlaşmalı boşanıyor ve erkekler o nafakaları ödemeyi zaten kabul ediyor. Asıl mağdur, anlaşmalı olarak boşanamayan kadınlar. Asıl mağdur, nafakasını alamayanlar." 

"Mal, mülk, eğitim, para, iş yok. Bu kadının sihirbaz olmasını mı bekliyorsunuz"

Nakıpoğlu, devletin kadınlara önce sosyal haklarını sağlaması gerektiğini vurguluyor: 

"Çekişmeli boşanma davalarından bahsediyoruz. Kötü muamele, şiddet, aldatma gibi durumlardan bahsediyoruz. Ve bir de zor durumdaki kadınların elinden alınmak istenen 300-400 TL’lik rakamlardan… Bir SSK kaydı bile olmamış kadınlar var toplumumuzda. Ve kadın çocuklarıyla ortada kalıyor. Düşünün 40 yaşına gelmiş, bir mesleği yok, yetkinliği yok. Önce kadınları okutun. Yaptırım uygulayıp okutulmamalarının önüne geçin. Ücretsiz kreşleri uygulamaya sokun. Önce sosyal altyapı ve eğitim gerekli. Bu kadınlarda mal, mülk yok, para yok, iş yok. Bu kadının sihirbaz olmasını mı bekliyorsunuz? Kadınların istihdamına yönelik, ücretsiz kreş ihtiyacına karşı kimse 3 maymunu oynamasın. Kadınlara sosyal politikalara ilişkin haklarının verilmediğini senelerdir söylüyoruz. Bizim asıl itirazımız bu duruma..."

 

Avukat Selin Nakıpoğlu. Independent Türkçe. jpg
Avukat Selin Nakıpoğlu 


Avukat Ceren Akkaya ise mevcut yasanın süresiz nafakayı emretmediğini, hangi hallerde kaldırılıp azaltılacağının hakimin takdirine bırakıldığının altını çiziyor.

Nafaka ödememek için kendisini işsiz ya da gelirini düşük gösteren erkeklerin de bulunduğunu belirten Akkaya, "Bir mağduriyetten bahsedilecekse, bağlanan nafakaların zor şartlarda tahsil edilmesinden bahsedelim" diyor. 

"Kimse 300- 500 TL nafaka ile yan gelip yatacak durumda değil bu ülkede. Kadınlar büyük zorluklarla evliliklerini bitirebiliyor. Bunun dayanaklarından biri de nafaka oluyor. Miktar düşük olsa da nafaka, kadınların bu adımı atabilmesine bir destek oluyor. Ama mağdur kadınlar bu nafaka miktarlarıyla yaşamıyor. Geçinemediklerinden, iş hayatına girmeye başlıyorlar. Çalışmaları güzel bir şey."

"Adı yoksulluk nafakası ama verilen örnekler Şeyma Subaşı, Demet Şener"

Ceren Akkaya, nafaka konusunda basında sürekli ünlü isimlerin adının geçmesi ve konunun farklı yöne çekilmesine ise tepkili:

"Nafakanın tahsil edilememesi, düşük meblağlar ve yoksulluğa mahkum edilen kadınlar... Medyada son 1 senedir bizzat Adalet Bakanı'ndan duyduğumuz şekilde dile getirilen nafaka mağduriyeti, aslında kadınlar tarafından yaşanmakta. Bu nafakanın adı, "yoksulluk nafakası" ama verilen örnekler Şeyma Subaşı, Demet Şener gibi gelir seviyesi çok yüksek olan kişiler."

 

Avukat Ceren Akkaya. Independent Türkçe. jpg
Avukat Ceren Akkaya 

 

"Kaç kadın, kaç erkek mağdur olmuş, verileri önümüze koysunlar"

Akkaya sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Hepimizin sorması gereken soru şu: Bu mağduriyetten bahsederken kaç erkek, kaç kadın, ne şekilde nafakadan mağdur olmuş? Verileri önümüze koysunlar, biz sivil toplumda görev alıp, kadınlarla çalışan avukatlar olarak bu verileri görelim. Soyut tartışmalar üzerinden gündem yaratılmasını kabul etmiyoruz. 'Kadınların nafaka hakkına dokunulmasın' demek, bir zorunluluk."

Avukat Cüneyt Toraman, Melda Çavdar ve Kurtuluş Aybirdi ise nafakanın bir süresi olması gerektiğinde hemfikir. Ancak avukatlar, adil bir düzenlemenin şart olduğunu ve ihtiyaç sahibi kadınlara devlet desteği verilmesi gerektiğini de belirtiyor. 

“Nafaka süresi 10 yıl olmalı, ödenmeyen nafakayı devlet üstlenmeli, fon kurulmalı”

Nafakada 10 yıl sınırını savunan avukat Cüneyt Toraman, ödenmeyen nafakada devletin devreye girmesi gerektiği düşüncesinde:

“Bazı kadın dernekleri, nafaka süresinin sınırlanmasının, kadının boşanma hakkını kısıtlayıcı nitelikte olduğunu, boşanan kadını desteksiz bırakacağını dile getiriyor. Toplumun bir kesimi ise hatalı bir evlilik yüzünden boşanan kocanın, ömür boyu nafaka ödemesinin büyük bir haksızlık olduğunu söylüyor. Kadın derneklerinin, boşanan kadınların tek geçim kaynağının eski kocaları ve nafaka olmadığının farkına varması gerekiyor. Anayasamızda devletin niteliklerinden biri sosyal devlettir. Sosyal devlet, ihtiyaç sahiplerine destek olan devlet demektir. Nafaka ile ilgili düzenleme yapılırken, evlilik birliğinin dağılmasına kimin sebebiyet verdiği, boşanan kadının yoksulluğa düşüp düşmeyeceği (ihtiyaç hali) ve evlilik süresi göz önünde bulundurulmalı. Ancak kusurun ağırlığı ve evlilik süresi ne olursa olsun, nafaka süresi 10 yılı aşmamalıdır. Nafaka karşılanmaz ise ödemeyi devlet üstlenmeli, nafaka süresi sona erdikten sonra ihtiyaç kurulacak nafaka fonundan karşılanmalıdır. Nafaka, anayasanın eşitlik ilkesi gözetilerek belirlenmelidir.”

 

Avukat Cüneyt Toraman. Independent Türkçe. jpeg
Cüneyt Toraman

 

"Nafaka yükümlüsünün maddi sıkıntı yaşaması, yeniden aile kurmasına engel olabiliyor"

Avukat Melda Çavdar Çobanoğlu ise farklı bir noktaya dikkat çekiyor:

“Süresiz nafaka, nafaka yükümlüsünü mağdur etmekle birlikte, ömür boyu nafaka alan tarafı çalışmamaya ya da kayıt dışı olarak çalışmaya yönlendirebilecektir. Günümüzde ne yazık ki bu gibi örneklerle fazlasıyla karşılaşılmaktadır. Öte yandan, ömür boyu yoksulluk nafakası ödenmesi, nafaka yükümlüsünün yeniden aile kurmasına da engel olabilecek, yeni aile kurulmaya çalışıldığı takdirde maddi olarak büyük sıkıntılar yaratabilecektir. İşbu bağlamda her boşanma davası kendi şartları içerisinde değerlendirilerek, hakkaniyete uygun bir süre ile ve her iki tarafı da mağdur etmeyecek şekilde hükmedilecek nafaka, hukuka ve hakkaniyete en uygunu olacaktır. Nafaka süresi belirlenirken nafaka alacaklısının yeni bir hayat kurmasına ve mümkün ise çalışmaya başlamasına yetecek uzunlukta olması göz önünde bulundurulmalıdır. Bu aşamada üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, çalışamayacak durumda olan nafaka alacaklılarına ödenecek nafakada, özel durumlarının göz önüne alınması ve süre sonrasında ise kendilerine devlet desteği sağlanmasıdır."

 

Avukat Melda Çavdar Çobanoğlu.jpg
Melda Çavdar Çobanoğlu

“Nafakada ya üst sınır tayin edilsin ya da evli kalınan süre kadar nafaka ödensin”

“Süresiz nafaka” konusunun haksızlık olduğunu düşünen Avukat Kurtuluş Aybirdi’nin önerisi ise evli kalınan süre kadar nafaka ödenmesi: 

“Nafaka süreli olmalıdır. Yani bir üst sınır tayin edilmelidir. Örneğin 3 yıl veya 5 yıl gibi bir makul süre belirlenmelidir. Bu süre sona erdikten sonra nafaka yükümlülüğü sona ermelidir. Diğer bir öneri de eşlerin evli kaldıkları süre kadar nafaka ödeme yükümlülüğünün olmasıdır. Yani eşlere 3 yıl evli kaldı ise 3 yıl, 5 yıl evli kaldı ise 5 yıl nafaka ödemesi yükümlülüğü getirilebilir.”

 

Avukat Kurtuluş Aybirdi. Independent Türkçe. jpeg
Kurtuluş Aybirdi

 

“Asgari ücretle çalışan bir erkek bin-bin 500 TL nafaka ödemeye maruz bırakılıyor”

Avukat Aybirdi, asgari ücretle çalışan bir erkeğin bin TL- bin 500 TL nafaka ödemeye maruz bırakıldığı durumlarla karşılaştığını belirterek, kısa süre evli kalıp, bu evlilikten müşterek çocukları da bulunmayan bir çiftin boşanması durumunda eşlerden birinin diğerine 10 yıl, 20 yıl ve hatta ömür boyu yüksek miktarlarda nafaka ödemek zorunda bırakıldığını, bunun da hukukla ve vicdanla bağdaşmadığını savunuyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU