Tecavüzle suçlanan amca davul zurnayla karşılandı… Suçlular neden sahiplenilir? Uzmanlara göre sebep aşiret kültürü, grup aidiyeti

Yeğenine tecavüz ettiği iddiasıyla cezaevinde olan adamın tahliyesinde yakınlarınca davul ve zurnayla karşılanması sosyal medyada şaşkınlık yarattı. Sosyolog Erdoğan ve Psikiyatr Akcan'a göre bu şaşırtıcı değil ve temelinde aşiret kültürü yatıyor

Adı organize suç örgütü olarak anılan Cengiz Ş. adlı kişi 100 araçlık konvoyla cezaevine uğurlanmıştı / Fotoğraf: AA

Medyascope'ta yer alan habere göre Mardin Kızıltepe'de 17 yaşındaki yeğeni Z.Ç.'ye tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklu olduğu cezaevinden tahliye edilen 28 yaşındaki Osman Ç., ailesi tarafından kapıda davul zurna ile karşılandı.

DNA testi aleyhine çıkan Osman Ç.'ye yönelik karşılama sosyal medyada hem şaşkınlık, hem tepkiyle karşılandı.

Aslında yaşanan olay adliyeleri ve ceza davalarını yakından takip edenlerin pek de yabancısı olmadığı bir olgu.

Suç işlediği sabit olan kişilere adliye girişinde ve çıkışlarında yakınlarınca tezahürat yapılması, cezaevine girişinde çıkışında konvoy oluşturulması, çoğu zaman masum ilan edilmesi, kimi zaman ise işlediği fiilden övünçle bahsedilmesi sıklıkla rastlanan bir durum.

osman.jpeg
Tecavüzle suçlanan Osman Ç., yakınlarınca davul zurnayla karşılandı / Görsel: Medyascope

 

Hele hele bu durum organize suç örgütü veya siyasi içerikli davalarda daha fazla rastlanmakta.

Bu tür davalardan yargılanan kişilerin kimi zaman "Türkiye seninle gurur duyuyor" gibi sloganlarla karşılandığı dahi görüldü.

Örneğin Papa'yı vurduğu için uzun yıllar boyunca İtalya'da cezaevinde kalan Mehmet Ali Ağca için Malatyaspor-Kahramanmaraşspor hazırlık maçında kimi taraftarlar, "Malatya'da doğdu, Papa'yı da vurdu, Helal olsun sana Mehmet Ali Ağca" diye tezahürat yapmıştı.

Peki insanlar neden kimi zaman suçu, suçluyu öven ya da mazur gören davranışlar içine giriyor?

Sorunun cevabını Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Erdoğan ile Psikiyatr Doktor Ayhan Akcan verdi.

barışerdoğan.jpg
Barış Erdoğan / Fotoğraf: Üsküdar Üniversitesi

 

"İçimizden biri yanlış yaptıysa kol kırılır yen içinde kalır"

Erdoğan, modernleşme sürecinden tam geçememiş toplumlarda, kimi alt kültür gruplarında insanların dünyaya birey olarak değil, içinde yaşadıkları grubun bir üyesi olarak baktıklarını hatırlatarak sözlerine başladı.

Bu tür insanların dünyayı "Biz ve ötekiler" diye sınıflandırdığını söyleyen Erdoğan, "Bizim aşiret, çete, etnik grup, cemaat her neyse o, iyiliği, doğruluğu, adaleti temsil eder. Ötekiler ise bunun tam zıttıdır. İçimizden biri yanlış yapsa bile kol kırılır yen içinde kalır diye düşünürler" dedi.

"Yasaları ihlali dahi suç görülmez"

Erdoğan, bu konudaki tespitlerini şöyle sürdürdü:

Dünyaya bu perspektiften bakınca içimizden birinin yasaları ihlali dahi suç olarak görülmez. Çünkü madem hepimiz biriz, tek bütünüz, o halde ortada birimizin işlediği bir suç varsa, o suçu hepimiz işledik gibi algılarız. Dünyanın da bizi öyle göreceğini düşünürüz. Bu da kimsenin işine gelecek bir durum değildir. O halde o suçun nötrleştirmeyi çalışırız. Sorumluluğu reddederiz. Kurbanın aslında bunu hak ettiğini, ona karşı eylem işleyerek aslında bizim 'adaletsiz adalet sistemi' tarafından mağdur edildiğimizi söyleyebiliriz. Daha yüksek olduğunu iddia ettiğimiz çoğu zaman arkaik birtakım değerlere sığınarak kendimizi ve grubumuzu aklamaya çalışırız. En sonunda eylemi överiz.

"Suçluyu önce mağdur, zamanla gücün temsilcisi görüyorlar"

Erdoğan'a göre suçlunun diğer grup ya da aile üyelerince mağdur olarak görülmeye başlamasıyla bu sefer de bu kişiye birtakım sembolik değerlerin atfedilmeye başlandığını belirterek, şöyle konuştu:

O artık yeni bir statünün ve gücün temsilci oluverir. Suçlunun aracılığıyla bu gücü ve statütüyü yaratan diğer grup üyeleri bu sefer onun gölgesine sığınarak ondan nemalanmaya çalışır.

ayhanakcan.jpg
Ayhan Akcan / Fotoğraf: Umut Vakfı

 

"İçlerinden çıkanı suçlu gibi değil, mağdur görürler"

Psikiyatr Ayhan Akcan da suçun ve suçlunun övülerek sahiplenilmesini aşiret kültürüne bağlayarak, bunun kimi zaman bir aileye, partiye veya takıma aşırı bağlılık şeklinde de olabileceğini söyledi.

Akcan, aşiret kültüründe suça yönelik tavrı şöyle özetledi:

Aşiret kültüründe ya hep ya hiç vardır. Mağduriyetin önemi vardır. İçlerinden çıkanı suçlu gibi değil de mağdur gibi görülür. Onun cezayı hak etmediğini düşünürler. Adam öldürse de tecavüz etse de kendi içinde problem çözüldüyse örneğin kan parası verildiyse veya başka bir çözüm bulunduysa suçlu gibi değil mağdur gibi algılanır. Aşiret kültüründe reisin ne dediği önemli. Biat şart. Aşiret kültüründe kadının önemi yok. Hayatı kolaylaştırır. Erkeğe hizmet ve itaat esastır Onunla ilgili kararı aşiret verir. 

"Suç önce küçümseniyor sonra normalleştiriliyor"

İşlenen suçun, kişi ve içinde bulunduğu grup tarafından önce küçümsendiğini sonra normalleştirildiğini kaydeden Akcan, sözlerini şöyle tamamladı:

Örneğin cezaevindeki adli mahkumların çoğunluğu suç işlemediğini iddia eder. Onlara göre ya kazayla olmuştur ya iftira atılmıştır.  Suçu normalleştirir. Zaten böyle yapmazlarsa bir süre sonra ya psikolojileri bozulur.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU