Türkiye'de aşılama hızı yavaşladı, uzmanlar uyardı: Süreç hızlandırılsın, aşı çeşitlendirilsin

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Prof. Dr. Güner Sönmez ve Prof. Dr. Elif Dağlı, mevcut aşılama hızının salgını kontrol altına almak için yeterli olmadığı görüşünde. Aşı çeşitliliğine de dikkati çeken uzmanlar, "Tek aşıya bağımlı kalınmamalı" diyor

Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu üyeleri ve sağlık çalışanlarının da aralarında bulunduğu yaklaşık 2 milyon 700 bin kişiye ocak ayında koronavirüs aşısının ilk dozu uygulandı.

İki doz üzerinden uygulanan aşılamada yeni sevkiyat kapsamında 6,5 milyon doz Türkiye'ye getirildi.

Ancak tıp dünyasında bu sayının yeterli olmadığı görüşü hakim. Bilim insanları toplumsal bağışıklık için nüfusun yaklaşık yüzde 75'inin aşılanması gerektiğini ifade ediyor. 

Bu oran, Türkiye'de salgının kontrol altına alınabilmesi için 60 milyon kişinin aşılanması gerektiği anlamına geliyor. 

Koronavirüste aşı uygulamasına geçen ay başlayan Türkiye ise ilk haftalarda yüksek hız ortaya koysa da, son günlerde aşılama hızı inişe geçti.

En düşük aşılama ise hafta sonunda gerçekleşti.

Bloomberg: 7 yıldan önce normale dönüş yok

ABD merkezli Bloomberg ajansı ise mevcut aşılama hızları dikkate alındığında dünya genelinin yüzde 75'inin aşılanıp salgının kontrol altına alınmasının 2028'i bulabileceği görüşünü paylaştı.

İki doz aşıya göre yapılan hesaplamada, Türkiye'nin 2,6 yıl sonra nüfusunun yüzde 75'ini aşılayarak sürü bağışıklığı kazanması öngörülüyor.

Bu hesaplamayla Türkiye, 3,2 yıl ile Almanya, 3,4 yıl ile Brüksel ve 3,9 yıl ile Hollanda gibi Avrupa ülkelerinin önünde yer alıyor.

Türkiye'deki aşılama hızını Independent Türkçe'ye değerlendiren Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Prof. Dr. Güner Sönmez ve Prof. Dr. Elif Dağlı, mevcut hızın salgını kontrol altına almak için yeterli olmadığı görüşünü savundu.

 

"Aşılamayı hızlandırmalı ve çeşitlendirmeliyiz"

Aşı seferberliği ilan edilmesi gerektiğini belirten Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol, şunları söyledi:

Bu aşılama hızı yeterli değil. Aşılamayı hızlandırmalı ve çeşitlendirmeliyiz. Toplumsal bağışıklık için yüzde 80'inin üzerinde etkili bir aşıyla, her 100 kişiden 70-80'inin aşılanması gerekir. 3-6 ay içinde bu şekilde aşılama yapılırsa salgına etkisi olur. Aksi takdirde salgını kontrol altına almak mümkün olmayacaktır. Bu sadece benim görüşüm de değil, bilimin gösterdiği yol. Acil ihtiyacımız olan şey, etkin aşılama. Aşı seferberliği ilan edilmeli.

Prof. Dr. Esin Şenol .jpeg
Prof. Dr. Esin Şenol / Fotoğraf: Twitter / @ESenol

 

"Nüfusun yüzde 80'ni aşılamalıyız, tek aşıya bağımlı olmamalıyız"

Mevcut aşılama hızını yeterli bulmayan bir diğer isim ise Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Güner Sönmez. 

Aşılama hızının 10 binlere düştüğünü belirten Sönmez, 11 Şubat'tan itibaren sağlık çalışanlarının ikinci doz aşılamasının başlayacağı gerekçesiyle yeniden 100 binli rakamların görüleceği görüşünde.

Makul bir aşı stratejisi geliştirmenin şart olduğunu savunan Prof. Dr. Güner Sönmez, yeterli şekilde kitlesel aşılama yapan ülkelerde salgının hızında yavaşlama olmaya başladığını, yeni pozitif vakalarda hastaneye yatış oranında ciddi düşüş görüldüğünü belirtti. 

"Dünyada yaygın aşılama yapılan ülkelerde yeni vaka ve ağır hasta sayısında azalma başladı" diyen Sönmez, "Toplumun yüzde 60'ını aşılayan İsrail'de hastaneye yatışlarda ve ağır hastalıklarda düşüş başladı. Salgını en başarısız şekilde yöneten ülkelerden biri olarak kabul edilen ABD'de günlük aşılama 2 milyonun üstüne çıkmaya başladı ve yeni vaka sayılarında çoğu eyalette düşüş var. Birleşik Arap Emirlikleri için de aynı durum söz konusu. Aşı sayısı yeterli olması lazım. En doğrusu ve ideali, 3-4 ay içinde nüfusun yüzde 80’ni aşılamalıyız. Bunun için tek aşıya bağımlı olmamalıyız" ifadelerini kullandı.  

"Yüzde 95 koruyuculuğu olan aşılardan birisini kullansaydık, nüfusun yüzde 60'ını aşılamak yeterli olabilecekti"

Türkiye'de uygulanan inaktif aşı Sinovac-CoronaVac'ın koruyuculuğunun yüzde 50,6 olarak açıklandığına da değinen Güner Sönmez, bu oranın diğer aşılara göre çok düşük kaldığını belirterek, salgındaki virüs üreme katsayısını düşürmek için çok daha fazla kişinin aşılanması gerektiğini anlattı:

mRNA aşılarından birini, yani yüzde 95 koruyuculuğu olan aşılardan birisini kullansaydık, nüfusun yüzde 60'ını aşılamak yeterli olabilecekti ama Türkiye'de uygulanan aşı hafif enfeksiyonu ve bulaştırıcılığı engellemediğinden, nüfusun yüzde 80'inin aşılamak zorundayız.

 

Prof. Dr. Güner Sönmez Twitter DrGunerSonmez.jpg
Prof. Dr. Güner Sönmez / Fotoğraf: Twitter / @DrGunerSonmez

 

"Esnafın da vatandaşın da dayanma gücü kalmadı"

Salgının etkilerinin bir yıldır sürmesi nedeniyle esnafın da vatandaşın da dayanma gücünün kalmadığını belirten Sönmez, hafta sonlarında da kısıtlamalara eskisi gibi uyulmadığını, yazın gelişiyle birlikte insanların rahatlamasını sağlamanın şart olduğunu savundu.

"Covax'a katılmamız lehimize olur"

Prof. Dr. Güner Sönmez, Türkiye'nin Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı'na (COVAX) katılması gerektiğini de öne sürdü:

Aşı temininde problem yaşanıyor gibi görülüyor, COVAX'a katılım elzem hale geliyor. COVAX bu yıl içinde 2 milyarın üstünde aşıyı adil şekilde dağıtmayı öngörüyor. Birçok gelişmiş ülke COVAX'a katıldı, bizim de katılmamız lehimize olur.

 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Toplumsal bağışıklık sağlanması için 60 milyon kişinin aşılanması gerekiyor"

Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı da Türkiye'nin aşılama hızında yavaş kaldığı görüşünü paylaştı.

Ülkede de görülen Birleşik Krallık tipi mutant virüsün bulaşıcılığı ve ölümleri artırdığını belirten Dağlı, ülkede toplumsal bağışıklık sağlanması için 60 milyon kişinin aşılanması gerektiğini, mevcut verilere göre ise ancak 2,5 milyonun aşılandığı gerekçesiyle şuan için salgının kontrol altına alınmasının zor görüldüğünü ifade etti.

"Aşı uygulamasında yavaşız"

"Aşı uygulamasında yavaşız" yorumunu yapan Prof. Dr. Elif Dağlı, özellikle okulların yarı yıl tatiline girmesiyle şehirler arası hareketliliğin artması ve bazı otellerde pandemi kurallarına uyulmaması gibi durumlara da dikkat çekti.

Dağlı sözlerini, "Toplum olarak karantina önlemlerine uymaktan çok, virüsü kandırmaya çalışıyor gibiyiz. Enfeksiyonu bu aşılama hızı ile yakın zamanda kontrol etmemiz zor görülüyor" ifadeleriyle sürdürdü.

 

Prof. Dr. Elif Dağlı elifdagli.com
Prof. Dr. Elif Dağlı / Fotoğraf: elifdagli.com

 

"Uygulamalarımızda maalesef istisna çok"

Son olarak kısa süreli kapanmanın etkili olmadığını savunan Dağlı, "Şehirlerarası hareketliliğin devam etmesi halinde karantina uygulanamaz. Mevcut uygulamalar yeterli olsaydı, hasta sayısında düşme yaşardık. Sokağa çıkma yasağını tam olarak ve kesintisiz uzun süre uygulayan ülkeler başarılı oluyor. Belli yaş gruplarının verilmiş saatlerde dışarı çıkması bilimsel bir karantina yöntemi değildir ve yararı yoktur. Çünkü akşam saatlerinde o kişilerin evlerine gündüz çalışan başka yaş grupları gelmektedir. Avrupa ülkeleri kapanmayı aylarca hareketliliğin tam yasaklanması ile gerçekleştiriyor. İstisnası olan uygulamalar başarılı olmaz. Bizim uygulamalarımızda maalesef istisna çok" şeklinde konuştu.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU